Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP)
üyesi Emin Şakir, 28 Kasım 2017 tarihinde tutuklanmıştı. FETÖ’nün
Ergenekon ve Balyoz operasyonlarına destek veren DSİP, AKP ile FETÖ’nün
12 Eylül 2010 referandumuna da "Türkiye'nin daha özgür olacağını" savunarak “Yetmez Ama Evet” demiş ve destek vermişti. Öyle ki 12 Eylül referandumunda yüzde 58 oranında “Evet” çıkması üzerine dönemin Başbakan’ı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bizzat DSİP’e teşekkür etmişti. Hatta DSİP’in “Yetmez Ama Evet” afişlerinin paraları dahi AKP tarafından verildiği ortaya çıkmıştı. DSİP üyesi Emin Şakir, tutuklu bulunduğu Maltepe Cezaevi’nden yazı gönderdi. Cumhuriyet ise Emin Şakir’in bu yazısını “Olaylar ve Görüşler”
köşesinde paylaştı. Ergenekon operasyonları sırasında DSİP,
Cumhuriyet’e yapılan baskına destek çıkmış ve Cumhuriyet gazetesi için “darbeci” benzetmesi yapmıştı. Şimdi ise, DSİP üyesi Emin Şakir’in yazısı “darbeci” dedikleri Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı. Solyayin adlı web sitesinin editörü DSİP’li Emin Şakir, sitedeki bazı yayınların “yasaklı yayınlar” listesinde olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. DSİP’li Emin Şakir cezaevinde yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesine şöyle yazdı: “1 yıldır içinde bulunduğum “Başka bir dünya mümkün” mücadelesinde
bir süredir sizi yalnız bırakıyorum. Ne ile suçlandığımı bile bilmeden
üç ay önce “kaçma şüphesi”yle tutuklandım. Oysa bu soruşturma
başladığından beri dört defa yurtdışına çıkmış ve her seferinde ülkeye
geri dönmüştüm. OHAL koşulları cezaevinde olmak için çok da “iyi” bir
zaman değil. Dışarıdaki mücadelemizde çokça karşılaştığımız gibi
egemenler kendi koydukları yasaları burada da çiğniyor. OHAL ise her şeyin kılıfı. Yan koğuştaki kadın katili her hafta
telefon edebilirken, sizin bu hakkınız kısıtlanarak iki haftada bir
telefon etmenize izin veriliyor. Aynı cezaevinde kaldığınız çocuk
istismarcısı, arkadaş görüşünden faydalanabilirken OHAL bahane edilerek
bu yasal hakkınız engelleniyor. Partiler Kanunu’na göre kurulmuş ve
faaliyetini sürdüren, üyesi olduğunuz siyasi partinin basın açıklaması
“yasadışı örgüt faaliyeti” olduğu, size özgürlük isteyen
arkadaşlarınızın suçluyu övdüğü (buradaki “suçlu” bırakın bir mahkûmiyet
kararını, hakkında iddianame dahi olmayan biri) gerekçesiyle
mektuplarınıza el konuyor. Ama buranın bir cehenneme dönüşmemesini
sağlayan çok büyük bir güç var. Evet, doğru bildiniz. Yıllardır her
yerde sloganlarını haykırdığımız “dayanışma”nın gücü. Hem aynı koğuşu
paylaştığınız kişilerin içeri attığınız ilk adımdan itibaren
dayanışmaları, hem yıllardır omuz omuza beraber mücadele ettiğiniz, hem
de hiç sesini duymadığınız, adını bilmediğiniz dostların, yoldaşların
dayanışması. Her kalp atışında içimi ısıtan aşkın (*) ve mücadelenin
ateşi beni hiç yalnız bırakmıyor. Tarihte hiçbir dönem yoktur ki baskı ve karanlık sonsuza dek sürsün.
Bugün fabrikalarda, okullarda, sokaklarda sesimiz az duyuluyor olabilir.
Ama inanın bu durum değişecek, değiştireceğiz. Tarihin, 1916’nın Aralık
ayında “Bizim kuşağımız büyük ihtimalle devrimi göremeyecek” diyen
Lenin’i (hayatını devrime adamış Lenin’i) sadece üç ay sonra haksız
çıkardığını unutmayalım. Mücadelenin suları tekrar yükselecek. O güne
kadar irili, ufaklı her mücadeleye omuz verelim, bir arada duralım.
Mücadelenin suları tekrar yükseldiğinde kayığımızı inşa etmiş olalım. Mücadeleye tekrar omuz vermek için sabırsızlanıyorum. O güne kadar
beni burada yalnız bırakmayan sizi canımda, canımın içinde taşıyacağım.
İnanın, başka bir dünya mümkün, hâlâ. “Ben iyimserim, dostlar, akarsu gibi...” (*) Her telefon gününde sesiyle, her mektup gününde yazdıkları ile gücüme güç katan kadın, ayrı bir teşekkürü hak ediyor. EMİN ŞAKİR Maltepe Cezaevi” https://odatv.com/erdoganadlarinivererektesekkuretmisti05031805.html