Türkiye'de son yıllarda kamusal alanlarda alkol tüketimi dahil alkol satışı, alkollü içkilerin kültür sanat ürünlerinde görüntülenmesi gibi konularda kamunun eli her geçen gün daha fazla hissediliyor. Önce son yıllarda alkolle getirilen sınırlama ve yasakları bir hatırlayalım:
Hafta sonu uygulanacak olan sokağa çıkma kısıtlamasında tekel bayileri kapalı olacak ve marketlerde alkollü içki satışına izin verilmeyecek. Ancak bu yasağın pandemiyle mücadele konusunda nasıl bir katkı sağlayacağıysa merak konusu.
Peki bu yasaklar yaşam tarzına müdahale mi? Toplum Teorisi ve Politik İktisat üzerine çalışmalar yapan Sabancı Üniversitesi’nden Sosyoloji Profesörü Ahmet Öncü bir çok vatandaşın ‘haksızlığa uğrama' hissi ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Öncü meselenin hukukun da bir alanı olduğunu ifade ederken, “Normal koşullarda alkol kullanımı üzerinde herhangi bir kısıtlama olmadığına göre, bu özel bir durum olarak ifade edilebilir.
‘Bu ürünleri satın alma hakkı neye göre kısıtlanıyor?' Bu bir tartışma konusu. Bu durum hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının bir örneğidir. Aslında bir hukuk meselesi olarak karşımızda duruyor. Toplumda bundan etkilenen kesim olacaktır ve bu vatandaşlar da mutlaka haksızlığa uğradıklarını düşüneceklerdir.” diyor.
Öncü'ye göre bu yasak hafta sonu alkol almak isteyen insanların yanı sıra bireylerin alkol alma özgürlüğünün engellenmesine karşı çıkan kişilerin de tepkisini çekiyor.
Öncü, “Bir grup mağdur olacak, diğer grup da hukuk mücadelesi olarak görüp özgürlüklerin kısıtlanması anlamında fırsatçılık olarak görecektir. ‘İktidar pandemiyle mücadeleyi bir fırsata mı dönüştürüyor?’ Diye bir tartışma zemini açılacaktır” ifadelerini kullanıyor.
Sosyolog Ahmet Öncü, Türkiye'deki siyasi kamplaşmanın bir ayağının da alkol kullanımı olduğunun altını çizdi. Bu kapsamda özgürlük alanlarının kısıtlanmasına vurgu yapan profesör, “Sanki pandemi koşullarında iktidarlar; özgürlük alanlarını kısıtlamayı, kalıcılık adına fırsata dönüştürdü. Bu kısıtlamaların ne kadarı pandemiyle mücadele için yapılıyor ve ne kadarı siyasi emeller için yapılıyor bir türlü bilinemiyor. Bu durum aslında bir demokrasi sorunu olarak ortaya çıkıyor. Bu kararlar mutlaka vatandaşlar tarafından tartışma alanlarında tepkiye karşılanacaktır.” açıklamasında bulundu.
SÖZCÜ’ye açıklamalarda bulunan ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba özetle şunları söylemişti:
*Alkol yasağının corona ile mücadelede bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum, bu tamamen yaşam tarzına müdahaledir.
*Devletin görevi küçük esnafını korumaktır ama devlet tekel bayilerini düşman olarak görüyor. Hükümet karar versin virüs ile mi mücadele ediyor tekel bayileri ile mi? Bu dükkânlar hangi genelgeye dayanarak kapatılıyor?
*Tekel ürünü de sattığı için binlerce esnafa kepenk kapattırmak, esnafı çalışanları ve aileleriyle birlikte cezalandırmak hangi vicdana sığar? Koronadan yeni bir tür faşizm türetiliyor.
*Kahvehaneleri kapatan iktidar, şimdi de hafta sonu alkol satışının tümden yasaklayarak derdinin virüs değil, yaşam tarzı olduğunu açıkça göstermiştir.
*Alkol satışı için ruhsat alan işletmelere sokağa çıkma kısıtlaması dışında ceza yazmanın yasalarda da hiçbir hükmü yoktur.
*Ünlü yazar George Orwell’in ‘Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu’ sözü gibi böyle bir yönetim anlayışından artık akla, mantığa veya yasalara uymasını da beklemenin de anlamsız olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Toplumbilim araştırmacısı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu (1985). Aynı yerde yüksek lisans yaptı (1987). Sosyoloji doktorasını Alberta Üniversitesinde (Kanada, 1996) tamamladı. ODTÜ'de (198587), Alberta Üniversitesinde (199096), Bilkent (199698) ve Sabancı üniversitelerinde çalıştı.
Araştırma alanları, örgüt sosyolojisi, politik iktisat ve toplum teorisi. Makaleleri; Science & Society, Journal of Historical Sociology, International Review of Sociology, New Perspectives on Turkey, Cultural Logic, Mülkiye, Toplum ve Bilim, METU Studies in Development, Evrensel Kültür, Görüş dergilerinde yayımlandı. Envisioning Togetherness: Politics of Identity and Modes of Belonging, Neoliberalizmin Tahribatı, İktisadi Kalkınma, Kriz ve İstikrar: Korkut Boratav ve Oktar Türel'e Armağan, The Ravages of NeoLiberalism: Economy, Society and Gender in Turkey kitaplarına bölüm yazdı. Andrew Stewart Lisansüstü Başarı Ödülü (1994), Jordin Kaplan Lisansüstü Başarı Ödülü (1995) aldı.