Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu arasında bir süredir var olduğu öne sürülen gerilimin deprem sürecinde arttığı iddia edildi.
Halktv.com.tr'den Seyhan Avşar'ın haberine göre, depreme ilişkin yapılan bir toplantıda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bakan Süleyman Soylu’nun felaketin büyüklüğü konusunda kendisini eksik bilgilendirdiğini ve müdahalede geç kalındığını belirterek Soylu’yu diğer bakanların ve AKP’nin üst düzey yöneticilerinin huzurunda azarladı. Dün Erdoğan’ın, “Depremin ilk günleri Adıyaman’da arzu ettiğimiz çalışmaları maalesef yürütemedik” sözleri bu gerilimi doğrular nitelikte.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da iddianın yer aldığı haberi alıntılayarak "Diğer bakanların ve AKP’nin üst düzey yöneticilerinin önünde fırça yemişsin. Bu daha başlangıç" sözleriyle Süleyman Soylu'yu etiketledi.
Şık, askerin sahaya inmesine Soylu'nun itiraz ettiğini iddia ederek şunları kaydetti:
"Bunca beceriksizliğin nedeni elbette ki devlet kurumlarının eş/dost/akraba A.Ş.'ye çevrilerek birer enkaza dönüştürülmesi. O şirketlerin makam sahiplerinin de tek kişinin ağzından çıkacak talimata bağımlı hale gelmesi. Bir diğer neden ise Saray içi taht oyunları.
Soylu'nun, Gare'den başlayarak Hulusi Akarla başlayan gerilim/ayak kaydırma operasyonlarının yansımasını deprem felaketinde de gördük. Söylentilere göre AFAD'ın beceriksizliğine rağmen askerin sahaya inmesine Soylu itiraz etmiş.
Soylu açısından sebep çok açık; askerin organizasyonel yeteneği ve becerisinin yüksek olması AFAD'ın dolayısıyla kendisinin zaafiyetini/beceriksizliğini ortaya koyacaktı. Çünkü deprem sonrasında iş yağmurda ayağına çizme giyip poz vererek iş yapıyor görünmek gibi değil.
Anlatılan o ki RTE'yi de "halkta güven duyulan asker" fotoğraflar/görüntülerinin yaratacağı imajın yaratacağı endişe ve hatta bunun sonucunun darbeye uzanabileceğine dair bir takım endişeler dile getirerek ikna etmişler.
Asker sahaya in(diril)meyince binlerce insan deprem sonrasındaki 48 saatten fazla süreyi enkaz altında kurtarılma umuduyla bekleyerek geçirmek zorunda kaldı. Ama belediyeler, STK'ler ve dayanışma için koşturup gelenler yurttaşlar dışında gelen olmadı.
O yüzden günlerce "Devlet nerede?" feryatlarını duyduk. İşler karışmaya başlayınca da Soylu TV'ye çıkıp "CB'yi hemen bilgilendirdik" dedi. Fuat Oktay da benzer bir şeyi saat farklılığı ile söylemesine rağmen sorumluluğun Soylu da olduğunu ima etti.
Ancak Akar'ın yaptığı açıklama ise Soylu'yu boşa düşürürken askerin sahaya inmemesinin sorumluluğunun kendisinde değil RTE'de olduğunu anlatmış oldu. Soylu da RTE'yle 04.22’de konuştuğunu ve kendisini bilgilendirdiğini söyleyerek merkezi yönetimin CB'de olduğunu söylemiş oldu.
,Hulusi Akar ise Erdoğan’ı 05.10’da aradığını ve ilk konuşmanın olduğunu söyledi. İki bilgi arasındaki en net olan şey arada 50 dakikalık bir fark olması. Böylece deprem bölgesine müdahalede tek söz sahibi olan RTE'nin TSK’yi devreye sokmayan kişi olduğu da ilan edilmiş oldu
Hatta iddiaya göre Akar iletişim kurana dek RTE ne Akar’ı ne de Genel Kurmay Başkanı Yaşar Güler’i aramamış. Yaklaşık 1 saat sonraki konuşma da Akar kendisini arayınca olmuş. Ki Akar o konuşmada TSK’nin göreve hazır olduğunu söylemiş.
Zaten saat saat çetele vererek ordunun ne yaptığını (yapamadığını) açıkladığı bilgilendirmelerde de üzerine düşeni yaptığını anlatmaya çalışıyor. Saat 04.30’da TSK İnsani Yardım Tugay Komutanlığı’na hazır ol emri verildiğini, 04.50’de 2. Ordunun teyakkuza geçtiğini anlatıyor.
05.00’te MSB bünyesinde Afet Acil Durum Kriz Merkezi teşkil edildiğini, Genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarının göreve hazır halde beklediğini de söylüyor Akar. Ama sadece bekliyorlar
Memleketin en organize insan gücünü afet sahasına indirmedikten sonra Akar'ın "yaptık" dediklerinin arama/kurtarma/yardım faaliyetlerine hiçbir etkisi/katkısı yok.
RTE'nin Adıyaman'da helallik istemesi de Soylu'nun beceriksizliğine dair bir eleştiri aslında. İçerideki toplantıda fırça atıp yurttaşın karşısında helallik isteyerek "sorumlu ben değilim" demeye getiriyor.
Ezcümle, Saray içi taht oyunları, zaafiyet/beceriksizliklerin gizlenmek istenmesi nedeniyle binlerce insan enkaz altında ölüme terkedildi. Yasını bile tutamayan sağ kalanlar ise çaresizliğe terkedildi."
Gerçek Gündem