ABD seçimleri Türkiye siyasetinde ilk sonuçlarını üretmeye başladı. Ortadoğu ve Kafkaslar’da daha aktif rol almaya başlayan ABD, ittifak kurduğu ülkelere de yeni görevler veriyor. 3 Mart tarihli Geçici Ulusal Güvenlik Stratejik Kılavuzu’nda Rusya ve Çin’e özel yer ayıran Biden hükümeti yapacaklarının da sinyalini vermişti.
Anlaşılan o ki ekonomik ve siyasal alanda sıkışan Erdoğan ve yancıları (Bahçeli ve Perinçek) ABD’nin bu yönelimiyle pozisyon aldılar ve yüzlerini bir kez daha Batı’ya döndüler. Her adımda Rusya ile ilişkiler konusunda tercihe zorlanan Erdoğan hükümeti utangaçça dile getirdiği ilişki talebini yüksek sesle ifade etmek zorunda kaldı. Dört beş aydır alt düzeyde zorlanan ilişkiler, net bir iyi niyet gösterisiyle taçlandırıldı.
İTTİFAK NİYE BOZULDU?
Burada asıl konuşulması gereken Erdoğan’ın tutumundan çok 104 emekli amiralin bildirisi. AKPCemaat koalisyonun bozulmasıyla birlikte bir dönem önce hapse atılan askerler yeniden hatırlanmaya başlandı. Anlaşılan o ki bu kesimlerle iktidar bloku arasında bazı temel meseleler konusunda bir anlaşma yaşandı. Bu ilişkinin oluşmasında Perinçek ve Bahçeli’nin çok özel gayreti olduğu anlaşılıyor.
Cumartesi gecesi yayımlanan bildiri yaklaşık 45 yıldır kademe kademe ilerleyen ilişkinin son bulduğunu açıklayan deklarasyon oldu. Kuşkusuz bu ayrılıkta, AKP iktidarının yeni yönelimi ve TSK içerisinde cemaattarikat yapılandırmasının medyaya düşecek kadar görünür olmasının etkisi çok büyük.
BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Rusya Uzmanı Aydın Sezer iktidarın yaşadığı gerilimi ve kendine çizdiği yol haritasını anlatırken “Türkiye bir NATO üyesi, Boğazları kontrol ediyor ve Kırım’ın ilhakına geçmişten beri karşı çıkıyor. Türkiye bir yandan Rusya ile son derece girift ilişkiler içinde. Öte yandan ABD ile sancılı bir süreç yaşıyor. Ankara henüz kendi sorunlarını çözememişken Karadeniz’deki NATO hareketliliğine ve gerilime müdahil olma durumunu üstüne alıyor. Ankara’nın bu cendereden çıkabilmesi çok zor görünüyor” ifadelerini kullandı.
Sezer, emekli amirallerin bildirisiyle ilgili olarak esas sıkıntıya dair net bir vurgunun olmamasına dikkat çekiyor. Aydın Sezer, “Bunlar S400’lerin alımında etkili Doğu Perinçek yöneliminde ulusalcı gruplar. Öte yanda geleneksel Batıcı kesimler var. Türkiye 2010’a kadar Batıcı, sonra bir dönem Avrasyacı pozisyon ortaya koydu. Ancak amirallerin bildirisine baktığımızda imza atanların bir kısmı Avrasyacı bir kısmının Batıcı olduğunu görüyoruz. Sarıklı asker görüntüsü tüm ordu içinde rahatsızlık yaratıyor. Bildiride Montrö mü yoksa sarıklı rütbeli asker meselesine mi asıl tepkinin verildiği konusu net değil” diyor.
Kuşkusuz imzacıların tamamını bir torbanın içine koymak mümkün değil. Ama ortada olan bir gerçek var ki iktidar blokuna desteklerini çektiler ve bunu tüm ülkeyle paylaşma gereği duydular.
ANTİEMPERYALİZM YALANI
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, bugün Türkiye’de olacak ve Erdoğan’la görüşecek. Görüşme öncesi bir Fransız yetkiliye atfedilen “Biden’la birlikte Erdoğan uysallaştı” cümlesinin servis edilmesi ise durumu özetler nitelikte. AKP’nin ve Erdoğan’ın Rusya ile kurduğu denge siyasetinin de sözde antiemperyalist çıkışlarının da yavaş yavaş sonuna gelindi. Erdoğan hükümeti Doğu Akdeniz’den Karadeniz’e ve Libya’ya kadar dış politikada dümeni Batı’ya teslim etmiş durumda. Bu durumun iktidara destek veren bir grupla görüş ayrılığına yol açtığı açık. Görüş ayrılığı yaşadığı kesimin emekli olsalar da asker olmaları ve bildirinin sert cümlelerle kaleme alınması iktidar için “darbe” tartışmasını başlatması için yeterli oldu. Büyük bir gürültüyle ortalığa saldırdılar. Anlaşılan o ki Montrö ve Kanal İstanbul’la yapılmak istenenin tartışılmasını engellemek için daha bir dönem bu gürültüyü çıkarmaya devam edecekler.
Ama gürültü dindiğinde, bulutlar dağıldığında ortaya çıkan fotoğraf AKP’yi çok fazla memnun edecek gibi durmuyor. AKP’nin ipi artık iyice açıkta. İpi her çeken çözülmeyi biraz daha hızlandırıyor.
***
Sosyalistlerin tavrı net
İktidar kanadının emekli amirallerin bildirisine yönelik tutumunu değerlendiren sosyalistler, hükümetin Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açmasını ABD’ye mesaj olarak yorumladı.
SOL Parti MYK’sinden yapılan açıklamada, “Son tartışmalar AKP rejiminin Kanal İstanbul üzerinden rantçı, Montrö üzerinden Amerikancı ve NATO’cu ikili karakterini ortaya koyan bir mihenk taşı olmuştur” denildi. Açıklamada, “Her geçen gün daha fazla güç kaybeden iktidar, ayakta kalabilmek için ABD’ye her tür ödünü vermeye hazır” ifadeleri kullanıldı. SOL Parti açıklamasında, “Bugün ülkede yoksulluktan perişan olan, salgında ölen bir halk gerçeği vardır. Öte yanda da yatlarda, katlarda, saraylarda yaşayan iktidar ve yandaşları gerçeği vardır. Bu gerçeklerin üzerini örtmeye hiçbir mağduriyet edebiyatı yetmeyecektir” değerlendirmesi yapıldı.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan AKP'nin Karadeniz ötesinde giriştiği maceralara işaret ederek "Türkiye çok önemli bir gerilimde 'öncü rol' oynamaya çalışıyor ve ABD için bulunmaz bir nimet bu" yorumunda bulundu.
EMEP’ten yapılan açıklamada ise “Tek adam yönetiminin kurulması ve gericifaşist bir politik sistemin inşasına yönelik somut adımların atılmasıyla geçen son yıllar içerisinde bunun birçok somut örneğini yaşadık. Bugün de 104 emekli amiral tarafından yayınlanan bildiri aynı şekilde kullanılmak isteniyor. Bütün işçi ve emekçi kardeşlerimizi tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nın bu tutumu karşısında uyanık olmaya çağırıyoruz” denildi.
***
İktidarın ABD’ye yanaşma çabası
Prof. Dr. İlhan Uzgel
AKP son dönem Batı ile ilişkilerinde tıkanma yaşadı. Rusya’yı Batı’ya karşı kullanma siyasetinin sonuna gelindi. Özellikle Biden sonrası yeni arayışlara yöneldiler. Yeni pazarlıklar yapılırken Türkiye AB ile masaya oturdu, Doğu Akdeniz’de geri adım attı ve yaptırımları erteletti.
ABD ile ilişkilerin seyri ise netleşmedi. İktidar, ABD ve NATO’ya AkdenizKaradeniz havzasında işbirliği yapalım demeye çalışıyor. Montrö Sözleşmesi’nin gündeme gelmesi de tipik bir AKP taktiğidir. Önce ortaya atarlar, sonra “Biz onu kastetmedik” derler sonra da yavaş yavaş tartıştırırlar. Buradan bakınca biz gerekirse Kanal açarız, Montrö’yü de tartışmaya açarız diyerek ABD’ye mesaj veriyorlar. Bu da AKP’nin iktidarını uzatma çabasını gösteriyor.
Amirallerin gözaltına alınması bana göre safları netleştirdi. Kim Avrasyacı kim Atlantikçi bu görüldü. İmza atanların hepsi Avrasyacı değil tabii ki ama AKP siyasetine mesafeli duran isimlerdi. ABD bir alan temizliği yapıyor, daha doğrusu Erdoğan, ABD’ye ben sana yakınım gerekirse Avrasyacıları temizlerim mesajı veriyor.
24 saatte ne oldu?
104 emekli amiral, önceki gece yayımladıkları bildiri ile Türkiye’ye Çanakkale ve İstanbul boğazlarında kontrol hakkı veren Montrö Antlaşması’nın tartışmaya açılmasına, muvazzaf bir amiralin üniformalı olarak başında sarık üzerinde cübbeyle ibadet etmesine ve Kanal İstanbul’un yapılmasına karşı çıktı. Bildiri, iktidar cephesi tarafından ‘darbe teşebbüsü’ olmakla itham edildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bildiriye "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yapmıştı.
AKP dün konuya ilişkin olağanüstü topladı. MHP Lideri Devlet Bahçeli “Bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir’’ dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ise “Biz buradayız, sabrımızı zorlamasınlar” çıkışı geldi. MSB’den yapılan açıklamada ise ‘‘Bu bildiriyi yayınlamak demokrasiye zarar veriyor, düşmanlarımızı sevindiriyor’’ denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın imzacı amirallere ilişkin soruşturma başlatmasının ardından amirallerden onu dün sabah evlerine yapılan operasyonlarla gözaltına alındı. Göz altına alınan isimler şöyle: Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal. Gözaltına alınan emekli amiraller, Ankara Terörle Mücadele Şubesi’ne getirildi. Emekli amiraller için 4 gün gözaltı süresi verildiği öğrenildi. Soruşturmada amirallerin yurtiçi ve yurtdışındaki bağlantıları ve diğer kuvvet komutanlıklarıyla ilişkiye geçip geçmedikleri de araştırılıyor.
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Balyoz davasında yargılandı ve 18 yıl ceza aldı. Daha sonra 2014’ten itibaren yapılan yeniden yargılamada beraat etti. Gürdeniz, Türkiye’nin denizlerde sürdürdüğü ‘Mavi Vatan’ projesinin isim babası olarak biliniyor.
Bildirideki imza listesinde ikinci sırada yer alan emekli Tuğamiral Alaettin Sevim ise 2011 yılında Ergenekon Davası kapsamında tutuklandı ve 2014 yılında tahliye edildi. Sevim, şu anda Piri Reis Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
***
Kim ne dedi?
Emekli amirallerin bildirisi üzerine Kuvvet Komutanlıkları, bakanlıklar, YÖK, üniversiteler, emniyet müdürlükleri "Biz buradayız! Devletimize, Milletimize, ve hükümetimize sadık ve bağlıyız" açıklamasında bulundu. Bildiri, muhalefet partilerinde ise farklı tepkilere neden oldu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır"
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: "Bu bir zevzekliktir. İktidar partisine, üzerinde tepinme fırsatı doğmuştur"
HDP Diyarbakır Milletvekili Paylan: "Seçilmiş milletvekilli ve belediye başkanlarını hapse atıp milli irade ahkamı kesmek riyakarlıktır. Darbeci arıyorsanız aynaya bakın".
Gelecek Partisi Genel Başkan Davutoğlu: "Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir".
DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu: "İfade özgürlüğünüze saygı duyuyorum. Ancak siyaset yapacaksanız sorumlu siyasetin dilini kullanın. Eski alışkanlıklarınızı bırakın”.
Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek Aydınlık Gazetesi'nde yazan emekli amiral Cem Gürdeniz'in de imzacısı olduğu bildiriyi ihanet bildirisi olarak değerlendirdi.
Tartışmalara dahil olan Erzincan Tapu ve Kadastro 24. Bölge Müdürlüğü de "Biz buradayız! Devletimize sadık ve bağlıyız” açıklaması yaptı.
https://www.birgun.net/haber/akpiktidariamerikanciliginidarbesaliylakapatmakistiyor340222