Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Yalıkavak Mahallesi Tilkicik Koyu'nda, Akdeniz foklarının da barındığı 458 dönümlük mera alanı, önce hazine arazisine çevrildi, ardından özelleştirme idaresi eliyle satıldı.
BETON BLOKLAR YÜKSELDİ
Çevresel etki değerlendirmesi raporu alınmadan başlanan marina, lüks rezidanslar ve otel inşaatı için bölgeye giren iş makineleri doğayı, tarihi ve kültürel mirası yok etti. Bodrumlu çevrecilerin yıllardır süren eylem ve tepkisi, rant amaçlı mera alanlarının yok edilmesini önleyemedi. Bir zamanlar yemyeşil olan mera alanında, lüks rezidans ve otelin beton blokları yükseldi. Akdeniz foklarının barınma alanı olan mağaralar zarar gördü. Bölgeye giden Bodrum Kent Konseyi Ekoloji Grubu Sözcüsü Mirbahattin Demir ve çevre gönüllüsü Nihat Koyuncu, çevresel etki değerlendirmesi raporu olmadan devam eden marina ve lüks otel rezidans inşaatına sert tepki gösterdi.
TARİHİ BÖYLE KATLETTİLER
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan satın alınan 485 dönümlük arazide marina, otel ve konut projesine çevresel etki değerlendirmesi raporu alınmadan başlandığını ve iki yıldır mera alanındaki arkeolojik alan ile fokların barınma alanı olan mağaraların talan edildiğini belirten Demir, şunları söyledi:
Şeytani bir planla mera arazisi, hazine arazisine dönüştürüldü. Leleg kalıntıları ve kaya mezarlarının bulunduğu araziyi satın alan United Bodrum Turizm AŞ, ne doğa ne tarih ne de doğal yaşam dinlemiyor. Bütün bunlar turizm adı altında yapılıyor. Rant uğruna bölgeyi yok ediyorlar, çevresel etki değerlendirmesi ruhsatı almadan marina, otel ve konut projesine başladı. Yaklaşık 5 yıldır mücadele veriyoruz. Çevresel etki değerlendirmesi süreci tamamlanmadan, yapı ruhsatı alınmadan bu işletme kırıcı ve kazıcı iş makineleri ile kıyı bandında fiziki uygulamalar yapmaktadır.
Deniz içerisine hafriyat ve kayalar doldurularak ekolojik flora ve fauna yok edilmektedir. Kıyının doğal yapısı bozularak geri dönüşümü mümkün olmayacak tahribatlara neden olmaktadır. Akdeniz foklarının barınma ve üreme alanı olan mağaralar yok edilmektedir. Görülen olay 3194 sayılı İmar Kanunu'nu, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nu ve çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliğinin 25. maddesini ihlal etmektedir. Rant uğruna koca bir dağı devirenler, denizin içine kadar iş makineleri ile girenler 1 santimetre kare yer dahi bırakmadan katliama devam ediyorlar. Gözünü kan bürümüş rant uğruna bu yağmayı yapan firmalar, hem Bodrum'u yok ediyorlar hem de kendi ayaklarına sıkıyorlar.
RANT UĞRUNA DEVLET ELİYLE YOK EDİLİYOR
Çevre gönüllüsü Nihat Koyuncu ise şunları dile getirdi:
Burada doğa ve tarih katliamı mera statüsünün değiştirilmesi ile başladı. Mera alanının içerisinde doğal ve arkeolojik sit alanları vardı. Devlet eliyle bu alanların statüsü değiştirilerek birilerine peşkeş çekildi. Burada özel bir şirkete sadece rant sağlamak amacıyla statü değişikliği yapılarak doğa, deniz, tarih yağmalanıyor. Mera alanlarının mera alanı, sit alanlarının sit alanı olarak kalmasını istiyoruz. Rant uğruna yağma uğruna Bodrum'un doğasını geri dönülemeyecek bir şekilde tahrip ediyorlar, bozuyorlar. Özellikle son yıllarda hazine arazilerinin satışından sonra her isteyen istediği projeyi, bilimsel hiçbir veri olmadan burada olduğu gibi çevresel etki değerlendirmesi raporu almadan uygulamaya koyuyor.
Bu tür örnekler Bodrum'da gittikçe artmaya başladı. Yani rant uğruna Bodrum'un doğasını ve tarihini böyle yok ediyorlar. Yıllardır bu rant amaçlı yağmalarla mücadele ediyoruz. Ancak her yıl önümüze başka başka yeni rant projeleri geliyor. Hangi biriyle mücadele edeceğimizi şaşırdık. Burada defalarca eylem yaptık, ilgili kurumları uyardık ancak hiçbiri ciddiye alınmadı. Şu anda bile denizin içerisinde, dağın tepesinde, mera alanında iş makineleri çalışıyor. Normal şartlarda bırakın denizin içine iş makinesi ile girmeyi, denizden bir çakıl alamazsınız. Denizin kıyı kenar çizgisini bozamazsınız, fokların yaşam alanlarını yok edemezsiniz. Gördüğünüz bu tarlanın ardında rant var.
Sözcü