CHP'nin son kurultayının ardından partinin yönetimine de yeni isimler girdi. Bunlardan biri de İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke… Bu kez Genel Sekreter olarak CHP MYK'da yer alan Böke, 1923 yılından bu yana aynı koltuğa oturan 29 isim arasındaki üçüncü kadın oldu. Böke, uzun yıllar Dünya Bankası projelerinde çalıştı. IMF Washington ofisinde ekonomist olarak görev yaptı. Bilkent Üniversitesi'nde Dekan Yardımcılığı'nın ardından da siyasete atıldı. Böke üç yıl önce yönetimi eleştirerek Genel Başkan yardımcılığından istifa etmesinin ardından yaşananları, siyaseti, özel hayatını ve yapmak istediklerini SÖZCÜ HaftaSonu'na anlattı:
TOPLUMSAL DAYANIŞMA
“Türkiye tarihsel bir dönemden geçiyor. Ağır bir yıkım yaşanıyor. Halk krizi derin hissediyor. Bu yıkımın karşısına yeni bir düzen iddiası gerekiyor. Yeni düzen iddiası toplumun var ettiği dayanışmayı, 2. Yüzyıl iddiasıyla iktidar değişimiyle vaad etmeyi gerektiriyor. Hedef yaşanan yıkım karşısında cumhuriyeti yeniden ayağa kaldıracak, herkesin de en iyi olduğu alanı iktidara taşıdığı dayanışma ruhu olmak zorunda. Bize düşen bu toplumsal dayanışma ruhunu siyasete taşımak.”
YIKIM RAKAMLARDA
“Son ekonomik göstergeler ve verilerde gördüğümüz şey, halkın yaşadığı yıkımın rakamlara dökülmüş hali. İki şey karşımıza çıkıyor. Birincisi bu düzen artık yeni istihdam yaratabilecek bir düzen olmaktan çıktı ve istihdam alanlarını bile yok ediyor. Geleceği de yıkar hale gelmiş durumda, umutları yok ediyor. Bu umutsuzluk, 3 milyona yakın insanın iş gücüne katılmaktan vazgeçmesi ile görülüyor. Üretmeyen, üretmediği için istihdam alanlarını yok eden ve insanların umutlarını da kaybettiği için toplumsal buhrana sürüklendiği bir durum var.”
NASIL BİR DÜZEN
“Düzeni değiştirip, üretime önem veren, yandaş yerine halkı ve sosyal devleti koyan yeni bir düzene ihtiyaç var. Ancak o zaman krizleri aşabiliriz. Döviz kurundaki dalgalanmalar ve TL'deki değer kaybının temelinde de güven kaybı yatıyor. Türkiye ekonomisinin dış borca göbekten bağlı olması, o dış borca yeniden ihtiyaç duymayacak üretimi asla yapmayacak bir iktidar yatıyor. Bunların aşılması için bir iktidar değişimine ihtiyaç var. Yeni iktidarın da halktan, emekçiden, üretimden yana güçlü sosyal devlete dayalı bir 2. Yüzyıl hikayesiyle olması gerekiyor. Bizim iktidarımız artık Türkiye'nin tek çaresi.”
ERKEN SEÇİM
“Bu sorunun yanıtı tek kişinin iki dudağı arasına sıkışmış durumda. Niye kriz var? Erken seçim olur mu? Soruları o kadar çok soruluyor ki. Demokrasiye inanlar böylesi yıkım dönemlerinde demokratik hakların daha da kıymetli olduğunu bildiği için, erken seçimi soruyor. Ama buna yanıt veremiyor olmamızın temel sebebi de bu krizi doğuran rejim. Türkiye'nin bir iktidar değişimine ihtiyaç duyduğu çok açık. Bu iktidar değişimini CHP'nin öncülüğünde yapacağız. Bugün mü, üç yıl sonra mı olur fark etmez. İktidar değişiminde yeni adres olmak üzere bugünden hazırız.”
İŞİMİ CİDDİ YAPIYORUM
“Ne yaparsam çok ciddiye alarak yapıyorum. Aynı ciddiyeti karşı taraftan da beklerim. Üniversitede bir dersin hazırlığını 23 saatte yapardım. Öğrencilerin dinlemesini beklerim. Bu durum Ekşi Sözlük'e ‘Sınıfta çıt çıksa deli olur, sıfırcıdır” diye yansıdı. Kızarım ama sıfırcı değilim. Toplum nasıl daha iyi olur diye dert edinmiş bir çevrede büyüdüm. Cerrah babam İskender Sayek, doçentlik dosyasını hazırlarken evrakları kardeşimle ben sıralardık. Annem Füsun Sayek de Türk Tabipler Birliği başkanıydı. Çocukluğum paylaşım içinde geçti.”
“Siyaset umudu hissetmeyenlerin yapabileceği bir iş değil. Bundan üç yıl önce Türkiye yeni bir rejimin inşa arifesindeydi. Referandum süreci vardı. O dönemde bir çok tartışma yaşandı. Ne yapmalı, nasıl karşı durulmalı, mücadele biçimi ne olmalı diye. Halkın bizden talep ettiği de o tartışma idi. Şimdi gelinen noktada ise tek adam rejimi var. Hedef üç yıl önce rejimin yıkımını engellemek için siyasi irade koymaktı. Bugün de ihtiyaç, ortaya çıkan yıkım karşısında farklı olduğumuzu bilerek ayrılıklara rağmen ortak bir hedefte ve temel ilkelerde buluşarak Türkiye'yi ve cumhuriyeti yeniden parlamenter sisteme doğru taşımak. Bunun için de hep birlikte mücadele etmek. Türkiye'nin gündemi çok ağır. 82 milyonu ortaklaştıran bir gündeme ihtiyaç var. Hepimizin buluşması gereken gündem de bu. Türkiye'de milyonlar işsiz, umutsuz, yoksulluğa mahkum edilmiş durumda. Bu gündem etrafında siyaseti yapmak zorundayız. ‘'
Bir dönem Türk Tabipleri Birliği başkanlığı yapan Füsun Sayek'in kızı olan Selin Sayek Böke, birliğin Mayıs 1995 tarihinde çıkan dergisine kapak oldu. Kapaktaki büyük kız Selin Sayek Böke. Yanında ise kardeşi Aylin var. Fotoğrafı çeken ise halk sağlığı konusuna kafa yoran bir cerrah olan babası İskender Sayek.
24 Ağustos 1972'de New York'ta doğan Böke, TED Koleji mezunu. 1993'te ODTÜ'nün İktisat Bölümü'nden mezun oldu. 1999 yılına kadar Duke Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora yaptı. 2003'ten sonra Bilkent Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2002'de İnşaat Mühendisi Mert Böke ile evlenen Selin Sayek Böke'nin Can ve Aksel adlarında iki oğlu var. Aile yaşamını şöyle anlatıyor: Eşim Mert Böke inşaat mühendisi… Liseden beri arkadaşız. Aktif siyasete geçme aşamasında Mert benden daha hızlı karar verdi. Ev mi alalım, akademik kariyer mi yapalım sorusunun yanıtı beni zengin kılıyor. Tabi ki akademik kariyer… İki oğlum var, bana verdikleri enerjiden çok mutluyum. Her şeyi paylaşıyoruz. Benim için siyaset yeni de değil. Annem 1996'da CHP'den milletvekili adayı olmuştu. Ben de seçim otobüsüne binip, sokak sokak dolaşmayı annemden öğrendim. Çocuklarımı da mitinglere götürdüm.
2015 yılından bu yana İzmir Milletvekili olan Böke, aslında anne tarafından Niğde, baba tarafından Hatay Arsuz'lu… Siyasetin dışında sanata da meraklı… Beş yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği “Notalar kadına şiddete karşı'' adlı etkinlikte Milletvekili ve CHP Genel Başkan yardımcısı sıfatı ile koroyla birlikte şarkı söylemişliği ve konseri izleyen Selvi Kılıçdaroğlu'ndan alkış almışlığı da var. Böke o gece yaptığı konuşmada “Türkiye'de kadınlar en çok yakınları tarafından tehdit ediliyor. Peki bu nasıl değişebilir. Bizlerin ‘Bir dakika, burada dram var' diyerek bunu önce toplumsal bilince, sonra da siyasete dönüştürmemiz gerekiyor” demişti.