Dede Korkut hikayelerindeki Deli Dumrul
gerçek oldu. AKP'nin 2014'te torba yasayla geçirdiği düzenlemeye göre
köprü ve otoyolları yapan patronlar, aynı zamanda bu köprü ve otoyolları
işletiyorlar. Geçenden ücret alan patronlar, devletin 'geçiş garantisi'
verdiği sayı kadar araç geçmezse, geçmeyen araçların parasını bizim
cebimizden tahsil ediyorlar. İşte zamanımızın Deli Dumrul'u patronların
halkı nasıl soyduklarının hikayesi... AKP'nin son yıllarda öve öve bitiremediği
kimi köprü ve otoyol projelerinin, aslında nasıl bir "patronlara para
kazandırma düzeneği" olduğu kamuoyu tarafından anlaşılmaya başlandı. AKP iktidarının 2014'te TBMM'den geçirdiği 524 sayılı torba kanunun
39'uncu maddesi, köprü ve otoyolları inşa eden patronların hiçbir risk
almadan yıllarca para kazanmasını garanti altına alıyor. Sistem şöyle işliyor: Bir köprü ya da otoyol yapılacağı zaman, açılan
ihaleye çok sayıda firma katılıyor. Köprü ya da otoyolu yapacak
firmaya, aynı zamanda o köprü ya da otoyolu belli bir süre işletme hakkı
veriliyor. İşletme hakkı verilirken de, patronlar herhangi bir risk
altında bırakılmıyor. Yılda belli bir araç geçiş sayısı garanti
ediliyor. Yılda o kadar araç geçmese bile, halkın vergileriyle
patronların cebine garanti edilen araç sayısı geçmiş gibi para
akıtılıyor. Yani ömründe Osmangazi Köprüsü'nden geçmemiş bir Vanlının ya
da Yavuz Sultan Köprüsü'nün yanına bile uğramamış bir Dersimlinin
vergileriyle, söz konusu köprü ya da otoyolları işleten patronların
kasasına para aktarılıyor. AKP iktidarı, yüz yılardır anlatılagelen "Deli Dumrul'un geçenden beş
akçe, geçmeyenden döve döve on beş akçe vergi aldığı" hikayeyi adeta
gerçek kılıyor. Türkiye'de halihazırda bu soygun mekanizmasıyla işletilen büyük
yatırımlardan bazıları şöyle: Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim
Köprüsü, Avrasya Tüneli, yapımı devam eden 1915 Çanakkale Köprüsü. OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ: Bu köprü 433 kilometrelik
İstanbulİzmir Otoyolu projesinin bir parçası. Devlet, projeyi yapan
patrona GebzeOsmangazi arası (köprü dahil) 40 bin, OrhangaziBursa
arası 35 bin, BursaEdremit ayrımı arası 17 bin, BursaEdremit
ayrımıİzmir arası 23 bin araç için garantisi vermiş. Garantisi verilen
sayı kadar araç geçmezse, patron asla zarar etmeyecek. Çünkü biz
vergilerimizle, geçmediğimiz o yolların parasını, patronlara ödeyeceğiz!
Bu yolu işleten patronlar, yapım süresi düşüldüğünde 15 yıl 4 ay daha
bu yoldan para kazanmaya yani geçenden de geçmeyenden de para tahsil
etmeye devam edecekler. YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ:
Bu köprü de 60 kilometrelik Kuzey Marmara Otoyolu projesinin bir
parçası. Projeyi yapan patrona 135 bin araç geçişi vaat edilmiş. Garanti
kapsamındaki işletme süresi 7 yıl 9 ay. Yani köprüyü işleten patronlar
tam 7 yıl 9 ay boyunca geçenin parasını geçen yolculardan, geçmeyenin
parasını da tüm halkın cebinden tahsil edecek. AVRASYA TÜNELİ: Bu projeyi yapan patronlara günde 68
bin araç geçeceği vaat edildi. Garanti kapsamındaki işletme süresi 24
yıl 6 ay. Tam 24 yıl 6 ay boyunca patronlar, Avrasya Tüneli'ni kullanan
yolculardan para alacak, kullanmayanların parasını da halk ödeyecek. 1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ'NDE DE AYNI SİSTEM OLACAK 1915 Çanakkale Köprüsü de geçen araç sayısı garantisi ve
YapİşletDevret modeli ile ihale edildi. Projeyi yapan patronlar 5
buçuk yılda inşaatı tamamlayıp kalan 11 yılda işletecekler. Bu köprüye
ne kadar araç geçiş garantisi verileceği henüz bilinmiyor. Bilinip
bilinmemesi önemli de değil, çünkü vaat edilen araç sayısı tutarsa
patronlar para kazanacak, tutmazsa devlet o parayı halkın cebinden alıp
patronların kasasına aktaracak. O nedenle patronların kafası rahat! ŞEHİR HASTANELERİNDE DE DELİ DUMRUL MODELİ AKP iktidarı bu modeli sadece köprü ve otoyollarda uygulamıyor. Şehir
hastanelerinde de hayata geçiriyor. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı
Ahmet Demircan, patronlara inşa ettirilip işlettirilen hastanelerde
hasta garantili model uygulanacağını itiraf etmişti. Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, 13 Kasım tarihli söyleşisinde şehir
hastanelerine yönelik “hasta garantili model” eleştirileri için, “Hasta
sayısının artması ile yükleniciye fazla bir ödeme de yapılmayacaktır.
Sadece miktara bağlı hizmetlerde yatak doluluk oranına bakılmaksızın
aylık miktar garantisi vardır” demişti. Bakan'ın bu sözleri, "hasta
garantili modelin itirafı" olarak değerlendirilmişti.