Deprem vergileri, Türkiye'de gerçekleşen her bir depremin ardından gündeme gelen bir soru.
1999 Marmara Depremi sonrası üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen deprem vergilerinin akıbeti yeniden gündeme geldi.
AKP’li Naci Bostancı, deprem vergileriyle ilgili çarpıcı bir açıklama yaparak "Bütçede paralar toplanır, ihtiyaca göre de harcanır. Dolayısıyla deprem vergileri adı altında bunlar toplanacak ve depreme gönderilecek gibi bir düzenleme söz konusu değildir. Zaten bu, bütçenin mantığına aykırıdır. Ülkemiz deprem kuşağında olması nedeniyle bütçeden çok ciddi biçimde bir kaynak çeşitli destekler biçiminde yapılan hazırlıklar için harcanmaktadır." demişti.
Tele1'in haberine göre, Kamuoyunun “deprem dayanışma vergileri” olarak adlandırdığı vergiler, 26 Kasım 1999 tarihinde, “17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde Marmara Bölgesi ve civarında meydana gelen depremin yol açtığı ekonomik kayıpları gidermek amacıyla bazı mükellefiyetler ihdası ve bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılması hakkında kanun” ismiyle Resmi Gazete’de yayımlanan kararla uygulamaya kondu.
Bu kararda vergilerin sadece bir yıllığına alınacağı belirtildi. Özel iletişim vergisinin cep telefonu işletmecileri tarafından verilen her hizmetin yüzde 25’inden alınacağı açıklandı.
Özel işlem vergisi ise 8 yıllık zorunlu temel eğitime katkı payı kesilen bazı işlem ve kâğıtlardan katkı payı kadar alınacaktı. Aynı zamanda ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, ek gelir ve ek kurumlar vergisi de aynı kanunla uygulamaya kondu.
Devreye sokulan başka birtakım düzenlemelerle devlet iç borçlanma senetlerinden alınan vergi oranının ve çeklerden alınan kağıt bedellerinin artırılması gibi farklı uygulamalara da gidildi.
DEPREM İÇİN Mİ KULLANILACAK?
Hürriyet gazetesinin 27 Ağustos 1999 tarihli haberine göre dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e yeni deprem vergilerinin Meclis’te tartışıldığı sırada bir gazeteci “deprem vergisi adı altında sağlanacak kaynağın yaraların sarılması yerine başka alanlarda kullanılabileceğine ilişkin endişeler” olduğunu dile getirdi.
Ecevit ise şu yanıtı verdi:
“Sorunun bir sosyal boyutu, bir de ekonomik boyutu var. Sosyal boyutu, depremden zarara uğrayan, evlerini, işlerini yitirenlerin yeniden sağlıklı bir yaşam düzeyine kavuşabilmeleri için gerekli sosyal yardımlar son derece önemli. Ayrıca geçici ve kalıcı iskan alanlarının imarı, yeniden yapılması, büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra ekonomiyi canlandırmak, büyük bir zorunluluk. Ekonomi, zaten dar geçitten geçmekteydi. Hükümet olarak ekonomiyi yeniden canlandırmanın gereği olan tedbirleri süratle uygulamaya başlamıştık.
“Vergi düzenlemesinde yapılan değişiklikler dolayısıyla sağlayacağımız kaynaklar, hem ekonomiyi canlandırma, o yoldan da depremzedelere katkıda bulunma, hem de doğrudan doğruya depreme uğrayanların ivedi ihtiyaçlarını, insani ihtiyaçlarını karşılamak için tam bir saydamlık içinde kullanılacaktır. Bundan kuşku duymaya kimsenin hakkı yoktur.”
"EK VERGİLER ÇARE DEĞİL"
O dönem konuyla ilgili Mevzuat Dergisi’nde bir yazı kaleme alan maliye uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yüce, Türkiye ekonomisinin girdiği dar boğaza işaret ederek ek vergilerin bir çare olmayacağını, bunun yerine alternatif kaynaklara yönelmek gerektiğini belirtiyordu.
Yüce, “illa vergiler üzerinden bir düzenleme yapılması gerekiyorsa ek vergiler yerine ekonomik konjonktür ve yükümlü psikolojisi dikkate alınıp vergi kanunlarında birtakım değişiklikler yapılarak, kayıt dışı ekonomi ve rantları da vergileme kapsamına alacak şekilde vergi tabanını genişletmenin, gerekirse var olan vergi oranlarını biraz artırmanın” daha iyi olacağını belirtmişti.
"KİMSE KİMSEYİ KANDIRMASIN"
Özel işlem vergisi ve özel iletişim vergisi, 2003 yılına kadar sürekli uzatıldı; 2003’te ise kalıcı hale getirildi.
Konuyla ilgili “Deprem Vergisi yapıştı kaldı” başlığıyla 17 Ekim 2003 tarihinde bir haber yapan Hürriyet gazetesi, dönemin maliye bakanı Kemal Unakıtan’ın “Bu vergiler zaten deprem nedeniyle getirilmemişti. Öyle olsaydı depremzedeye verilirdi” sözlerine yer vermişti.
Aynı haberde Hürriyet muhabirinin, ”Deprem için konulan bu vergilerin beş yıldır birer yıl uzatılması, toplumda bir inandırıcılık sorununa yol açmıyor mu? Bunları kalıcı hale getirmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna Unakıtan şu yanıtı vermişti:
”Evet biz de aynısını düşünüyoruz. Gerekli düzenlemeleri yaparak milletin karşısına da, (evet bunlar budur) diye net çıkmak istiyoruz. Kimse kimseyi kandırmasın.”
NTV televizyonu ise aynı dönemde yaptığı haberinde bu vergilerin kalıcı olmasını şu şekilde aktarıyordu:
“1999’da hükümet, deprem vergisi adıyla bilinen ek vergiler koymuştu. Cep telefonundan vergi beyannamelerine, Spor Toto kuponlarından Milli Piyango biletlerine, uçak biletlerinden gümrük ve pasaport işlemlerine kadar özel işlem ve özel iletişim adında yeni vergiler ödenmeye başlanmıştı. Ancak bu vergiler depremden sonra da ekonomik kriz gerekçesiyle sürdürüldü.”
2003 yılından sonra özel işlem vergisi kaldırıldı; deprem vergisi olarak bilinen vergilerden özel iletişim vergisi ise kalıcı hale getirildi.
VAN DEPREMİNDE DE GÜNDEME GELDİ
Deprem vergilerinin nereye kullanıldığı, 23 Ekim 2011’de gerçekleşen, 6,7 büyüklüğündeki, 604 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan Van depreminden sonra da gündeme geldi.
Hürriyet gazetesinin 27.10.2011 tarihli haberinde, “Van Depremi’nden sonra yeniden kamuoyunun gündemine gelen deprem vergileri ne oldu?” sorusuna dönemin maliye bakanı Mehmet Şimşek’in şu şekilde yanıt verdiğini aktarmıştı:
“Maliye Bakanı, bu vergilerin kendilerinden önceki hükümet döneminde ‘geçici’ olarak çıkarıldığını; ancak daha sonra yine kendilerinden önceki hükümet tarafından ‘kalıcı’ hale getirildiğini anlattı. Dolayısıyla kendi hükümetleri döneminde ‘deprem’ adı altında bir vergi uygulamaya koymadıklarını, mevcut şekliyle vergi alımına devam ettiklerini söyledi.”
ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ TEK ORANDA YENİDEN DÜZENLENDİ
2017 yılına kadar farklı oranlarda uygulanan özel iletişim vergisi, 2017’de yüzde 7,5 olarak tek oranda birleştirildi.
Cep telefonu görüşmelerinden %25, sabit telefon görüşmelerinden %15, veri ve internet hizmetlerinden %5 oranında alınan özel iletişim vergisi, %7,5 olarak tek oranda yeniden düzenlendi.
Özel iletişim vergisi kapsamında son 10 yılda toplanan verginin miktarı ise 67 milyar TL’ye ulaşmış vaziyette.
Bu vergiden toplanan gelir ise merkezi yönetim bütçesine aktarılıyor.
Bu yüzden “Deprem vergileri nereye gidiyor?” eleştirilerine AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı, şu yanıtı verdi:
“Bütçe Kanunu’nu bilenler, herhangi bir isim altında vergi topluyoruz diye bir düzenlemenin olamayacağını bilir. Kanunun ilgili maddesi hususi bir biçimde bu tür vergilerin toplanamayacağını ifade ediyor. Bütçede paralar toplanır, ihtiyaca göre harcanır. Dolayısıyla deprem vergileri adı altında bunlar toplanacak ve depreme gönderilecek gibi bir düzenleme söz konusu değildir. Zaten bu bütçenin mantığına aykırıdır.”
Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da konuyla ilgili olarak AKP iktidarına 20042019 yılları arasında 65 milyar lira toplandığını belirterek bu vergilerin nereye harcandığının hesap verilmesi gerektiğine yönelik bir eleştiride bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Kılıçdaroğlu’na şu yanıtı verdi:
“Bunlar yatıyor kalkıyor ‘O parayı nereye, bu parayı nereye harcadınız?’. Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal’e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok. Bütün bu harcamalar nasıl yapılıyor, bunlara bakmıyor ki. Bütün bu konutlar nereye yapılacak?”