Geçen pazar günü İstanbul seçiminin birincisi İmamoğlu'nu takip ettim. İlk durak, Beylikdüzü pazarıydı. Bugüne kadar gördüğüm en geniş kapalı pazar alanlarından biriydi. Son derece kalabalıktı. İmamoğlu geldiğinde küçük çaplı bir miting havası oluştu. İzdihamdan ilerlemekte zorlanıyordu. Pazar yeri olmasından kaynaklı olsa gerek genelde kadınlar vardı. Ankara/Çankaya'da, İzmir'de, İstanbul/Nişantaşı'nda, Bursa/Nilüfer'de alışık olduğumuz bir CHP seçmeni profili değildi gördüğüm.
HARIL HARIL ÇALIŞMA
Arada AK Parti seçmenleri de vardı. Bazı kadınlar “Daha ilan edilmeden niye kesinleşmiş gibi davranıyor?” diyordu. Onlara başka kadınlar yanıt veriyordu.
Beylikdüzülülerin Büyükşehir'e başkan göndermekten çok mutlu olduğu çok net anlaşılıyordu.
İkinci durağımız CHP'nin Seçim Koordinasyon Merkezi'ydi. CHP'nin Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK) büyük bölümü oradaydı. Bir tarafta İbrahim Kaboğlu ve ekibi harıl harıl çalışıyordu. MYK üyeleri ilçe seçim kurullarından gelen yeniden sayım bilgilerine yoğunlaşmıştı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç mazbatasını alıp desteğe gelmişti. “Çok uğraştılar ama oyumuzu artırarak yeniden kazandık” dedi.
Ekrem İmamoğlu, başka bir odada danışmanlarıyla yapacağı basın toplantısının hazırlıklarını sürdürüyordu. Bir ara Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş içeri girdi. Bir süre sohbet ettiler ve fotoğraf çektirdiler.
Geride bıraktığı 12 seçimden kazandığı deneyimle 31 Mart seçiminde oylara kusursuz bir şekilde sahip çıkabildikleri için rahattı. İktidar mensuplarının “organize işler var” iddialarına karşı polemiğe girmek istemiyor, “Yaptığımız tek ve en iyi organize iş oylarımıza sahip çıkmaktı” diyordu.
SOMUT VERİ YOK
İktidarın açıklamaları ve girişimleriyle ilgili “kafa karışıklığı yaratma çabası” diye özetleyebileceğim bir değerlendirme yapılıyordu. Bir diğer tespit de AK Parti'nin İstanbul teşkilatı ve seçimden sorumlu yöneticilerinin ‘seçmen kaydırma, sandık görevlilerinin belirlenmesi' iddialarına ilişkin hiçbir somut veri olmadığı gibi bütün yetki ve sorumluluk İçişleri Bakanlığı ile Yüksek Seçim Kurulu'ndaydı. Yani bir yanlış varsa İçişleri Bakanlığı ile YSK yapmıştı.
Kaydırmaların düzeltilmesi, geçersiz oyların ve bazı ilçelerde bütün sandıkların yeniden sayımı durumu değiştirmemişti ama AK Parti 38 ilçede bütün oyların yeniden sayılmasını istiyordu. O da olmazsa yeniden seçim gündeme gelebilirdi.
HAKKIMIZI BEKLİYORUZ
Peki olumsuz senaryolar olursa ne yapacaklardı?
İmamoğlu'nun o konuda da polemiğe girmeye niyeti yoktu. “Seçimi kazandık, hakkımızı bekliyoruz” sözleriyle noktayı koydu.
Bu tür adımlarla sürecin uzamasına tepkiliydi.
Ancak ekibi, diğer ihtimalleri de hesaba katarak her ihtimal için ayrı bir strateji belirlemişti.
İmamoğlu ve ekibi “yeniden seçim” ihtimalini gündeme bile getirmek istemiyor. Benim de (olur da seçim yenilenirse) Binali Yıldırım'ın yeniden sahaya çıkıp çıkmayacağı konusunda ciddi kuşkularım var.
Zira hem CHP'de hem İstanbul sokağında gördüğüm hava, bu yapılanlardan sonra yeniden seçim olursa, oluşan mağduriyet algısı nedeniyle daha büyük bir farkla kazanacağı yönündeydi.