Sanata adanmış bir ömür Erol Evgin'in ki… Dile kolay 51 yıl, müzikaller, televizyon programları ve sesiyle her zaman zirvede yer aldı. Naif kişiliği ve sevgi diliyle toplumda ‘Erol Evgin ekolü' yaratan sanatçı ofisinin kapılarını bize açtı…
– Corona günleri, sizi nasıl etkiledi?
Hayat durdu. Herkes, ekonomik olarak etkilendi. Evlere kapanmak insanların psikolojisini bozdu. 20 konserim ertelendi.
– Kendinizi nasıl korudunuz?
İstanbul'un köylerinden birinde yaşıyorum. Kendimizi karantinaya aldık. Çocuklarım ve torunlarımın bizimle olması en büyük şansımız oldu.
– Nasıl dersler çıkardık?
Doğa, insanlığa ders verdi. “Siz benim sahibim değil misafirimsiniz, kendinize gelin!” dedi. Bundan sonra, sanatın iyileştirici gücünü de yanımıza alarak, doğaya ve birbirimize daha saygılı, çok üretip az tüketeceğimiz, barış içinde bir yaşam sürdürmeliyiz.
– Her neslin sanatçısı olabilmenin bir sırrı var mı?
Değerli ekip arkadaşlarım var. Biz bütünüz. İnandığımız şeyler uğruna burnumuzun dikine gidiyoruz. Altın Düetler 1 ve 2, altın şarkılarımıza bir “Kadın Dokunuşu” oldu. 22 aşk şarkısını ülkemizin en değerli kadın sesleriyle paylaşmak, bizi gençlerle buluşturdu. Başka projelerimiz de var.
– Turne programınız başlıyor. Nerelerde olacaksınız?
Evet, özlem bitiyor, konserler başlıyor. Müzikseverlerle birlikte söyleyip, gülüp, eğlenip, birlikte duygulanmayı, göz göze olmayı, sesimle onlara dokunmayı çok özledim. Ege Turnesi programımız şöyle: 2 Ağustos Altın Güvercin Amfi Tiyatro (Kuşadası AVM) 15 Ağustos Çeşme Açıkhava Tiyatrosu 21 Ağustos Marmaris Amfi Tiyatro 22 Ağustos Bodrum Antik Tiyatro 25 Ağustos İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu.
– Torunlarınıza nasihat eder misiniz?
Çocuklar davranışlarınızdan etkilenirler. Davranışlarımla örnek olmaya çalışıyorum.
– Gençlik sırlarınız çok merak ediliyor.
Erken yatıyorum, yürüyüş yapıp, sağlıklı besleniyorum. Sevmediğim şeylerden uzak duruyorum.
– “Sanatçı muhaliftir” cümlesine katılıyor musunuz?
Sanatçı muhalif değil taraftır. Özgürlükten, adaletten, demokrasiden, hoşgörüden yana olmalıdır.
– Geçen yıl DARK dizisinin Türkiye tanıtımında yer aldınız.
Netflix tartışmalarına yorumunuz nedir?
Netflix'i vakit buldukça izliyorum. Dark'ta yer almam bir hoşluktu. Netflix tartışmalarına gelince, bu tür paralı kanallar isteğe bağlıdır, beğenmeyen izlemez.
– Sosyal medyanın kısıtlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Sosyal medyada kişilik haklarının ve aile birliğinin korunması yönünde yaptırımlar olmalıdır. Ancak, kişilik haklarını korumak, yasaklarla değil yasalarla olur. Yasaklarla sosyal medyayı baskılamak çözüm getirmez. Yasaklarla; demokrasi, ekonomi, kültür sanat da gelişemez. Özgür düşünce su gibidir, akar önüne set çekersen başka bir kanal bulur, yine kendini ifade eder. Suyun akışını asla engelleyemezsiniz.
– Türkiye'de sizi son günlerde en rahatsız eden şey nedir?
Artan kadına şiddet, çocuk istismarı çok rahatsız ediyor. “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir! Bizim toplumumuzun başarısızlığı kadınlarımıza karşı umursamazlığımızdan ve hatalı davranışlarımızdan kaynaklanmaktadır” der, Büyük Atatürk. Toplumsal cinsiyet eşitliğiyle kadını koruyan “İstanbul Sözleşmesi” çok değerlidir. Ancak köklü çözüm EĞİTİMDİR.
– Nerede o eski bayramlar diyenlerden misiniz?
“Bayram her zaman bayramdır, en güzel yanı da dargınları barıştırması, çocukları sevindirmesidir. Umutlu ve mutlu bayramlar!..