Aytunç ERKİN
Türkiye, 19 yıl önce bir kez dokunulan ve tutuklanan sonrasında da davası düşen Adnan Oktar ve örgütünü konuşuyor. Çok sayıda itirafın olduğu, 31 suçlamanın yöneltildiği örgütle ilgili dört çocuğu Adnan Oktar'ın müridi olan Semin Babuna'nın 6 Ekim 2017'de verdiği bilgilerle başlayalım: “Kocam öldü. Tek bir çocuğum cenazesinde yoktu.. O adam (Adnan Oktar) çocuklarımızı bizden kopardı. Onlarla alakalı dosyayı Cumhurbaşkanımıza verdim.. Bunları düne kadar FETÖ yargısı koruyordu.”
13 YIL ÖNCE DAVA DÜŞTÜ
Şimdi 19 yıl önceye gidelim. Adnan Oktar ve kurucusu olduğu Bilim Araştırma Vakfı (BAV) üyeleri hakkında daha önce 2000 yılında dava açılmıştı. Suçlamalar “cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” ve “tehditle menfaat temin etmek” idi. Oktar, Kasım 1999'da tutuklanmıştı. İstanbul 1 No'lu DGM'de 7 Nisan 2000 tarihinde görülmesine başlanan dava, mahkemenin 12 Eylül 2003'te verdiği “görevsizlik kararı” üzerine İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne geldi. Oktar'ın da aralarında bulunduğu 34 kişi yargılanıyordu. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ekim 2005 tarihinde Adnan Oktar ile 34 sanık hakkındaki dava dosyasının, zaman aşımı dolduğundan düşmesine karar verdi.
“GÜLEN'E ADAMIMI YOLLADIM”
Geliyoruz Adnan Oktar'ın Fetullah Gülen ve örgütüyle ilişkisine. Oktar, A9TV'de, 2015 Eylül'ünde yayınlanan bir programında şöyle konuşuyordu: “Fetullah Hoca beni çok sever. Cemaatimizin faaliyetlerini İslam alemindeki en mükemmel faaliyet olarak görüyor. Bu sırrımı da söylettiniz bana. Kendi arkadaşımı gönderdim Fethullah Hoca'nın yanına, gerekirse ismini de açıklayabilirim. Hocamızı biz de çok severiz, ben de severim Fethullah Hoca'yı.”
ERGENEKON KUMPASINI SAVUNDU
Adnan Oktar, 13 Kasım 2008'de Türk Time'a verdiği bir röportajda da FETÖ'nün kumpası olduğu ortaya çıkan Ergenekon operasyonunu savunmuş ve şöyle demişti: “Yüzlerce anne bana derin hislerle, derin saygıyla bağlı. Beni her yönden destekliyorlar. Ama toplam üç veya beş aile şiddetle karşılar. Bu ailelere baktığımızda bir zamanlar Ergenekon'dan gözaltına alınan İstanbul eski Milletvekili Emin Şirin Organize Suçlar eski Müdürü Adil Serdar Saçan gibi Ergenekon mensubu kişilerle bağlantı içindeler. Acaba diyorum, Ergenekon örgütü bu ailelere bir şekilde etki ediyor mu? Ergenekon şimdinin olayı değil ki… Ben 10 yıl önce kitabımda Ergenekon'u anlattım.”
Oktar örgütünün FETÖ'yle bağını gözler önüne seren bir tanıklık daha var. Ergenekon kumpasında, 1999'da Oktar'a yapılan operasyonda gözaltına alınan Emre Çalıkoğlu tanık olarak dinlenmişti. 16 Kasım 2012'deki duruşmada Çalıkoğlu operasyonu yürüten polis şefi Adil Serdar Saçan'ı suçlamıştı.
Adnan Oktar'la bir dönem hareket eden ve yakın tarihlerde bağlantılarını koparan Ceylan Özgül ve Ümit Kuruca, örgütle ilgili önemli bilgiler verdi. 13 yıl örgüt içinde kaldığını belirten Kuruca şunları kaydetti: “Burada hücre sistemi vardı. Ben en yakınında olmama rağmen, bilmediğim birçok konu vardı. Arabasını kullanıyor, telefonlarına bakıyor, bütün organizasyonlarına bakıyordum. Aynı evde kalıyordum bu adamla. Buna rağmen benim de bilmediğim birçok konu ile karşılaştık. Örgüt içinde erkekler kısmında bölüm bölüm herkesin faaliyet yaptığı alanlar vardı. Kimisi yurt dışı bağlantılarını kurardı. Örgüte İsrail ve Pentagon tarafından yüklü miktarda paralar gelirdi. Kimi zaman hediye kisvesi altında çok pahalı hediyeler gelirdi. Yurt dışından örgüte karşı yüklü miktarda finans sağlanıyordu. Televizyona sürekli İsrail ve Amerika'dan misafirler gelip, programlara çıkıyordu.” Kuruca önceki akşam da Akit TV canlı yayınına bağlandı ve şunları kaydetti: Tuncay Opçin (Firari FETÖ'cü) Adnan Oktar'ın malikanesine gelirdi. İki saat kalırdı. Opçin gibi isimlerle Tarkan Yavaş (Firari ve örgütün iki numarası) görüşürdü.”
Adnan Oktar'ın kedicikleri olarak bilinen kadınların FETÖ'cü polisler ve üst düzey örgüt yöneticileri ile sıkı irtibat içinde olduğu daha 2014 yılında ortaya çıkmıştı. Oktar'la birlikte program yapan Ayşegül Babuna ve Aylin Atmaca'nın FETÖ'cü polis müdürleri ile çok sayıda görüşme yaptığını Aydınlık Gazetesi 11 Aralık 2014 tarihinde haber yapmıştı. Haberde şunlar kaydedilmişti:
HTS KAYITLARI…
“Adnan Oktar'ın kedicikleri olarak bilinen kadınların Ftipi polisler ve üst düzey cemaat yöneticileri ile sıkı irtibat içinde olduğu ortaya çıktı. Oktar'la birlikte program yapan Ayşegül Babuna ve Aylin Atmaca'nın; Ftipi emniyet müdürleri ile çok sayıda görüşme yaptığı HTS kayıtları ile belgelendi. Telefon görüşmelerinin gerçekleştiği 2009 yılında; Babuna ve Atmaca'nın ziyaret ettiği isimler Ergenekon operasyonları ile bir bir tutuklanmıştı. Avukatlar Levent Göktaş, Hüseyin Buzoğlu, Necdet Okçu ve Serdar Öztürk; Babuna ve Atmaca'nın ziyaretlerinin ardından tutuklanan isimler. Avukat Öztürk'ün açtığı davaya gönderilen HTS kayıtları bütün trafiği ortaya döktü. Oktar'ın kedicikleri; 2009 yılında Ergenekon operasyonlarını yöneten Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse ile irtibat halindeydi.
KUMPASI YÖNETMİŞTİ
Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanı Bekir Akarsu da kediciklerin görüştüğü kişilerden. Köse de Akarsu da Ftipi polislere yönelik operasyonlarda tutuklandı. Babuna ve Akarsu ile görüşenler arasında tertiplerde yönlendiren Emniyet İstihbarat Dairesi'ndeki Tamer ve Murat isimli amirler de dikkat çekiyor. Aynı dönemde cemaatin üst düzey imamı Ş. A. T.'nin kediciklerle görüşmeleri de HTS kayıtlarına girdi.”
Tarih 10 Ağustos 2000. Bugün CHP Milletvekili olan dönemin Fazilet Partisi (FP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın (PKK'lılardan daha tehlikeli) dediği Adnan Oktar'ın tahliye edildiğini belirtmiş, “Sayın Bakan (Tantan) ilgili kişiden, diğer serbest bırakılan kişilerden özür diyecek midir” demişti. Bekaroğlu, Tantan tarafından yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesinde şu sorular yer almıştı: “Sayın İçişleri Bakanı'nın bu tür olayların tekrarlanmasını önlemek, araştırma, inceleme ve soruşturmaların daha objektif kriterlerce yapılması için herhangi bir çalışması bulunmakta mıdır? Eğer böyle bir çalışması söz konusu değilse, sayın Bakan bu çelişkiyi yani kendilerinin veya teşkilatının, kamuoyu önünde mahkum ettiği, hatta (PKK'lılardan bile tehlikeli) dediği kişilerin mahkemelerce serbest bırakılmasını nasıl izah etmektedir?”
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/fetoadnanoktaridunekadarkoruyordu2518389/