AKP’li Sağlık Bakanı Müşaviri Ahmet Emin Söylemez ile eşi Büşra Nur Çalar’ın ‘dizi tadında’ hayatları gündemden düşmezken, gözler AKP’lilerin şatafatlı yaşamlarına çevrildi. Bebeğe takılan ‘tek taş’ meselenin geldiği noktayı gözler önüne sererken, yandaş basın durumun ‘münferit’ olduğunu, AKP’ye mal edilemeyeceğini açıklamaya soyundu. Halbuki devletin en üst kademesinden, milletvekillerine, gençlik kollarından, kayyumlarına kadar hemen her AKP’li lüksten payına düşeni alıyor.
1150’den fazla odalı Saray’ı “itibardan tasarruf olmaz” diye açıklayan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan il teşkilatlarına “Lüksten, şatafattan, kibir, gurur ve çekişmeden uzak durmalıyız’ dese de 17 yıllık AKP iktidarında Türkiye tarihinde görülmedik türden örneklerle dolu…
Yazlık, kışlık, uçan saraylar
Denetim raporlarına göre geçen yıl günde 1.8 milyon para harcayan Cumhurbaşkanlığı Sarayını, bitmek bilmeyen uçak sevdası takip etti. Katar’ın Erdoğan’a ‘hediye ettiği’ 400 milyon dolarlık uçakla birlikte saray’ın toplam 13 uçağı var. Binlerce ağacı kesip yapay plaj için denizin kumla doldurulduğu Marmaris Okluk koyundaki ‘Yazlık Saray’ın ise inşaatı devam ediyor.
Pahalı çanta tutkusu
50 bin dolarlık Hermes çantasıyla gündem olan Emine Erdoğan, 35 bin liralık Chanel marka çantasıyla da gündem oldu. Emine Erdoğan’ın alışveriş yapmak için mağaza kapattığı bile iddia edildi. 2015 yılında, Belçika gazetesi Le Capitale, ‘Emine Erdoğan, Louise Caddesi’ndeki mağazaları kendi alışverişi için kapattı’ başlığıyla haber yaptı. 2018 yılında, İngiltere ziyaretinde taktığı, ‘su sineği’ broşun 15 bin dolar olduğu modacılar tarafından söylendi.
Kayyumlar da sıraya girdi
Yerine kayyum atanarak görevden alınan ve ardından tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı nisan ayında, “Kayyum döneminde 1 ton 600 kilo fıstıklı kadayıf yemişler. Yüzlerce kahve fincan takımları göndermişler. Fincanlar 92 bin lira tutuyor. 92 bin lira fincan masrafıyla 460 ailenin bir aylık masrafını karşılayabiliyorsunuz” açıklamasıyla gündem oldu. Kayyumun ayrıca 2 milyon 127 bin 725 lira harcayarak kendisine lüks bir makam odası yaptırdığı da basına yansıdı.
Seçim araçları ultra lüks
Şatafat, seçim çalışmalarına bile yansıdı. Son seçimlerde, AKP’nin Marmaris Belediye Başkan adayı Serkan Yazıcı’nın ultra lüks seçim aracı tartışmalara neden oldu.
Yeni ‘damak zevki’
2018 yılında 30 Ağustos resepsiyonunda verilen ejder suyu, starex meyvesi eşliğinde aloevera, zencefilli somonlu Suşi menüsü tepki çekmesine aldırış etmeyen AKP, geçtiğimiz yıl Alie Bakanlığı’nın yaptığı 5 yıldızlı otelde lüks iftar davetiyle de tepki çekti. İftar için 135 bin lira harcandı.
‘Gençlik kolları’ yatlarda…
AKP Beykoz Gençlik Kolları, yürütme kurulu toplantısını bir yatta yaptı. Sosyal medyadan paylaşılan yat toplantısı görüntüleri tepki çekince silindi. AKP Gençlik Kolları Beykoz Teşkilatı’nın Facebook ve Twitter hesabından paylaşılan fotoğrafa, “Yürütme Kurulu Toplantımızı İlçe Başkanımız Furkan Çeliker nezaretinde gerçekleştirdik. Almış olduğumuz kararlar hayırlara vesile olmasını temenni ederiz” notu düşüldü.
Marka saat aşkı
1725 Aralık Yolsuzluk Soruşturması’nda Reza Zarrab’tan rüşvet olarak 700 bin avro değerinde Philippe Patek marka saat aldığı iddia edilen Zafer Çağlayan’ın ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ve AKP Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in Rolex saat kullandığı iddiaları ortaya atılmıştı.
Araba sevdası
‘Motorumun sesinden TBMM’ye geldiğimi anlayacaklar’ diyen Kenan Sofuoğlu, Lamborghini Aventador otomobili ile TBMM’ye gitmişti. Sofuoğlu ayrıca, 2 cipi ve 1 adet Ferrari’si olduğunu açıklamıştı.
Şaşaa dünya basınında
2015 Ekim ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Saray yerine İstanbul’da görüşen Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye ziyaretindeki ‘şatafat’ dünya basınında bile yer buldu. Avrupa basını Erdoğan için, “Sultan, Merkel’i huzuruna kabul etti” ve “Altın tahtta karşılama” yorumlarında bulundu.
'DİN KARDEŞLİĞİ' SÖYLEMİ SARAYI KURTARMAZ
Sosyolog Yavuz Çobanoğlu ortaya çıkan tabloyu BirGün’e şu sözlerle değerlendirdi:
“Burada sınıfsal bir gösteriyle karşı karşıyayız. Böylesi görüntüler bizlere üst sınıfların özenilen yaşantısından bir kesit sunuyor. Fakat bu kesit onları “burjuva” yapmıyor; bunlar burjuvalığa, üst sınıf yaşantısına öykünen lümpenlikler. Yıllarca “Beyaz Türkler”, “yalılarda oturanlar”, “elitler” vb. tabirlerle üst sınıflar ve onların yaşantısını eleştiren İslâmcılar’ın, paraya yaklaştıkça nasıl kapitalistleştiklerinin de fotoğrafı aslında. Son yirmi yılda parayı ve iktidarı elde eden İslâmcı kaymak tabakanın, tüketim toplumunun türlü hazlarına kendilerini nasıl kaptırdıklarını; fakirliğin o gurur veren makbullüğünün yitirildiğini; vaktiyle zenginliği ifşanın “ayıp” sayıldığı bir inanç sistemindeki radikal dönüşümü görüyoruz. Bu dönüşüm sonucu sınıf atlayan İslâmcı zenginlerin, fakir Müslümanlarla aynı mahallede yaşamak, çocuklarını aynı okullara yollamak, aynı mekânları paylaşmak istemediklerini de artık biliyoruz. İslâmcılara kötü haber, bu görüntüler alt sınıflarda da bir karşı nefreti büyütecek. O seviyeye ulaşıldığında “din kardeşliği” söylemi neyi kurtarır hep birlikte göreceğiz. Asıl önemlisi, bu ve benzeri görüntüler emeği ile geçinenlerin asıl derdinin din ve ırk temelli ayrımcı politikaların peşine takılmak değil. Yani bu görüntüleri yaratan bir sermaye düzeni var ve mücadele ona karşı yapılmalı.”
https://www.birgun.net/haber/gorgusuzlukakpninfitratindavar276994