Anasayfa1
22 Ekim 2024 ( 4 izlenme )
Reklamlar

Gülen öldü, fikirleri bu rejimde yaşıyor


Emperyalizmin desteğiyle soğuk savaş döneminden yakın geçmişe dek ülkeyi gericilik ve siyasal İslam sarmalına hapseden çetenin lideri Gülen öldü. Felakete sürüklenen ülkenin mimarlarından biri olan Gülen ölse de iktidarla kurduğu ortaklık bozulsa da fikirleri bugünkü rejimle yaşamaya devam ediyor.



ABD emperyalizminin güdümünde devleti ve toplumu gericileştirmek amacıyla faaliyet gösteren Fethullahçı yapılanmanın lideri Fethullah Gülen, 1999 yılında kaçtığı ABD’de 83 yaşında öldü.

Fethullahçı çetenin lideri Gülen’in kaldırıldığı hastanede öldüğü açıklandı. Gülen’e yakın yayın organı Herkül’ün paylaşımında, Gülen’in öldüğü ve cenaze bilgilerinin sonra paylaşılacağı ifade edildi. Emperyalizmin kullandığı bir aygıt olan Gülenci yapılanma, AKP iktidarının eski ortağıydı. Ölmeden 10 yıl öncesine kadar AKP yetkilileri başta olmak üzere Türk sağı tarafından "hoca efendi" olarak anılan Gülen, emperyalistler eliyle beslenip büyütülerek siyasal İslamcılığın adeta vücut bulmuş haline dönüştü.

Erzurum’da vaazlar vererek başladığı siyasi çalışmaları, soğuk savaş döneminde komünizmle mücadelede öne çıktı. 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinde kendisine dokunulmayan Gülen kısa sürede gücüne güç katmayı başardı.

Sızıntı Dergisi, Samanyolu TV’si, Zaman gazetesi ve pek çok yayın organıyla medyayı ele geçirdi. 2010 Referandumu ile birlikte yargı başta olmak üzere devletin kritik noktalarına sızdı. AKP ile kurulan ortaklık örgütü dokunulmaz hale getirdi. Ekonomik ağlar kuran örgüt toplumu gericileştirme, emperyalizme bağımlı hale getirme, yargıdan eğitime, sağlıktan bürokrasiye, polis teşkilatından askeriyeye dek devletin tüm aygıtlarını ele geçirip dönüştürme işlevini yerine getirdi.

Türkçe Olimpiyatları’nın yapıldığı süreçte Recep Tayyip Erdoğan, “bu hasretlik bitsin diyerek” ABD’den “geri dön” çağrısı yaptı. Örgüt, uzunca süre ortaklık yaptığı AKP ile ters düşüne dek sahip olduğu ekonomik, siyasi ve bürokratik ilişkiler nedeniyle dokunulmaz hale gelmişti. AKP ile kurulan ortaklık bozulunca örgüt 15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde bulundu. Erdoğan’ın darbe girişiminin ardından dile getirdiği “kandırıldık” ve “ne istediniz de vermedik” sözleri bir itiraf niteliğindeydi.

İktidar, 15 Temmuz’un ardından Fethullahçılardan boşalan yerleri bugün başka tarikatlarla doldurmaya devam ediyor. Ülkeyi emperyalistlerin maşası yapan, itiraz edenlerin başına kumpaslar ören, yargının hiçe sayıldığı, devleti kılcal damarlarına dek ele geçiren bugünkü başkanlık sistemi ve tek adam rejiminin temelleri bu karanlık yapının içinde atıldı. Fethullah Gülen ölse de yaratmak istediği gerici toplum yapısı iktidar ve diğer cemaatler eliyle hayata geçirilmek isteniyor.

***

YANDAŞLAR GEÇMİŞİ UNUTTU

Fethullah Gülen’in ölümünün ardından geçmişte bir dönem cemaati savunan, Gülen’e geri dön çağrısı yapan, Türkçe Olimpiyatları’nda boy gösteren, Gülen’den “hoca efendi” diye bahseden yandaşların paylaşımları sosyal medyada dalga konusu oldu. Eski Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’den ABD’deki Pensilvanya eyaleti tabelası önünde pozlar veren Cem Küçük’e dek pek çok yandaş, sosyal medya hesabından Fethullah Gülen ve cemaatini lanetleyen paylaşımlar yaptı. Yeni Akit ve Yeni Şafak gibi pek çok yandaş gazeteye de bir dönem attıkları “CHP’den Gülen’i bitirin önergesi” “Gülen’i AK Parti kurtardı” şeklindeki manşetler hatırlatıldı. Öte yandan o dönem Gülen’e övgüler düzme yarışına giren birçok isim bugün rejimin bir parçası. AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu’dan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Fatma Şahin’e Binali Yıldırım’dan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye, Bülent Arınç’tan Hüseyin Çelik’e iktidar sahipleri ve yandaşları o dönem ‘Gel de bu hasret bitsin’ diyerek Gülen’i Türkiye’ye çağıran Erdoğan’ın arkasına dizilmişti. Gülen’in rahatsızlığı nedeniyle kendisini arayan ve ziyaret eden isimlere dair teşekkür ilanı da yıllarca tartışıldı. Teşekkür listesinde çeşitli sermaye gruplarından, rektörlere, milletvekillerinden medya sektörüne onlarca isim yer aldı. Listede dönemin BDP İstanbul Milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder de yer aldı.

***

BU REJİME SON VERİLMELİ

Gülen’in ölümüne ilişkin SOL Parti’den yapılan açıklamada, “Gülen, doğduğu topraklarda öldü! CIA bürolarında eğitildi. Sonrasında madalyonunun iki yüzü olarak AKP ile birlikte yürüdüler. BOP’un iki aktörü olarak, Cumhuriyet’in ilerici birikimlerini yıkma görevini üstlendiler. Amerikan destekli kirli operasyonlarla başardılar da. 2010 referandumu ile yargı üzerinden ülkeyi dizayn ettiler. İktidarı tamamıyla ele geçerdiler. Sonra da koltuğu paylaşamayıp, ülkeyi kanlı bir darbe girişimine kadar sürüklediler. Tek adam rejimine geçiş bu OHAL ve baskı koşullarında gerçekleşti. Şimdilerde ardından küfürle anılan F. Gülen ve Gülencilikle hesaplaşmak birlikte kurdukları tek adam rejimine son vermekten ayrı bir şey değil” denildi. Türkiye Komünist Partisi de Gülen’in halka hesap vermeden öldüğünü hatırlatıldı.

***

FETHULLAH GÜLEN KİMDİR?

27 Nisan 1941 tarihinde Erzurum’un Pasinler ilçesinin Korucuk köyünde doğan Fethullah Gülen, 1951 yılında hafız oldu. Çeşitli insanlardan din eğitimi almaya devam eden Fethullah Gülen, gençlik yıllarında, CIA eliyle kurulan Komünizmle Mücadele Derneği’nin Erzurum yapılanmasının kuruluşunda ve yönetiminde yer aldı.

***

Komünizmle mücadele yılları 

1966’da İzmir’deki bir camiye vaiz olarak atanan Gülen, ön plana çıkarıldı ve cemaati etkilemeye başladı. Birçok sağ siyasetçi, 1960’lı yıllarda Gülen’in vaazlarını dinlemeye başladı. 1971 darbesinde 6 ay cezaevinde yer aldıktan sonra salıverilen Gülen, 197080 yıllarında solsosyalist fikirlere savaş açan vaazlar ve seminerler vermeye devam etti.

1980 Darbesi dönemi 

1980 Darbesi sonrası hakkında yakalama emri çıkarılan fakat bir şekilde hapse atılmayan Gülen’in 1980 sonrası yılları, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde İstanbul’a gönüllü olarak yerleşmesine imkân tanıdı. İstanbul’daki faaliyetleri, Gülen’in tanınırlığını artırdı.

Devlete sızma hamleleri 

1992 yılına kadar vaazlarını sürdüren Gülen, bu yıllarda Altın Nesil projesini ortaya attı ve cemaat tarafından eğitilen gençler bürokrasiden sivil topluma birçok alanda kadrolaşmaya başladı. Emniyet, ordu ve yargıda kadrolaşılırken, örgütün maddi gücünü artıracak şirketler kurdu.

28 Şubat Günleri 

Fethullah Gülen, tüm düzen siyasetçileriyle bir şekilde ilişki kurmaya çalıştı. 24 Ekim 1996’da Gülen Cemaati, Bank Asya’yı kurarak ekonomik olarak ciddi bir güce ulaştı. 28 Şubat 1997 süreci ile birlikte ise Gülen’in devlete sızmanın gerekliliğine dair video ve kasetleri basına düştü.

ABD’ye kaçış dönemi 

21 Mart 1999 tarihinde Gülen, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye kaçtı. ABD’ye kaçmasının ardından birçok siyasetçi, Gülen’i ABD’de ziyaret etmeye başladı. Gülen ülkeye davet edildi.

AKPCemaat ittifak yılları 

Kasım 2002 seçimleri ise Gülen Cemaati için yeni bir dönüm noktası oldu. Bu dönemde Gülen, devletteki kadrolaşmasının verdiği güçle AKP ile ittifak kuracak güce erişti. AKP iktidarı ile kurulan ittifakın gereği olarak emniyet, yargı ve orduda Gülenciler hızla kadrolaşmaya başladı.

Ekonomik Yükselişi 

Gülen Cemaati AKP ile kurduğu ittifak sürecinde ekonomik açıdan en güçlü dönemini yaşadı. Türkiye’nin her ilinde örgütün bankası olan Bank Asya şubeler açtı. Ekonomide birçok sektörde faaliyet gösteren dev şirketler kuruldu. Medyadaki etkinliği inanılmaz boyutlara ulaştı.

Yargı Kumpasları 

Yargıda hızla kadrolaşan Gülen Cemaati, Türkiye’de birçok aydın ve yazara kurulan kumpas davalarının baş aktörü oldu. ErgenekonBalyoz davalarında çoğu uydurma delillerle yargılananlar hapishaneye atıldı. Türkan Saylan gibi birçok aydın haksız suçlamaların, itibar suikastlarının hedefi oldu.

Referandum Süreci 

Yargıda hızla kadrolaşan Gülen Cemaati, Türkiye’de birçok aydın ve yazara kurulan kumpas davalarının baş aktörü oldu. ErgenekonBalyoz davalarında çoğu uydurma delillerle yargılananlar hapishaneye atıldı. Türkan Saylan gibi birçok aydın haksız suçlamaların, itibar suikastlarının hedefi oldu.

Sorular Çalındı 

Cemaat kadrolarının devlete sızması için her yol denendi. Dersaneler ve Cemaat üniversiteleri bir yandan eğitimli kadrolar yetiştirmeye çalışırken, devletin kurumlarına giriş için yapılan sınavların soruları çalınarak örgüt elemanlarına ezberlemeleri için verildi. Mülakat sistemi, cemaat kadrolarının devlete sızma sistemi haline geldi.

Erdoğan’dan ‘dön’ çağrısı 

Fethullah Gülen, sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok bölgesinde cemaat okulları açarak etki alanını genişletti. 2012 Türkçe Olimpiyatlarında konuşan Tayyip Erdoğan, ‘‘Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içiresinde olanları aramızda görmek istiyoruz... Bu sıla hasreti bitmelidir. Bitsin istiyoruz’’ diyerek Gülen’e Türkiye’ye dönmesi için çağrı yaptı.

Çatışma dönemi ve MİT krizi 

GülenAKP krizinin ilk fitili ise 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ‘çözüm süreci’ gerekçe gösterilerek MİT’in PKK ile ilişkilendirilmesi üzerine gözaltına alınmak istenmesiyle ateşlendi. Savcılık eliyle MİT görevlileri hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Önce savcı görevden alındı, saha sonra ise MİT kanunu değiştirilerek soruşturma Başbakanlık iznine bağlandı.

15 Temmuz’da darbe girişimi 

1723 Aralık Süreci’nde Fethullahçıların hamlesini püskürten AKP, karşı saldırıya geçti ve Cemaat’in gazete, televizyon, banka ve holdinglerini kapattı. Cemaat ise ordudaki gücünün tasfiye edilmesinden hemen önce 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi ile iktidarı devirmeye çalıştı. Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca Fethullahçıların Türkiye’deki tüm faaliyetleri yasaklandı.

BirGün

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Vatandaş her gün yeni bir zamma uyanıyor: Herkesin tükettiği süte yeni zam sinyali! Çarpıcı iddia: Erdoğan'ı ikna etti, Binali Yıldırım istifa edecek! Fikre, beyne gerek yokmuş, tek doğru parti AKP imiş ! AKP’lilerden televizyon kanalında itiraf: ‘Poliste teşkilat kurduk, başına Gülen’i koyduk’