İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel tarafından 6 yaşında evlendirilen kızı H.K.G.’nin yaşının büyük gösterilmesi için usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle 3’ü kamu görevlisi 7 kişi hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamlayarak iddianame hazırladı. Savcılığın 28 sayfadan oluşan iddianamesi, İstanbul Anadolu 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması 11 Eylül 2023 tarihinde yapılacak.
İddianamede, H.K.G.’nin yaşının sahte raporla büyütülmesinde rol aldığı iddia edilen Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli hekimler hakkında istenen cezalar belli oldu. Buna göre nöroloji uzmanı Arif Kemal Özalp, iç hastalıkları uzmanı Mahir Orman Beker hakkında “resmî belgede sahtecilik” suçlamasıyla; 3'er yıldan 8'er yıla kadar ceza istendi.
Yine, iddianamede; H.K.G. ile evlenen Kadir İstekli, H.K.G.’nin babası Yusuf Ziya Gümüşel, Gümüşel’in iş ortağı ve vakıf çalışanı Mehmet Emin Marangoz, hastanenin eski çalışanı ve H.K.G.’nin kemik yaşının büyük gösterilmesi için yardımcı olan Kubilay Şimşek hakkında “kamu görevlisinin azmettirilmesi suretiyle resmî belgede sahtecilik” suçlamasıyla 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede şüphelilerin ifadelerine yer verildi.
Mesleğinin kasaplık olduğunu söyleyen, Yusuf Ziya Gümüşel ile arkadaş olduğunu ve Hiranur Vakfını birlikte kurduklarını belirten Mehmet Emin Marankoz, olaya ilişkin şu ifadeleri verdi:
“Kadir İstekli isimli şahsı hem ismen hem de fotoğrafından tanıdım. Ben bu şahsı net tarihini hatırlamadığım 2008 yıllarında akrabam olan Yusuf Ziya Gümüşel'in yanına talebe olarak gelmesinden dolayı tanırım. Yusuf Ziya Gümüşel, Kadir İstekli ile dini sohbetler ve Kur’an üzerine çalışmalar yapmaktaydı. Aynı zamanda aralarında ben Kadir İstekli, akrabam Yusuf Ziya Gümüşel'in de bulunduğu 20 kişilik mütevelli grubuyla Hiranur vakfını İstanbul ili Sancaktepe ilçesinde kurduk.
Kadir İstekli tam olarak net tarihini hatırlamadığım 2012 veya 2013 yılında beni arayarak Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı olan H.K.G’yi hastaneye götürmemiz gerektiğini ve kendisinde bu hastaneye gidecek araç bulunmadığından dolayı yardım istedi, bende kendisine yardım edeceğimi söyledim, daha sonra ben Kadir istekli, H.K.G ve Fatma Gümüşel (olup olmadığını hatırlamıyorum) kişiler ile birlikte Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittik. Ben hastane önünde şahıslar, indirdim, aracım ile park yerini 23 defa dolaştım park yeri bulmak için fakat bulamadım, araç ile Hastane dışına çıktım. 3 saat araç içerisinde hastanenin dışında onları ekledim. 3 saat sonra Kadir İstekli H.K.G ve Fatma Gümüşel (olup olmadığını hatırlamıyorum) geldiler onları araba ile alarak evlerine götürdüm. Ben şahısları eve götürürken araç içerisinde Kadir İstekli, H.K.G'ye ne yaptın diye sordu, H.K.G’de cevaben doğum bölümüne ve hatırlamadığım 67 sağlık bölümüne girdiğini anlatıyordu.
Kadir İstekli isimli şahıs ile ‘kızın yaşının 18 olması yeterliydi neden daha büyük birini soktunuz ama savcı iyi yedi’ şeklinde kesinlikle böyle bir görüşmem olmamıştır.”
Hastane görevlisi Kubilay Şimşek, ifadelerinde şunları söyledi:
“H.K.G isimli şahsı tanımam, ismini ilk defa duyuyorum dolayısıyla tanımadığım bir şahsın sağlık kurulu raporu aldırılması hakkında bilgi sahibi olmam mümkün değildir. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalıştığım dönemde idari Hizmetler kısmında (Sağlık Kurulu, Acil, Veznedarlık, Mikrobiyoloji Laboratuvarı Arşiv, Sicil bölümleri) çalıştım. Şahsın beyanlarında belirttiği rapor tarih aralığında ben bahse konu hastanede çalışmıyordum, o tarihlerde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde aktif olarak görev yapmaktaydım. Bu sebeple Müşteki şahsa Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan rapor işlemleri hakkında hiçbir bilgim yoktur.
Mehmet Emin Marankoz isimli şahsi tanımıyorum. Mehmet Emin Marankoz isimli şahıs ile HTS irtibatımızın bulunma sebebini hatırlamıyorum.
Uğur Yılmaz isimli şahsi tanıyorum. Uğur Yılmaz da hastanede işe başladı, tam olarak hangi yılda hastanede işe başladı hatırlamıyorum, halen Haydar Paşa Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalıştığını bilirim, belirtilen tarihte yapmış olduğum iddia edilen görüşmeleri hatırlamıyorum. Uğur Yılmaz'ın belirtilen tarihte hastaneye giriş kaydı yaptırmada yardımcı olup olmadığını hatırlamıyorum. Mağdur Hatice Kübra GÜMÜŞEL isimli şahsa Sağlık Kurulu Raporu düzenlenmesi 05.12.2012 tarihinde hastanede muayene ve röntgen çekimleri işlemleri ve 10.12.2012 tarihinde Rapor tanzim edilmesi hakkında hiçbir bilgim yoktur.”
H.K.G’nin ön muayene raporunda ismi bulunan ve sağlık raporundaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia eden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzman Doktoru Melek Gözde Luş, ifadesinde şunları dedi:
“Fotoğrafını görmüş olduğum ön muayene raporunda bulunan ismimin yazmış olduğu kaşe ve imza bana aittir, fakat aşağıda bulunan sağlık kurulu raporundaki imza ve kaşe bana ait değildir, ben ön muayeneci olduğum için sağlık kurulu raporunda benim imzam bulunmamaktadır. Ben Çocuk Psikiyatrisiyim ve Çocuk Psikiyatrisi yaş tespiti yapmamaktadır o yüzden bu konu hakkında bir bilgim yoktur. Benim burada çalıştığım süre boyunca usulsüz yaş tespiti almak konusuyla alakalı olarak duymuş veya görmüş olduğum herhangi bir durum yoktur.
Müştekinin kendisi tarafından 08.12.2012 tarihinde muayene edildiği şeklinde görünmesinin sebebinin olayın üzerinden uzun süre geçmiş olduğu için bunu hatırlamam mümkün değildir, fakat genel olarak işleyişte genelde en son psikiyatri bölümüne gelinir. Şahıs bana geldiği tarihte ben gerekli muayenemi yapıp kaşe ve imzamı o tarihte atmışımdır. Şahıs diğer birimlere gittiği için bana ilk tarih olan 05.12.2012 tarihinde değil de diğer birimlerdeki işlerini bitirip 08.12.2012 tarihinde gelmiş olabilir ve bu işleyiş bakımından mümkün olan bir durumdur. Benim birimim gereği yaş tespiti görevim bulunmamaktadır ben hastalanma Ruhsal Durum Muayenesi yapmaktayım. Benden bu ön muayeneden istenen yaş tespiti değil hasta hakkında herhangi bir ruhsal hastalığı olup olmadığıdır. Ayrıca benim genel kurul raporunda da kaşe ve imzam bulunmamaktadır. Ben bu kurulda söz sahibi değilim, sadece kurula görüşümü belirtirim kurul toplandığında kararıma katılır veyahut da kararımı değiştirebilir. Ben kurulda yer almamaktayım. Benim imzam ve kaşem bulunan ön muayene raporunda herhangi bir şüpheli durumla karşılaştığımı hatırlamıyorum.”
Nöroloji uzmanı Arif Kemal Özalp, iddianame kapsamında şu ifadeleri verdi:
“Bu tür hukuki durumlarda öğleden sonra mutlaka hasta görülerek değerlendirilir. Hastanın el yazısı ile yazılmış raporu daha sonra bilgisayar ortamında yazılarak tekrar öğleden sonra gören doktorlarca imzalanır. Yukarıda tarafıma gösterilen üzerinde imza ve kaşelerin bulunduğu Hatice Kübra GÜMÜŞEL isimli şahsa ait olan sağlık kurulu raporunda ki en üst tarafta 05.12.2012 tarihli imza ve kaşe bana aittir. Aynı sayfa alttaki imza başka nöroloji doktoruna ait olup 10.12.2012 tarihlidir. İkinci sayfadaki nöroloji doktoru imzası da Recai Türkoğlu’na aittir. Ben 05.12.2012 tarihli imza ve kaşe atmış isem mutlaka hastaya görmüşümdür, fakat üzerinden uzun zaman geçmesinden dolayı hatırlamıyorum. Kaşe ve imzalar şahsımıza özeldir kimse kullanamaz. Kimse bana herhangi bir şey teklif etmedi. Böyle bir şey mümkün değildir. Her zaman hukuki durumlarda hasta hastaneye iki polis memuru eşliğinde gelir. H.K.G isimli şahsın yanında polis memuru ile gelmiştir."
Dosyadaki belgelere göre H.K.G’yi muayene eden olarak görülen kadın doğum uzmanı Abdurrahman Kuzucu ifadelerinde yaşananları şöyle anlattı:
“Bana göstermiş olduğunuz rapordaki kaşe bana ait kaşedir, ancak raporda benim kaşemin basılı olduğu yerdeki yazı ve imza bana ait değildir, ben muayene ettiğimi zamanlar bazen yazıyı asistana yazdırabilirim, ancak imzayı ben atarım, yazı asistan ait olabilir, ancak imza bana ait değildir, imzayı kimin attığını bilmiyorum, ben kadın doğum uzmanı olarak yaş tespitinde kişinin göğüs ve genital organlarına bakarak olgunlaşıp olgunlaşmadık, (seks karakterinin gelişip gelmediği) konusunda rapor yazarım, bana rapora gelen kişilerin kollarında mühür olur ve resmi evrakla gelirler, yanlarında ise mutlaka kolluk görevlileri bulunur, kolluk genelde muayene esnasında kapı dışında bekler, ben bu konuda bilgi sahibi değilim, bana gelen hastalarda belirttiğim üzere kollarında mühre ve resmi evrağa bakarım, ona göre rapor yazardım veya yanımdaki görevli asistan hekime yazdırırım. Asistan hekimler muayene esnasında genelde yanımızda bulunurlar ve kaşeyi ise asistan hekimlerde basabilir, kaşem muayene odasında çekmece bulunduğundan bilgim dışında da Asistan hekim tarafından kullanılabilir, genellikle muayene esnasında benim yanımda olurlar, ben ameliyat veya başka bir yerde olursam da mutlaka bilgi verirler, ancak başka bir uzman doktorun benim adıma birisini muayene etmesi mümkün değildir.”
Savcılık, H.K.G’nin ve Kuzucu’nun ifadelerini dikkate alarak H.K.G’yi muayene edenin Kuzucu’nun o dönemki asistanı olduğu değerlendirmesini yaptı. İddanamede, Kuzucu’nun eyleminin “sahtecilik kastı kapsamında düşünülemeyeceği” belirtildi.
Kuzucu’nun eyleminin görevi ihmal kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirten savcılık, suç tarihinin zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğunu belirterek Kuzucu hakkında kovuşturma yapılamayacağına karar verdi ve atılı suç yönünden ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Kaynak: ANKA