İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde Hatice ve Fehime Sultan Yalıları'na el konmak istendiğine dair açıklamalar yapmıştı.
İmamoğlu, "Yine İstanbul halkının malını gasp etmeye dönük, İstanbul yönetiminin İstanbul halkı adına mücadelesinin önüne ne yazık ki devletimizin başka kurum ve kuruluşlarını kullanarak, ucunda hangi kişinin, hangi kurumların ya da şirketlerin çıkarının olacağının olacağını henüz bilemediğimiz; yarın öbür gün daha önce yaşadığımız trajik bir takım uygulamaların bir benzerinin yaşanma ihtimalini ön gördüğümüz bir sürecin açıklamasını yapmak için buradayım" diyerek sözlerine başlamış, "Birinci boğaz köprüsünün hemen alt bölümünde arkamızda Ortaköy'le başlayan ve Kuruçeşme'ye doğru devam eden bu süreçte hemen arka tarafta iki önemli yapıyı görüyorsunuz. Biri daha görünür bir tanesi ise bir şantiye görünümlü iki yapı. Bu iki yapı Osmanlı döneminin iki önemli kadın sultanına ait. Biri Fehime Sultan diğer de Hatice Sultan Yalıları. İl özel idaresi ile Türk Hava Yolları DOCO iş birliğinin ortaklı arasında yapılan 25 yıllık sözleşme süreci ve ardından bu yalıların İBB'ye devriyle yaşanan bir takım hususların tarihçesi. Onun için kısa bir açıklama olmayacak" demişti.
Bugün ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun duyurduğu Fehime ve Hatice Sultan Yalıları'nın, İBB'den alınıp Hazine'ye devredildiği açıklandı.
THY'DEN İMAMOĞLU'NA YANIT
THY, İmamoğlu'nun, 2009 yılından beri İBB ile yapılan sözleşme çerçevesinde THY, DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş.'nin kiracısı olduğu Hatice ve Fehime Sultan yalıları ile ilgili, "Halkın malı olan yalılar, kim oldukları, ne oldukları, hangi aile mensubu oldukları belli olmayan kişilere peşkeş çekiliyor" sözlerine ilişkin açıklamalar yapmıştı.
Konuyla ilgili açıklamalarda "Hâlihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) mülkiyetinde olup şirketimizin 2009 yılından beri 'kiracı' sıfatıyla elinde bulundurduğu Fehime Sultan ve Hatice Sultan Yalıları ile ilgili olarak, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun 03 Eylül 2022 tarihinde İBB TV'de yayınlanan açıklamalarında yer verdiği gerçek dışı, hukuki durumu doğru yansıtmayan, yer yer itham ve hatta iftiraya varan açıklamaları tarafımızca hayret ve esefle izlenmiş olup, fiili ve hukuki gerçeğe aykırı hususların işbu açıklama ile tek tek cevap verilmesi zarureti doğmuştur. Şirketimiz THY DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş., Yalıların 2009 yılından bu yana kiracısıdır. Şirketimizin iki ana ortağı, bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları (THY) (yüzde 50) ve DOCO İstanbul Catering Restaurant Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'dir (Yüzde 49,997). Şirketimiz, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip olan havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları başta olmak üzere havayolu firmalarına ikram hizmetleri sunmaktadır" ifadeleri kullanılmıştı.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Hatice ve Fehime Sultan Yalıları’na alınmadıklarını belirterek, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını açıklamıştı.
İBB YETKİLİLERİ VALİLİK ÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPTI
Alınan karar ‘2014 yılında 6 aylığına kurulmuş olan ve görevini tamamlamış olan kurulun 8 sene sonra canlandırılarak hayata geçirilmesi üzerine alınmış bir karar’ olarak nitelendirilirken 2009 yılında THY’ye tahsis edilen yalılarla ilgili karşı tarafın sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmediği için İBB’nin sözleşmenin iptalini istediği ifade edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin konuyu yargıya taşıyacağını söyleyen İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar’ın yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Sayın başkanımızın da cumartesi günü yaptığı basın toplantısında ifade ettiği gibi yıllardır İBB’ye verilmiş olan iki tane yalının bugünkü kararla İBB’den alınıp kamu hazinesine tekrar tescil edildi. Konunun hikayesini de biraz ifade etmek gerekirse, evveliyatı 1950 yılına dayanıyor. 1950 yılında kamu hazinesine, maliye hazinesine tabii olan bir mülk 1964 yılında İl Özel İdaresi’ne veriliyor. 1964 yılından bugüne kadar İl Özel İdaresi’nde olan bu mülk daha sonra 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla İl Özel İdaresi’nin Türk Hava Yolları ve do & co ortaklığındaki şirkete 25 yıllığına otel yapılmak adına tahsis ediliyor.
“BİRÇOK EKSİĞİN OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Sözleşme içerisinde bu yapıların 3 yıl içerisinde restore edilip otel olarak açılacağı ifade edilmiş olmasına rağmen aradan geçen bunca yıla rağmen henüz bina restore edilmedi, otel haline getirilmedi. Bu konuyla ilgili, bizler İBB’nin değişik birimlerinin sorumluluğu çerçevesinde binayla ilgili yapmış olduğumuz değerlendirmelerde birçok eksikliğin var olduğunu gördük ve süreç böyle başladı.
2014 yılında İl Özel İdareleri kapatıldığında bu mülkler İstanbul Büyükşehir Belediyesine veriliyor. Ve otel yapılmak üzere, bugüne kadar gelen süreci yaşıyoruz. İmar planında 1983 yılından beri otel ve turizm tesisi olarak ifade edilen yer başkanımızın göreve geldiğinden bugüne İstanbul’un varlıklarının, değerlerinin İstanbul halkıyla buluşturulması adına yapmış olduğu çalışmalardan buradaki mülkün sözleşmeye aykırı olarak bugüne kadar yerine getirilmediği, otel yapılmadığı, restore edilmediği değişik kurumlar tarafından da uyarılarda bulunuldu. Denetleme için buraya gittiğimizde alınmadığımızı, önümüze polis bariyerlerinin çıkarılmasına kadar birtakım kamu gücüyle buradaki görevimizin engellendiğini daha önce paylaşmıştık.
Burası otel yapılmak adına yapılan sözleşmede sadece İBB’nin denetimi değil, Sayıştay’ın raporlarına girecek kadar, Kültür Bakanlığı’nın koruma kurulları tarafından İBB’nin uyarılmasına kadar, mahkemenin tespitlerine kadar buradaki eksiklikler tarafımıza bildirilmiş, biz de buradaki eksiklikleri ilgililerine ifade etmemiz üzerine, sözleşmenin şartlarının yerine getirilmediğinden bahisle sözleşmenin iptali ve mülkün tarafımıza verilmesi üzerine bir sürece girmiştik. Bu süreci başlatmamızdan sonra başka bir kamu gücüyle 2014 yılında sadece 6 aylığına kurulmuş olan bu kurul yeniden canlandırılarak, ‘1950 yılında burası kamu hazinesinindir denilerek’ bu mülklerin tekrar bugünkü kararla Kamu Hazinesi’ne tescili başlamıştır.
İdari yargı yoluna giderek temsil ettiğimiz 16 milyon adına yargı yoluna gideceğiz.”
Yeniçağ