Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. 101’inci yaşına giren Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından birisi kamuculuktu. Ancak 12 Eylül Darbesi’nin ardından başlayan Özal, Demirel ve Çiller hükümetleriyle hızlanan neoliberal politikalarla kamuculuk ciddi zarar gördü. AKP’nin iktidarda olduğu yıllarda ise eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ifade ettiği gibi her şey ‘babalar gibi sattılar’. Bununla da kalınmadı. Eğitim, sağlık, enerji ve hatta kamu kurumlarının güvenliği bile özelleştirildi.
Yenidoğan skandalının ardından en çok tartışılan konuların başında sağlıktaki özelleştirme geldi. Yapılan açıklamalarda, eylemlerde tüm özel hastanelerin kamulaştırılması talebi dile getirildi. Veriler AKP döneminde sağlığın bir meta haline getirildiğini ortaya koydu. AKP öncesinde 271 olan özel hastane sayısı 572’ye yükseldi. Sayıştay Başkanlığı’nın 2017’de açıkladığı denetim raporlarında, özel hastanelerin SGK’yi zarara uğrattığı yönünde tespitler yer almıştı. SGK’nin 2023 yılındaki sağlık harcamalarında da özel hastanelerin kamuya yükü dikkat çekti. Buna göre özel hastanelere geçen yıl hasta başına 512 TL ödendi. Bu rakam devlet hastanelerinde 2.basamakta 184 TL, 3.basamakta ise 379 TL oldu. Sağlıktaki dikkat çeken noktalardan biri de Hıfzısıhha Enstitüsü’nün kapatılması. AKP öncesinde atıl hale getirilen Enstitü 2011’de tamamen ortadan kaldırıldı. Böylece ilaç üretimi tamamen şirketlerin eline bırakıldı.
Sağlık kadar özelleştirilmesi kritik olan alanlardan birisi de eğitim oldu AKP’li yıllarda. 20022003´te 41 bin 999 okulun sadece bin 246´sı özel okuldu. Özel okulların genele oranının yüzde 2,97’ydi. Geldiğimiz noktada ise 75 bin 467 okulun 14 bin 352’si özel haline geldi. Bu yıllarda özel okul sayısı tam 11,5 kat arttı. Özel okulların tüm okullar içindeki oranı yüzde 19’a yükseldi. Bu da hem eğitime erişimi zorlaştırdı hem de yoksul halk kesimlerinin eğitimle bir yere gelmesini engellemeye başladı. Özellikle son yıllarda bu durum daha da dikkat çekti.
Yükseköğretimde de ‘vakıf’ adı altında açılan özel üniversitelerin sayısı katlandı. 2002’de 25 olan vakıf üniversitesi sayısı 3 kattan fazla artarak 78’e yükseldi. Üniversiteler parası olanın okuyacağı kurumlar haline getirildi. Barınma özellikle büyükşehirlerde çok yüksek oranda özel yurtlara bırakıldı.
Tüm bu yapılanlar aynı zamanda öğrencilerin tarikatlara ve cemaatlere mecbur kalmasına neden oldu. Açtıkları yurtlar ve özel okullarla cemaatler eğitimde söz sahibi oldu. Aynı zamanda eğitimde artan gericilik de geliri iyi olan aileleri özel okullara mecbur bıraktı.
AKP iktidarının ilk döneminden itibaren öne çıkan politikalardan biri de enerjide özelleştirmeydi. Bu kapsamda 2004 yılında, “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Stratejisi Belgesi” hazırlandı. 20082013 döneminde enerjide üretim ve dağıtım özelleşti. 2002 yılında elektrik üretiminin yüzde 60’ını tek başına karşılayan Elektrik Üretim AŞ’’nin (EÜAŞ) üretimdeki payı yıllar itibarıyla giderek eridi. 2002 yılında yüzde 32 olan elektrik üretiminde özel sektörün payı yüzde 83’e fırladı. EÜAŞ’ın üretimdeki payı yüzde 15,4’e çakıldı. Dağıtım ise 2 Nisan 2004’te özelleştirme programına alındı. 30 Eylül 2013 tarihinde Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’nin özel sektöre devri ile de dağıtımın tamamı özelleştirildi.
Elektrik üretim ve dağıtımının özelleştirilmesinin hem kamuya maliyeti hem de halkın cebine yansıdı. Örneğin 2021 Nisan ayında (EÜAŞ) elektrik dağıtım şirketlerine sattığı elektriğin fiyatına yüzde 17,5 oranında indirim yaptı. Ancak dağıtım şirketleri bu indirimi vatandaşın elektrik faturalarına yansıtmadı. Milyonlarca liralık indirim dağıtım şirketlerinin kasasına girdi.
AKP döneminde özel şirketler ayrıca ülkenin her yerinde maden aramaya başladı. Ülke topraklarının yüzde 60’ından fazlası maden sahası ilan edildi. Maden Kanunu 2002’den beri 22 kez değiştirildi. 1985’ten itibaren yapılan değişiklik sayısı ise 29 oldu. Yapılan değişikliklerle uluslararası enerji tekellerinin ve başta Cengiz Holding gibi iktidara yakın şirketlerin ülkedeki enerji kaynaklarının yağmalamasının önü açıldı.
Sadece son iki ayda yüzlerce maden sahası ihale açıldı. Haziran ayında 545, eylül ayında 125 maden sahasının ihaleye açılması için ilan yayımlandı. MAPEG’in verilerine göre ise Ağustos 2023Ocak 2024 arasında toplamda 1046 alan maden sahası olarak ihaleye çıkarıldı.
Ülkeyi adeta polis devletine çeviren iktidar buna karşın güvenlikte de kamu kurumlarında özel şirketleri tercih ediyor. Geçen hafta TUSAŞ’a gerçekleşen saldırıda da görüldü ki stratejik noktalar dahil birçok kamu kurumu özel güvenliklere emanet edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre kamu kurumlarında çalışan özel güvenlik sayısı 188 bin 295. 2002’de toplam özel güvenlik sayısı ise sadece 20 bindi. 2004’te yürürlüğe giren yasanın ardından özel güvenlik şirketlerinin sayısında çok ciddi artış yaşandı. Adliye, okul, hastane, kamu binaları özel güvenliğe teslim edildi.
Cumhuriyet’in en önemli kazanımlarından olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) de AKP döneminde bir bir özelleştirildi. Cumhuriyet’in kamusal birikiminin yüzde 90’ı AKP döneminde satıldı.
Bunlardan en öne çıkanlardan biri 1936 yılında kurulan SEKA’ydı. Cumhuriyet tarihinin ilk sanayi kuruluşu olarak bilinen SEKA 2003 yılında özelleştirildi. 2005 yılında kapatıldı.
Türkiye Şeker Fabrikaları AKP’nin hedeflerinden oldu. 1926’da Alpullu Şeker Fabrikası kuruldu. 2018 yılında ise özelleştirme kapsamına alındı. Çoğunluğu yabancı sermayeli şirketlere satıldı.
Tütün 1925’te kamulaştırıldı. 2005 yılında özelleştirme kapsamına alınan TEKEL 2008 yılında British American Tobacco’ya satıldı.
Bunun yanında sonraki yıllarda kurulan Türk Telekom, Petkim gibi kurumların yanı sıra tesis, otel, liman demeden her şey şirketlere peşkeş çekildi.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, Kasım 2002Temmuz 2024 arasında toplam 21 milyar 968 milyon 882 bin TL’lik kamu taşınmazı satıldı.
BirGün