CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 13. Cumhurbaşkanı'nın Millet İttifakı'nın adayı olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde yapacaklarını da 7 maddede özetledi.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Aslında hepimiz güzel bir Türkiye'de huzur içinde yaşamak isteriz. Her evde bayram olmasını, çocukların mutlu olmasını, bereket olmasını isteriz. Caddelerinde sokaklarında yürüyen insanların gururla, azimle yürümesini isteriz. Türkiye'nin dünyaya örnek olmasını isteriz. Ülkeyi yöneten siyasetçilerin eleştirilere büyük bir sabırla, gülümseme ile baktıklarını görmek isteriz. Hepimizin arzusu bu. Gerçekten Türkiye böyle mi? Temel sorunumuz bu. Devleti yönetmek ayrıdır. Devlet denilen kuruma saygı gösterilerek devlet yönetilir. İktidarın adalete, anayasaya, kanunlara, kuvvetler ayrılığına uyması lazım. Bunlarla yola çıkıldığı taktirde devlet gerçekten adaletle yönetilirmiş olur. Alana çıktığınız zaman karamsar tabloyu görüyorsunuz.
Hafta sonu Kayseri'deydik. Kayseri'yi seçmemizin sebebi orada tek bir belediye başkanımızın bile olmamasıydı. Bizim belediye başkanlarımızı görsünler, halkla ilişki kursunlar istedik. Demokrasi kültürümüzü görsünler istedik. Başkanlarımızın bulundukları beldelerde nasıl halka hesap verdiklerini görsünler istedik. Yaşanan ekonomik buhran nedeniyle vatandaşlar perişan. Önce hükümete çağrı yaptık. Kara Kış Fonu kurun, benim değil senin oyun artacak dedim yapmadılar. Biz belediye başkanlarımıza çağrı yaptık ve 'Mutlaka Kara Kış Fonu oluşturacaksınız' dedik.
Belediye başkanlarımız büyük bir özgüvenle çalışmalarını sürdürüyorlar. Bütün milletimin önünde belediye başkanlarıma teşekkür ederim. Bir tarih yazıyorlar. Bütün baskılara rağmen bir tarih yazıyorlar. 3 Kasım 17 Aralık arasında 80 bin 450 aileye nakit yardımı yapılmış. 455 bin 630 aileye gıda yardımı yapılmış. Isınma yardımı yapılmış... 210 binden fazla öğrenciye eğitim ve kırtasiye yadımı yapılmış. CHP'nin yönetmediği bir beldede elektrik kesildiği için çocuk soğuktan hayatını kaybediyor. Şimdi sormak isterim. Doğruyu kim yapıyor? Doğruyu biz yapıyorsak bizi dinle kardeşim, bizi gör kardeşim. Biz neler yapıyoruz araştır kardeşim. Hatamız varsa eksiğimiz varsa söyle. Karşı taraf yanlış yapıyorsa oraya da dikkat et. O yanlışın faturası vatandaşa çıkıyor.
Kayseri'de ayrıca Ticaret Odasını ve Sanayi Odasını ziyaret ettim. Sıkıntılarını biliyoruz. Önünü göremiyorlar gayet iyi biliyoruz. Dövizdeki oynaklık dolayısıyla maliyetlerini oluşturamıyorlar, siparişlerin durduğunu da biliyoruz. Hatta öyle bir noktaya geldik ki bırakın yarını görmeyi bir saat sonra ne olacak kimse bilmiyor. Böylesine istikrarsız bir ortamda sanayici de esnaf da durmuş vaziyette. Ciddi bir sorun var. Bu sorunun çözülmesi lazım.
Açıkça söyledim kendilerine. Sorunun temeli güvendir. Bir ülkenin vatandaşları kendisini yöneten siyasi otoriteye güven duymuyorsa artık o kişiler o ülkeyi sağlıklı yönetemezler. Var olan iktidar bir güven ortamı yaratamaz. Her kafadan bir sesin çıktığı yapı içinde güven ortamı oluşturamazsanız. Kıyamet kopardılar 'dış güçler' diye. Sonra yeni atanan Hazine ve Maliye Bakanı, 'Dış güçler falan yok doları bilinçli olarak yükseltiyoruz, Türk Lirasını eritiyoruz' dedi. Türkiye'nin stratejiye ihtiyacı var. Yarını göremiyorsanız strateji oluşturamazsanız.
Devlette adaleti ve liyakati yok etmişseniz zaten yönetemezsiniz, güveni sağlayamazsınız. Devleti yöneten kişilerin önce kendisini bilmesi lazım. Ne olduğunu, bilgisini, birikimini bilirse devleti sağlıklı yönetir. Sorumluluk üstlenen kişi bunun gereği istişare eder. Özellikle AK Partili ve MHP'li kardeşlerime seslenmek isterim. Bu söylediklerimde bir eksiklik, yanlışlık varsa rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
Devlet liyakatle yönetilir dedik. Devlet bir şirket değildir. Bir kişinin mülkiyeti değildir. Biz bundan vazgeçtik. Bir kişi adeta ben devletin sahibiyim diye ortaya çıkıyor. Ekonomide hiç karşılaşmadığımız sorunları yaratıyor ve devam ediyor.
Siyasetçinin alkışa ihtiyacı yok aslında. İyi, düzgün, ahlaklı bir siyasetçi alkıştan çok sağlıklı eleştiri ister. Kendi hatalarını kendisi görmeyebilir başka biri görüp hatırlatırsa en büyük katkıyı o kişi yapar.
Üç tane gencecik çocuk sokakta röportaj yapıyor yayınlıyor. Gözaltına alıyorlar. Ne kusuru var? Mahkemeye çıkarıyorsunuz ev hapsi veriyorsunuz. Niçin sokağa çıkmasın, gerçekleri halk öğrenmesin diye. Bir kişi devleti böyle yönetmeye kalkarsa bu otoriter yönetim olur, demokrasi olmaz orada. Devleti yöneten kişi eleştiriye, doğruları duymaya tahammül edemiyorsa yapamayacağı tek şey makamdan ayrılmaktır.
Bir ülkenin gencecik evlatları geleceğini başka ülkede arıyorsa o ülkenin yönetiminde bir sorun var demektir. Bir ülkenin vatandaşı kendi milli parasını değil de yabancı bir parayı güvence kabul edip ona yatırım yapıp tasarruf ediyorsa o zaman o ülkenin yönetiminde bir sorun var demektir. Bugün bankalardaki mevzuatın yüzde 66,4 dövizdir. Tasarruf sahiplerinin yüzde 66,4 'Ben TL'ye güvenmiyorum' diyor. Edirne'yi ve Kars'ı korumak neyse Türk Lirası'nın itibarını korumak aynı şeydir. Türk Lirası yerlerde sürünüyorsa sorunumuz var demektir. Ülkeyi bu hale kim getirdi? Sorumlusu kim bunun?
İsrafın, yolsuzluğun kol gezdiği bir ülkede yöneticiler israfın ve yolsuzluğun üzerine gitmezlerse o ülkede bir sorun var demektir. Yatağa aç giren çocukların olduğu bir ülkede 19 yıldır o ülkeyi yöneten otorite Londra'daki bir avuç tefeciye 194 milyar dolar faiz ödüyorsa o ülkede bir sorun var demektir. Faize karşıyım deyip 194 milyarı oraya ödüyorsanız bir sorun var demektir. Bir taraftan zamlar yağmur gibi yağarken öte yandan siz dövizi yerinde tutamıyorsanız, iki kıskaç arasına vatandaşı almışsanız o ülkenin yönetiminde bir sorun var demektir. Soru şu, sorunu kim ve nasıl çözecek?
Bütün demokrasilerde sorunu yaratan siyaset kurumudur. Ülkeyi yöneten siyaset kurumu aslında sorunu çözmek için iktidar olur. Sorunu büyütürse, siyaset kurumu görevini yapmıyor demektir. Bunu bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Türkiye'yi bu hale siyasi iktidar getirdi. Demek sorun bir siyasi sorundur her şeyden önce.
Sorunun çözülmesi için demokrasinin işlemesi lazım. Yani seçimin gelmesi, milletin iradesine başvurulması lazım. Kriz dönemlerinde ülkeyi yönetenler açmazlarla karşı karşıya kalıyorlarsa ve sorunu çözmekte acz haline düşüyorlarsa halkın hakemliğine başvurulmalıdır. Ülkeyi yönetemiyorlar, geçen her gün ağır maliyetler getiriyor. Kurtulmanın tek yolu var. İktidar sahipleri için de doğru olan sandığı getirmek ve milletin hakemliğine başvurmaktır.
Sandığı getirmeleri için her türlü çabayı göstereceğiz. Bu milletin daha fazla ezilmesine tahammül edemiyoruz. Üretenin önünü görememesine tahammül edemiyoruz. Bunu anlattığım zaman 'Siz ne yapacaksınız?' diyorlar. Şunu ifade edeyim. 13. Cumhurbaşkanımız Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı olacak. Milletin taktiri Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş güveni tesis etmek olacak. Bunun yolu da sorunu yaşayan ile sorunu çözecek olanın bir araya gelmesidir. 13. Cumhurbaşkanımız hakem olacaktır. İlk yapacağımız iş siyasetle sorunu yaşayanlar arasında bunları bir araya getirmektir. Bunları bir araya getireceğiz. 5 Şubat 2009'dan bu yana Ekonomik Sosyal Konsey hiç toplanmadı. Toplamadığı için her taraftan açıklama yapılıyor. Açıklama yapacağına gelsin bakanlarla konuşsun, oturulsun sorunlar çözülsün.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar var. İlk bir hafta önce bu kurumların başkan ve yöneticileri liyakatli kişiler olacak. Güreşçiden falan filan yok... Güveni sağlamanın ikinci yolu nitelikli kişileri bu kurumlara atamaktır. Bu aynı zamanda devlet yönetiminde keyfiliği engeller. Liyakatli kişileri atadığımız zaman talimatla değil aklıyla mantığıyla hareket eden insanlar olacak. Bu ekonomide istikrarı getirir.
Üçüncü madde. Hemen ilk bir hafta ya da iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuş olan Fiyat İstikrar Komitesi'ni lav edeceğiz. Hiçbir işlevi yok. Herkes malı götürüyor, bir gün bile toplanmış değiller. Devletin malı talan malı mıdır? TBMM bu görevi Merkez Bankası'na vermiş. Biz TBMM'nin kanunlarına uygun hareket edeceğiz. Şu anda Merkez Bankası'nın bağımsızlığı söz konusu değil bu güveni temelinden sarsar. Parayı pul ettiler bunlar.
Dördüncü madde. İlk bir hafta içinde 13. Cumhurbaşkanımız makama oturduğu gün İsrafla Mücadele Genelgesi'ni yayınlayacaktır. Devleti yönetenler 84 milyonun parasını harcarlar. Bir genelge çıkaracaksınız israfı önleyeceksiniz. 13 uçak mı var 12'sini satacaksınız. Bakanlıklar kendi binalarından çıktı kiracı oldu. Niye ödüyorsun kardeşim? Yandaş kazansın diye kira ödeniyor. 84 milyonun cebinden ödeniyor. E hani israf haramdı, hani sen dindardın?
İsrafı en çok konuştuğumuz dönemde, vatandaşın en çok perişan olduğu dönemde adamlar gittiler 474 bin 950 avroya 3 tane mercedes aldılar saraya. Neyine yetmiyor arkadaş ya? İsraf haram değildir diyorsan oy vermeye devam et kardeşim... Haramdır diyorsan onlara oy vermeyeceksin.
13. Cumhurbaşkanımız bir genelge çıkaracak. Devletin bütün bilgilerine vatandaş istediği zaman ulaşacak. Ne demek ticari sır hepsini bitireceğiz. Milletvekili soruyor cevap verilmiyor. Vekile cevap verilmediği ortamda, vatandaşa cevap verilir mi? Vatandaşın sorduğu her soruya cevap verilecek. Herkes bilecek. İstanbul'a havalimanı yapılmış kimse kaça yapıldı bilmiyor neymiş ticari sırmış. Yapacağımız işlerden birisi devlette saydamlığı getirmek. Millet İttifakı'nın TBMM Başkanı da olacak. O, Sayıştay'a bir yazı yazacak. Yazıda şunu söyleyecek, 'Asla sansür uygulamayacaksınız' Hani kul hakkı yemek günahtı. Kul hakkı yiye yiye şiştiler, kiloları tutmuyor zaten.
Dövizli ihaleler var. Türk lirasını pul ettiler. Kendi yandaşlarına verdikleri ihaleleri dolar, avro bazında yaptılar. Bunu yapanlar da vicdan var mı? AK Parti'ye ve MHP'ye oy veren kardeşlerime soruyorum. Hangi kanunla, ahlakla yapıyorlar? Allah'ın izniyle 13. Cumhurbaşkanımızın ilk yapacağı işlerden biri bunu çözmektir. Torunlarımızı bile borçlandıran bu düzene son vereceğiz.
Yedinci madde. Derhal bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Stratejik Planlama Teşkilatı kurulacak. Bir devlet kendi planını yapmaz mı? Devasa bir Türkiye'nin planlama teşkilatı yok. 50 yıllık, 100 yıllık planlamalar yapılacak orada. Bu 7 madde olursa siyasetçi ve vatandaş arasında sağlıklı bir ilişki olur.
AK Partiye ve MHP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar senin hakkını savunmadı ama biz savunacağız.
Ekonomide ciddi sarsıntılar, müdahaleler oluyor. Bir bakıyorsun dolar yükseldi, düştü. Aslında Erdoğan'ı doğrudan muhatap almak kadar yanlış bir şey yok. Yönetemeyen birine ne söyleyeceksin? Yeteneği olmayan bir kişiye ne söyleyeceksin? Ülkeyi bu hale getirene ne söyleyeceksin... Bir grup çetelere çalışan kişilere ne diyeceksin? Muhatap almak doğru değil ama işin ucunda milletin kaderi var.
Bu ülkeye yapılan kötülük yetmedi mi? Asla yapılmaması gereken şeyi bunlar bir kere daha yaptılar. İkinci kez beytülmale el uzattılar. Bu devletin, milletin alın teri ile birikmiş 128 milyarı kime verdiler belli değil. 13. Cumhurbaşkanının ilk işlerinden biri bu paranın kime verildiğini öğrenmektir. Açıkça söyleyeyim beytülmal ile kumar oynuyorlar.
Devleti hazinesiyle kumar oynanmaz. O hazinede 84 milyonun alın teri vardır. Hazine kumar masasına sürülecek bir yer değildir. Hazinede olmayan bir parayla garanti verdiler, dün yaptıkları buydu. 'Nas bunu emrediyor' diye diye gizli faizin dik alasını uyguladılar ama şimdi bunu yaparak daha büyük bir girdabın içine ülkeyi soktular.
Garibanın, döviz sahibini fonladığı saçma sapan karanlık bir dünyaya götürdüler Türkiye'yi. Akıl var mantık var, ahlak var din var iman var. Nasıl bunu yapıyorlar? Garibanın sırtından faizi teşvik ettiler Nas bunun neresinde?
O garibanlardan bazıları o gelişmeleri kutluyor, seviniyor. İşte bu Türkiye'nin trajedisidir. Erdoğan'ı destekleyenler oturup düşünmeleri gerekiyor. Biz onların çıkarlarını, haklarını, alın terlerini savunuyoruz.
Milletime namus sözümdür, boyun borcumdur bu organize kötülüğü yok edinceye kadar mücadele edeceğim.