Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere yatağında bulunan Narin Güran’ın ölümüne ilişkin, annesi Yüksel Güran ve kardeşi Enes Güran hakkında ‘Kasten öldürme suçuna iştirak etme’ iddiasıyla, kuzenler Muhammet Kaya ve Birsen Güran, yengesi Maşallah Güran, Salim Güran’ın işçilerinden Mehmet Salim Atasoy, halasının eşi Mehmet Şevik Kaya hakkında, ‘Suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme’ iddiasıyla, amca Fuat Güran hakkında ise ‘Suç delillerini yok etme’ iddiasıyla tutuklama kararı verildi.
Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilenler arasında olan şüphelilerden Ramazan Atasoy ise 15 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Mahkeme, amcalar Kurtuluş Güran, Ömer Faruk Güran ve kuzeni Melike Güran’ı ise adli kontrol tedbriyle serbest bıraktı.
AĞABEYİN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
‘Kasten öldürme suçuna iştirak etme’ iddiasıyla tutuklanan ağabey Enes Güran’ın savcılıktaki ifadesine ulaşıldı. Enes Güran’ın ifadesinde anlattığı, adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılan kuzen Melike Güran ve teyzesinin Narin’in ölüm günü ettikleri kavga dikkat çekti.
Enes Güran’ın konu hakkında söyledikleri şöyle:
“Canlı yayına girdim, haberi gördüm. Eve döndüğümde herkesin ağladığını görünce bende ağlamaya başladım. O sırada ben bizim evin balkonunda iken kadınların kavga ettiğini gördüm. Oraya gittiğimde teyzem Yasere ve Melike’nin tartıştığını gördüm. Onları ayırırken ne olduğunu sorduğumda teyzem bana Melike GÜRAN’ın “ben böyle olacağını biliyordum” şeklinde konuşması üzerine tartıştıklarını söyledi. O sırada Birsen’de teyzem Yasere saldırmaya çalışıyordu. Maşallah Güran’da gelip araya girince ayırdık. Maşallah Güran, kızları Melike ve Birsen’i uzaklaştırdı. Bende teyzemi biraz uzaklaştırdım ve bizim eve götürdüm. O esnada bir kadın ‘Erkekler sizin yüzünüzden birbirine girdi’ diyerek bağırdı ancak bunu kimin söylediğini görmedim. Ben o gün bir süre sonra Jandarma tarafından alınarak bugüne kadar da gözaltında bulunmaktayım.” ifadesini kullandı.
GÖZÜNDEKİ MORLUK VE ISIRIK İZİ
Enes Gran gözündeki morluğu şu ifadelerle açıkladı:
“Narin’i mısır tarlasında arıyordum. O esnada mısır koçanları vücudumuzu her yerine çarpıyordu. Daha sonra bir hastanede kimliği belirsiz, Narin olduğu değerlendirilen bir çocuk ihbarı olduğunu söylediler, hastaneye gittim. Ambulansa konulan birisi vardı. O yüzden Narin olmadığını anladım ve köye geri döndük. Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım. Morluk, mısır koçlarının mı yoksa benim kendi yüzüme doğru attığım yumruklardan mı kaynaklandığını tam olarak bilmiyorum.” diye yanıt verdi.
Ağabey Güran, kolundaki ısırık konusunda ise şunları söyledi:
“Hatırladığım kadarıyla Narin’in kaybolduğu 3. gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzüldüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmemi istemediğim için kolumu üzerine kapatarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerime ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı.”
Kaynak: TELE1