Home
26 Ocak 2019 ( 103 izlenme )
Reklamlar

‘Laik toplum olmadan demokrasi olmaz’

Mamdouh Habashi: “Mısır’ın bağımsızlığını ve egemenliğini savunan, halkın kendi gücünü ilan etmesini sağlayacak kitlesel örgütlenmesini kurmak dışında başka bir yol yok. Laikleşme süreci olmadan gerçek bir demokrasi olamaz.”



Tunus’ta Muhammed Buazizi isimli seyyar satıcının kendini yakmasıyla başlayan ve daha sonra diğer Arap ülkelerine sıçrayan halk gösterileri, Mısır’da da 30 yıllık Hüsnü Mübarek döneminin kapanmasına neden oldu. Pek çok Arap ülkesinde Emperyalist müdahalelerle sokaklarda açığa çıkan güç esir alındı. Mısır’da “25 Ocak Tahrir Devrimi” olarak tarihe geçen bu sürecin ardından tam 8 sene geçti. Ocak 2011’de başlayan süreç şimdi de Sisi diktatörlüğü ile devam ediyor.

Yakın zamanda yitirdiğimiz Samir Amin ve çok sayıda Mısırlı solcunun 2011 yılın da kurduğu Mısır Sosyalist Partisi’nin eski Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mamdouh Habashi ile konuştuk. Habashi, “Mısır’ın bağımsızlığını ve egemenliğini savunan, halkın kendi gücünü ilan etmesini sağlayacak kitlesel örgütlenmesini kurmak dışında başka bir yol yoktur. Laik bir toplum olmadan gerçek bir demokrasi olamaz” diyor.

>> İsyan dalgasından bu yana sekiz yıl geçti. Mısır’da 2011 Ocak ayından bu yana süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Söylenebilecek açıkça şu, muazzam bir hayal kırıklığı dalgası… Şiddet ve terör artışına yol açan açık bir gerileme ile karşı karşıyayız. Diktatörlük, devletin bütün araçlarını kontrol ediyor. Yargı sistemi bağımsızlığını kaybetti. Hapishanelerle devrimci güçler baskılanmaya çalışıyor ve ağzını açan hemen herkesi hapsediyorlar.

>> Mısır’daki güncel duruma ilişkin neler söylemek istersiniz?

Yaşanan, gücün ve karşı devrimin kontrolünün, hiç olmadığı kadar şiddetli ve cüretkar bir yüzle tam olarak geri dönüşüdür. Mısırlı hanelerin çoğunun ekonomik çöküşüne ek olarak, eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım sistemlerindeki hizmetler çöktü… Ocak devrimi, 2011’in ardından Mübarek’in yıkılmasını başardıktan sonra, Mısırlılar arasında sevinç ve iyimserlik duygusu hakim oldu. Binlerce genç kadın ve erkek sokakları temizledi ve tekrar boyadı. Mısırlılar ülkelerini kurtardıklarını ve kendi geleceklerini kurabildiklerini hissediyorlardı… Fakat ardından Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi ardından da eski rejimin geri dönüşü… Mısır tarihinde benzeri görülmemiş bir baskı uygulaması ile hayal kırıklığına neden oldu. Beş yıldan daha kısa bir süre içinde, Sisi rejimi agresif yüzünü gösterdi. Milyonlarca Mısırlı ekonomik şartlardan muzdarip ve iktidarın bundan sorumlu olduğunu biliyor.

SİSİ, SARAYLARDA YAŞIYOR

Sisi’nin saraylarına cömertçe harcadığını ve halk sefalet içindeyken nasıl yaşadığını görüyorlar. Adaletsizlik duygularına rağmen itiraz etmiyorlar çünkü rejimin kendilerine zarar vereceğinden korkuyorlar. Bugünün Mısır’ında yasa uygulanmıyor. Adalet yok. Her şeyi, servetine düşkünlerin iktidarı belirliyor. Mısır medyası –ki artık istihbaratın kontrolü altında – Sisi politikalarını teşvik etmek ve rakipleri çarpıtmak için muazzam bir çaba harcıyor. Öte yandan, Müslüman Kardeşler medyası hakaret yöntemini uygular, ancak Sisi destekçilerine karşı uygular. Her iki taraftaki bu medya histerisi, herkesin gerçeği tekelleştirdiği, muhaliflerini yok etmeyi amaçladığı zihinsel bir modele dönüşmesiyle kitlelerin kafasında faşist düşünceyi körüklüyor.

Mamdouh Habashi

SİYASAL İSLAM TÜM DÜNYADA YENİLDİ

>>Müslüman Kardeşler iktidarı, Ardından Sisi… Yaşananlar emperyalizm destekli siyasal İslam’ın çöküşünün de göstergesiydi. Neler söylemek istersiniz?

Genel olarak siyasal İslam’ın ideolojisi dünya ölçeğinde yenildi. Artık tüm bu grupların – sadece Müslüman Kardeşler değil emperyalist güçler tarafından desteklendiği ve hatta yaratıldığı da açıktır. Birçoğumuzun bizce şüphe götürmeyeceğine inanacağımız komplo teorisi değil, sömürgeci güçlerin gezegen üzerindeki egemenlik sistemlerini yeniden üretmek için çizdiği ve geçirdiği stratejilerdir. Emperyalist güçler, 2011’in başından beri gerçekleşen devrimlerden ve ayaklanmalardan sonra bile bu dosyayı kapatmama konusunda isteklidir. Mısır’daki İngiliz sömürge gücü, 1928’de yükselen ulusal hareketi vurmak amacıyla Müslüman Kardeşler’i kurduğundan beri, MK mücadelesi, esasen kurtuluş güçleriyle ve devlet aygıtlarıyla oldu. Ancak, 2012 yılında Mısır’da iktidara gelmelerinden veya daha kesin olarak, 2013’te iktidardan atılmalarından ve bir bütün olarak Mısır’a savaş ilan edilmesinden bu yana – çatışma, tüm varyantlarıyla birlikte halkla, Mısırlılarla oldu. Bu yüzden tekrar iktidara dönmelerinden korkma gereği görmüyorum. Medya savaşının büyük siber alanında hala var olan kalıntıları, Sisi’nin ciddi hatalarından ve acımasız uygulamalarından kaynaklanıyor. Mısırlılar her zaman ölüm ile veba arasında seçim yapmak zorunda bırakılmış gibi görünüyor.

>> Son olarak oradaki sol hareketin içinden biri olarak, Mısır halkının geleceği için neler söylemek istersiniz?

Mısır’ın bağımsızlığını, egemenliğini ve halkın kendi gücünü ilan etmesini sağlayacak kitlesel örgütlenmesini kurmak dışında başka bir yol yoktur. Mısır’ın bunu yapabilecek demokratik mirası ve sol gücü mevcuttur. Laiklik – ya da daha doğrusu laikleşme süreci – mücadeleye ilk günden itibaren eşlik etmelidir. Laik devlet veya laik toplum olmadan gerçek bir demokrasi olmaz.

https://www.birgun.net/haberdetay/laiktoplumolmadandemokrasiolmaz.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

AKP’li adayı pişman eden anket! ‘Tuvalet cezası’ meclisi de karıştırdı: Yetmez meclisten de istifa etsin! Yeni başkan boş kasa devraldı Mansur Yavaş’tan 'Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?' sorusuna yanıt