RÖPORTAJ: Yüksel ŞENGÜL
Müjdat Gezen boş durmayı asla sevmiyor… Yüz civarında oyunda, yüz civarında filmde, binden fazla radyo ve TV skecinde rol aldı, bunların bir bölümünü yazdı, bir bölümünü yönetti… Geçen hafta ise 1975'ten beri imzasını attığı kitaplarına bir yenisini ekleyen Gezen'le Kırmızıkedi Yayınları'ndan çıkan Masallar (Küçükler için değil) adlı kitabını ve elbette memleket meselelerini konuştuk.
FİKİR BABASI ÖZDİL
– Masal yazmak nereden aklınıza geldi?
Her şey Sözcü'den Uğur Dündar'ın gazetedeki köşesine bir masal yazmamla başladı. Yılmaz (Özdil) da dedi ki ‘Ağabey, neden bu masalları bir kitapta toplamıyorsun?' Oltayı attı gitti…
– Masallar küçüklere değil…
Masalların sadece küçükler için olduğu sanılır ama asıl büyükler içindir (gülüyor). Masallar çocuklar uyusun, büyükler de uyansın diye anlatılır, yazılır.
– Müjdat Gezen masalları seviyor değil mi?
Küçük yaşlarımdan beri masalları çok severim. Andersen'in La Fontaine'in, en önemlisi Dede Korkut'un masalları çok güzeldir, okuyanlara dersler verir.
‘ÇAĞDAŞ DEDE KORKUT'
– Bu ilk masal kitabınız mı?
Daha önce Kuzucuk adlı masal kitabı yazmıştım ve büyük ilgi görmüştü. ‘Masallar'ı da ısrarla yazdıran Yılmaz (Özdil) ve Uğur (Dündar) çok da güzel ön sözler yazdılar kitabıma. Yılmaz Özdil, benim için ‘Yarım asırdır uyutanlara karşı halkını uyandırmaya çalışan bu toprakların Ezop'udur, Andersen'idir, La Fontaine'idir. Korku imparatorluğuna karşı cesaret aşılayan çağdaş Dede Korkut'tur' diye yazmış… Uğur Dündar da ‘Yazdıkları masal değil günümüzün gerçekleri. Çocuklar büyüdükçe bu gerçeklerin masal olmadığını anlayacaklar' demiş… İkisine de çok teşekkür ediyorum.
– Kitaptaki her masalın hayvanlar üzerinden verdiği farklı mesajları var…
Bu masallar güncel şakalardan oluşuyor… Sürekli mesaj vermek zorunda da değiliz. Toplum içinde farklı renkler olmalıdır. Demokrasinin gereği de budur. Herkes farklı düşünecek ve herkes birbirinin düşüncesine saygı gösterecek.
‘BU DAVA NİYE SÜRÜYOR?'
– Özellikle muhalif gazetelere ve gazetecilere…
Bunu ilk kez söyleyeceğim. SÖZCÜ'nün sahibi Burak Akbay'ın babası Ertuğrul Akbay eski dostumdur. Gölge Adam adıyla çıkardığı gazetede yazılar yazardım. Yıllar önce sohbet ederken bana anlattıklarıyla Fehmi Koru'nun mahkemede anlattıkları birebir aynıdır. Merak ediyorum, o zaman bu davanın dosyası neden kapatılmadı? Enis Berberoğlu hâlâ içeride. Anayasa Mahkemesi senin istemediğin gibi karar verince ‘Tanımıyorum' demekle olmuyor işte. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Eski diktatörlerle ilgili yapılan ve benim de Kenan Evren için kullandığım şöyle bir espri vardır: ‘Benim gibi düşünüyorsan seninle aynı fikirdeyim…'
– Bu yazdığınız masallarla ilgili çok ilginç bir isteğiniz var…
Benim masallarım güncelliğini yitirsin ve tamamen unutulsun istiyorum. Çünkü benim masallardaki göndermelerimi Kenya için ya da Uganda için yapmadığım herkesin malumudur. Bu yüzden yaşanan tüm bu olumsuzluklar ülkemde olmasın artık ve benim masallarım da unutulsun. Düşünmek, yazmak, konuşmak suç olmasın. Hoşgörünün, sevginin, saygının olduğu ortamlar bir an önce gelsin ki, biz de tasasız, kedersiz mizah yapalım.
– Siyasi mizahtan uzak…
İtiraf ediyorum, artık siyasi mizah yapmaktan yoruldum. Bu mizah insanın üzerinde stres yapıyor. Daha yumuşak ve rahat espriler yapmak istiyorum. Seyirci ve okurlar da buruk değil tatlı tatlı gülmek istiyor. 7 Kocalı Hürmüz'e gösterilen büyük ilginin sebebi de budur işte.
http://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/masallarkucukleruyusunbuyukleruyansindiyedir2216984/