Cumhuriyet'imizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin üzerinden tam 86 yıl geçti. 57 yıllık ömrüne; bir ulusun yeniden doğuşunu, ilerici devrimleri, unutulmaz mücadeleleri sığdıran Atatürk, her yıl olduğu gibi ülkenin dört bir yanında sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. Atatürk’ün gerçekleştirdiği inkılaplar, modern Türkiye’nin temel taşları olarak varlığını sürdürüyor.
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yok olmanın eşiğine gelen Osmanlı İmparatorluğu'nun külleri arasından bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna önderlik etti.
Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyerek halkı bağımsızlık mücadelesine yönelten Atatürk, 1923'te Cumhuriyet'i ilan ederek Türkiye’yi çağdaş dünyaya taşıyan devrimler serisinin ilk adımını attı. Atatürk'ün ilkeleri, yalnızca Türk halkına değil, bağımsızlık mücadelesi veren diğer milletlere de ilham kaynağı oldu.
Kurduğu laik, demokratik ve modern devlet anlayışı ile Atatürk; eğitim, kadın hakları, hukuk ve ekonomi alanında yaptığı devrimlerle toplumun her kesimini ilerici bir zihniyete teşvik etti.
1934 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine "Atatürk" soyadı verilen Mustafa Kemal, "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesiyle yalnızca ulusal değil, uluslararası düzeyde de barışın simgesi haline geldi. Bugün, onun adı sadece Türk tarihine değil, dünya tarihine de altın harflerle yazılmış durumda.
Atatürk, ulusun bağımsızlık mücadelesine olan inancını, 1919’da Amasya’dan tüm ülkeye duyurduğu bildiride, şu sözlerle ifade etmiştir: "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Bu cümle, Kurtuluş Savaşı’nın yolunu açan kararlılığı ve Atatürk’ün milletine duyduğu güveni simgelemektedir.
Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Nutku’nda, yeni nesillere seslenerek şu tarihi sözü söylemiştir: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir." Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasını gençliğe emanet edişinin simgesi haline gelmiştirrış ve İnsanlık Üzerine Görüşleri**: Atatürk, dünya barışına büyük önem vermiş ve insanlığın huzurunun ancak savaşsız bir dünya ile mümkün olduğunu dile getirmiştir: "Yurtta barış, dünyada barış." Bu kısa ama etkili cümle, uluslararası arenada barışçıl politika ve halkın refahını hedefleyen bir anlayışı yansıtır.
Mustafa Kemal Atatürk, Türklerin olduğu kadar dünyadaki birçok ülkenin de beğenisini ve takdirini kazanan bir lider oldu. Birçok yabancı siyasetçi, asker ve sanatçı Atatürk’ten övgü dolu sözlerle bahsetti, bahsetmeye de devam ediyor.
İşte Afet İnan’ın anılarından Atatürk’e dair bazı etkileyici bölümler…
Ankara'da büyükelçi olarak bulunan Amerikalı General Scherrill Atatürk ile ilgili şu ifadeleri kaleme aldı:
Büyük adamları yetiştiren bir ırk, herhalde büyük bir ırktır. Bir kavmi anlamak için onun liderlerini tetkik etmekten daha iyi bir vasıta yoktur. Bugün herhangi bir yerde kendisinden üstün devlet adamı bulunmayan M. Kemal kadar büyük liyakatli bir zatı, Türkler nadiren yetiştirmişlerdir. Binaenaleyh, Türkiye'yi tetkik etmek için, arayacağınız en iyi yol onun siyasi heyetinin başındaki zatla işe başlamak ve halaskar, münci (kurtarıcı), milli kahraman ve cihanşümul devlet adamı olan Cumhurreisini, Mustafa Kemal'i tetkik etmektir”
Birçok insanların başarmaya maddeten kadir olmadıkları işleri başarmakta gösterdiği azim ve cesarete ve elde ettiği muvaffakiyete bütün Amerika O'na hayrandır.
Fransız Yazar ve Devlet Adamı Edouard Herriot ise Atatürk ile şu yorumları yapmıştı:
Onda, hayran olduğum iki harikulade vasıf vardır; birincisi alev gibi parlayan vatan sevgisi, diğeri eserine mutlak bir mantık ve vahdet manzarası veren nefse hakimiyettir.
Herriot, bu sözleriyle, Atatürk’ün vatan sevgisinin yanı sıra düşünsel bütünlüğünü ve kendine hakimiyetini öne çıkarmıştır.
İngiliz gazeteci Herbert Sidebotham da Atatürk'e övgülerini şu ifadelerle sıralıyor:
Vücutça kuvvetli yapılı ve orta boyludur. Gözleri mavidir ve bunlarda çelikten bir ışık parıldar. Duyguları, konuşurken değil. susarken kendini gösterir. Ateşli ve gayretli bir mizacı var ve sadık bir dosttur.
İngiliz kadın gazeteci Grace Ellison’un Atatürk ile ilgili gözlemleri ise şöyle:
Paşanın açık havadan yanmış, resmi yapılacak güzellikteki tenine çoğu kadın hayran kalırdı ama gözlerinin delici, sert denebilecek bakışları, size ne söylemek istiyorsanız açıkça, sükunetle söyleyip lafı fazla uzatmadan gitmeniz gerektiğini de unutturmayacak nitelikteydi. Çok pratik ve enerjik olmakla birlikte sesinin çok güzel bir tınısı vardı. Fransızcayı seçkin sözcüklerle konuşuyordu. Türkçede ise usta bir konuşmacı olduğu belliydi. Karşımda bir fatihin yüzü ve ifadesi, sesinde ise gün görmüş, kültürlü bir ton vardı.
Tele1