Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Covid19 salgınında gelinen aşama hakkında önemli açıklamada bulundu.
Vaka sayılarındaki artışın devam etmesi halinde okulların 31 Ağustos’ta açılması ihtimalini değerlendiren Ceyhan, karar verilmesi için son haftayı beklemeye gerek olmadığını savunarak, “Yani biz bu tedbirlerle, bu uyum oranlarıyla belli ki 31 Ağustos öncesinde bundan çok daha iyi bir durumda olmayacağız. O yüzden şimdiden belirlenebilir. Sayılarda çok ciddi artışlar olursa tabi okulların açılması yeniden gözden geçirilecektir, mutlaka” diye konuştu.
‘RİSKLERİ GÖRÜP KÜÇÜK ÇOCUKLARI BAŞLATMAK DAHA DOĞRU’
Ceyhan, bu konuda New York modelinin örnek alınabileceğini ifade ederek, “New York’ta, eyaletin milli eğitim kurumu açıklama yaptı. Dedi ki ‘Testlerin pozitiflik oranı yüzde 1’in altına indiği anda okulları açacağız ve de her gün 70 bin test yapacağız.’ New York’un nüfusu 8 milyondur, biz bunun 10 katı büyüklüğünde bir ülkeyiz. Biz 700 bin test tabi ki yapamayız ama daha düşük de olsa 100 binler civarında test yapmalıyız. Biz de o zaman yüzde 2’nin üzerine çıkarsa okulları kapatacağız gibi, tabi rakama karar verilebilir, baştan belirleyerek, yani hangi durumlarda açık kalacak, hangi şartlar ortaya çıkarsa okullar yeniden kapatılacak, şartlarını önceden belirleyerek ancak öyle açabiliriz” dedi.
31 Ağustos’ta bütün öğrencilerin ders başı yapması yerine kademeli bir başlangıcın tercih edilebileceğini dile getiren Ceyhan, şunları söyledi:
* Bütün sınıfları bir anda açmanın ben çok doğru olmayacağını düşünüyorum. Genellikle uygulamalarda şu var; Öncelikle 6’ncı sınıf ve üstü çocukların sınıflarını açmak, onları bir süre ‘riskler nereden geliyor, ne kadar oluyor’ diye gözledikten sonra küçük çocukları başlatmak daha doğru.
* Örneğin bizde de 6’ncı sınıf ve yukarısı açılabilir 31 Ağustos’ta, daha küçük çocuklar bir ay bekleyebilir ve o bir ay gözlendikten sonra, işte sorunlar neler oluyor, nasıl kontrol altına alabiliyoruz gibi, ondan sonra açılabilir.
‘AİLELERE EVDE EĞİTİM HAKKI VERİLMESİ GEREKİR’
Yine New York’ta salgın nedeniyle çocuklarını okula göndermek istemeyen ailelere hak tanındığını anlatan Ceyhan, şunları kaydetti:
* Tabi ki o insanlara, ‘Hiç korkmayın, hiçbir şey olmayacak’ diyemiyorsunuz. Çünkü okullar gerçekten çok riskli salgın açısından.
* Hatta o yaş grubu çocuklar özellikle yetişkinlerden daha çok bulaştırıyorlar.
* O yüzden bir grup aile, eğer çocuğunu göndermek istemiyorsa, şu anda bunun için hukuksal engeller var ama, o ailelere bu dönem için çocuklarının evde eğitimine devam edebilmesi, internet üzerinden de olsa ve sene kaybetmemeleri ve herhangi bir yaptırım olmaması şeklinde bir hak verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
* Yani okullar açılabilir, ardışık eğitim ya da karma eğitim uygulanabilir, bazı dersler okulda bazı dersler evde gibi, ama isteyen de bu derslerin tamamını evde alabilmeli. Bu şartları sağlayabilirsek hem sınıflardaki kalabalıklar önlenmiş olur, daha az çocuk okula gider, mesafe sağlanabilir.”
Okullar için hazırlanan salgın rehberinde yer alan öğrenciler arası sosyal mesafenin 1 metre olması kuralının çok riskli olduğunu vurgulayan Ceyhan, “Minimum 1,5 metre olmalı, hatta maskelerini çıkarıyorlarsa çocuklar ders sırasında; ki mutlaka çıkaracaklar belli dönemlerde, güvenli mesafe 2 metre aslında. Ama 1,5 metrenin altı gerçekten ciddi şekilde riskli. Rehberde bazı yerlerde düzeltmeler yapılması lazım” dedi.
“İKİNCİ DALGA YAŞAYAN ÜLKE YOK”
İsrail’de bin 335 çocuğa virüs bulaşması nedeniyle okulların kapatıldığını, şimdi 6’ncı sınıftan itibaren tekrar açılmasının planlandığını söyleyen Ceyhan, “Daha küçük çocuklar için henüz açış kararı vermediler. Şu andaki tartıştıkları şey, açarlarsa da o gruplara şeffaf plastiklerle bölünmüş, birer kişilik kafes gibi ortamlarda eğitim verdirmek” dedi.
Salgında ikinci dalga ihtimalini de değinen Ceyhan, ikinci dalga olması için vakaların sıfırlanması gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
* Şu anda dünyada böyle bir durum olmadığı için ikinci dalgadan söz etmek mümkün değil. Bir de şu global ortamda, ülkeler arası ilişkiler bu kadar yakınken, her ülke için ayrı ayrı ikinci dalga tanımlamak çok yanlış olur.
* Bütün dünya geneli için konuşmak lazım. Yani bizim şu anda yaşadığımız artışlar ya da bu daha da artacaksa bundan sonraki artışlar birinci dalgadaki dalgalanmalar.
* Şu anda dünyada ikinci dalgayı yaşayan bir ülke yok. Herkes şu anda birinci dalgayı bitirme peşinde. Çünkü, siz hani diyelim ki işte birinci dalgayı bitirdiniz, olmuyor ki. Çin bitiriyor, Rusya’dan sınırdan yeniden vaka giriyor, hala sıfırlayamadılar. O yüzden ikinci dalgadan söz etmek mümkün değil.(DHA)