Yüksekova'da dün sabah saat 05.00 sıralarında kapıları kırılarak gözaltına alınan 8 genç, fiziksel şiddete ve kötü muameleye maruz bırakıldı. Ev baskını sırasında şiddet gören ve hakaret edilen 8 kişi arasında 18 yaşından küçük 2 çocuğun da bulunduğu öğrenildi. Avukat Ümit Şavaşan, işkence gören gençlerin asılsız bir ihbar sonucu gözaltına alındığını söyledi.
Gazete Duvar’dan Evrim Deniz’in haberine göre, evleri sabah saatlerinde basılan gençlerin hiçbir somut delil olmadan gözaltına alındığına dikkat çeken Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarından Ümit Şavaşan, "Seçim sonuçları açıklandığı sıralarda bir muhbir emniyeti arayarak ihbarda bulunuyor. Bu kişi ihbarda bulunurken adının gizli kalmasını polislerden ‘rica ediyor’ ve dün gözaltına alınan gençler hakkında beyanda bulunuyor. Başka somut bir delil yok, sadece bir ihbarcının beyanları üzerine bu gençler bu muamele ile gözaltına alındı" dedi.
Gözaltına işkence ile alınan Mustafa Bor’un saatlerce tedavi edilmediğini belirten Şavaşan, şunları söyledi: "Bizler hastanede çeşitli sorunlar ile karşılaştık. Darp edilen gençlerden birinin raporunu almaya çalışırken hastanenin Mustafa Bor’un darp raporunu sisteme boş geçtiğini fark ettik ve Bor için yeni rapor aldık. Bu tür hukuksuzluklarla birlikte Mustafa Bor’un tedavisi saatlerce yapılmadı, gerekli kontroller yapılmadı, pansumanı yapılmadı, kafasında yarık olan Bor için saatlerce mücadele ettik. Bor’un tedavisinin 17.09’dan sonra yapıldığı da raporlarda mevcut.’’
Gözaltıların somut bir delil olmadan nedensizce yapıldığının altını çizen avukat Şavaşan, "Dört avukat hastane, emniyet ve savcılıkta nöbetler tutarak bekledik. Bizden habersiz getirilip götürülüyordu müvekkillerimiz. Gözaltına alınanlar arasında iki kişi ‘suça sürüklenen çocuk’ olarak geçti tutanaklara. En büyükleri ise Mustafa Bor’du. O da 21 yaşında. Ve 18 yaşından küçük olan çocukları gözaltına almaya gelen kolluk kuvvetleri yanlış eve girerek orada bulunan kişileri darp ediyor, daha sonra yanlış evi bastıklarını fark ediyorlar. Yani aslında kolluk nereye, neden gittiğini bilmiyordu diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Avukat Ümit Şavaşan, müvekkillerinin ifadelerini emniyet mensuplarının sağlıklı bir şekilde kayda geçirmeyeceklerine inandıkları için, hastane işlemlerinden sonra kolluk kuvvetlerine ifade vermeyi reddettiklerini belirtti. İfade işlemleri için gittikleri savcılıkta da saatlerce bekletildiklerini dile getiren Şavaşan, "Savcılık tedavi sürecini geciktirdi. Enfeksiyon kapma riski olmasına, işkence ve kötü muameleye maruz kalmasına ve bunlara yönelik elimizde rapor bulunmasına rağmen savcı, yaklaşık 34 saat müvekkillerimizi nezarethanede tuttu. Yani hastanedeki hukuksuzluklardan sonra da saatlerce savcılıkta bekletildi bu insanlar" ifadesini kullandı.
Gözaltına alındığı sırada işkenceye uğrayan Mustafa Bor’un ve diğer gençlerin daha önce de ‘delil olmadan’ defalarca gözaltına alındığını belirten Şavaşan, Bor’un ayağında terlikler ile emniyete getirildiğini, yürürken sendelediğini belirterek, şöyle devam etti: "Bor ve diğerleri, emniyet tarafından herhangi bir gözaltı kararı olmadan, düzenli olarak alınan kişiler. Canları sıkılıyor, alıyorlar. Somut delil ya da elle tutulur bir suçlama yok. Bu ülkedeki herhangi biri 155’i arayarak 'Şu isimli kişiler, şu suçu işledi' diye ihbarda bulunabilir ve sorgusuz gözaltına alınabilirsiniz. Bunun doğruluğu araştırılmadan bu kişiler işkence görür, gözaltına alınır ve hatta tutuklanır. Maalesef bulunduğumuz koşullarda hukuk bu halde."
Şavaşan, Mustafa Bor'un annesi ve kız kardeşiyle kaldığı evin kapısının kırılarak içeri girildiğini vurguladı. Şavaşan, içeri girenlerin kar maskeli ve ne Türkçe ne de Kürtçe konuştuklarına dikkat çekti. Hak ihlalleri ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Şavaşan, "Yüzü maskeli ve Arapça konuştuğu iddia edilen kişilerin/kolluk kuvvetlerinin kimliğini savcılığa sorduk ama bir cevap alamadık" dedi.
Gözaltına alınan ikisi çocuk 7 gençle birlikte Mustafa Bor’un serbest bırakıldığını belirten Şavaşan, ‘’Kolluk kuvvetleri son zamanlarda işkence ile özdeşleşen bu tavırları artırdı çünkü cezasız kalacaklarını biliyorlar. Bu hak ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Birbirleriyle yarışırcasına hak ihlali yapıyorlar. Bölgede bu tür hukuksuzluklar ve işkenceler artık rekabet haline geldi. Kolluk kuvvetleri kendi arasında 'Hangimiz daha iyi yapabilir, daha çok zarar verebiliriz' yarışına girmiş. Yaptığımız tüm şikayetler neredeyse cezasızlık ile taçlandırıldı. Bu tutum, bu işkencelerin sebebidir" diye konuştu.