Home
30 Eylül 2024 ( 14 izlenme )
Reklamlar

Selma Ateş ilk kez açıkladı: "Sinan öldürülmeden önce Devlet Bahçeli’ye bir dosya verdi"


Ankara’da silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in faillerinin yargılandığı davanın 3’üncü duruşması bugün görülecek. Duruşmada sanıkların esasa ilişkin savunması alınacak. Duruşmaya basın kartı olmayan gazeteciler alınmadı. Mahkeme heyeti ve avukatlar arasında tartışma yaşandı. Selma Ateş TELE1’e yaptığı açıklamada, Sinan Ateş’in ölmeden önce Devlet Bahçeli’ye bir dosya verdiğini açıkladı.



Ankara’da silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in faillerinin yargılandığı davanın 3’üncü duruşması Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülecek. Davada, 12’si tutuklu olmak üzere toplam 22 sanık yargılanıyor. Saat 09.30’da başlayacak duruşma nedeniyle cezaevi çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Cezaevi istikametindeki yollarda trafik polisleri ve çevik kuvvet ekipleri görev alırken, cezaevi önünde ise çok sayıda polis aracı, TOMA ve çevik kuvvet polisi hazır bekliyor. Cezaevi çevresinin yanı sıra duruşmanın görüldüğü mahkeme salonunda da çok sayıda polis, jandarma ve cezaevi görevlisi önlem aldı. Duruşmayı takip edenler arasında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’da yer aldı.

KILIÇDAROĞLU DURUŞMAYI TAKİP EDİYOR

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş davasını takip etmek için Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldi. Kılıçdaroğlu, duruşmanın ilk arasında Ayşe Ateş ile görüştü.

“OĞLUMUN NEDEN ÖLDÜĞÜNÜ DEVLET BAHÇELİ’YE SORUN”

TELE1’e konuşan Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş, ‘Sinan Ateş’in neden öldüğünü Devlet Bahçeli’ye sorun’ diyerek, “Benim işaret ettiğim kişiler belli İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım, Olcay Kılavuz… Bunlar aylar önce benim oğlumun katline karar verdiler. Dertleri neydi bilmiyorum bunu da Devlet Bahçeli’ye sormak lazım. Devlet Bahçeli’ye sormadan çay bile içemezler. Ben 70 yaşındayım. 70 yaşıma kadar neler olduğunu biliyorum. Devlet Bahçeli cevap versin. Apar topar benim oğlumu ocak başkanı atadı. Sonra sen istifa et dedi. Oğlum elden duydu. atandığını sordum neden diye ‘haberim yok’ dedi. Adil bir yargılama bekliyorum” ifadelerini kullandı.

“SİNAN İSİM VERDİ”

Sinan Ateş’in öldürülmeden önce aile toplantısında neler konuştuğunu anlatan Saniye Ateş, “‘İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın bu isimler beni öldürtecekler’ dedi. 34 sefer çelik yelekle geldi Bursa’ya. Ağustos sıcağında. ‘Neden böyle geliyorsun?’ dedim ‘Anne babama söyleme kalp hastası. beni takip ettiriyorlar’ dedi. Benim oğlum diyordu ki ‘Allah ne demişse o olur’ Korumadılar benim oğlumu. Olcay Kılavuz oldu bitti oğluma bir kini vardı. Sinan MHP’ye genel başkan olacak diye aralarında konuştular. Benim oğlumun böyle bir kaidesi yoktu” dedi.

“ÇOK SİNANLAR ÖLECEK”

Saniye Ateş 17 kişilik kapalı soruşturma hakkında da, “Siyasi güçler olduğu için ilerlemiyor. Bu dava doğru düz ilerlemezse çok Sinanlar ölecek. Benim evim ülkü ocaklarıydı. Benim evimde kaldı o çocuklar. Ekmeğimi yediler oğluma kurşun sıktılar” diye konuştu.

Sosyal medyadan Ayşe Ateş’i hedef alanlara da yanıt veren Saniye Ateş, “Gelinime kızıma saldıran sosyal medya soytarıları benim gelinime laf söyleyecek seviyede insanlar değil” ifadelerini kullandı.

SELMA ATEŞ: SİNAN BAHÇELİ’YE DOSYA VERDİ

Selma Ateş, Sinan Ateş’in öldürülmeden önce Devlet Bahçeli’ye bir dosya verdiğini belirterek, “Olcay Kılavuz’la ilgili neden bir işlem yapılmıyor. İtibar suikastlerinin altından İzzet Ulvi Yönter, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım çıkıyor.  17 kişilik dosyada ne var bilmiyoruz. Bu katillerin arkalarındaki dayanakları kimler. Çağrı Ünel davasında bunların öngörüsünü anlamıştık. Ülkücü ülkücüye saldırısında Genel Başkan olarak sesinizi çıkartmayarak bu cinayeti hazırladınız. Sinan, Devlet Bahçeli’ye bir dosyalıya sundu. Bu dosyayı da Bahçeli kendisi aldı. Sinan’a da gereğini yapacağım dedi. Bu dosyanın içeriğini Sinan bize açıkladı. Devlet Bahçeli bu dosyayı okudu. Devlet Bahçeli, bu dosyanın içeriğini açıklamak zorunda” dedi

“BİN BİLİRKİŞİ RAPORU DA YAZDIRSALAR GERÇEK DEĞİŞMEZ”

Duruşma öncesi konuşan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş yaptığı açıklamada dosyası ayrılan 17 kişiye değinerek, “Her ne olursa olsun mahkemeden sonuç bizi tatmin etmeyecek. Dosyası ayrılan içinde azmettirenlerin ve siyasi bağlantıların da olduğu 17 kişilik bir dosya var. Bunun dışında da bence bizim bilmediklerimiz var. Oradaki suçluların da adil bir şekilde yargılanması gerekiyor. Ancak onlar da yargılanıp hak ettikleri cezayı aldıklarında bizim içimiz rahata erecek” dedi.

Yayınlanan bilirkişi raporundan da bahseden Ateş “İlk bilirkişi raporunda da Sinan’ı Eray’ın öldürdüğü belirtiliyordu. Kameralarda da çok açık bir şekilde görünüyor. Raporu kabul etmek işlerine gelmedi. Bir değil bin bilirkişi raporu da yazdırsalar gerçeği değiştiremezler.” ifadelerini kullandı.

“MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”

Duruşma öncesi konuşan Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş yaptığı açıklamada, “Biz mücadelemize devam edeceğiz. Bu işin arkasındaki siyasi uzantısı da dahil edilerek hak ettikleri cezayı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Halk TV’ye konuşan Ayşe Ateş, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeyi, “Bu davanın en kısa sürede çözüleceğinin sözünü verdi” sözleriyle anlattı.

“MHP İÇİNDE DE RAHATSIZ OLANLAR VAR”

Duruşma öncesi Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Sözcü TV’ye yaptığı açıklamada, “Tüm siyasi partilerde rahatsız olan çok sayıda isim var. Ellerinden geldiği kadar bu davaya destek oluyor, yanımızdalar. MHP içinde de bu durumdan rahatsız olup, üzülen birçok milletvekili var. İsim sormayın, için için yanan, bu durumdan çok rahatsız olan ama sesini çıkarmayan, çıkaramayan vekiller olduğunu biliyorum. Ama üzerindeki baskılardan dolayı söyleyemiyorlar. Kim olursa olsun bir zulüm var ortada. Aklı ve vicdanı olan her insan buna üzülür zaten” dedi.

GAZETECİLERE ENGEL

Duruşmayı takip etmek isteyen gazetecilere basın kartı zorunluluğu getirildi. Basın kartı olmayan gazeteciler duruşma salonuna giremeyecek. Bu nedenle çok sayıda gazeteci içeri giremedi. Konuya ilişkin açıklama yapan Mahkeme Başkanı, “Cumhurbaşkanlığı akreditasyonu yapıyor. Bizim kimin basın mensubu olup olmadığına dair belirleme yetkimiz yok, bu yetki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda. Biz, ‘bu da basın mensubudur’ deyip de yetkimizi aşamayız. Bu yüzden de sadece yeni basın kartı olanları duruşmaya alıyoruz” dedi.

DOĞUKAN ÇEP’İN AVUKATI, BİLİRKİŞİ RAPORUNUN REDDİNİ TALEP ETTİ

Bilirkişi raporuna dair sanıkların beyanlarının alınmasıyla duruşma başladı. Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, “Ben herkesin huzurunda bu bilirkişiyi tebrik etmek isterim, kendisi insanüstü bir tutum göstermiştir. Selman Bozkurt’un dahil bu bilirkişi raporunu okurken kahkaha attığını düşünüyorum çünkü Selman Bozkurt solundan değil sağından vurulmuştur. Ben söz konusu bilirkişi hakkında da suç duyurusunda bulundum ve bu bilirkişi raporunun reddedilmesini talep ediyorum” şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl de söz konusu bilirkişi raporuna itiraz etti.

Süleyman Kavak, kovuşturmanın genişletilmesi talebini yineledi.

MAHKEME TARAFLARIN TALEPLERİNİ REDDETTİ

Duruşmada mahkeme heyeti tarafların tüm taleplerini reddetti.

“VİCDANLA KARAR VERMESİNİ ARZ EDİYORUM”

Savcının mütalaasıyla ilgili Ayşe Ateş’e bir diyeceği olup olmadığı soruldu. Ayşe Ateş bu soruya, “Mahkemenin vicdanıyla karar vermesini saygıyla arz ediyorum” yanıtını verdi.

“EVLADIMIN KATİLİ DIŞARDA”

Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş mütalaa ile ilgili soruya, “Benim oğlumun katilleri bulunmaz. Benim oğlumun katilleri dışarıda. Bundan sonraki hayatlarını nasıl geçirecekler. Ne istediler de benim yavrumun iki çocuğunu yetim bıraktılar. Bizi yaktıkları yerden yansınlar. Tekrar ediyorum. Benim oğlumun katilleri dışarıda. Buradakiler benim oğlumun katillerini söylesinler. Ben defalarca dile getirdim oğlumun katillerini. Sinan size hangi kötülüğü yaptı. Kimseye hakaret etmiyorum. İki senedir benim yüzüm yastık görmedi. Çünkü benim oğlum kimseye kötülük yapmadı. Benim oğlum kimsenin eğri dalının altından geçmedi. Gerçek katillerini söyleyecekler. Benim oğlumun katilleri dışarıda. Hakim Bey bunu siz de göreceksiniz. Buradaki herkes görecek. Allaha havale ediyorum” diye yanıt verdi.

Saniye Ateş’in sözlerinin ardından Sinan Ateş’in yakınlarından biri “Amin” dedi. Mahkeme başkanı Ateş’in yakınını dışarı çıkarttı.

“BABAM EVLAT ACISIYLA ÖLDÜ”

Mütalaa ile ilgili Sinan Ateş’in akrabalarına söz verildi.

Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş, “Bizim seçme şansımız olmadı. Babam bu uğurda evlat acısıyla öldü. Hakkımızı helal etmiyoruz. Hayatımız boyunca bu davayı devam ettireceğiz. Gelin itirafçı olun gerçek katilleri söyleyin. Azmettiriciler ortaya çıksın. Gerçek suçluları söylesinler” dedi.

Sinan Ateş’in ablası Sevda Ateş sözlerine ağlayarak başladı. Ateş, “Dünyada adalet sizin elinizde bunu biliyoruz. Dünyadaki adaletten kaçabilirler ama Allahın adaletinden kaçamazlar. Allah hepsini bildiği gibi yapsın. Sadece bu kadar söylüyorum. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Allah hepinizin cezasını versin. Toparlayıp konuşamıyorum. Sözlerim bu kadar” diye konuştu.

“SUÇ İŞLEMEK İÇİN CESARETLENDİRDİ”

Saniye Ateş, Selma Ateş ve Sevda Ateş’in avukatı Şeyda Şahin mütalaaya ilişkin şunları söyledi:

“Bugün tam 640 gün oldu…. 30 Aralık 2022’de Ankara’nın göbeğinde görmesi gereken gözlerin kör, duyması gereken kulakların sağır olduğu organize bir suikast planı çerçevesinde Doç.Dr. Sinan Ateş’in katledilişinin üzerinden tam olarak bugün 1 yıl 9 ay geçti.

Gideni geri getirmenin mümkün olmadığının bilinci ve acısı ile geçen, adalete kavuşma ihtiyacı ile başlayan bu süreçte, başka Sinan’lar ölmesin diyerek adalet yolculuğuna başladık…. Tıpkı yıllar önce başka Uğur Mumcu’lar, Gaffar Okan’lar, Münevver Karabulutlar, Özgecan’lar, Rabia Nazlar ölmesin denildiğinde olduğu gibi…..ve ne kadar acıdır ki sıralanabilecek birçok isim daha var elbette…

Oysa gelinen süreçte eksik yürütülen yargılamalar, yerine getirilemeyen infaz süreçleri suçluların cüretkarlığını katmerledikçe katmerledi ve sokak ortasında bir akademisyeni vurabilen zihniyetin fütursuzluğu, potansiyel başka isimdeki failleri suç işlemek yönünde cesaretlendirmiş olacak ki cüret sokak ortasında genç bir polisi şehit edecek boyutlara ulaştı….
İşte tam olarak bu sebep ile bugün buradayız. Biz diliyoruz ve azda olsa umuyoruz ki adalet gerçekten terazisinin her iki kefesini de adil bir şekilde tartacak kıvama gelsin, kılıcı kessin ve/fakat adil olsun. Adil olsun ki yarınlarda başka isimler sıralanmak zorunda kalmasın, insanların yaşam hakları ellerinden alınmasın. Adil olsun ki çocuklara, kadınlara ve hiçbir canlıya kıyılmasın… İnsanları, barış içinde, korku duymadan, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamaları adalet ile teminat altına alınabilsin.”

“YARGILAMA EKSİKTİR”

“Yargılamanın Genişletilmesi Yönündeki Talebimizi, Gerekçelendirmek sureti ile kısaca yineleyeceğimiz istemlerimiz ve beyanlarımızı başlıklar halinde sunmak istiyoruz;

1 Yargılama eksiktir, çünkü yargılamaya malzeme, delil temin etmesi gereken soruşturma süreci eksik yürütülmüş ve zaman içindeki gelişmeler neticesinde şaibeler ile gölgelenmiştir.

2 Dosya kapsamında yapılan incelemelerin eksiklikleri ancak yargılama safhasının başlaması ve gizliliğin kalkması ile anlaşılabilmiş, devam eden süreçte ki yeni gelişmeler ile ortaya çıkmaktadır.

Dosya kapsamında ki gizlilik kararı yapılan inceleme ve araştırmaların kapsamını bilmemize olanak sunmadığı ve süreç uzadıkça uzadığı için bu zaman zarfı içinde dosyaya biraz sonra detaylandıracağım talepler iletilmiştir Ancak bu talepler hiç dikkate alınmamış olacak ki, sunulmuş olan taleplerimizi karşılayan hiçbir işlem yapılmadığı yargılama safhasına geçilmek ile görülmüşse de, yargılama da tekrarlanan taleplerimize ne yazık ki bu aşama da karşılık bulunamamıştır.
Cevaplanmayan onlarca soru, araştırılmayan bir sürü talep, dinlenilmeyen birçok tanıkla, mütalaaya aşamasına kadar gelinmiştir. Bu güdük soruşturma ve soruşturma safhasına neredeyse hayır dua okutacak yargılama ile kontrolsüz ve amaçsız bir hızla ilerlenmeye çalışılmasına anlam vermekte zorlanıyoruz.

Oysa ne yazık ki dosyada bir çok konu askıda kalmaktadır. Bir yere kadar ilerlenmekte ancak bir noktadan sora adeta önümüze duvarlar örülmektedir. Ana soruşturma dosyasının 2022/303306 soruşturma no gizliliği ve bu gizliliğin adaletin tesisini akamete uğrattığı muhakkaktır.
Yargılama yapılan mahkemeniz dosyasının ayrılan soruşturma evrakları arasında adı geçen şahısların hiçbiri hakkında soru sorma imkanı verilmemiştir.
Bu kişilerin olaya dahilleri araştırılmamıştır bile.
Öncelikle bu dosyanın akıbeti hakkında bilgi alınmasını talep ediyoruz.

2022/303306 soruşturma nolu dosyanın gizlilik kararının kaldırılarak, dosyanız ile birleştirilmesini ve yargılamanın tek eylem, tek yargılama prensibi çerçevesinde değerlendirilmesini yine ve yeniden talep ediyoruz.”

“KANIT TOPLAMAK ZORUNDADIR”

“Soruşturma sürecinde iddiaların desteklenmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için kanıt toplanmak zorundadır. Bu sistemin bir avantajı sürecin gizliliğinin delilleri yok etme olasılığını ortadan kaldırmasıdır. Oysaki yargılamaya konu edilen suikast bölük pörçük edilerek yamalı bohçaya çevrilmiş ve adeta gizlilik şüpheli ve sanıkların lehine bir durum oluşturarark delillerin ortadan kaldırılması sürecine hizmet etmiştir.

Bu süreçte şifreler unutulmuş, mesajlar silinmiş, Iclous hesapları sıfırlanmış, telefonlar yanlışlıkla lastiklerin altına düşerek parçalanmıştır gibi gibi…..
CMK m.169’da soruşturma aşamasının düzenlenmesi, bu aşamada yapılan işlemlerin kayıt altına alınması ile düzenlenmiştir. Buna göre her soruşturma bir tutanağa kaydedilir. Bununla birlikte, soruşturma aşamasının temel faaliyetleri olan delillerin bulunması, elde edilmesi ve saklanması, kolluk kuvvetlerine izin verilmesi işlemlerinin tamamı tutanaklandırılmalıdır.
CMK m.157’ye göre “Soruşturma konusu, diğer kanuni veya savunma haklarına halel gelmediği ölçüde gizli tutulmaktadır.”. Soruşturma sürecinde gizlilik geçerlidir. Ancak artık başlayan bir yargılama bu konuda yarar kalmadığını ortaya koymaktadır. Bu şüphelerin gücü mahkemede tartışılmaya değer ve yeterli şüphe oluşturmuş ve bu suretle yargılamaya geçilmiştir.
Prensip olarak, yasama organları soruşturma gizliliğine izin verir, ancak bu gizlilik, işlemin yerine ve soruşturma bölümüne bağlı olarak farklı düzenlemelere tabidir. 

Soruşturma kapsamında beyan edilen tanıkların dinlenilmeksizin karar verilmesinin hatalı olacağı, tanıkların dinlenilmesi gerekmektedir. 19.07.2024 tarihinde dosya kapsamına bu tanıkların ifadeleri girmiştir ve bizler bu tanıkların heyetiniz huzurunda dinlenilmesi talebimizi ısrarla iletiyor ve tanıklar dinlenilmeksizin verilecek bir kararın eksiklik oluşturacağını ifade etmek istiyoruz”

“ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜR YARDIMCISI TANIK OLARAK DİNLENMELİ”

3 Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Öner tarafından ‘Sinan Ateş cinayetinde adı geçen eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın Bağlıca’da sokakta gözaltına alındığına ilişkin polis tutanağının sahte olduğu gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Bu suç duyurusu dosya ile ilişkili olup Asayiş Şube Müdür Yardımcısı’nın dosyada tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz.

Kerem Gökay Öner – Tanık olarak dinlenilmesini ve soruşturma dosyasının celbini talep edyoruz (Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdür Yardımcısı)

4 Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın o dönem yardımcılığını yapan polis müdürleri Alp Arslan ile Oben Özay, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu tarafından meslekten ihraç edildi.

Özay’ın Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi olayında, Cinayet soruşturmasını yürüten birimin en tepesindeki isimdi Asayiş Şube Müdürü olarak. Yakın zamanda Ateş suikastının kilit ismi MHP’li Tolgahan Demirbaş’ın, cinayetin işlendiği dönemde MHP Milletvekili olan Olcay Kılavuz’un yanından gözaltına alındığı yönündeki tutanağın imha edilerek yerine yeni sahte bir tutanak hazırlanması iddiasına adı karıştı. Aynı zamanda, Ateş’in öldürülmeden önceki son konum bilgisinin, suikastı gerçekleştiren kişilere ulaştırılması olayına adı karışan Mustafa Ensar Aykan’ın arkasındaki isimler.”

APPLE’A YAPILAN TALEP HAKKINDA

“5 Apple yazılan müzekkereye henüz bir cevap verilmediği gibi akıbeti hakkında sıhhatli bir bilgiye de erişilememiştir. Bu kapsamda dosyanın akıbetini etkileyecek bir delilin sonucu beklenileceği kanaatindeyiz. Aksi durumda bir karar yapılan yargılamanın sıhhatini tartışmalı olmaktan çıkaracak ve ortada bir yargılama olmadığını ispatlayacaktır.

3Ceza yargılamasının amacı hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delillerle, her türlü şüpheden arınmış bir şekilde maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.”

“AZMETTİRİCİNİN DOSYAYA DAHİLİ TALEBİNDE SAMİMİYİZ”

“Evrensel bir ilke olan maddi gerçeğin araştırılması ilkesi, soruşturma ve yargılama organlarının araştırmak zorunda oldukları bir yükümlülüktür. Maddi gerçeğe ulaşmada hayatın olağan akışına uygun olan akla ve mantığa uygun yöntemlerle hareket edilmesi gerekir. Gerçek, her türlü kuşku ve baskıdan uzak, rasyonel ve somut olayın özelliklerine uygun bir değerlendirilmeden sonra ortaya çıkarılmalıdır.

Kolluk görevlilerinin veya sanıkların kurgular üzerine dizayn ettikleri beyanları veyahut ikrarları ile hüküm kurulması ceza yargılamasının amacına uygun düşmez. Kaldı ki müştekiler adına bizlerde figüran sanıkların değil, gerçek azmettiricilerin bu yargılamaya dahili ile cezalandırılmasını talebimizde samimiyiz.

Bu anlamda duruşma sırasında dosyada adı geçen ancak ifade etmemize firsat verilmeyen kişiler hakkında yürütülen bir soruşturma ya da kovuşturmanın bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra varsa bu kişilerin beyanlarının ve bu kişiler hakkındaki tespit ve değerlendirme tutanaklarının getirtilmesinden ve sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırı olması nedeni ile kararı sakatlayacak ve bozmayı gerektirecektir.
Duruşma sırasında beyan ettiğimiz ancak sert ikazlar ile devam ettiremediğimiz sorularımızın öznelerini “CMK 225 iddianame ile bağlılık yönünde ki uyarının bu anlamda pekte yerinde ve isabetli olmadığının anlaşılacağı kanaati ile” yine ve tekraren vurgulayacağım. ”

“BU DOSYA ÖYLE BİR SONUÇLANMALI Kİ”

Saniye Ateş, Selma Ateş ve Sevda Ateş’in avukatı Onur Altuntaş’ın konuşması ise şöyle:

Yapılan bu yargılama öyle bir sonuçlanmalıdır ki;

1) Bir daha hiç kimse; Türkiye’nin başkentinde günlerce belinde 2 şarjör ve 46 mermi ile gezip sonunda da şehrin en merkezi yerlerinden birinde bir akademisyeni, bir doçenti, bir insanı öldürmeye cesaret edememelidir.

2) Bir daha hiç kimse; birinin öldürülmesinde görev almak için yüzlerce kilometreyi motorla kat ederek İstanbul’dan Ankara’ya gelip, cinayetin işlenmesinden sonra tetikçiyi sağ salim bu olayı tasarlayan ve azmettirenlerden birinin yanına götürmeye, kaçırmaları için katili teslim etmeye cesaret edememelidir.

3) Bir daha hiç kimse; öldürülmesine karar verilen bir kişiyi günlerce Başkent’in merkezinde takip edip, eylemin gerçekleştirileceği uygun yer ve zamanın belirlenebilmesini ve eylemin gerçekleştirilmesini sağlamaya cesaret edememelidir.

Bu yargılama öyle bir sonuçlanmalıdır ki;

4) Bir daha hiç kimse; işlemiş olduğu suçlar nedeniyle kesinleşmiş onlarca yıl cezası olmasına rağmen; yıllarca firar olarak gezmeye, istediği yere rahatlıkla gitmeye, bu esnada da suç işlemeye devam etmeye ve birileri tarafından kendisine verilen bir insanın öldürülmesi görevini çevresindekilerle birlikte organize etmeye edememelidir. cesaret

5) Bir daha hiç kimse; mensubu olmaktan gurur duyduğu bir camiada genel başkanlık yapmış bir akademisyenin öldürülmesi için uygun yer ve zamanın belirlenebilmesi adına emniyette ve diğer kamu kurumlarındakini dostlarından bilgi toplamaya, Mahkeme huzurunda ise bu yaptıklarının bilgi toplamaya başladıktan 5 gün sonra yaşanacak bir olayı protesto etmek için olduğu şeklinde, tarihlere bakıldığında ilkokul çocuğunun dahi anlayabileceği akıl ve mantık dışı bir yalan uydurmaya,
Cinayetin öncesinde ve sonrasında facetime, whats app gibi uygulamalar üzerinden onlarca kez, emir ve talimatlarını yerine getirdiği ve cinayeti birlikte tasarladığı kişilerle iletişim kurmaya,
Tetiği çeken katili kaçırmak için onu teslim alacağı yerin konumunu suç ortağı arkadaşına atıp ilgili kişilere iletilmesini sağlamaya,
Beklediği bu yere getirilen katilin önce saklanması sonra da kaçırılması için yine aynı suç ortaklarıyla birlikte hareket etmeye cesaret edememelidir.

Bu yargılama öyle bir sonuçlanmalıdır ki;

6) Bir daha hiç kimse; bu devletin onlara güvenliği ve asayişi sağlamaları için vermiş olduğu polislik ünvanını bir katilin Ankara’dan İstanbul’a rahat ve sorunsuz bir şekilde taşınması için kullanmaya,

Mahkeme huzurunda ise amaçlarının gece 12’de açılan mekanlara akşam üstü 67 gibi giderek eğlenmek olduğu şeklinde akıl ve mantık dışı bir yalan uydurmaya cesaret edememelidir.

7) Bir daha hiç kimse; tasarlanan bir cinayetin icra edilmesi için icraata giden tetikçinin rahat ve sorunsuz bir şekilde götürülerek icraatini gerçekleştirebilmesi için minibüsünü tetikçiye ve onun güvenle seyahat etmesini sağlayacak polis ünvanına haiz kişilere vermeye cesaret edememelidir.

Bu yargılama öyle bir sonuçlanmalıdır ki;

😎 Bir daha hiç kimse; mensubu olmaktan gurur duyduğu bir camiada genel başkanlık yapmış bir kişinin öldürülmesinden sonra tetiği çeken katilin kaçırılması için yol kenarında onu bekleyen kişinin beklediği yerin konumunu bu konumu tetikçiye ve onu taşıyan motorcuya atmaya,
Sonra da kuruma tahsisli olan ve kendisinin de kullanma hak ve yetkisinin bulunduğu çakarlı araçla, bu aracın tahsis edildiği kurumun önceki genel başkanlarından birini öldüren katili kaçırmak için kullanmaya cesaret edememelidir.

9) Bir daha hiç kimse; işlenen cinayetleri soruşturmakla görevli olan büronun başındayken, kendisinden talep edilen bütün kişisel bilgileri bazı kişi ve kurumların emir eriymiş gibi anında bulup iletmeye, kendisinin, ailesinin ve hatta Avukatının dahi kişisel bilgilerini verdiği insan öldürüldüğünde ise aylarca onunla ilgili soruşturmayı yürüten büronun başında durmaya cesaret edememelidir.”

“HİÇ KİMSENİN CESARET EDEMEMESİ GEREKEN FİİLLER İÇERİYOR”

Karşımızdaki sanıkların her birinin “Bir daha hiç kimsenin cesaret edememesini isteğimiz, toplumun huzur içerisinde yaşaması için bir daha hiç kimsenin cesaret edememesi gereken daha onlarca başka fiili bulunmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, cezasız kalan her suç faili daha da azgınlaştırır. Hesap sorulmayan her cürüm, yeni zulümlere davetiye çıkarır. Hesap sorulmayan her zulüm mutlaka tekrarlanır.
Bu davanın sonucu önümüzdeki yılların nasıl geçeceğini belirleyecek kadar önemlidir. Eğer bu yargılama az önce belirttiğimiz eylemlerin tekrarlanmasının önüne geçecek şekilde sonuçlanmazsa, bu işin arkasında her kim varsa daha da cesur olacak ve artık hiçbir kuralı tanımaz hale gelecektir.

Bunun ucu da toplumun tamamına olduğu gibi burada şu anda bu salonda oturan adının önündeki her ne olursa olsun herkese dokunacaktır.

Anlatmak istediklerimin anlaşıldığını düşünerek daha fazla uzatmak istemiyor ve sözlerimi Einstein’ın bir sözü ile bitirmek istiyorum:

“Dünyanın kötü bir yer olmasının nedeni kötü insanlar değil, kötü olanlara seyirci kalan insanlardır.”

SON DURUŞMADA NELER YAŞANMIŞTI?

Temmuz ayındaki son duruşmada, sanıklardan Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay tahliye edilmişti. 

Kaynak: TELE1

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İlahiyatçı Cemil Kılıç: "Atatürk karşıtlığı doğrudan doğruya İslam karşıtlığıdır" Köy okullarına bir bir kilit vuruldu, yüz binlerce öğrenci yollara döküldü... Taşıma giderinde rekor kırıldı Suriyelilere Kızılay yardım kartı dağıtılıyor, bedelini Türk halkı ödüyor! İşte ispatı Prof. Dr. Çilingiroğlu canlı yayında A Haber'e ayar verdi, spiker çaresiz kaldı !