Home
06 Eylül 2020 ( 90 izlenme )
Reklamlar

Şeyhleri cinsel istismardan tutuklanan Uşşakiler de devlete sızmış!


12 yaşındaki çocuğunu cinsel istismara maruz bıraktığı için tutuklanan Uşşaki tarikanın şeyhi Fatih Nurullah'ın kamu kaynaklarından yararlandırıldığı ortaya çıktı. Gazeteci Barış Terkoğlu Uşşaki tarikanın da devlete sızdığını belirtti. İlahiyatçı Cemil Kılıç ise, "Tarikatlarla, tıpkı bir terör örgütüyle mücadele edilir gibi mücadele edilmelidir" önerisinde bulundu



12 yaşındaki çocuğunu cinsel istismara maruz bıraktığı için tutuklanan Fatih Nurullah isimli tarikat liderinin, kamu olanaklarından yararlandırıldığı ortaya çıktı.

Devlet protokolünde ağırlandığı belirlenen Nurullah’ın başkanı olduğu federasyonun düzenlediği etkinlikte, ABB’nin mehter takımı sahne aldı. Nurullah’ın, katkısı için Gökçek’e ‘özel teşekkür’ ettiği etkinliği TİKA da destekledi.

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde küçük yaştaki çocuğa cinsel istismardan tutuklanan ve daha önce birçok kez devlet protokolünde ağırlandığı belirlenen Fatih Nurullah için kamu kaynaklarının da seferber edildiği açığa çıktı.

Nurullah’ın başkanı olduğu Dersaadet Tasavvuf  Yolu Dernekleri Federasyonu’nun Saraybosna’da düzenlediği Tasavvuf Musikisi Konseri’ni TİKA ve Yunus Emre Kültür Merkezi’nin desteklediği, Melih Gökçek’in talimatıyla belediyenin mehter takımının da konserde sahne aldığı öğrenildi.

ÖZEL HAYATLARINI MI TETKİK EDECEĞİZ?

Kendisini, 'Uşşaki Tarikatı Lideri' olarak tanımlayan Fatih Nurullah isimli şahıs, 12 yaşında kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu gerekçesi ile 28 Ağustos’ta tutuklandı. Gerçek adı Eyüp Fatih Nurullah Şaban olan tarikat liderinin AKP’li bazı isimlerle yakın ilişki içinde olduğu ortaya çıkarken eski Ankara Büyükşehir Belediyesi(ABB) Başkanı Melih Gökçek ile fotoğrafları da kamuoyuna yansıdı. Gökçek, Nurullah ile biri yan yana bir diğeri ise yemek masasında çekilen fotoğraflara ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Siyasilerin hayatları boyunca herkesle fotoğraf çektirebileceğini ifade eden Gökçek, “Fotoğraf çektirirken kişinin özel hayatını mı tetkik edeceğiz?” diye sorarak, ilişkisinin yalnızca bir fotoğraftan ibaret olduğunu savundu.

MELİH GÖKÇEK’E TEŞEKKÜR ETMİŞ

Ancak hem belediye arşivi hem de Kamu İhale Kurumu kayıtları, ikili arasındaki ilişkinin yalnızca bir fotoğraftan ibaret olmadığını ortaya koydu. Nurullah’ın başkanı olduğu Dersaadet Tasavvuf Yolu Dernekleri Federasyonu, 2013 yılında Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da tasavvuf musikisi konseri düzenledi. Nurullah, projenin TİKA ve Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nce de desteklendiğini söyledi. Programda, ABB’nin mehter takımı da sahne aldı. Etkinliğe, dönemin ABB Başkanı Melih Gökçek’in yardımcısı Ayhan Yılmaz’ın yanı sıra çok sayıda belediye meclisi üyesi de katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Nurullah, “Ankara Büyükşehir Belediyesi mehter takımının etkinliklerimize katılmasına katkısı olan Melih Gökçek Bey’e teşekkür ederim” dedi.

450 BİN TL HARCANDI

Birgün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre; ABB’nin ihale kayıtlarına göre belediye Kasım 2013’te, “Bosna Hersek’in Başkenti Saraybosna’da Saraybosna Üniversitesi’nin gerçekleştireceği programa mehter takımının katılımı organizasyonu işi” için ihale açtı. ABB iştiraki Anket A.Ş.’nin üstlendiği iş için 450 bin TL para harcandı.

NE İLK NE DE SON OLACAK

Ülkede birçok tarikat ve cemaat faaliyetlerine devam ediyor. Prof. Dr. Esergül Balcı’nın iki yıl önce hazırladığı rapora göre, ülkede 2,6 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı var. Ülkede belli başlı 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol mevcut. Sadece megakentte açıktan faaliyet yürüten tekke sayısı 445. Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Antep ve Urfa’da ise cemaat ve tarikatlara ait 800’ün üzerinde faal medrese bulunuyor.

SIK TARTIŞILMASI GEREK

Munzur Üniversitesi’nden sosyolog Yavuz Çobanoğlu, yıllardır ülkedeki cemaat ağlarını inceliyor. BirGün’e konuşan Çobanoğlu’na göre, Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah'ın 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunması ne ilk ne de son olacak. “Bu tarikatlar ve cemaatler meselesinin daha sıklıkla tartışılması gerek” diyen Çobanoğlu, ülkedeki tarikat ve cemaat ağlarını şöyle anlatıyor: “Uzun yıllar Gülen Cemaati bu devletteki kadrolaşmaların başındaydı. Gülen Cemaati tasfiye edildikten sonra bu devlet kadrolarının paylaşılması, dağıtılması pozisyonunu diğer tarikat ve cemaatler üstlendi. Peki, iktidarlar, 12 Eylül'den beri mevcut iktidarlar niye bu tarikat ve cemaatlere bu kadar önem veriyorlar? Çünkü tarikat ve cemaatler aslında İslamcılığın örgütlenme biçimleri olarak toplumda yer alıyor. Aynı örgütlenme biçimi üyelerine devlet kadroları, istikballer, yani gelecek vaat ediyor. Ve başarılı olduğunu düşündüğü kişileri de ya da farklı bir takım özelliklere sahip olduğu dindar gibi mesela, kişileri de devlet kadrosunu vererek orada örgütlenmelerini sağlıyor. Buradaki devamlılık bu kadrolar üzerinden gerçekleşiyor. Tabii ki bunları yaparken de tarikatlar toplumun alt sınıfındaki insanları hedef alıyorlar. Çünkü toplumun alt sınıfındaki insanların sürekli bir gelecek kaygısı var. Tarikat ve cemaatler alt sınıflara dinin makbul, dindarlığın makbul bir şey olduğuna öncelikle inandırmaya çalışıyorlar. Bu yapılar tabii ki alt sınıflardaki işçiler, yoksul kesimler üzerinde bir takım yardımlarla onların dayanışma duygularındaki eksiklikleri de gidererek bir takım sempatik durumlar oluşturuyorlar.”

SEKÜLER HAYATIN ÖNEMİ

Cemaat ve tarikatlara sağlanan ayrıcalıklar ortadayken bu yapılara karşı nasıl mücadele sürdürmeli? Çobanoğlu şöyle yanıtlıyor: “Çare kanımca, kamusal politikalar noktasında örgütlenmek, ısrarla seküler hayatın önemi konusunu savunmak, dini bir yapıya üye olmadan da yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olunabileceğini göstermek ve bu konularda iyi örnekler, iyi modeller oluşturmaktan geçiyor. Toplumsal mücadeleden bahsediyorum. Fakat en önemli yapılması gerekenlerden birisi de başka bir hayatın mümkün olduğunu ısrarla tekrar etmekten geçiyor.”

DİYANET İŞLERİ'NİN 'UŞŞAKİ' ÇELİŞKİSİ

UŞŞAKİ tarikatı lideri Fatih Nurullah’ın çocuk istismarından tutuklanması ardından açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanlığı, “İlim ve irfan ile alakası olmadığı halde, kendilerine menfaat devşiren din istismarcılarına karşı da aziz milletimizi bir defa daha uyarıyoruz” dedi. Bu açıklamanın ardından gözler, Diyanet’in Uşşakiler’e bakışına çevrildi. Diyanet, 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından cemaat ve tarikatlara ilişkin dikkat çeken bir çalışma yaptı. ‘Türkiye’deki DinîSosyal Teşekküller, Geleneksel DinîKültürel Oluşumlar ve Yeni Dinî Akımlar’ başlıklı rapor, ‘gizli’ ibaresi ile geçen yıl basına sızdırıldı. Diyanet’in Uşşakiler hakkındaki görüşleri de bu raporda mevcut.

Raporda Uşşakiler, Halvetiyye tarikatının iki kolundan biri olarak tanımlanıyor. Raporda ‘öne çıkan görüşleri’ başlıklı kısımda Uşşakiler’den şöyle bahsediliyor: “Genel olarak Cerrahilerin de Uşşakiler’in de gayeleri insanların nefis terbiyesini sağlamak ve tasavvuf ilmini yaygınlaştırmak olmakla birlikte Cerrahiler eğitim seviyesi ve kültür düzeyi yüksek bir kesim arasında yaygındır. Uşşakiler ise eğitim seviyesi ve kültür düzeyi vasat insanlar arasında daha yaygındır.”

Raporun ‘değerlendirme’ kısmında ise Halvetiyye tarikatının iki kolu hakkında şu ifadeler kullanılıyor: “Cerrahi ve Uşşaki tarikatları genellikle klasik tasavvufi anlayışı sürdürmektedirler. Bununla birlikte, günümüz iletişim araçlarını ve medya imkânlarını da kullanarak görüşlerini kitlelere yaydıkları görülmektedir. Cerrahi kolunun daha çok bazı entelektüel ve sanat çevrelerince ilgiyle takip edildiği müşahede edilmektedir.”

YİNE YAYIN YASAĞI KARARI

Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah’ın 12 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili haberlere yayın yasağı geldi. Olayı gündeme getiren Odatv’den yapılan açıklamaya göre, istismarın yaşandığı Akyazı’daki Cumhuriyet Savcılığı Odatv hakkında “gizliliği ihlal” suçlamasıyla soruşturma açtı ve “Türkiye’nin günlerce konuştuğu tarikatın lideri çocuk istismarından tutuklandı” haberine yayın yasağı getirildi. Açıklamada, Sulh Ceza Hakimliği’nin gönderdiği kararda linkin hatalı yazıldığı ancak zaten halen kapatılmış durumda olan portalın yayınını sürdürdüğü alana yasak gelmesini engellemek için haberin yayından kaldırıldığı ifade edildi. Açıklamada Akyazı Sulh Ceza Hakimliği’nin ayrıca olayla ilgili yapılacak bütün haberlere de yayın yasağı getirdiği belirtildi. Odatv’nin konuyla ilgili haberlerine de erişim engeli de getirilmişti.

***

İlahiyatçılar, Uşşaki tarikatının lideri Fatih Nurullah’ın, 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmasını Cumhuriyet'e yorumladı. İlahiyatçılar, “Cinsel istismar vakalarının önlenmesi için yasadışı oluşumlara son verilmeli ve laik eğitim tam anlamıyla uygulanmalı” diyor.

‘TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ MÜCADELE EDİLMELİ’

CEMİL KILIÇ: Tarikatlar yasadışı oluşumlardır. 677 sayılı kanunla tarikatlar, tekke ve zaviyeler yasaklanmıştır. Cumhuriyet devriminin en önemli kanunlarından biridir. Bu kanun ödün verilmeden uygulanması gereken bir kanundur. Günümüzde bu kanun uygulanmadığı gibi tarikatlar faaliyet icra ediyorlar. Kurdukları vakıflar ve dernekler aracılığıyla bunu yapıyorlar. Tarikatların mevcudiyeti suçtur.

Ben de doğrudan doğruya tarikatların varlığına karşıyım. Tarikatların denetlenmesi diye bir şey olamaz. Tarikatlarla mücadele edilmelidir tıpkı bir terör örgütüyle mücadele edilir gibi. Tekrar hatırlatıyorum 677 sayılı kanun hala duruyor kaldırılmış değil. O kanun Cumhuriyet devrim yasaları arasında en önemli kanunlardan biridir.

Tarikatlar içinde yaşanan istismar vakaları denetleme yoluyla veya başkaca yollarla önlenebilir, önlenemez tartışmalarını abes olarak telakki ediyorum. Tarikatlarda bu gibi istismarların sebebi ise haremlik selamlık olayı abartılmış durumda. Çocuk veya yetişkin yaşta kadın ve erkekler birbirinden tamamen yalıtılıyor.

Bu da hemcinsine yönelmek gibi ya da savunmasız küçük çocuklara yönelmek gibi sapkınlıklara sebep oluyor. Cinsel istismar vakalarının önlenmesi için laik eğitimin tam anlamıyla uygulanması gerekiyor. En önemli sorun laik eğitimden uzaklaştırılmış olmasıdır.

SİYASİLERLE PAZARLIK HALİNDELER

İHSAN ELİAÇIK: Tarikatlarda kadın ve cinsellik meselesi bir tabu olarak ele alınıyor. Sağlıklı bir cinsel hayat yaşamıyorlar. Kadınlar ve erkekler arasında sağlıklı bir iletişim kurulamıyor. Tarikatlardaki aşırı teslimiyetçi tutumda buna yol açıyor. 90’lı yıllarda bazı tarikatlar tekke ve zaviyeler kapatılmıştı.

Birçok tarikat görmezden gelinerek siyasilerle ilişki kurarak sanki hiç kapatılmamış gibi faaliyetlerine devam ediyorlar. Geldiğimiz noktada 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasının hiçbir anlamının kalmadığı, vakıf ve dernek adı altında siyasilerle pazarlık yaptığı ortadadır.

Mesela mevcut hükümeti bu konuda oldukça ileri noktada. Bunların cesaretlenmelerine etki uyandırdığını görüyoruz.

İSLAMA ALTERNATİF OLUŞTURDULAR

NAZİF AY: Diyanet’in bugünkü yapısı bunları destekliyor. Diyanet birtakım verdiği fetvalarla bunların temsilcisi gibi davranıyor. Ayasofya’da Diyanet İşleri Başkanı’nın kılıçla çıkması bile cemaat ve tarikatlara cesaret veriyor. Biz defalarca uyarmamıza rağmen AKP yine aynı hatayı yapıyor. Tarikatlar İslama alternatif oluşturdu. Aile hayatı ve cinselliğe dair bunların sapkın kaynakları var.

Kadınları ikinci plana bile almayan kadınlara öğüt adı altında birçok kitap yayımlanıyor bunlar tarafından. Kadınları şeytani bir varlık olarak kabul ediyorlar. Çağdaş yaşama ayak uyduramamanın faturası olarak zaaflarını da ortaya çıkarıyorlar. Hem lanet ediyorlar hem de lanet ettikleri düşünceye karşı birtakım sapkınlıklar geliştiriyorlar.

Dinin ana kaynaklarının neler olduğu ve nasıl yorumlanması gerektiğini ciddi bir din bilginleri komisyonu oluşturulması, tamamen siyasetten arındırılarak gerekmektedir. Aksi halde bunlar mahalle arasındaki dindar halka karşı etkili olmaya devam edecektir.

Yeni kuşakta İslam denilince hemen akla bunlar geliyor. Bu sebeple ateizm ve deizme büyük bir yönelim var. Bu kendi raporlarıyla da ortaya çıktı. Her anlamda tarikatların bir sapkınlığı temsil ettiğinin farkına varılması gerekiyor. Aksi halde bunun faturasını hepimiz ödüyoruz ve ödeyeceğiz.

2.5 MİLYON KİŞİNİN ORGANİK BAĞI VAR

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun 30 Kasım 1925’te yürürlüğe girse de tarikat ve cemaat faaliyetlerini sürdürüyor. Tarikatlarla ilgili araştırma yapan uzmanların raporlarına göre Türkiye’de 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol bulunuyor.

Sadece İstanbul’da 445 tekke faliyet yürütüyor. Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa’da ise cemaat ve tarikatlara ait 800’ün üzerinde faal medrese bulunuyor. Araştırmacılar, İstanbul’da “apartman medresesi” olarak kullanılan yer sayısın bilinmediği belirtiliyor. Türkiye’de 2.5 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı bulunduğu tahmin ediliyor.

***

"DEVLETTE MÜRİTLERİ VAR"

Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, "Ben bu grubun devlette Menzil gibi Hakyol gibi örgütlü olduğunu düşünmüyorum. Ama çok basit bir aramayla bu tarikat liderinin devletin zirvesindeki birçok kişiyle irtibatının olduğu görülebilir. Açılışlarda protokole oturtulan, kurdela kestirilen bir isim. Haliyle emin olun bunun devlette müritleri var" ifadesini kullandı.

İstismar haberiyle gündeme gelen son tarikat olan Uşşakiler üzerine, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu'nun soL'a verdiği röportaj şöyle:

 Tarikat ve cemaatlerde taciz ve istismar haberleri sürekli gündeme geliyor, birçoğu dokunulmaz olduğu için gündeme bile gelmiyor. Gündeme gelenlerden bir bölümü de çok kısa süreli yargılamaların ardından "aklanıyor". Bir tarikat şeyhinin istismar suçlamasıyla tutuklanması sonrası bu soruyu sormak tuhaf olsa da arkasında başka hesaplaşmalar da var mı bu adımın diye sorsak? 

Ben buradaki vakanın ortaya çıkmasının tarikat savaşı sayesinde olduğunu düşünmüyorum. Zira Şeyh Nurullah önceki hafta perşembe günü gözaltına alındı. Biz ise sonraki hafta salı gecesi bu haberi yapabildik. Bunun sebebi maalesef istismarın hem yargı hem de yıllardır bu tarikatle birlikte davrananlar tarafından duyurulmamaya çalışılmasıydı. Ortaya çıkarmak için çok uğraştık. Zaman zaman tarikatler arası savaş nedeniyle çeşitli bilgilere vakıf olsak da bu meselede 21 yıldır tarikatte olan bir babanın olayın örtülmesini kabul etmemesi sayesinde ortaya çıktı. 

Kasımpaşa merkezli olarak ortaya çıkan ve büyüyen bir tarikattan söz ediyoruz. Tarikatların özellikle AKP iktidarında devletin çeşitli kademelerinde güç kazandığı biliniyor. Bu tarikatın devlet içinde hedef aldığı, örgütlendiği alanlar var mı?

Elbette var. Ben bu grubun devlette Menzil gibi Hakyol gibi örgütlü olduğunu düşünmüyorum. Ama çok basit bir aramayla bu tarikat liderinin devletin zirvesindeki birçok kişiyle irtibatının olduğu görülebilir. Açılışlarda protokole oturtulan, kurdela kestirilen bir isim. Haliyle emin olun bunun devlette müritleri var.

"İKTİDARI AÇIK BİR ŞEKİLDE DESTEKLİYORLARDI"

AKP ile zik zaklı bir ilişkisi olduğu biliniyor bu tarikatın. Erdoğan'ı padişah ilan ettikleri de oldu, misyonunu tamamlandığını söyledikleri de. Ankara'da koca bir külliye inşa eden bu tarikatın AKP ile bağına ve son dönemdeki ilişkisine neler söylersiniz?

Sizin de söylediğiniz gibi zaman zaman eleştiriyorlar. İlgi gördükleri oranda da destekliyorlar. Tarikatlerin birçoğunun tavrını iktidardan aldıkları pay belirliyor. FETÖ için nasıl geçerliyse Menzil için de Uşşakiler için de geçerli. Ancak son dönemde bu tarikat iktidarı açık bir şekilde destekliyordu.

İtiraf var, tutuklama var, her şey ortada... Yine de yayın yasağı, engelleme geliyor habere. Nasıl bir gerekçe ile yayın yasağı geldi bu habere ve ne söylemek istersiniz bununla ilgili?

Burada çok açık bir şekilde yargı mensuplarının olayı örtme çabası var. Bakın mahkeme kararı bana geldikten sonra saatlerce anlamaya çalıştık. Bir kere erişim engeli vermeye çalıştıkları mahkeme kararını bile doğru yazamamışlardı. Öte yandan "aynı konuda bundan sonra yapılacak haberlere" de erişim yasağı getiriyordu. Yargı, tecavüzcü "hatırlı" ise olayın konuşulmasını istemiyor. Bunu da "gizliliği ihlal" gibi sudan bir bahaneye dayandırıyor. Oysa ben bundan birkaç ay önce tutukluyken iddianamemi yazan savcılar kendi elleriyle yandaş medyaya  bilgi ve belge veriyordu. Yargı Türkiye'nin en güvenilmez kurumu olarak beni artık şaşırtmıyor.

'EN TALİHSİZ OLAN ÇOCUKLAR'

Tarikatlerle ilgili bu tür taciz, tecavüz, istismar olayları artık o kadar sık gündeme gelir oldu ki... Bunun kaynağında ne var sizce? Ve tabii çözüm yolu için ne yapılabilir. 

Bakın taciz, tecavüz, istismar her yerde var ve her görüşün sorunu. Ancak tarikat yapılanmaları cinselliği sert bir tabu söylemiyle sunarken, içlerindeki taciz, tecavüzleri normalleştiren bir hayat sürüyorlar. Aklını bir şeyhe, bir hocaya teslim edenler, yat deyince yatanlar, kalk deyince kalkanlar kaçınılmaz olarak emir verenlerin arzularının nesnesi haline getiriliyor. Bu konuda da en talihsiz olanlar çocuklar. Zira kendilerini savunamıyorlar. Hatta istismara uğradıklarını bile anlamıyorlar. Daha beteri, bu tarikat yapıları kimi dini söylemleri kendilerine alet ederek çocuk istismarını meşru bir şeymiş gibi sunuyor. İşte bakın Uşşaki şeyhine kendi yaptığını dinsel bir kılıf içine sarmış. Badeci şeyhte de Fıkıh Der'de de hep böyle. Haliyle biz kendi bedeni hakkında özgür karar veren insan olmak istiyorsak yurttaşlarımızı bu ağdan kurtarmamız lazım.


http://www.krttv.com.tr/gundem/seyhlericinselistismardantutuklananussakilerdedevletesizmish45966.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Devlet erkanı Anıtkabir'de, TBMM 104 yaşında: 23 Nisan töreni düzenlendi RTÜK durmuyor... Ceza üstüne ceza! Fırat Nehri'ne siyanür sızdı mı? Erzincan Valisi'nden açıklama geldi Öğrencilerin parasını tatile harcayan müdüre kınama cezası!