Home
03 Aralık 2017 ( 2231 izlenme )
Reklamlar

Süleyman Aslan'ın avukatı konuştu: Ayakkabı kutularındaki paralara ne oldu?

Sarraf'ın "Rüşvet verdim" dediği eski Halkbank yöneticilerinden Aslan'ın avukatı Şen, "Bu şahsın tanıklığının Türk hukukunda da bağlayıcı bir tarafı yok" dedi. Türkiye'de takipsizlik kararı verilen davanın da yeniden açılmayacağını düşünen Şen, "ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne bu şekilde bir dayatma yapma hak ve yetkisi yok" ifadesini kullandı.

ABD’de süren Hakan Atilla (Halkbank'ın eski yöneticisi) davasında tanıklık yapan İran asıllı işadamı Rıza Sarraf’ın rüşvet verdiğini söylediği eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın avukatı Ersan Şen, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu...

ABD’de görülen davada Reza Zarrab’ın sanıklıktan tanıklığa geçmesi, Türkiye için ne anlam ifade ediyor?
Zarrab’ın sanıklıktan tanıklığa geçmesi meselesinin esasında Türk hukukunda karşılığı yok. Çünkü bizde savcı pazarlık yapmak suretiyle, “Ben bu davada bu kişiyi tanık olarak dinleteceğim, sanık olarak yargılanmasını istemiyorum” diyemez. Bizde etkin pişmanlık vardır ama yetki mahkemededir. ABD’de ise savcı ile Zarrab, avukatı huzurunda bir anlaşmaya varmış gözüküyor.

'BAĞLAYICILIĞI YOK'
Burada bu tanıklığın doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlayan bir tarafı yok. Çünkü biz Uluslararası Adalet Divanı’nda veya BM’nin İran meselesinde tatbik ettiği herhangi bir kısıtlamayı ihlal ettiği iddiasıyla itham edilen bir ülke değiliz. Bu şahsın tanıklığının Türk hukukunda da bağlayıcı bir tarafı yok.

BİZDE 'SUÇU KABUL EDİYORUM' BASKISI OLAMAZ
Türkiye’de bitmiş bir yargılama var. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nde İran ticareti ve yaptırımları konusunda 16 Ekim 2014 tarihinde verilmiş bir takipsizlik kararı var. 63 sahifeden ibaret bu karara da bakılıp süreç ona göre değerlendirilmelidir. Türkiye’deki yargılamanın yeniden açılması yeni delil, etkili delil ve sulh ceza hâkimliğinin izniyle mümkün olabilir.

Ancak bizde “Suçu kabul ediyorum” baskısı olamayacağı için verdiği ifadenin burada hukuki bağlayıcılığı yoktur, dikkate alınacağını da düşünmüyorum. Özetlemek gerekirse, Zarrab’ın orada ceza tehdidi altında ifade vermesi ve bu şekilde bir usulün bizde olmaması nedeniyle burada “Yargılama sürecini tekrar açalım” denilemez.

'ABD USULE UYGUN HAREKET ETMEDİ'

"Zarrab’ın ABD’deki ifadelerinden hareketle, burada takipsizlik kararı verilen davanın yeniden açılma ihtimali yok" diyorsunuz, doğru mu anladım?
Ben, olmayacağını düşünüyorum. Olmayacağını düşünme sebebim, ABD’nin delillerin oraya taşınmasında usule uygun hareket etmemesi ve dediğim gibi Zarrab’ın ceza baskısı altında tanıklık yapıyor olmasıdır. ABD Reza Zarrab’a bu deliller üzerinden baskı yapıyor ama deliller oraya usule uygun götürülmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nden bu belgeleri nasıl götürdünüz? Aramızda Adli Yardım Sözleşmesi’nin 20 ve 21. maddeleri var. Bunların ne şekilde Türkiye’den alınacağına dair sözleşme var. Ayrıca o delillerin burada hukuka aykırı olarak elde edildiği savcılık kararlarına geçti. ABD hukuk sisteminde usule uygun toplanmayan deliller sanık aleyhinde kullanılamaz. Bunu nasıl aşacaklar? O delilleri nasıl muteber hale getirecekler?

'ASLAN'LA İLİŞKİM 2014 SONUNDA BİTTİ'

Siz o dönem Süleyman Aslan’ın avukatıydınız. Hâlâ avukatı mısınız?
Vekâletnamem var ama şu an aktif bir işini takip etmiyorum.

Bu sizin tercihiniz mi, onun mu?
Bu bir tercih değil. Ben bu işe 17 Aralık 2013 tarihi gecesi sabaha karşı girdim ama Süleyman Aslan’ın veya bir yakınının davetiyle değildi. Beni çağıran, Halk Bankası yönetimiydi. Gittiğimde şahsın ev ve işyeri araması bitmişti, polisler henüz çıkmamıştı. Kendisini orada değil, götürüldüğü emniyet binasının nezarethanesinde, zannediyorum 18 Aralık 2013 gecesi 01.30 02.00 sıralarında gördüm. Öncesinde tanışmıyorduk. Bu işle sınırlı olarak avukatlığını yaptım.

İlişkiniz tam ne zaman bitti?
16 Ekim 2014’te takipsizlik kararının verilmesi ve devamındaki 12 ayda o işin sonuçlarının takip edilmesinin ardından, yani 2014 sonu itibarıyla avukatlığım sonlandı. Dediğim gibi, vekaletnamesi hâlâ mevcut ama aktif bir dosyasını takip etmiyorum.

Zarrab’ın ABD’de yargılandığı bugünlerde Süleyman Aslan sizinle irtibata geçti mi? Nerede olduğunu biliyor musunuz?
Avukatlık Kanunu sınırları çerçevesinde konuşmak durumundayım. İrtibata geçmedim, nerede olduğu konusunda da bilgim yok. Bağlantımız, o dosya kapandıktan sonra bir müddet meseleyi değerlendirmenin ötesinde devam etmedi.  Halk Bankası Genel Müdürlüğü görevinden alındıktan sonra Halk Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine geçmişti. Sonra da Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu.

'ASLAN'IN ZARRAB'DAN RÜŞVET ALDIĞI VEYA...'

Amerika’da görülen davada, Hakan Atilla’nın Süleyman Aslan’a yönelik bazı ithamları var. Atilla’nın avukatı Victor Rokko, “Süleyman Aslan, Zarrab’dan utanmazca rüşvet aldı” diyor. Zarrab da mahkemedeki açıklamalarında Aslan’a rüşvet verdiğini söyledi. Söz konusu dönemde Süleyman Aslan’ın avukatlığını yapmış biri olarak bu iddialara ne diyorsunuz? Siz Aslan’ın rüşvet aldığını düşünüyor musunuz?
Benim kendisini tanıdığım dönem, 17 Aralık 2013 sonrasıdır. Evveliyatıyla ilgili bilgimin olabilmesi mümkün değil. Bildiğim, savunmasını dinlediğim kişi rüşvet suçlamalarının hepsini reddetti, "Mesleki kuralların bana tanıdığı yetkiler ve haklar çerçevesinde hareket ettim" dedi. Bunları sorgusunda ve poliste verdiği ifadede de teknik olarak açıkladı. Yani hukuki yardım verdiğim sırada kendisi rüşvet aldığı ya da Zarrab’ın rüşvet verdiği yönünde herhangi bir açıklamada bulunmadı.

Evindeki aramada bulunan paralarla ilgili "Bunlar benim herhangi bir işi yapıp yapmama karşılığında aldığım paralar değil" dedi.

'PARALAR, ASLAN'A İADE EDİLMEDİ'

Ayakkabı kutularında bulunduğu söylenen, bir iddiaya göre 4.5 milyon dolar, başka bir iddiaya göre 2.5 milyon dolar artı 2.5 milyon euro olan paralardan söz ediyorsunuz…
Evet, o civarlarda. Farklı para çeşitleri olduğu için ikinci söylediğinizin olma ihtimali var. Kendisi bunların hiçbirini geri almadı. Hep söylediği şuydu: “Hodri meydan, benim mesleki olarak Türk kanunları çerçevesinde bu şahıstan rüşvet almam karşılığında yaptığım bir iş var mı?” Halk Bankası’ndan gelen raporlar ve savcılığın araştırması sonucunda, Süleyman Aslan’ın böyle bir suistimali olmadığı görülüyor. Suistimal olmadığına göre neyin karşılığında neyi alacaksınız?

"Suistimal yok"tan kastınız nedir?
Usulsüz bir kredi açmak, vermemesi gereken komisyon oranlarını vermek, yapmaması gereken bir işi menfaat karşılığında yapmak gibi bir suistimali yok. Bir banka genel müdürü olarak bu şekilde hiçbir iddiayı kabul etmediği gibi, hakkında bir kamu davası açmayı yeterli kılacak delil de bulunmadı. Sonuçta sayın savcı, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Zaten bu, Süleyman Aslan’ın veya benim tasarrufumda olamaz. Ben, hukuki yardımda bulunan olarak Süleyman Aslan hakkında ortaya konulan iddiaları, tabii ki onun avukatı olarak destekleyen durumunda olurum. Süleyman Aslan, bu paraların hangi amaçla verildiğini ve nereye harcanacağını ifade etti ve bunlara ait belgeleri de dosyalara koydu. Bu konuda tanıklar da dinlendi.

Ayakkabı kutularından çıkan paralar Süleyman Aslan’a iade edilmedi mi?
Ayakkabı kutularında çıktığı iddia edilen paralar, avukatlığını yaptığım dönemde, Süleyman Aslan’a herhangi bir şekilde iade edilmedi.

'ZARRAB'LA 23 KEZ GÖRÜŞTÜK'

Peki siz Reza Zarrab ile tanışıyor musunuz?
Bu soruşturma sürecinde tanıdığım bir insan. Şahsen cezaevinde konuşmuşluğum var ama dışarıda görüşmüşlüğüm veya öncesinde tanımışlığım yok. 23 kez görüştük. Bilgilerim itibarıyla, bugün ABD’de verdiği ifadelere benzer bir ifadesi olmadı.

"Rüşvet verdim" diye bir ifadesi olmadı mı yani?
Hayır, olmadı.

Sizce bu davaya karşı çıkmak bir yurtseverlik ölçütü mü? Milli çıkarlar ile rüşvet iddiaları birbirine karışmıyor mu?
Toplumda yanlış bir algı var. ABD orada, Türkiye’de görülen yargılamaya yönelik suçları ya da rüşvet iddialarını yargılamıyor. Böyle bir yetkisi yok. Dolandırıcılık suçu, ancak hileli hareketlerle ve esaslı hataya düşürme ile mümkündür. Bu konuda ABD’nin ve bankalarının İran ticareti kapsamında dolandırıldığı söylenebilir mi? Bu suç, ABD’ye gitmeden, ABD vatandaşı ve şirketi olmayan bir kişi veya şirket tarafından nasıl işlenebilir? ABD şu an ‘uzun kol yargı yetkisi’ni işletiyor.

Ama ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne bu şekilde bir dayatma yapma hak ve yetkisi yok. "Sen doğalgaz ve petrol alabilirsin, BM ile kendi işin neyse görebilirsin ancak benim paramı ve benim bankamı kullanarak yapacaksın" diyor. Çünkü dolar kullanıyorsam onun sisteminden geçmek zorundayım. Dolayısıyla, seni mecbur bıraktığı parasıyla esasında senin içişlerine karışıyor. Burada yapılan ticarette, Halk Bankası para kazanmıştır. Kayıtlara geçmiştir, 320 milyon TL gibi bir paradan bahsediliyor. Türkiye Cumhuriyeti, İran’la tarihinde olmadığı kadar ticaret yapmıştır. Bu süreçte Türkiye’nin milli bir bankasının zarar görme ihtimalini dikkate aldığımızda, elbette bu süreçte milli menfaatlerimizin yanında durmak lazım.

Sarraf davası ABD'nin dolar hegemonyasının güvencesi mi?
Biz İran’dan petrol ve doğalgaz almak zorundayız, muhtacız ve komşuyuz. Türkiye Cumhuriyeti şu anda Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı ihlal etmekle de itham edilmiyor. ABD "Sen benim bankalarımı dolandırdın. Eğer dünya üzerinde Amerikan parasıyla alışveriş yapıyorsan bu birkaç şekilde mümkün: Bir, Hong Kong, Tokyo, Manila, Singapur’dan işlem yapacaksın. Onlara benim paramı işletme imkânı veriyorum. İkincisi, New York’taki bankalarımın yurtdışındaki temsilcilikleri. Ya da sen dolar cinsinden döviz gönderiyorsan, burada Amerikan Hazinesinin gözetleme yetkisi verdiği bir bankanın kontrolünden geçeceksin. Sen burada bunları kandırdın" diyor. Nasıl kandırdım!

Mülkiyet sistemine göre kandırdığını iddia ettiği şirketler Amerikan şirketi değil. Amerikan vatandaşı veya Amerikan şirketi olsa sen bunu dünyanın her yerinde tatbik edebilirsin, ama “Türkiye’den de bunu yaptıysan Amerikan bankalarını yanılttın” diyor. Ayrıca mahkemede bazı sorularda, Türk parası cinsinden yapılan ticarete de müdahale etmeye kalktıklarını gördüm. Rüşvet iddialarının senin davanla ne ilgisi var? Zaten şahıs söylüyor. Eğer onun söylediklerine inanacaksan, bunlarla nereye varmaya çalışıyorsun?

'TÜRKİYE'DE KİMİ KESİMLER ARKASINDA DURURDUK DİYOR'
Netice itibariyle siz bununla iç siyaseti de şekillendirebilirsiniz. Amerika Birleşik Devletleri bu tip konuları kullanabilir. Türkiye’de kimi kesimler "Rüşvet gibi birtakım iddialar olmasaydı, biz bu meselenin arkasında dururduk" diyor. Birileri, "Siz ABD’nin gücünü biliyorsunuz, niye buna rağmen yaptınız?" sorusunu sorarsa oturup bunu özeleştiri şeklinde tartışırsınız. Biz bunu konuşamıyoruz: Biz şu an Zarrab’ın kime ne verdiğini konuşuyoruz. Böylece içeride birleşemeyerek ve buradan kendine yönelik sonuçlar çıkarmak suretiyle, ABD’de yürüyen bu davanın neredeyse içerideki siyaseti dizayn etmesini bekliyoruz.

http://www.abcgazetesi.com/suleymanaslaninavukatikonustuayakkabikutularindakiparalaraneoldu70663h.htm

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Diploması olmayan muhtar bile olamayacak! Göreden alınması herkesi şoke etmişti! Amiral Yağcı'dan flaş talep! Gaziantep'te ezan okundu, vatandaş yemek sırası bekledi! Fatma Şahin'den açıklama '500 kişilik iftarlık hazırlamıştık, Ancak kurduğumuz Ramazan Sokağı’na 4000 kişi geldi' Ümit Özdağ’dan flaş iddia: "30 bin kişilik Suriyeli dini grup Gaziantep’te bir mahalleye yerleştirildi"