Türkiye'nin ekonomide yaşadığı kayıp, son açıklanan Yeni Ekonomi Programı'nda da net bir şekilde görüldü. 2013 yılında belirlenen 2023 hedeflerinde kişi başı 25 bin dolar gelir ve 500 milyar dolar ihracat, yerini 10 bin dolar gelir ve 214 milyar dolar ihracata bıraktı.
Bu hedeflerin bile tutmasının kuşkulu olduğunu söyleyen Gelecek Partisi Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente, Türkiye'nin daha önce AB'nin gelir seviyesine yaklaşan ve yatırım yapılabilir ülkeler grubunda olduğunu, ancak şimdi Afrika ülkeleri seviyesine indiğini belirtti.
Mente, “Türkiye her alanda olduğu gibi dış ticarette de hedef küçültüyor. Cumhuriyetimizin 100. yılı için konulan hedeflerin her birine ulaşmak imkansız hale gelince 2053 telaffuz edilmeye başlandı. Oysa ki bundan 10 yıl önce 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat ve 25 bin dolar kişi başı gelir hedefi konmuştu” dedi.
Yatırımda Tanzanya ve Senegal gibi ülkeler gibi aynı seviyelere gelindiğini anlatan Mente, “Türkiye yönetim değişikliğine gidip Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile tüm yetkiyi bir kişiye ve onun aile yakınlarına verince hedefler de şaşmaya başladı. Rasyonel olmayan politikaların ve komplocu yaklaşımların sonunda savrulup duruyoruz” diye konuştu.
Daha önce Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nda (DEİK) genel sekreterlik görevlerinde bulunan Gelecek Partisi Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente, dış ticaret konusunda oldukça uzman bir isim.
Türkiye'nin kilogram başına ihracat değerinde düşüş olduğunu söyleyen Mustafa Mente, şu anda bu değerin 1.06'a dolara indiğini belirtti.
Başkanlık sisteminden önceki son yıl olan 2017'de bu değerin 1.36 dolar olduğunu hatırlatan Mente, şöyle konuştu:
“Yeni yatırım olmadan üretim ve ihracat artışı olması mümkün değildir. Türkiye neden ihracatını artıramıyor, çünkü yeterince yatırım ve teknolojik üretim yapılmıyor.
Türkiye düşük ve orta düşük teknolojik sektörlerden çıkıp orta yüksek ve yüksek teknolojik sektörlerde üretim yapmadıkça ancak yakın pazarlara harcı alem mallar satan bir ülke konumunda kalır.
Oysa her alanda yaşanacak bir canlanma ve küresel ekonomi ile barışık bir ortamda iç ve dış yatırımla beraber dış ticarette yeni hedeflere ulaşmak mümkün olacaktır.”
Hükümetin ithalata karşı aldığı önlemlerin kapsamlı bir sanayi politikasının uygulamaları olmadığını ifade eden Mente, “Tam tersine döviz talebini engellemeye yönelik bir önlemdir, böyle olunca da içerideki üretimi pahalı hale getirmekten başka bir işe de yaramamaktadır.
Türkiye'nin bu yıl yaptığı ithalatın %77'si ara malı ve ham maddelerden oluşuyor. Yani içeride üretimin devam etmesi için gerekli. Yine üretim için makine ve teçhizat gerekli, bunun da ithalattaki payı %13, tüketim malları ise ancak %10'u oluşturuyor. Hükümetin ucuz üretim merkezi ve vergi politikalarının hedefi haline koyduğu Çin'den ithalatın düşmesi beklenmez miydi? Hem de bu ülke Covid19'un merkezi iken. Tam tersine yılbaşından bu yana Çin'den yapılan ithalat %19.38 artmış” dedi.
Türk Lirası'nın yakın tarihin en düşük değerinde olduğunu vurgulayan Mente, “İthalatta binlerce ürün grubuna vergiler kondu. Böyle bir ortamda ihracatın sıçraması, ithalatın da azalması beklenir. Oysa Türkiye'nin ihracatı düşerken, ithalatı artmaya devam ediyor. Bu yılın ilk 9 ayında ihracat %10.87 düştü, buna karşılık ithalat %1.53 arttı” ifadelerini kullandı.
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/tanzanyavesenegalileayniligedustuk6074586/