CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gazeteci Uğur Dündar arasındaki tartışma alevlendi.
Dündar, Kılıçdaroğlu hakkında "siyasi rüşvet" iddiasında bulunurken, Kılıçdaroğlu'nun, "Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin "Bizim Uğur"u, TRT Genel Müdürü…" cevabı dikkat çekti.
Söz konusu iddiayı ünlü aktör Tarık Akan’ın yıllar önce yazdığı 12 Eylül günlerini anlatan bir kitabında yer verdiği ortaya çıktı.
"BEN TRT GENEL MÜDÜRÜ OLACAĞIM"
Polis karakoluna götürüldüğünde Uğur Dündar'ın da geldiğini belirten Tarık Akan'ın Dündar'ın ağzından şunları yazdığı görüldü:
"Ben TRT Genel Müdürü olacağım; nezaket ziyaretine geldim. Dışarıda herhangi birisine söylemek istediğin bir şey varsa yardımcı olabilirim."
Aslında diyaloğun lafın gelişi spontane bir şekilde ortaya çıktığı görülüyor.
"YUMRUK YUMRUĞA KAVGA ETMİŞLİĞİMİZ BİLE VARDI"
Kitabın ilgili bölümü ise şöyle:
“Saat on dolayında ilk kez gördüğüm bir polis hücreye geldi: ‘Hadi bakalım Tarık, gel!’
Elim ayağım kesildi. Midemden yola çıkan ılık bir yumru tüm bedenimi dolaştı. Yutkundum. Hüseyin’le göz göze geldik; bakışlarımızla vedalaştık.
Ayakkabılarımı giydim. Polis koluma girdi. A’nın kulübesinin yanındaki büyük demir kapının yanında yüzümü duvara çevirdi, gözlerimi bağladı. Demir kapı açıldı. Polis koluma girdi, yürüdük. Ara sıra, ‘merdiven var,’ ‘merdiven bitti,’ gibi şeyler söylüyordu. Durmadan yürüdüm. Günlerce hiç hareket etmediğim için soluk soluğa kalmış, yorulmuştum. Yanımdan geçenlerle birkaç kez çarpıştık.
‘Başını eğ!’ başımı eğiyorum. ‘Basamak!’ ayağımı kaldırıyorum. Sonunda durduk. Gözlerimi açtılar. Bir yazıhanedeydim. Her yer lambri kaplıydı. ‘müdür’ yazan bir kapının önünde dikiliyorduk. İçeriye birileri girip çıkıyordu.
Sonunda beni de içeriye soktular. Müdür t. masada oturuyordu, tam karşısında Uğur Dündar duruyordu. Onu Bakırköy’den tanıyordum. Kapının yanında ayakta dikildim, ama hiç halim yoktu, sırtımı duvara yaslamıştım.
Uğur bana döndü:
‘Geçmiş olsun Tarık.’
Müdür, mesafeli bir yakınlık göstermeye çalışıyordu: ‘nedir bu halin tarik, perişan görünüyorsun?’
‘Aşağısı bit ve pire kaynıyor, geldiğim günden beri ne sorgum yapıldı, ne bir şey.’
Müdür, ‘Oğlum biraz dayanıklı ol. Bak aşağıdaki i*nelere, ne kadar dirençliler.’
‘Hepimizin yaşamları kısıtlandı. Körü körüne bir bekleyiş içindeyiz. Katlanmak her geçen gün zorlaşıyor.
İnsanca tepkiler vermekten vazgeçmeye dayanıklılık diyorsanız, gerçekten de dayanıklı değilim öyleyse. Artık nereye gönderileceksem gitmek istiyorum; hapishane ya da her neresiyse…’
Müdür, ‘Oğlum sana iyi davranıyorlar, değil mi? aşağıda sana sıcak yemek söyleyeyim; biraz beslen, kendine gel. Senin sinirlerin bozulmuş, böyle olmaz.’
O sırada kapı açıldı. Bir polis, ‘Müdürüm çözüldü, ötmeye başladı,’ dedi.
Müdür hemen yerinden kalkıp hızla dışarı çıktı.
Ben Uğur’la odada yalnız kaldım. Yıllar sonra ilk kez karşılaşıyorduk. Aramızda bir dostluk, arkadaşlık olmadığı gibi gençliğimizde yumruk yumruğa kavga etmişliğimiz bile vardı. Soğuk bir hava ve yapmacık jestler aramızda dolandı.
‘Tarık, benden istediğin bir şey var mı?’
‘Yok, sağ ol.’
‘Ben TRT genel müdürü olacağım; nezaket ziyaretine geldim. Dışarıda herhangi birisine söylemek istediğin bir şey varsa yardımcı olabilirim.’
‘Yok, teşekkür ederim.’"
TARIK AKAN NE DEMİŞTİ?
Öte yandan Tarık Akan, hayattayken Uğur Dündar'la ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
"İzmir'de yayımlanan bir gazetenin asılsız haberinde "Anne Kafamda Bit Var" adlı kitabım konu edilmiş ve 12 Eylül döneminin faşizan eğilimlerinin ayyuka çıktığı süreçte siyasi şubede yaşadıklarım çarpıtılmak suretiyle ve kitapta hiç söz edilmediği halde dostum Uğur Dündar'ın bu olaylara ilgisiz ve duyarsız kaldığı gibi bir izlenim yaratılmak istenmiştir.
Uğur Dündar aleyhine asılsız şekilde dile getirilen haberi üzülerek okudum. Kitapta da belirtildiği gibi, Uğur'la o zamanlar özel bir yakınlığımız olmamasına rağmen, kendisi siyasi şubeye kadar gelerek bana bir isteğim olup olmadığını sormuş ve yardım etmeye çalışmıştır. Gerçek bu olmasına karşın sanki yeni bir şeymiş ve Uğur Dündar'ın olaylarda bir kusuru varmış gibi yansıtılması doğru olmamasının yanı sıra, değerli gazeteci dostum Uğur Dündar'a yapılmış büyük haksızlıktır. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım."
Yeniçağ