İktidarın politikaları sonucu yaşanan ekonomik kriz, gün geçtikçe etkisini hissettiriyor. Özellikle dar gelirli vatandaşlar, çocuklarının dahi yiyeceğinden kısmak zorunda kalıyor. Çünkü markette ve pazarda fiyatlar ateş pahası.
Eskiden kiloyla alışveriş yapan vatandaşların, son aylarda birkaç yüz gramla hatta taneyle alışveriş yaptığı da görülüyor. Bu kişilerin sayısı da gün geçtikçe artıyor. Çünkü ev kirası, elektrik, doğalgaz ve su faturasını ödedikten sonra bütçeden geriye neredeyse hiçbir şey kalmıyor.
ÇOĞU TEZGAHTA FİYATLAR YER ALMIYOR
Öte yandan artan fiyatlar karşısında pazarcı esnafı da kendince bazı yöntemlere başvurmak zorunda kalıyor. Artık çoğu tezgahta fiyat etiketi yer almıyor. Bazı tezgahlarda ise meyvesebzelerin yarım kilo fiyatlarına yer veriliyor. Pazarcılar, müşteriyi “kaçırmamak” için böyle yapmaya başladıklarını anlatıyor.
Çünkü özellikle sebze fiyatları, görenleri kaçıracak cinsten. Örneğin; patlıcanın kilosu 30 lira, ıspanağın kilosu 10 lira, dolmalık biberin kilosu 24 lira, fasulyenin kilosu 30 lira, kırmızı kapya biberin kilosu 30 lira, domatesin kilosu 1215 lira, salatalığın kilosu 25 lira…
İstanbul Şişli'de Feriköy Lalaşahin Pazarı'nda vatandaşa mikrofon uzatıldı, “Pazarda bir gün böyle fiyatlarla karşılaşacağınız aklınızın ucundan geçmiş miydi?” diye soruldu. Verilen yanıtlar şöyle oldu:
“GARİBANIN HALİNE BAKSINLAR”
Musa Ateş: “'Türkiye güllük gülistanlık' diyorlar ama gelip görsünler, şu garibanın haline baksınlar. Çarşıpazarı dolaştınız, siz ne görüyorsanız ben de aynısını görüyorum. Ben 1946 doğumluyum, böyle bir şey görmedim… Türkiye ne savaşta, ne kıtlıkta… Nedir? Biz ihracat yapamıyoruz. İhracat yapmayan bir toplumdan ne köy olur ne kasaba olur. Halimiz de böyle olur.”
“ISPANAĞI ÖNCEDEN KİLOYLA ALIRDIM, ŞİMDİ YARIM KİLO ALDIM”
Songül Gıcır: “Uygun değil fiyatlar. Her şeyi alamıyoruz. (Pazarda bir gün böyle fiyatlarla karşılaşacağınız aklınızın ucundan geçmiş miydi?) Asla. Şimdi geliri iyi olan insan bile alışveriş yaparken tereddütte. Ki orta durumda olan insanlar ne yapsın? Mümkün değil. Bakıyoruz; gücümüzün yettiğini alıyoruz, yetmediğini bırakıyoruz. (Önceden kiloyla aldığınız ama şu anda birkaç yüz gram veya taneyle aldığınız ürünler oluyor mu?) Tabi. Mesela ıspanağı şimdi ben yarım kilo aldım, pişince eriyip gidecek. Geçinmek çok zor. Allah herkesin yardımcısı olsun. (Neden böyle oldu sizce?) Valla onu, başımızda duran büyüklere sormanız lazım, ‘neden böyle oluyor?' diye. Düzeleceğine dair umudum yok, daha kötü olmayalım da…”
“ÇEYREK ALIYORUZ, TANEYLE MEYVESEBZE ALIYORUZ”
Tamer Boyraz: “Fiyatlar el yakıyor, gün geçtikçe artıyor. (Pazarda bir gün böyle fiyatlarla karşılaşacağınız aklınızın ucundan geçmiş miydi?) Geçmemişti ama artık geçiyor. Bir sonraki sabah neye uyanacağımızı, neyle karşılaşacağımızı biz de bilmiyoruz. Geldik bakıyoruz ama alınabilecek gibi gözükmüyor. (Gönlünüzce alışveriş yapabiliyor musunuz?) İmkan yok yapamayız. (Önceden) Herkes bütün bütün lahana alırken şimdi çeyrek lahana almak zorunda kalıyorsun. Sayıyla biber, dolma almak zorundasın veya 2 tane elam, 2 tane portakal seçmek durumundasın. Nerede önceki gibi?”
“HER ŞEY ÇOK PAHALI”
İlyas bey: “Her şeyin fiyatı uçmuş. Hayatım boyunca böyle olacağını düşünmedim ama son bir aydır düşünüyorum. (Fiyatlar) Daha da yükselecek. Her şey çok pahalı.”
“MAYDONOZ YEMEK İSTİYORUM AMA 10 LİRA…”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Ahh ahh hiç sormayın, emekliye soruyorsunuz… Maaşa verdikleri zam yüzde 100 gitti. Hiçbir şey kalmadı. (Az önce marulun fiyatını sordunuz, 10 TL olduğunu öğrendiniz ve üzüntülü gördüm sizi) Üzüntülüyüm tabi ki. Yemek istiyorum, bu yaşta bizim bu tür şeyler yememiz lazım. Ama 10 lira… (Pazarda bir gün böyle fiyatlarla karşılaşacağınız aklınızın ucundan geçmiş miydi?) Tabi ki de geçiyordu. Çünkü üretim kalmadı ne bağda ne bahçede.”
“100 LİRA BOZDURUYORUM, ANINDA KAYBOLUYOR”
İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Hayır, asla. Bu ne ya? Bir şey alamadan gidiyorum. 100 lira bozduruyorum, anında kayboluyor.”
“MÜŞTERİYE ‘MAYDANOZ 5 LİRA' DİYORUM, AĞLIYOR”
Pazarcı Nusret Aksüngü: “Maydanoz 5 lira. Bunu vatandaşa söylesem kaç tane alacak? Roka 5 lira, 2 yaprak var üzerinde. Lahana desen 7 lira. Millet yüzüne bakmıyor. Zaten ben 23 tane satsam ne olur, satmasam ne olur? Akşama kadar 2 demet lahana satamıyorum. Çay parası bile çıkmıyor. Bunun tezgah parası var, elektriği, suyu var, var da var. Roka getirdim, tezgaha koydum, sabahtan beri 1 demet satamadım 5 liraya. Bu millete de yazık günah ya. 30 liraya 1 kilo patlıcan olur mu? 3 tane patlıcan 1 kilo geliyor. Domatesin kilosu 1213 lira. Yazık günahtır ya. Bu millet hangi parayla geçinecek? (Gelen yaşlı müşteriyi göstererek) Bak anne emekli maaşıyla geçinecek, ‘maydanoz 5 lira' diyorum anne ağlıyor. Ben anneden daha çok ağlıyorum.”
Sözcü