Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz yurttaşın geçim derdini günden güne büyütüyor. Maddi sıkıntılarla boğuşan vatandaşlar, son zamanlarda AKP’li bazı siyasilerin, lüks makam odaları, ıstakoz paylaşımları ve Rolex saatleriyle gündeme gelmesine tepki gösterdi.
İstanbul’da konuya ilişkin konuşan bazı yurttalar, yaşanan durumu ”görgüsüzlük” olarak nitelendirirken, bir vatandaş ise, “Zaten kemerlerimizi sıkıyoruz. Bakın 10 tane düğüm açmışım buraya. Artık kemer sıkacak bir şey kalmadı. Kemer sıka sıka 75 kilodan düştüm 60 kiloya. Ne yapalım yani? Halk mesajını verdi. Bunun değişmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Yerel seçimlerin ardından el değiştiren bazı belediyelerdeki şatafatlı makam odaları, AKP Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu’nun 562 bin liralık Rolex saati, AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın bayram tatilinde paylaştığı ”ıstakoz fotoğrafı” son zamanlarda sosyal medyada gündem olmuştu. Halk geçinmekte zorlanırken, bazı siyasilerin bu görüntüleri tepki çekmişti.
ANKA muhabiri, Beyoğlu Şişhane’de vatandaşlara bazı siyasilerin şatafatlı yaşantısı hakkında ne düşündüklerini sordu. Vatandaşların yanıtları ise şu şekilde:
Sertaç Ağaoğlu: Şatafat kesinlikle ihtiyaç değil. Yani şu çocuğun hakkından alıp ıstakoz yemeyi kendilerine ne kadar yakıştırıyorlar bilmiyorum ama kesinlikle ihtiyaç değil. İnsanlar lükse alıştırıldı aslında. Kendi lüksüne değil, onların lüksüne bizi alıştırdılar. İsraftan başka bir şey değil. Görüyorsunuz herkes aç ama onlar ıstakoz yiyorlar. Yapacak bir şey yok.
Rasim Özcan: Şatafat tabii ki ihtiyaç değil ama özellikle böyle bir dönemde yani insanlar çok büyük yoksulluk içindeler şu anda. Böyle bir dönemde hiç değil. Ama görgüsüz olunca insan, yani bence onların görgüsüzlüğünün dışa vurumu. Halk da buna çok üzülüyor tabii. Kendileri bu kadar zor yaşarken onların lüks içinde yaşaması üzüyor. Mesela, ülkede yöneticiler ekonomik yaşasa, tasarruf etse halk da yapar ama sen orada lüks içinde yaşayacaksın, sonra dönüp insanlara diyeceksin ki ‘tasarruf edin, porsiyonları küçültün’ komik oluyorlar. Ama millet uyanıyor. Bundan sonra boyalarının ölçüsünü alıyorlar işte.
Cemal isimli vatandaş: Parası olan adamlar işte öteden beri zenginleşmek için milletvekili oluyorlar. Onlar harcarlar. Keyifleri yerinde. Bizim gibi 10 bin lirayla geçinen insanlar değil. Bizi düşünen yok. Açlıktan ölüyoruz. Yani düzen bu. Bu düzenin değişmesi lazım. Bunların bitmesi lazım. Israf çok. İsrafı keseceğiz diyorlar ama alabildiğine fazlalaşır. Zaten kemerlerimizi sıkıyoruz. Bakın 10 tane düğüm açmışım buraya. Artık kemer sıkacak bir şey kalmadı. Kemer sıka sıka 75 kilodan düştüm 60 kiloya. Ne yapalım yani? Halk mesajını verdi. Bunun değişmesi lazım.
İsmini vermek istemeyen vatandaş: Aymazlık başka bir şey değil yani. Ne diyeyim ki? Kendini bilmezlik. Aslında çok şey demeye de gerek yok. Tek kelimeyle anlatıyoruz, aymazlık, kendini bilmezlik.
Bedrettin isimli vatandaş: Türkiye’nin hali belli zaten. İnsanların yaşam standartları belli. İnsanlar ekmek bulamazken, çöpten ekmek toplarken, pazar atıkları toplarken bunların bu şekilde reklam yapması, medyaya yansıması, içlerinden gelerek yapmaları mantığa, akla, her şeye aykırı. İnsanın, vatandaşların aklıyla alay ediyorlar, aşağılıyorlar.
Mustafa Bayındır: Biz kendi değerlerimizi korumak için önce kendimize bakmalıyız. Yani ben zengin yaşarken halkım fakir yaşarsa bu ne siyasetçi için, ne insanlık için nereye giderseniz gidin bir anlam taşımaz. Hazreti Ali ne demiş? ‘Yukarıdakiler zenginse halk fakirse burada hırsızlık var demektir’ Bu kadar net.
Mehmet Emin Çakıroğlu: Vatandaşın durumunu görüyorsunuz değil mi? Sen oralarda yaşayacaksın, vatandaş sokaklarda perişan, alışveriş yerlerinin durumu ortada. Yani bu iktidara söyleyecek hiçbir sözüm yok. Ben de emekliyim ama ben Hollanda’dan emekliyim. Her zaman oraya dua ediyorum. Bunlara da tam beddua ediyorum.
Tele1