Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozukluğu, yeme dürtüsünün fiziksel açlıkla değil, farklı algı ve düşünce biçimleriyle karakterize olduğu ve yeme davranışının ciddi biçimde bozulduğu en önemli psikiyatrik hastalıklardan biridir. 

Kişi genellikle vücudunun fiziksel görünümü hakkında ağırlık veya şekil gibi olumsuz inançlara sahiptir ve bu da yeme davranışına farklı bakış açıları kazandırmaktadır. 

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan DSM V'de 8 farklı yeme bozukluğu tipinden bahsedilmektedir, ancak en yaygın iki yeme bozukluğu türü anoreksiya nervoza ve bulimia nervozadır.

Her bireyin yeme alışkanlıkları ve davranışları, farklı koşullara göre yaşamın farklı dönemlerinde değişiklik gösterebilir. Bu nedenle diyetteki her değişiklik yeme bozukluğu olarak sayılmamalıdır. Ancak herhangi bir yeme bozukluğu kişinin hem fizyolojik hem de ruh sağlığını ciddi şekilde etkilediğinden, bu bozuklukların belirti ve semptomlarının erken fark edilmesi önemlidir. 

Tıkınırcasına yeme bozukluğunun en yaygın belirtilerinden biri, kişinin belirli dönemlerde yeme üzerindeki kontrolünü kaybettiğini ifade etmesidir.

Kişi normalden çok daha hızlı ve rahatsızlığa neden olan tokluk hissi oluşana kadar yemek yeme eğilimindedir.

Fiziksel açlık hissi olmasa da normalden fazla besin tüketme davranışı gözlemlenebilir.

Kişi tıkınırcasına yemekten utandığı için genellikle yalnız yemeyi tercih eder.

Yaşa uygun enerji alımını sınırlama eğilimi, abartılı kilo alma ve kilo alma korkusu ve önemli ölçüde düşük vücut ağırlığına rağmen sürekli kilo verme çabası gibi beden imajı bozuklukları yaygındır.

Özellikle ergenlik döneminde görülen iştahsızlık vakalarında yaşıtlarına göre ciddi bir gelişimsel gecikme yaşanırken, yetişkinlik döneminde ortaya çıkan vakalar kişinin yaşından daha genç görünmesine neden olmaktadır.

Normalin altında vücut ısısı, cildin aşırı kuruluğu, vücudu kaplayan koyu renkli kıllar (lanugo), saçkıran, el ve ayaklarda morluklara neden olan dolaşım bozukluğu anoreksiya nervoza varlığında sık görülen fizik muayene bulguları arasındadır.

Ortalamanın altında kalp hızı ve düşük kan basıncı da bu hastalarda sık görülen semptomlardır. Kişinin kendini halsiz, halsiz ve yorgun hissetmesine neden olabilir.

Bağırsak hareketleri normalden daha yavaştır ve evre ilerledikçe kronik kabızlık görülür. Karaciğer enzimleri bozulur ve hem sindirim sistemini hem de endokrin sistemini etkileyen ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar.

Yeme bozukluklarının tedavisinde birincil amaç, kişinin fiziksel sağlığını iyileştirmek ve organ hasarı ve hastalıktan ölüm gibi komplikasyonları kontrol etmektir. 

Bununla birlikte, özellikle anoreksiya ve bulimia olmak üzere psikiyatriye bağlı yeme bozuklukları teşhisi konan kişilerin çoğu, durumu reddetme eğilimindedir. 

Bu nedenle fizik tedaviye başlamak düşündüğünüzden daha zor olabilir. Yeme bozukluklarının tedavisi alanında uzman ve deneyimli psikiyatristlerle planlanmalı ve aile terapisi, bilişsel davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi yöntemlerden en uygun yöntem seçilmelidir.