Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce dördüncü gününde devam ediyor. Adliyenin yetersiz olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda yapılıyor.
Duruşmada Grand Kartal Otel’in sahibi ve yönetim kurulu başkanı tutuklu sanık Halit Ergül savunma yaptı. Tutuklu sanık Ergül, olay gününü şöyle anlattı:
"Haberi alır almaz yola çıktım. Yolda 112’yi aradım. Otele vardığımda her yanı alevler sarmıştı, felaket haldeydi. Otele vardığımda peş peşe itfaiyeler geliyordu. Giremezsiniz denildi bana, zaten girilecek gibi de değildi. Otelin ön taraflarında serseri mayın gibi dolanırken kepçeci geldi. İtfaiyeni yanaşacağı yerde misafir araçları vardı, orada pahalı araçlar vardı, ben de ‘tereddüt etme’ dedim.
Onları alıp alıp itfaiyelere yol açtık. Daha sonra Emir’i gördüm. Üstü başı is içindeydi. Zeki’yi gördüm, kayak hocalarını gördüm orada uğraşıyorlardı. Saat ilerleyince vefat edenler çoğalınca iyice gittik, kafa da kalmadı zaten.
Bana sorduklarında yangının çıkış nedenini mutfaktan olabileceğini tahmin etmiştim ki öyle de çıktı. Kesin suçlamak istemiyorum ama orada 300 personelden sadece birinin hatasının sonucunu bugün burada hepimiz çekiyoruz. AYGAZ’ın denetim yapması gerekiyormuş ama denetim yapılmamış. Bizim bu işlerimiz ile Kadir Özdemir ilgileniyordu.
Ben Kadir Özdemir’e işe rahat gidip gelsin diye 4x4 araba bile aldım. Burada personelimizin çoğu ‘aman bana sıçramasın’ diye düşünerek ‘Gazelle’de çalışıyordum, sigortam orada yatıyordu’ diyenler, ‘imza bana ait değil’ dedi. Ben ara ara Kartalkaya’ya giderim. Kime sorsak ‘eğitim almadık’ diyor. Hatta Bali’li bir çalışanımız ‘iki yıl önce aldık eğitim’ diyor. Şimdi burada eğitim almadık diyorlar.
Turizm Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı tarafından zaten denetleniyoruz. Sigorta ekspertleri denetliyor. Ben kendimi güvencede hissediyordum. Böyle hissetmesem misafirlerimi konaklatmam. Hani ‘insan değilsin’ diyorlar ya. Ben insan değilsem eşimi, çocuğumu, torunumu orada konaklatır mıyım?”
Sanık Ergül’ün yangında üç çocuğunu ve torunlarını kaybeden Yüksel Gültekin’e yönelik “Sık sık 12’nci kat gündeme geliyor. Hatta ilk kükremesinde Yüksel Bey…” şeklinde konuşması üzerine duruşmayı izleyenler tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine sanık Ergül’ü uyardı.
Ardından savunmaya şöyle devam edildi:
"Emir Aras bana sormadan bir şey yapmaz. Kadir Özdemir muhasebe müdürüdür ama baya yetkilidir. Bana sormadan pek çok şeyi alabilir. Zeki Yılmaz müdürdür ama çok yetkisi yoktur. Genelde rezervasyonlara bakar, gelenlere oteli gezdirir. Resepsiyon personeline yangın eğitimi verilmediğini burada öğrendim. Kadir Bey’e veririm ben e devlet şifremi, o ilgilenir pek çok şey ile zaten. LPG tesisatında bir değişim olduğunu bilmiyorum, olsa Hüseyin Bey bilirdi.
Mutfağın sorumluluğunun tamamı Reşat Bey’e aittir. Otelde yangına müdahale ekibi kurulup kurulmadığına dair burada öğrendim. Yangın tatbikatı yapılmadığını da burada öğrendim. Otelde iş güvenliği uzmanı yokmuş, onu da burada öğrendim. İrfan Acar’ın eksiklikleri tespit ettiğine dair bilgim vardı, eksiklikleri Emir saydı banı 78 kalem bir şey okudu. Emir bana ‘Kadir yanlış müracaat etmiş, bunu düzeltebilirmiş ama yapabildiğimizi yine yapalım’ dedim.
Emir Aras’ın otelde genelde bilgisayar işlerini, fiyatlanmaları, kampanyaları, piyasa araştırmalarını yapar. Kadir Özdemir’in Emir’e göre ödeme yetkisi bile var. Kaçıyor şu an ‘Ben Gazelle Otel personeliyim’ diyerek ama mutlaka ortaya çıkacaktır. O şunları şunları ödeyelim der, sonra öder geçer. Yangın güvenliğini teknik ve Zeki Yılmaz yapardı şeklindeki ifadesi ancak Kadir’in onlara ‘siz sorumlusunuz bunlardan’ demesi gerekir. Ben bir şey alınmasın, gerek yok’ gibi bir cümle de söylemedim.
Grill plate, benmarin gibi şeylerde yani mutfakla alakalı her şeyde Reşat Bey sorumludur sonuçta mutfakta en üstte o var. Ahmet Demir de Gazelle’nin genel müdürü, Grand Kartal ile alakası yoktur. Hatta Ahmet Demir’i hapishanede görünce şaşırdım ‘burada ne işi var’ dedim.
Eşim hiçbir şeye karışmazdı. O genelde İstanbul’da dururdu. Çocuklara, torunlara yardımcı olmak için orada dururdu. Marmaris’te ‘Maris Otel’ vardı. O rahmetli kayınpederimindi. Onu satmıştı ve çocuklarına pay etmişti. Kızlarıma ve eşime gelen paranın kaynağı soruldu hep, o da bu. Elif ve Ceyda’ya huzur hakkı veriliyordu. Hiçbir yetkileri yoktu, genel olarak kendim karar verip kendim yapardım. Geçen sene vermeye başladık huzur hakkını. Yeminli müşavirin kontrolünde ödenmesi gereken paralar ödenirdi.
Kültür Bakanlığı hemen hemen her yıl denetime gelirdi. Bu senekine Emir eşlik etti. Zeki Bey ile devam etmişler incelemeye sonra. Yangın ikaz butonlarının çalışıp çalışmadığına teknik bakmak zorunda. Bana eğitim talebi gelseydi bunu reddetmezdim. Bana yöneticilerden böyle bir talep gelmedi. Benim de böyle bir talebim olmadı. Ben Gazelle’de de burada da iş sağlığı ve güvenliği uzmanının eğitim verip vermediğini burada öğrendim.”
“Otelimizde sezon yeni başladığı için iş sağlığı ve güvenliği uzmanının sözleşmesini yenileyememiştik. Bunun sorumlusu muhasebe müdürüdür” şeklindeki jandarma ifadesi sorulan sanık Ergül, “O sırada avukatım ne söylediyse onu demiştim. Kabul etmiyorum. Bilgim yok bu konu hakkında” dedi.
Ergül’ün savunmasının ardından avukatının savunmasına geçildi:
"İddianame eksikliklerle doludur. Eksiklikler olduğu için de hatalarla doludur. 12’nci katta kral dairesi olduğuna ilişkin sosyal medyada ve basında yer alan iddialar ne yazık ki iddianamede de yer almıştır. Bu daire müvekkilim göreve gelmeden önce de vardır. Türkiye için travmatik ve trajik bir olay yaşandı. Bu yüzden gerçek sorumluların ortaya çıkması için daha detaylı inceleme yapılması gerekir.
Müvekkilim profesyonel, etrafında sevilen sayılan, turizme katkısı olan biri. Zaten Turizm Bakanlığı denetlemiş, Çalışma Bakanlığı denetlemiş arkasından itfaiye denetlemiş. Burada herhangi bir yönetim kurulu başkanına suç isnat edilmesi kabul edilir değil. Sadece sıfatından dolayı ceza verilirse bu ceza hukukuna sığmaz.
Buradaki yangın 6 dakikadan sonra insanın söndürebileceği niteliği geçmiş bir yangın. Mutfakta ilk yangını görenlerde çok yavaş yürüyenler de vardır. Tüm belgeler ve deliller kamuya açılmalı, yargılama aceleye getirilmeden yapılmalı.”
Ergül’ün sorgusu devam ederken yangında oğlunu ve torunlarını kaybeden Gülizar Sarıtaş fenalaştı. Sarıtaş’a sağlık ekipleri müdahale etti. Sarıtaş detaylı müdahale için sağlık ekiplerince dışarı çıkartıldı.
Ergül’ün savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Ergül’ün sorgusuna geçilmeden önce "Biraz önce savunmamı yaparken istemediğim sözler çıktı ağzımdan. Bu yüzden özür diliyorum" diye konuştu.
Sanık Ergül'ün "Bizden sonra bin 500 otele mühür vurdular. Keşke bize de mühür vursalardı da bu olay yaşanmasaydı. Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimlerinden hep geçtik” demesi üzerine bir müşteki avukatı, Bolu Valiliği tarafından otele verilen para cezalarını “Denetimde mevduata uygun yeterli sayıda personel olmamasına rağmen bu eksikliğin giderilmediği tespit edilmiş. Bir müşterinin kayak yaparken ayağını kırdığı, otelde ilk yardım uzmanı ve ilk yardım dolabı bulunmadığı kaydedilmiş. Yönetim de, burada yönetimden kastınız siz olduğunuzu düşünüyorum, sağlık şirketi demişsiniz. Otelde oluşan her sorundan başkalarını mı sorumlu tutarsınız?” diyerek anlattı. Sanık Ergül de “İlk yardımı bırakın otelde doktor var, hemşire var, ambulans var” dedi.
“Şirketin hesabında ne kadar para var?” sorusunu “Ne kadar var bilmiyorum. Takip etmiyorum” diye yanıtladı. "Otel sahibi olarak oteldeki personellere ‘müşterilerin kurtarılması’ için talimat verdiniz mi? Ayrıca ‘arabaları kurtarın’ talimatını verdiniz mi?" sorularına sanık Ergül, “Hayır, müşterileri kurtarın talimatı vermek aklıma gelmedi. Arabaları kurtarın talimatını kesinlikle vermedim. Ayrıca arabaların satıldığı iddiaları gerçek değil. Bir araç bile satıldıysa başım üstüne" yanıtını verdi.
Müşteki avukatının sorusu sırasında sanık avukatı Ergül'ün araya girmesi sonucu, avukat Yüksel Gültekin'in "Yeter artık her sorumuza müdahale etmeyin. Benim 8 canım gitti ne anlatıyorsun sen?" dedi. Bunun üzerine müştekiler de sanık avukatlarına oturdukları yerden alkışlarla ve seslerle tepki gösterdi. O sırada tutuklu sanıklardan Halit Ergül'ün kızı Ceyda Hacıbekirlioğlu'nun eşi ve müşteki yakınları arasında da tartışma çıktı. Tartışmanın ilerlemesi sonucu taraflar oturdukları yerlerden kalkarak birbirlerinin üstüne doğru yürüdü, güvenlik görevlileri tarafların arasına set çekti.
Yaşanan arbedenin ardından herkes duruşma salonundan dışarı çıkartıldı. Duruşmaya sabah 09.00'a kadar ara verildi. Müştekiler bunun üzerine "Sanıklar ve avukatları sürekli tahrik ediyor. Bu böyle olmaz. Organize kötülükle, bir suç örgütü ile karşı karşıyayız" diyerek duruma tepki gösterdi.
Duruşmanın ardından yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, gazetecilere açıklama yaptı. Gültekin şunları söyledi:
"Çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi Halit Bey’in ifadesinden önce, benim için en önemli meseleyi arz etmek istiyorum. Otele, tahmini bir hafta önce gelen denetim elemanları Halit Bey’in sahibi olduğu Gazelle Otel’de kalıyorlar. Muhtemelen ücretsiz kalıyorlar. Ücretli kalsalar bile, çok ciddi bir indirim aldıkları açık.
Şimdi Türkiye’nin geldiği duruma, etik pozisyona bakın. Halit Bey’in otelini denetlemeye gelen elemanlar Grand Kartal’a değil, Gazelle Otel’e gidip orada kalıyorlar. Bu bile başlı başına nasıl bir organizasyon, ben artık açıkça ‘suç örgütü’ diyorum, karşı karşıya olduğumuzu gösteren en büyük delildir."
Gültekin, sanık avukatlarının mağdur avukatlarının soru sormasını engellediğini ifade ederek, “Sanık vekilleri, özellikle Halit Bey’in vekili, baştan beri her soru soran meslektaşımıza müdahale etti. Mahkeme reisinden, çok nazik bir şekilde buna engel olmasını arzu ettim, söyledim. Ancak netice itibariyle aynı şekilde müdahaleler devam etti. Diğer meslektaşlarımız sabır gösterdiler. Ama takdir edersiniz ki burada benim iki vasfım var. Birincisi, evet, 35 yıllık bir hukukçuyum; hukuku ve usulü biliyorum. Başından beri de buna azami şekilde uymaya gayret ediyorum. Yargılamanın usule uygun şekilde yürütülmesine çalışıyorum” dedi.
Gültekin, adaletin yerini bulacağını söyleyerek şunları belirtti:
"Mahkemenin içeriğiyle ilgili karar anlamında bir şey söylemek istemiyorum. Ama şunu net şekilde ifade etmek istiyorum: Yaşadıklarımız, akıl tutulmasıdır. 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde, 2025 yılında, neredeyse bir organize cinayet şebekesi ile karşı karşıyayız. Çok vahim bir durum var.
15 gün önce bir başvuru yapılıyor. 70 metrekarelik bir kafeterya ile ilgili. Sonra burada yangınla ilgili problemler çıkıyor. Özel İdare, burada yangın önlemleri alınması gerektiğini tespit ediyor. Deniyor ki, 'Geri çekelim o zaman başvuruyu.' Hemen devreye kim giriyor? Gazelle Otel’in müdürü. Neden? Çünkü hepsi aynı şebekenin elemanı.
Gazelle'nin müdürü devreye giriyor, torpille, belediye başkan yardımcısına ulaşıyor vs. Sonuçta başvuru geri alınıyor. Ama bu geri alma işlemiyle kurtulduklarını zannediyorlar. Oysa olay tespit edilmiş. Deniyor ki, 'Kardeşim burada yangın riski var. Bu önlemler tamamlanmadan biz buraya onay vermeyiz.' Ama bunlar geri çekince meseleyi kapandığını zannediyorlar. Çok ilginç, trajikomik bir durum.
Ben hala adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Önemli olan, bu otellerde kalan, denetim görevini yapmayan, işbirlikçi Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin bu davaya dâhil edilmesidir. Türkiye açısından önemli olan budur. Mutlaka adalet yerini bulacaktır. Hukuk bunlardan hesap soracaktır.
Ama kamuoyundan ricam, lütfen bu meseleyi unutmayalım. Bu mesele bugün böyle oldu, yarın başka türlü olabilir. Burada göz göre göre 78 can cinayete kurban gitmiştir. Faillerin bir kısmı dışarıdadır. Şu an yatlarda, katlarda gezmektedirler. Ama ben devletin elinin uzanacağına olan inancımı korumak istiyorum. Ben sükunetle ve suhuletle bu meselenin çözülmesini bekliyorum. Halit Bey’in gelmesiyle ilgili bir beyanda bulundu. Otele gelmesiyle ilgili. Ben yalnızca bir soru sormak üzere söz aldım."
Duruşmada arbede çıktığını da hatırlatan Gültekin, “Bu arada esas olayı alevlendiren şeyin, Halit Bey’in damadının 'Yeter lan' diye bağırması olduğu söylendi. Ben onu duymadım. Bir de Ceyda’nın eşi, dışarı çıkarken 'Bu nasıl bir yüzsüzlük' diyerek müştekilere saldırmış. Anlatabiliyor muyum? Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var. Bunlardan hesabı soracağız” dedi.
Nefes
7 ayda ülkelerine gönderilen göçmen sayısı açıklandı43 izlenme
Türkiye NAVTEX ilan etti! Acil ülkesine döndü! NAVTEX nedir?124 izlenme
İmamoğlu: "Tuzla’nın belediye başkanını Allah’a havale ediyorum. Tuzla halkına ve İstanbulluların vicdanına havale ediyorum"32 izlenme
İstanbul artık yabancıya da pahalı18 izlenme
Polis memuru, eski sevgilisiyle erkek arkadaşına kurşun yağdırdı15 izlenme
İstanbul Müftülüğü'nün düzenlediği Enderun Teravihi namazında, vatandaşla RTE arasına bariyer kondu !234 izlenme
Nereden nereye geldi Türkiye ! Ne için halktan para istiyorsunuz ?229 izlenme
Mansur Yavaş göreve hızlı başladı! İşte ilk genelge940 izlenme
Adana Valiliği’nden ‘Erdoğan’ı eleştiren gençlere polis işkencesi’ iddialarına açıklama
AKP döneminde 1993 kamu malı usulsüz dağıtılmış!
İBB soruşturmasında itirafçı olduğu iddia edilen Fatih Keleş'in avukatından flaş açıklama
Sinan Ateş cinayetinde MHP bağlantısını ortaya koyan fotoğraflar