Anasayfa1
07 Aralık 2025 ( 5 izlenme )
Reklamlar

Pınar Türenç Silivri ziyaretini yazdı: "Sanki Türkiye tutuklu"


Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, gazeteci yazar Yalçın Doğan ile birlikte Silivri zindanında Merdan Yanardağ ve Fatih Altaylı'yı ziyaret etti, izlenimlerini yazdı.



Silivri ,Silivri olalı hiç böyle olmamıştı.1 5 yıldan fazla süredir Silivri'ye giderim. Böylesine ilk kez tanıklık ettim.
Otobandan iç yollara, tutukevi otoparklarından kapılarına ,müracaatına, gaspçısından,

katilinden,

uyuşturucu satıcısına, çocuk tacizcisine, düşünce suçlusuna kadar içerde yatanların yakınlarını taşıyan ring vasıtalarına, lebalep avukat dolu Baro aracına kadar uzanan zincirde bu yükün taşınması çok zor.

Hele ki 9 nolu tutukevinin önünde uzayan görüş sırasındaki sayısız avukat, hukuk adamı ,aile yakınlarının bekleyişleri, bambaşka.
Sanki Türkiye tutuklu.
İçerde ve dışardakilerin ruhları tutuklu.
Hayaller,
gelecek tutsak.

Avukat görüş bölümünde, Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi Yalçın Doğan ile yer bulabildiğimizde, karşımıza ilk getirilen gazeteci Merdan Yanardağ oldu. Okur temsilcisi üyemiz avukat Burcu Öztoprak da başka bölümde başka tutukluyla görüşte.

Merdan ile 40 yıldır aynı gazetelerde, bazen ekranlarda yollarımız kesişmişti. Şimdi ise, neden tutsak olduğunu kendisinin de anlayamadığı bir suçlamayla, Silivri 9 nolu cezaevinde tek başına 12 metre karelik hücresinde hapis.
''Bu 5.sınıf bir kumpastır. En ağır suçlama ile de beni buraya koydular. Benden casus çıkarmaya çabalıyorlar. Ekim ayından beridir tutukluyum. Halkın desteği ve yayıncılık ilkeleri doğrultusunda gazetecilik yapıyorduk. İBB dosyasına bir de casusluk eklendi. Suçlamada 6.yönetici olarak beni iddianameye eklediler. Kanala da kayyım atadılar. Kanalımızı satışa da çıkarırlar''

Merdan ve birçok gazeteci, şimdilerde kime, nasıl, bu suçlamaları anlatacaklarına çalışıyorlar,bitmek bilmeyen bir döngünün içinde, yol bulmaya uğraşıyorlar. Dipsiz kuyuda yaşar gibiler.

Merdan'ı iyi gördüm. Sağlıklı beslenmeye çalışıyor. Aslında gülerek konuşmaya çalışırken, TCK MADDE 328 ile, yani CASUSLUKLA yargılanmasına isyanı büyük. Şimdi zamanı belli olmayan duruşmasına yoğun hazırlanırken, hücresinde bol bol kitap okuyor. Edebi, tarih, araştırma, felsefe kitaplarını okurken, müthiş bilgilere ve hukuka daha da yakınlaştığını söylüyor.
''Bu arada casusluk kitaplarını da okuyorum tabii. Casusluğun nasıl yapıldığını da öğreniyorum böylece içerde.'' derken, güldü.
''Ya özlediklerin'' diye sorduğumda, gözleri kızardı. Yutkundu:
''en çok özgürlüğü özledim. Ailemi, sevdiklerimi, arkadaşlarımı''
Küçük havalandırma avlusunda günde 10 bin adım attığını, kantinden aldıkları yiyeceklerin dışarıdaki enflasyona rağmen pahalı olmadığını da eklerken, yeniden gerçeğin gücünü anlattı;
''Tele 1 olarak RTÜK cezalarına, engellemelere teslim olmadık. Yayınlarda çok titiz ve özenliydik. Yine de bu kumpas ile Tele 1 e kayyım atadılar. Şu gerçeği kimse unutmasın. Yalan hakikatten büyük değildir. ''

Süre bitiminde Merdan Yanardağ görüş bölümünden ayrılırken, bu kez 6 aydır tutuklu olan gazeteci Fatih Altaylı yanımıza, dört bir yanı camlı görüş odasına getirildi.
O da tıpkı Merdan gibi kilo vermiş, yüzü yorgundu.
Bizi gördüğüne çok sevindiği gözlerinin içinden anlaşılıyordu.
''İyiyim.. Ama çok öfkeliyim..'' diye konuşmaya başladı.
''Cumhurbaşkanını tehdit, yayınımda yok.. Peki, benle derdiniz ne kardeşim?''
Sonra ekledi:
''Nedenini bilmiyorum. Olsa olsa, basına, konuşana, yazana açık bir gözdağıdır bu.''
Önceki gün 2 tecavüzcünün salıverildiğini, aynı cezaya çarptırılanların koşullu salındığını anlatırken, ''bana 4 yıl 2 ay hapis cezası neden veriliyor. Neden bu hücrede tutsağım. Biri bana, hepimize bunu anlatmalı. Hukuk biterse, herkes için biter. İsyanım çok büyük. Önemli olan insan hakları, adalet. ''
Birçok sağlık sorunu olan Altaylı da, 6 ayda 50 kitap okuduğunu, Dante'den Dreyfus'a, siyasetten felsefeye, klasiklere uzanan çizgide kitaplarla gününü geçirdiğini, bulmaca çözmeye yöneldiğini, her gün saat 6 da uyanıp önce kitaplarını okuduğunu, saat 8 de yulaflı kahvaltısını yaptığını anlattı.
Görüş odasına geldiğinde elleri soğuktu.''Neden ki'' diye sorduğumda '' yemek hazırlıyordum, ondandır'' dedi.
Her gün 3 limonu, 2 kez salatasını, kantinden aldığı ton balığını, bazen de karavanadan taze ve kuru fasulye alıp yediğini aktarırken, 180 günde 200 demet maydanoz ve 400 adet limon tükettiğini ekledi. Başındaki tümörün izlendiğini, vitamin aldığını söyledi. Tüm personelin kendilerine çok iyi davrandığını da ekledi.
''Aylardır en çok neyi özledin'' dediğimde, gözleri doldu.
''Hande'yi'' dedi önce. ''Kızımı'' diye devam etti.
Ve ....
''Sokaklarda özgürce yürümeyi'' dedi.
''Yayınlara devam kararı almışsın''
''Hayır, bir kez yayın yaptım. Ama sürekli olmayacak, buradan zor cünkü. Sonra, çıkınca buraları anlatan kitabımı yazıp, yayınlarımda teknoloji ve kültürel çizgide devam edeceğim.''
Çok büyük hukuksuzluğun içinde yol aldığını da söyleyip, devam etti:
''suç yok, ceza var. Ben daima hep ortadaydım. Herkesi eleştirirdim. 26.ağır ceza değil de başka ağır ceza mahkemesinde yargılansaydım, şimdi özgürdüm. İş alemine, herkese çok kızgınım. ''
Bu arada, camla ayrılan yan görüş bölümleri de adeta ünlüler geçidi misali dolup taşıyordu. Kimi ararsak, cam arkasından el sallıyordu. Belediye başkanları, bürokratlar, iş adamları, düşünce insanları, hukukçular, bilim adamları.

Silivri kırsalına çıktığımızda, güneş batıyordu.
Her açıdan yorulmuştuk.
Elbette, yeni günün sabahında güneş yeniden doğacaktı.

Tele2 Haber

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Cumhur İttifakı şaşırtmadı: Depremden saatler önce bu teklifi reddettiler Narin’in köyünden yayın yapan Sözcü TV ekibi canlı yayın sırasında taşlandı Amerikalı kadın 10 bin dolarlık check-up'ı Türkiye'de tatil ve uçak bileti dahil 2 bin dolara yaptırdı Ebubekir Sifil suç duyurusunda bulundu, savcı Yılmaz Özdil’i ifadeye çağırdı!