Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Yüksek Seçim Kurulu’nun ekleyeceği bir madde ile kadın sığınma evinde kalanların güvenli bir şekilde oy kullanmasını sağlayabileceklerini belirtti. Kadın Hakları Uzmanı Avukat Aylin Moralıoğlu ise şiddet mağduru kadınların kimlik bilgilerinin gizlendiği için oy kullanamadıklarını ancak adreslerinin ŞÖNİM (Ailenin Koruması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri) olarak gösterildiği takdirde oy kullanabileceklerini söyledi. Avrupa’da ise sığınma evlerinde kalanların anonim isimlerle oy kullandırılması ya da sığınma evlerine sandık yerleştirilmesi gibi uygulamalar mevcut.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, oy kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğunu ve bu ülkede yaşayan ve şiddet mağduru olan kadınlar için bu görevin önemli olduğunu söyledi. Güllü, bu mağduriyete çözüm getirecek kişiyi seçmen olarak tercih edebilmenin kadınlar için önemli olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Burada YSK’nın karar verici konumda olması gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun bir madde ile kadın sığınma evindeki kadınlar için geçici bir kimlik kartıyla ya da sığınma evlerine yeni bir sandık açabilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde engelli vatandaşlar için gezici sandık sistemi ortaya çıkmıştı. O tür bir değişim ve dönüşüm ile sığınma evlerinde, erkek şiddetinden kaçan, devletin toplumsal cinsiyet eşitliği kavramından bihaber erkeklerin şiddete uğrattığı kadınlara devlet elini uzatarak bir önlem yaratabilir aslında. Bugünden Pazar gününe kadar bile yapılabilir ya da kalırsa ikinci tura da yetişebilir.”
Oy kullanamayan kadınların, sığınma evinde konaklamalarındaki ana nedenin şiddete uğradıkları adreslerini kaybetmek olduğunu söyleyen Güllü, sözlerine şöyle devam etti: “Ailelerinde, onlara şiddet uygulayan erkeklerin onlara ulaşamamasını sağlamaksa onların güvenliği için yeni bir kimlik belgesi uygulamasının dışında, sandığın getirilmesi ya da ŞÖNİM’lerde oy kullanılmasını sağlamak gerekiyor. ŞÖNİM 25 ilde var o nedenle 81 ilin tamamını sağlamak mümkün değilse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenleyebileceği bir yöntem ile kadınların toplu olarak değil ama fert olarak alınıp götürülebileceği ya da sığınma evinin genel merkezi içine ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın merkezinin bulunduğu illere, bilinmeden götürülmeleri gerekiyor. Ancak en önemlisi, en kolayı, en basiti yeniden düzenlenecek kimlik belgeleri ile o kadınların oldukları yerlerde oy kullanabilmelerini sağlamalıyız. Çok önemli bir konu bu çünkü bir vatandaşlık görevinden bahsediyoruz. Bu vatandaşlık görevi ülkenizde yaşadığınız sorunların mağduru olan kadınlar için de önemli. Bu mağduriyete en iyi şekilde çözüm getirecek kişiyi tercih edebilme yetisini ortaya koyabilmeleri gerekiyor. Bütün partilere seslenmek isterim: İktidar ya da muhalefet şu anda seçimde yarış halinde bulunan siyasi partilerin yetkililerinin bu konuyu gündeme taşıması çok önemli.”
2016 verilerine göre Türkiye 137 kadın sığınma evi olduğunu söyleyen Güllü, “Bu evlerde kalan yaklaşık 12 binin üzerinde kadın var. 2016 verilerine göre yaklaşık 8 bin kadın vardı. 2018’e geldiğimizde şiddet oranlarının artması ve acil yardım hattımıza gelen ‘Sığınma evine gitmek istiyorum’ taleplerinin de artması nedeniyle sığınma evlerinde yuvarlak bir rakam olarak 15 bin kadın Türkiye’nin genelinde değişime neden olabilecek bir oy potansiyeline sahip” dedi.
Kadın Hakları Uzmanı Avukat Aylin Moralıoğlu ise şiddet mağduru kadınların kimlik bilgilerinin gizlenmesi ya da değiştirilmesini talep etme hakkına sahip olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “6284 sayılı kanuna göre şiddet mağduru kadın kimlik bilgilerinin değiştirilmesi ya da gizlenmesini talep edebilir. Bu bilgiler gizlendiği için nüfus kayıt sisteminde görünmüyorlar. İkâmet adresleri de görünmüyor. Bu sebeple oy listelerine de dahil edilemiyorlar. Aslında bunun çok basit bir çözümü daha var. Kadın Sığınma Evleri, Ailenin Koruması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ne (ŞÖNİM) bağlıdır. Bu merkezler de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlıdır. Burada kalan kadınların adresleri ŞÖNİM olarak gösterilebilir ve oy kullanabilirler.”
Bu sorunun kolayca çözülebileceğini ancak koordinasyon eksikliği nedeniyle çözülemediğini düşündüğünü söyleyen Moralıoğlu, “Yüksek Seçim Kurulu, yerel yönetimler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, sığınma evleri ortaklaşa bu işi çok rahatlıkla çözebilir. Örneğin sığınma evlerine sandıklar konulabilirdi ya da kadınlar için geçici bir kimlik belgesi verilebilirdi. Oy kullanabilecekleri yönünde koruma kararları aldırılabilirdi. Ayrıca politikalar konusunda kadınların belirleyici olmasını istiyoruz, siyaset kapıları kadınlara açılsın istiyoruz, karar alma mekanizmalarında yer alsın istiyoruz ama şiddet mağduru kadını ne yazık ki bu sürece dahil etmiyoruz” dedi.
Avrupa’daki kadın sığınma evlerindeki uygulamalar hakkında da bilgi veren Avukat Moraloğlu, bazı ülkelerde kadın sığınma evinde kalanların posta yoluyla oy kullanabildiğini, Norveç’te can güvenliği olmayan kadınların belediyelerde, can güvenliği olan kadınların ise bulundukları kadın sığınma evlerinde oy kullandığını söyledi. Bazı ülkelerde ise sığınma evlerinin adres olarak gösterildiğini söyleyen Moralıoğlu, İngiltere’de ise anonim olarak yani kimlik bilgileri verilmeden, topluca oy kullanma merkezlerine götürülerek oy kullanabildiklerini söyledi.
DHA
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/12binkadinolumkorkusuyla24hazirandaoykullanamayacak2480223/