ABD'de Hakan Atilla'nın sanık olarak
yargılandığı, Reza Zarrab'ın ise tanık olduğu jürili duruşmanın 9’uncu
günü başladı. Tanık Reza Zarrab’ın ifadesi geçen hafta son bulmuştu. 7
gün ifade veren Zarrab’ın ardından bu kez kürsüye yeni tanık, avukat ve
eski CIA direktör yardımcısı David Cohen gelmişti. Bugünkü duruşmada ise
kürsüde yeni bir tanık var. David Cohen daha sonra ifade vermeye devam
edecek. Yeni tanık Joshua Kirschenbaum. ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı
FinCen'de (Finansal Suçlar Uygulama Ağı) çalışıyor. Daha önce Yabancı
Varlıklar Kontrol Ofisi'nde (OFAC) çalışmıştı. Kirschenbaum'un çapraz
sorgusunun bitmesinin ardından da kürsüye yeni bir tanık geldi. Kürsüye
tanık olarak firari FETÖ'cü eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz
geldi. “ALTIN SATIŞINA İZİN VERİLMEDİĞİNİ BİLİYORDU” Savcı, Kirschenbaum'dan OFAC'a ilişkin bir belgenin doğruluğunu
onaylamasını istedi. Sunulan delil, Atilla ile yapılan bir görüşmenin
yazılı dökümü. Konu: 2012 tarihli İran Özgürlük ve Koruma Karşıtı Yasa
(IFCA). Bu metin, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarıyla ilgili bir nevi
yönetmelik. ABD’li gazetesi Adam Klasfeld'in analizi şöyle: “Görünüşe
göre savcılar, sorguda, Atilla'nın yaptırımlar hakkında neler bildiğine
odaklanmaya çalışıyor. Atilla'nın yaptırım ihlallerine ilişkin ne
bildiği ya da ne bilmediği muhtemelen ileride daha önemli bir başlık
haline gelecek.” Kirschenbaum: "Sanık, o dönem yeni çıkarılan yaptırımlar kapsamında altın satışına izin verilmediğini biliyordu." "İran lehine yıllık 4 milyar dolar tutarında bir bakiye"den söz edildi. Kirschenbaum bunu şöyle açıklıyor: "İran ile Türkiye
arasındaki mevcut ticari ilişkin öyle bir duruma gelmişti ki, İran'ın
Türkiye'ye ihraç ettiği malların tutarı 4 milyar dolar daha fazlaydı." Savcının doğrudan sorgusu bitti. Çarpaz sorguya geçildi. TANIKLA SAVCILAR, MAHKEME DIŞINDA TOPLANTI YAPTI Atilla'nın avukatı Rocco da, Kirschenbaum'a doğrudan sorguda sorulan deliller hakkında sorular sordu. Rocco: Sizin ofisinizden Atilla'nın ofisi veya Halkbank telefonla aranmış, bu görüşmenin kaydı burada. Kirschenbaum: Arayan tarafın hangisi olduğunu hatırlamıyorum. Kim kimi aradı, hatırlamıyorum. Soru: Görüşme ne kadar sürdü, hatırlıyor musunuz? Kirschenbaum: Birkaç dakikadan biraz fazla, ama saatlerce sürmedi. Kirschenbaum, görüşmenin 20 dakika mı yoksa bir saate yakın mı sürdüğünü hatırlamadı. Rocco, Kirschenbaum'a, savcılarla yaptığı toplantıları sordu.
Kirschenbaum'un ifadesine göre toplantı bir aydan kısa bir süre önce
FinCen ofisinde yapıldı; yani Kirschenbaum ve savcılar, mahkeme dışında
görüştüler. Çapraz sorgu bitti. Tanık kürsüden ayrıldı. Bir sonraki tanık geldi. YENİ TANIK FİRARİ FETÖ'CÜ ESKİ KOMSER YARDIMCISI HÜSEYİN KORKMAZ Kürsüye tanık olarak firari FETÖ'cü eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz geldi. Eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz, "Emniyet teşkilatında komiser yardımcısıydım ve bir süre de danışman olarak görev yaptım"
dedi. Tanık Korkmaz daha önce Türkiye'de yaşadığını ancak artık ABD'ye
yerleştiğini söyledi. Geçmişte İstanbul'da ve Hakkari'de görev yaptığını
ifade etti. Tanık Korkmaz: Bu soruşturmayı yürüten ekibin
başındaydım. Reza Zarrab'ın lideri olduğu örgüt hakkında soruşturma
yürütüyordum; bu örgütün çatısı altında üç grup daha olduğunu tespit
etmiştik. Diğer bir gruba ilişkin olarak Kormaz, "Zafer Çağlayan ve Süleyman Aslan'ın (o grubun) lideri olduğunu anlamıştık"
dedi. Korkmaz, ikinci grubun başında Muammer Güler'in olduğunu söyledi.
Korkmaz, üçüncü grubun başında Taha Ahmet Alacacı'nın olduğunu anlattı. Eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz soruşturmada "1 Numara" dedikleri kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu iddia etti. Savcı, Erdoğan'ın hangi görevde olduğunu sordu. Korkmaz, Erdoğan'ın o dönem başbakan olduğunu söyledi. Korkmaz, polis
memuru olarak aldığı eğitimden söz etti. Yaklaşık 360 kişiden oluşan
bir sınıftan mezun olduktan sonra, İstanbul'da Mali Suçlarla Mücadele
Şubesinde çalışmaya başladığını anlattı. SAVCI, "NE KAÇAKÇILIĞI?" DİYE SORDU, KORKMAZ "ALTIN" DİYE YANIT VERDİ Soru: Sizin emrinizde yaklaşık kaç polis memuru çalışıyordu? Korkmaz: Ayrıldığım sırada 8 tane vardı. Soruşturma
ilk başladığında, Reza Zarrab ve örgütün çekirdeği olan örgüt hakkında
bir soruşturmaydı. Başlangıçta, soruşturma kapsamında işlemler
kaçakçılık, kara para aklama ve bu suçların organize suç birimi halinde
işlenmesiydi. Savcı, "Ne kaçakçılığı?" diye sordu. Tanık Korkmaz "altın" diye yanıt verdi. Tanık Korkmaz’in ifadesine göre soruşturma ekibinin diğer üyeleri de,
Zarrab'ı magazin sayfalarından ve eğlence haberlerinden tanıdığını
söyledi. Kendisi ise ilgilenmediği için bu haberleri okumadığını
belirtti. Korkmaz ifadesine göre soruşturma nihayetinde, rüşvet ve
evrakta sahtecilik iddialarına kadar uzandı. Bunun sonucunda
soruşturmanın hedefindeki kişilerin listesi de genişledi. Soruşturma
kapsamındaki diğer isimler arasında Süleyman Aslan, Barış Güler, Salih
Kaan Çağlayan ve başkalarının bulunduğunu ifade etti. FETÖ’CÜ TANIK, HAKAN ATİLLA’NIN RÜŞVET KABUL ETMEDİĞİNİ SÖYLEDİ Tanık Korkmaz'a göre, soruşturmada zamanla Barış Güler ve başkaları da şüpheliler arasına girdi. Korkmaz "Vaktim olsaydı muhtemelen daha fazla isim eklerdim" diyor. Halkbank'ta birçok kişiden şüphelendiklerini ancak Hakan Atilla'nın hiçbir zaman rüşvet kabul etmediğini söyledi. Korkmaz, ekibinin ne tür soruşturma teknikleri kullandığını anlattı. Bu tekniklerden bazıları: "Teknik
araçlarla takip. Fiziksel olarak takip. Güvenlik kamerası görüntüleri.
Epostaların incelenmesi. Kurumlar aracılığıyla elde edilen belgeler.
Denetçi ve uzman raporları." Korkmaz, Reza Zarrab'dan ve Zarrab'ın "Gana'dan sahte evrakla getirdiği 1.5 ton altından"
bahsetti. Korkmaz, Aralık 2013'te Süleyman Aslan'ın evinde ayakkabı
kutularında bulunan ve Reza Zarrab'ın gönderdiği paralara ait olan
fotoğrafı doğruladığını söyledi. Savunma itiraz etti. Yargıç Berman
itirazı reddetti. Korkmaz, fotoğrafı kastederek "Bunu, yapılan operasyonda elde ettik" dedi. Tanık Korkmaz, “Onlara, Süleyman Aslan'ın evinde, ayakkabı
kutularında veya başka şekilde saklanan büyük miktarda para
olabileceğini bildirmiştim” dedi. Korkmaz, söz konusu aramada neler ele geçirildiğini anlattı. Korkmaz ifadesinde, Muammer Güler'e, oğlu Barış Güler aracılığıyla 200 bin dolar tutarında ödeme yapıldığını söyledi. Atilla'nın avukatları, Korkmaz'ın (Türkiye'nin yakın tarihini
kapsayan) ifadesinin dava konusuyla alakası olmadığı gerekçesiyle itiraz
ediyor. Yargıç, itirazı reddetti. COHEN YENİDEN DURUŞMADA Cohen, Atilla'ya, Zarrab hakkında soruşturma yürüttüklerini veya
Halkbank'ın Zarrab'la çalışmaması gerektiğini söylemediğini belirtti.
Ancak "görüşmedeki ana konunun" Zarrab veya diğer müşteriler konusunda dikkatli olunması gerektiği olduğunu söyledi. Rocco, Cohen'e, 17 Aralık 2013 tarihinde Aslan ile önceden planlanan
ancak Aslan'ın tutuklanması nedeniyle yapılamayan bir toplantı olup
olmadığını sordu. Cohen, o gün trafikte sıkışıp kaldığı yanıtını verdi.
Daha sonra da toplantıdan "vazgeçildiğini" söyledi. Cohen, bu olayın, Aslan'ın ayakkabı kutularındaki paralarla tutuklandığı dönem yaşandığını anlattı. Cohen, “Tutuklama benim varış tarihimden bir gün önce mi oldu yoksa gittiğim gün mü oldu, hatırlamıyorum” diye konuştu. Savunma makamı, Cohen ile Atilla arasında geçen, Zarrab ve altın ticaretiyle bir görüşmeye ilişkin notu delil olarak sundu. Savunma makamının çapraz sorgusu sona erdi. Savcılar Cohen'e yeniden
doğrudan sorgu yaptı, yani çapraz sorguyla ilgili sorular sordu. Savcı
tekrar, "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının ABD sınırları dışında uygulanması" konusunda sorular sordu. FETÖ'CÜ POLİS YENİDEN TANIK KÜRSÜSÜNDE Hüseyin Korkmaz yeniden tanık kürsüsünde. Korkmaz, 17 Aralık 2013 operasyonu hakkında konuştu. Korkmaz, "Operasyon",
şüphelilerin evlerinde veya iş yerlerinde aramaların yapıldığı bir adli
süreç olduğunu aktardı. Sürecin ayrıca şüphelilerin yakalanıp gözaltına
alınmasını da kapsadığını söyledi. Korkmaz, yaptıkları aramaların "tam sayısını"
hatırlayamadığını söyledi. Yaklaşık 20 arama yaptıklarını belirtti.
Korkmaz 22 Aralık 2013 tarihinde, yani operasyondan beş gün sonra, başka
bir yere tayin edildiğini öğrendiğini aktardı. Korkmaz, başka üst düzey
memurların da açığa alındığını/başka yerlere atandığını söyledi.
Korkmaz, yeni memurların "şube müdürüne ve diğer bir rütbeli memura uygunsuz ve yasa dışı talimatlar" verdiğini belirtti. Soru: 23 Aralık'ta başka yere tayin edildiğiniz zaman nereye atanmıştınız? Korkmaz: Köprü koruma birimine gönderilmiştim. Savcı, bu görevin neleri kapsadığını sordu. Korkmaz, "Köprüyü koruma göreviydi" dedi. Soru: Peki, köprü koruma biriminde ne kadar süre görev yaptınız? Korkmaz: Altıyedi ay. Korkmaz, bunun ardından Hakkari'de görevlendirildiğini söyledi. Jüri
üyelerine harita üzerinde İstanbul ve Hakkari'nin yeri gösterildi. Korkmaz 2014 Eylül'ünde cezaevine girdiğini, 9 Şubat 2016'da tahliye
edildiğini söyledi. Korkmaz, 2016 Ağustos'unda Türkiye'den ayrılma
kararı aldığını aktardı. Soru: Soruşturma dosyasının tamamının kopyasını alabildiniz mi? Korkmaz: Hayır, sadece o tarihe kadar taranmış
olanları alabildim. Tüm ses kayıtlarını aldığımı sanıyordum ama sonradan
sadece ilk CD'yi almış olduğumu fark ettim. Savcı, Korkmaz'a, delillerin kopyalarını neden aldığını sordu. Korkmaz, "Savcı da ben de, delillerin asla mahkemeye
taşınmayacağını ve zarar göreceğini veya imha edileceğini düşünüyorduk.
Bu yüzden inisiyatif aldım" dedi ve delilleri sakladığını söyledi. Savcı Korkmaz'a, pasaportu olmadan Türkiye'den nasıl kaçabildiğini sordu. Korkmaz: Evet... Bir insan kaçakçısı buldum. Beni kaçırmasını istedim ve deniz yoluyla kaçtım. Soru: Yeni pasaportu nasıl aldınız? Korkmaz: İlk giriş yaptığım ülkede alamadım. Ben de başka bir ülkeye geçtim, sonra da başka bir ülkeye gittim. Korkmaz: Üçüncü ülkeye gitmemin nedeni o ülkede pasaport almamı sağlayacak bir yasal boşluk bulmamdı. Korkmaz, bu ülkede kendi adına olmayan ancak bir resmi kurum tarafından verilmiş bir pasaport aldığını söyledi. Savcı, elindeki tüm delillerle Türkiye'den ayrılmanın risklerini
sordu. Korkmaz, Türkiye'de şüphelilere işkence yapıldığını iddia etti. Korkmaz: "Beni bu ülkelerde rahatsız eden şey, bana gayri resmi yollardan yapılabilecek olan şeylerdi." Savcı, Korkmaz'a, mali suçlarla mücadele şubesindeyken yaklaşık olarak kaç operasyona katıldığını sordu. Korkmaz, 17 Aralık öncesinde, bu şubede 3 yıldan uzun bir süre içinde yaklaşık 1015 operasyona katıldığını söyledi. Savcı, Korkmaz'a, mali suçlarla mücadele şubesindeyken yaklaşık olarak kaç operasyona katıldığını sordu. Korkmaz, 17 Aralık öncesinde, bu şubede 3 yıldan uzun bir süre içinde yaklaşık 1015 operasyona katıldığını aktardı. Çeviri: Sebla Küçük DAHA ÖNCEKİ DURUŞMALARDA NELER OLUŞTU Birinci Gün: Tanık olarak "(ABD ile) işbirliği
yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı
yoldu" sözleriyle ifade vermeye başlayan Reza Zarrab, ilk jürili
duruşmaya ayağında kelepçe ve mahkum kıyafetiyle getirilmişti. İlk günkü
ifadesinde, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 4550 milyon Euro
rüşvet verdiğini söyleyen Reza Zarrab, Aktif Bank'ta hesap açmasına eski
AB Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu ifade ederek, "Aktif Bank
Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım, günlük 510 milyon euro
işlem hacmiyle açıldı" şeklinde konuşmuştu. İkinci Gün: Reza Zarrab ikinci duruşmada, para
trafiğinin nasıl olduğunu anlatmıştı. İkinci jürili duruşmaya koyu renk
takım elbise ile gelen Reza Zarrab, yine eski Bakan Zafer Çağlayan ve
Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verdiği rüşvetlerden söz
etmişti. “Dönemin başbakanı Erdoğan ve hazine müsteşarlığı... Bu
ticaretin başlatılması için talimat vermişti” iddialarından bulunan Reza
Zarrab, “Başbakan Erdoğan ve Babacan İranla işlemlere (altın ticareti)
yardım edilmesi için Vakıfbank ve Ziraat Bankasına şahsen talimat
verdiler” ifadelerini kullanmıştı. Üçüncü Gün: Üçüncü jürili duruşma geçen Cuma günü
yapıldı. Duruşmada bu kez Yargıç Berman’ın “delillerle” ilgili çıkışı ve
bir jüri üyesinin duruşma sırasında uyuması damga vurmuştu. Yargıç
Berman, sunulan telefon kayıtlarından birinde geçen konuşmaların çok
geniş bir etki alanı olduğunu, bu nedenle "yargılamanın bütünlüğünün
sağlanması" açısından savcılar bu kaydı kabul etmeden önce kaydın
doğruluğunun ispatlanması gerektiğini söylemişti. Yargıç Berman Cuma
günkü duruşmada, uyuyan jürinin bundan sonra duruşmalara katılmayacağını
açıklamıştı. Berman, "Bence salonda olan bitenleri izleyemeyen bir jüri
görevini yerine getiremez" ifadelerini kullanmıştı. Yargıç Berman, söz
konusu jüri üyesinin 2 gündür duruşmaların büyük kısmını uyuyarak
geçirdiğini söylemiş ve "Çok iyi bir adama benziyordu. Epey de derin
uyudu" demişti. 6 yedek kişiden biri, bu jüri üyesinin yerini alacak.
Duruşmada Reza Zarrab’ın eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'a yazdığı
mektup ortaya çıkmıştı. Zarrab ise ifadesinde, sahte nakliye
evraklarının nasıl gerçek gibi gösterileceği konusunda kilit bilgileri
tutuklu sanık Hakan Atilla'dan öğrendiğini iddia ederek, Halk Bank eski
Genel Müdürü Süleyman Aslan hakkında da rüşvet iddialarında bulunmuştu.
Duruşmada Zarrab’a eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in fotoğrafı
gösterilmişti. Zarrab daha önceki duruşmada da Güler'in oğlu Barış
Güler'e 100 bin dolar rüşvet ödediğini söylemişti. Dördüncü Gün: Pazartesi günkü dördüncü duruşmada
Reza Zarrab’ın çapraz sorgusuna geçildi. Zarrab, savcının sorularını
yanıtladı. Altın ticareti ve hayali gıda ticaretine ilişkin ifade veren
ve soruları yanıtlayan Reza Zarrab, sanık Hakan Atilla hakkında da
iddialarda bulundu. Eski Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan’la ilgili
rüşvet iddialarını duruşmada yineleyen Reza Zarrab, dinletilen ses
kayıtlarını da doğruladı. Beşinci Gün: Zarrab 5 Aralık tarihli beşinci
duruşmadaki çapraz sorgusunda da dikkat çeken ifadeler kullanmıştı.
Sanık Hakan Atilla’nın kendisinden hiçbir zaman rüşvet istemediğini ve
kendisinin de Atilla’ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini söyleyen Reza
Zarrab, “Evet, (yalan söylemenin) ABD'de hapisten çıkmanın en hızlı yolu
olduğunu söyledim” demişti. Zarrab’ın FBI’la yaptığı anlaşmaya ilişkin,
“Ancak (yaptığınız anlaşmaya göre) bundan daha fazlası gerekiyor.
‘Başkaları’ hakkında soruşturma ve yargılama süreçlerine ciddi destek
sağlamak gibi. Bu doğru mu?” şeklinde soruda geçen “başkaları” ifadeleri
de dikkatlerden kaçmadı. Zarrab, FBI ile yaklaşık 12 toplantı
yaptıklarını ifade de etti. Altıncı Gün: Tanık Reza Zarrab, sanık Hakan
Atilla’nın tutuklandığını duyunca şoke olduğunu söyledi. Duruşmada Hakan
Atilla’nın Halkbank’taki odasına dahi hiç gitmediğini ifade eden Reza
Zarrab’a, eşi Ebru Gündeş ve Türkiye’de yaşadığı hayatla ilgili sorular
yöneltildi. Zarrab, 10 Nisan 2013 tarihinde Hakan Atilla'ya hayali gıda
işiyle ilgili yalan söylediğini kabul etti. Atilla'nın, bu düzeneğin
sahte olduğundan habersiz olduğu ortaya çıktı. Yedinci Gün: Tanık Reza Zarrab’ın ifadesi dün sona
erdi. İfade verdiği yedinci gün de Zarrab, Fethullah Gülen ve Gülen
Cemaati sorularına, “Farklı gruplar onlar için farklı isimler
kullanıyor. Bu nedenle, onlar siyasi bir grup mu, dini bir grup mu,
yoksa terör örgütü mü bilmiyorum.” diye yanıt verdi. Zarrab’ın ardından,
yeni tanık, avukat ve eski CIA direktör yardımcısı David Cohen, kürsüye
çıktı. Cohen daha önce Hazine Bakanlığı'nda çalıştı; ondan önce de
Terör ve Mali İstihbarat Müsteşarı olarak görev yaptı. Cohen, Terör ve
Mali İstihbarat Müsteşarı olarak görev yaptığı dönemde Halkbank'la
ilgili bilgi edindiğini söyledi. Cohen, OFAC'ın (ABD'nin yaptırımlarını
uygulayan Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi) nasıl çalıştığını ve kurumun
uyguladığı düzenlemelerin yapısını anlattı. Cohen, Halkbank
yetkilileriyle 2014’te Ankara'da ve İstanbul'da bir araya geldiğini
söyledi. Cohen bu konuya ilişkin “Türkiye ile İran arasındaki ticarette
asıl olarak kullanılan banka Halkbank'tı” dedi. Sekizinci Gün: Jürili duruşmanın 8'inci gününde,
kürsüye CIA'cı tanık David Cohen çıkmıştı. Cohen, Halkbank yöneticileri
ile daha önce defalarca yaptığı toplantıdan söz etmiş ve 17/25 Aralık
operasyonları sırasında Türkiye’de olduğunu ifade etmişti. Cohen, eski
Bakan Ali Babacan’ın da ambargonun delindiğine ilişkin ifadeler
kullandığına dikkat çekmişti. http://odatv.com/altinsatisinaizinverilmediginibiliyordu1112171200.html