Home
11 Aralık 2017 ( 1104 izlenme )
Reklamlar

17 Aralık soruşturmasını yapan ve ABD'ye kaçan polis tanık oldu "1 numara dediğimiz kişi Erdoğan'dı"

ABD'de Hakan Atilla'nın sanık olarak yargılandığı, Reza Zarrab'ın ise tanık olduğu jürili duruşmanın 9'uncu gününde, kürsüye önce tanık olarak Kirschenbaum, ardından ise FETÖ firarisi eski komser yardımcısı Hüseyin Korkmaz çıktı.

ABD'de Hakan Atilla'nın sanık olarak yargılandığı, Reza Zarrab'ın ise tanık olduğu jürili duruşmanın 9’uncu günü başladı. Tanık Reza Zarrab’ın ifadesi geçen hafta son bulmuştu. 7 gün ifade veren Zarrab’ın ardından bu kez kürsüye yeni tanık, avukat ve eski CIA direktör yardımcısı David Cohen gelmişti. Bugünkü duruşmada ise kürsüde yeni bir tanık var. David Cohen daha sonra ifade vermeye devam edecek. Yeni tanık Joshua Kirschenbaum. ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı FinCen'de (Finansal Suçlar Uygulama Ağı) çalışıyor. Daha önce Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi'nde (OFAC) çalışmıştı. Kirschenbaum'un çapraz sorgusunun bitmesinin ardından da kürsüye yeni bir tanık geldi. Kürsüye tanık olarak firari FETÖ'cü eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz geldi.

“ALTIN SATIŞINA İZİN VERİLMEDİĞİNİ BİLİYORDU”

Savcı, Kirschenbaum'dan OFAC'a ilişkin bir belgenin doğruluğunu onaylamasını istedi. Sunulan delil, Atilla ile yapılan bir görüşmenin yazılı dökümü. Konu: 2012 tarihli İran Özgürlük ve Koruma Karşıtı Yasa (IFCA). Bu metin, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarıyla ilgili bir nevi yönetmelik. ABD’li gazetesi Adam Klasfeld'in analizi şöyle: “Görünüşe göre savcılar, sorguda, Atilla'nın yaptırımlar hakkında neler bildiğine odaklanmaya çalışıyor. Atilla'nın yaptırım ihlallerine ilişkin ne bildiği ya da ne bilmediği muhtemelen ileride daha önemli bir başlık haline gelecek.”

Kirschenbaum: "Sanık, o dönem yeni çıkarılan yaptırımlar kapsamında altın satışına izin verilmediğini biliyordu."

"İran lehine yıllık 4 milyar dolar tutarında bir bakiye"den söz edildi.

Kirschenbaum bunu şöyle açıklıyor: "İran ile Türkiye arasındaki mevcut ticari ilişkin öyle bir duruma gelmişti ki, İran'ın Türkiye'ye ihraç ettiği malların tutarı 4 milyar dolar daha fazlaydı."

Savcının doğrudan sorgusu bitti. Çarpaz sorguya geçildi.

TANIKLA SAVCILAR, MAHKEME DIŞINDA TOPLANTI YAPTI

Atilla'nın avukatı Rocco da, Kirschenbaum'a doğrudan sorguda sorulan deliller hakkında sorular sordu.

Rocco: Sizin ofisinizden Atilla'nın ofisi veya Halkbank telefonla aranmış, bu görüşmenin kaydı burada.

Kirschenbaum: Arayan tarafın hangisi olduğunu hatırlamıyorum. Kim kimi aradı, hatırlamıyorum.

Soru: Görüşme ne kadar sürdü, hatırlıyor musunuz?

Kirschenbaum: Birkaç dakikadan biraz fazla, ama saatlerce sürmedi.

Kirschenbaum, görüşmenin 20 dakika mı yoksa bir saate yakın mı sürdüğünü hatırlamadı.

Rocco, Kirschenbaum'a, savcılarla yaptığı toplantıları sordu. Kirschenbaum'un ifadesine göre toplantı bir aydan kısa bir süre önce FinCen ofisinde yapıldı; yani Kirschenbaum ve savcılar, mahkeme dışında görüştüler.

Çapraz sorgu bitti. Tanık kürsüden ayrıldı. Bir sonraki tanık geldi.

YENİ TANIK FİRARİ FETÖ'CÜ ESKİ KOMSER YARDIMCISI HÜSEYİN KORKMAZ

Kürsüye tanık olarak firari FETÖ'cü eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz geldi.

Eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz, "Emniyet teşkilatında komiser yardımcısıydım ve bir süre de danışman olarak görev yaptım" dedi. Tanık Korkmaz daha önce Türkiye'de yaşadığını ancak artık ABD'ye yerleştiğini söyledi. Geçmişte İstanbul'da ve Hakkari'de görev yaptığını ifade etti.

Tanık Korkmaz: Bu soruşturmayı yürüten ekibin başındaydım. Reza Zarrab'ın lideri olduğu örgüt hakkında soruşturma yürütüyordum; bu örgütün çatısı altında üç grup daha olduğunu tespit etmiştik.

Diğer bir gruba ilişkin olarak Kormaz, "Zafer Çağlayan ve Süleyman Aslan'ın (o grubun) lideri olduğunu anlamıştık" dedi. Korkmaz, ikinci grubun başında Muammer Güler'in olduğunu söyledi. Korkmaz, üçüncü grubun başında Taha Ahmet Alacacı'nın olduğunu anlattı.

Eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz soruşturmada "1 Numara" dedikleri kişinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu iddia etti.

Savcı, Erdoğan'ın hangi görevde olduğunu sordu.

Korkmaz, Erdoğan'ın o dönem başbakan olduğunu söyledi. Korkmaz, polis memuru olarak aldığı eğitimden söz etti. Yaklaşık 360 kişiden oluşan bir sınıftan mezun olduktan sonra, İstanbul'da Mali Suçlarla Mücadele Şubesinde çalışmaya başladığını anlattı.

SAVCI, "NE KAÇAKÇILIĞI?" DİYE SORDU, KORKMAZ "ALTIN" DİYE YANIT VERDİ

Soru: Sizin emrinizde yaklaşık kaç polis memuru çalışıyordu?

Korkmaz: Ayrıldığım sırada 8 tane vardı. Soruşturma ilk başladığında, Reza Zarrab ve örgütün çekirdeği olan örgüt hakkında bir soruşturmaydı. Başlangıçta, soruşturma kapsamında işlemler kaçakçılık, kara para aklama ve bu suçların organize suç birimi halinde işlenmesiydi.

Savcı, "Ne kaçakçılığı?" diye sordu. Tanık Korkmaz "altın" diye yanıt verdi.

Tanık Korkmaz’in ifadesine göre soruşturma ekibinin diğer üyeleri de, Zarrab'ı magazin sayfalarından ve eğlence haberlerinden tanıdığını söyledi. Kendisi ise ilgilenmediği için bu haberleri okumadığını belirtti. Korkmaz ifadesine göre soruşturma nihayetinde, rüşvet ve evrakta sahtecilik iddialarına kadar uzandı. Bunun sonucunda soruşturmanın hedefindeki kişilerin listesi de genişledi. Soruşturma kapsamındaki diğer isimler arasında Süleyman Aslan, Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan ve başkalarının bulunduğunu ifade etti.

FETÖ’CÜ TANIK, HAKAN ATİLLA’NIN RÜŞVET KABUL ETMEDİĞİNİ SÖYLEDİ

Tanık Korkmaz'a göre, soruşturmada zamanla Barış Güler ve başkaları da şüpheliler arasına girdi. Korkmaz "Vaktim olsaydı muhtemelen daha fazla isim eklerdim" diyor. Halkbank'ta birçok kişiden şüphelendiklerini ancak Hakan Atilla'nın hiçbir zaman rüşvet kabul etmediğini söyledi.

Korkmaz, ekibinin ne tür soruşturma teknikleri kullandığını anlattı. Bu tekniklerden bazıları: "Teknik araçlarla takip. Fiziksel olarak takip. Güvenlik kamerası görüntüleri. Epostaların incelenmesi. Kurumlar aracılığıyla elde edilen belgeler. Denetçi ve uzman raporları."

Korkmaz, Reza Zarrab'dan ve Zarrab'ın "Gana'dan sahte evrakla getirdiği 1.5 ton altından" bahsetti. Korkmaz, Aralık 2013'te Süleyman Aslan'ın evinde ayakkabı kutularında bulunan ve Reza Zarrab'ın gönderdiği paralara ait olan fotoğrafı doğruladığını söyledi. Savunma itiraz etti. Yargıç Berman itirazı reddetti. Korkmaz, fotoğrafı kastederek "Bunu, yapılan operasyonda elde ettik" dedi.

Tanık Korkmaz, “Onlara, Süleyman Aslan'ın evinde, ayakkabı kutularında veya başka şekilde saklanan büyük miktarda para olabileceğini bildirmiştim” dedi. Korkmaz, söz konusu aramada neler ele geçirildiğini anlattı.

Korkmaz ifadesinde, Muammer Güler'e, oğlu Barış Güler aracılığıyla 200 bin dolar tutarında ödeme yapıldığını söyledi.

Atilla'nın avukatları, Korkmaz'ın (Türkiye'nin yakın tarihini kapsayan) ifadesinin dava konusuyla alakası olmadığı gerekçesiyle itiraz ediyor. Yargıç, itirazı reddetti.

COHEN YENİDEN DURUŞMADA

Cohen, Atilla'ya, Zarrab hakkında soruşturma yürüttüklerini veya Halkbank'ın Zarrab'la çalışmaması gerektiğini söylemediğini belirtti. Ancak "görüşmedeki ana konunun" Zarrab veya diğer müşteriler konusunda dikkatli olunması gerektiği olduğunu söyledi.

Rocco, Cohen'e, 17 Aralık 2013 tarihinde Aslan ile önceden planlanan ancak Aslan'ın tutuklanması nedeniyle yapılamayan bir toplantı olup olmadığını sordu. Cohen, o gün trafikte sıkışıp kaldığı yanıtını verdi. Daha sonra da toplantıdan "vazgeçildiğini" söyledi.

Cohen, bu olayın, Aslan'ın ayakkabı kutularındaki paralarla tutuklandığı dönem yaşandığını anlattı. Cohen, “Tutuklama benim varış tarihimden bir gün önce mi oldu yoksa gittiğim gün mü oldu, hatırlamıyorum” diye konuştu.

Savunma makamı, Cohen ile Atilla arasında geçen, Zarrab ve altın ticaretiyle bir görüşmeye ilişkin notu delil olarak sundu.

Savunma makamının çapraz sorgusu sona erdi. Savcılar Cohen'e yeniden doğrudan sorgu yaptı, yani çapraz sorguyla ilgili sorular sordu. Savcı tekrar, "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının ABD sınırları dışında uygulanması" konusunda sorular sordu.

FETÖ'CÜ POLİS YENİDEN TANIK KÜRSÜSÜNDE

Hüseyin Korkmaz yeniden tanık kürsüsünde. Korkmaz, 17 Aralık 2013 operasyonu hakkında konuştu. Korkmaz, "Operasyon", şüphelilerin evlerinde veya iş yerlerinde aramaların yapıldığı bir adli süreç olduğunu aktardı. Sürecin ayrıca şüphelilerin yakalanıp gözaltına alınmasını da kapsadığını söyledi.

Korkmaz, yaptıkları aramaların "tam sayısını" hatırlayamadığını söyledi. Yaklaşık 20 arama yaptıklarını belirtti. Korkmaz 22 Aralık 2013 tarihinde, yani operasyondan beş gün sonra, başka bir yere tayin edildiğini öğrendiğini aktardı. Korkmaz, başka üst düzey memurların da açığa alındığını/başka yerlere atandığını söyledi. Korkmaz, yeni memurların "şube müdürüne ve diğer bir rütbeli memura uygunsuz ve yasa dışı talimatlar" verdiğini belirtti.

Soru: 23 Aralık'ta başka yere tayin edildiğiniz zaman nereye atanmıştınız?

Korkmaz: Köprü koruma birimine gönderilmiştim.

Savcı, bu görevin neleri kapsadığını sordu.

Korkmaz, "Köprüyü koruma göreviydi" dedi.

Soru: Peki, köprü koruma biriminde ne kadar süre görev yaptınız?

Korkmaz: Altıyedi ay.

Korkmaz, bunun ardından Hakkari'de görevlendirildiğini söyledi. Jüri üyelerine harita üzerinde İstanbul ve Hakkari'nin yeri gösterildi.

Korkmaz 2014 Eylül'ünde cezaevine girdiğini, 9 Şubat 2016'da tahliye edildiğini söyledi. Korkmaz, 2016 Ağustos'unda Türkiye'den ayrılma kararı aldığını aktardı.

Soru: Soruşturma dosyasının tamamının kopyasını alabildiniz mi?

Korkmaz: Hayır, sadece o tarihe kadar taranmış olanları alabildim. Tüm ses kayıtlarını aldığımı sanıyordum ama sonradan sadece ilk CD'yi almış olduğumu fark ettim.

Savcı, Korkmaz'a, delillerin kopyalarını neden aldığını sordu.

Korkmaz, "Savcı da ben de, delillerin asla mahkemeye taşınmayacağını ve zarar göreceğini veya imha edileceğini düşünüyorduk. Bu yüzden inisiyatif aldım" dedi ve delilleri sakladığını söyledi.

Savcı Korkmaz'a, pasaportu olmadan Türkiye'den nasıl kaçabildiğini sordu.

Korkmaz: Evet... Bir insan kaçakçısı buldum. Beni kaçırmasını istedim ve deniz yoluyla kaçtım.

Soru: Yeni pasaportu nasıl aldınız?

Korkmaz: İlk giriş yaptığım ülkede alamadım. Ben de başka bir ülkeye geçtim, sonra da başka bir ülkeye gittim.

Korkmaz: Üçüncü ülkeye gitmemin nedeni o ülkede pasaport almamı sağlayacak bir yasal boşluk bulmamdı.

Korkmaz, bu ülkede kendi adına olmayan ancak bir resmi kurum tarafından verilmiş bir pasaport aldığını söyledi.

Savcı, elindeki tüm delillerle Türkiye'den ayrılmanın risklerini sordu. Korkmaz, Türkiye'de şüphelilere işkence yapıldığını iddia etti.

Korkmaz: "Beni bu ülkelerde rahatsız eden şey, bana gayri resmi yollardan yapılabilecek olan şeylerdi."

Savcı, Korkmaz'a, mali suçlarla mücadele şubesindeyken yaklaşık olarak kaç operasyona katıldığını sordu.

Korkmaz, 17 Aralık öncesinde, bu şubede 3 yıldan uzun bir süre içinde yaklaşık 1015 operasyona katıldığını söyledi.

Savcı, Korkmaz'a, mali suçlarla mücadele şubesindeyken yaklaşık olarak kaç operasyona katıldığını sordu.

Korkmaz, 17 Aralık öncesinde, bu şubede 3 yıldan uzun bir süre içinde yaklaşık 1015 operasyona katıldığını aktardı.

Çeviri: Sebla Küçük

DAHA ÖNCEKİ DURUŞMALARDA NELER OLUŞTU

Birinci Gün: Tanık olarak "(ABD ile) işbirliği yapmak sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yoldu" sözleriyle ifade vermeye başlayan Reza Zarrab, ilk jürili duruşmaya ayağında kelepçe ve mahkum kıyafetiyle getirilmişti. İlk günkü ifadesinde, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 4550 milyon Euro rüşvet verdiğini söyleyen Reza Zarrab, Aktif Bank'ta hesap açmasına eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu ifade ederek, "Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım, günlük 510 milyon euro işlem hacmiyle açıldı" şeklinde konuşmuştu.

İkinci Gün: Reza Zarrab ikinci duruşmada, para trafiğinin nasıl olduğunu anlatmıştı. İkinci jürili duruşmaya koyu renk takım elbise ile gelen Reza Zarrab, yine eski Bakan Zafer Çağlayan ve Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verdiği rüşvetlerden söz etmişti. “Dönemin başbakanı Erdoğan ve hazine müsteşarlığı... Bu ticaretin başlatılması için talimat vermişti” iddialarından bulunan Reza Zarrab, “Başbakan Erdoğan ve Babacan İranla işlemlere (altın ticareti) yardım edilmesi için Vakıfbank ve Ziraat Bankasına şahsen talimat verdiler” ifadelerini kullanmıştı.

Üçüncü Gün: Üçüncü jürili duruşma geçen Cuma günü yapıldı. Duruşmada bu kez Yargıç Berman’ın “delillerle” ilgili çıkışı ve bir jüri üyesinin duruşma sırasında uyuması damga vurmuştu. Yargıç Berman, sunulan telefon kayıtlarından birinde geçen konuşmaların çok geniş bir etki alanı olduğunu, bu nedenle "yargılamanın bütünlüğünün sağlanması" açısından savcılar bu kaydı kabul etmeden önce kaydın doğruluğunun ispatlanması gerektiğini söylemişti. Yargıç Berman Cuma günkü duruşmada, uyuyan jürinin bundan sonra duruşmalara katılmayacağını açıklamıştı. Berman, "Bence salonda olan bitenleri izleyemeyen bir jüri görevini yerine getiremez" ifadelerini kullanmıştı. Yargıç Berman, söz konusu jüri üyesinin 2 gündür duruşmaların büyük kısmını uyuyarak geçirdiğini söylemiş ve "Çok iyi bir adama benziyordu. Epey de derin uyudu" demişti. 6 yedek kişiden biri, bu jüri üyesinin yerini alacak. Duruşmada Reza Zarrab’ın eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'a yazdığı mektup ortaya çıkmıştı. Zarrab ise ifadesinde, sahte nakliye evraklarının nasıl gerçek gibi gösterileceği konusunda kilit bilgileri tutuklu sanık Hakan Atilla'dan öğrendiğini iddia ederek, Halk Bank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan hakkında da rüşvet iddialarında bulunmuştu. Duruşmada Zarrab’a eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in fotoğrafı gösterilmişti. Zarrab daha önceki duruşmada da Güler'in oğlu Barış Güler'e 100 bin dolar rüşvet ödediğini söylemişti.

Dördüncü Gün: Pazartesi günkü dördüncü duruşmada Reza Zarrab’ın çapraz sorgusuna geçildi. Zarrab, savcının sorularını yanıtladı. Altın ticareti ve hayali gıda ticaretine ilişkin ifade veren ve soruları yanıtlayan Reza Zarrab, sanık Hakan Atilla hakkında da iddialarda bulundu. Eski Halk Bank Genel Müdürü Süleyman Aslan’la ilgili rüşvet iddialarını duruşmada yineleyen Reza Zarrab, dinletilen ses kayıtlarını da doğruladı.

Beşinci Gün: Zarrab 5 Aralık tarihli beşinci duruşmadaki çapraz sorgusunda da dikkat çeken ifadeler kullanmıştı. Sanık Hakan Atilla’nın kendisinden hiçbir zaman rüşvet istemediğini ve kendisinin de Atilla’ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini söyleyen Reza Zarrab, “Evet, (yalan söylemenin) ABD'de hapisten çıkmanın en hızlı yolu olduğunu söyledim” demişti. Zarrab’ın FBI’la yaptığı anlaşmaya ilişkin, “Ancak (yaptığınız anlaşmaya göre) bundan daha fazlası gerekiyor. ‘Başkaları’ hakkında soruşturma ve yargılama süreçlerine ciddi destek sağlamak gibi. Bu doğru mu?” şeklinde soruda geçen “başkaları” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Zarrab, FBI ile yaklaşık 12 toplantı yaptıklarını ifade de etti.

Altıncı Gün: Tanık Reza Zarrab, sanık Hakan Atilla’nın tutuklandığını duyunca şoke olduğunu söyledi. Duruşmada Hakan Atilla’nın Halkbank’taki odasına dahi hiç gitmediğini ifade eden Reza Zarrab’a, eşi Ebru Gündeş ve Türkiye’de yaşadığı hayatla ilgili sorular yöneltildi. Zarrab, 10 Nisan 2013 tarihinde Hakan Atilla'ya hayali gıda işiyle ilgili yalan söylediğini kabul etti. Atilla'nın, bu düzeneğin sahte olduğundan habersiz olduğu ortaya çıktı.

Yedinci Gün: Tanık Reza Zarrab’ın ifadesi dün sona erdi. İfade verdiği yedinci gün de Zarrab, Fethullah Gülen ve Gülen Cemaati sorularına, “Farklı gruplar onlar için farklı isimler kullanıyor. Bu nedenle, onlar siyasi bir grup mu, dini bir grup mu, yoksa terör örgütü mü bilmiyorum.” diye yanıt verdi. Zarrab’ın ardından, yeni tanık, avukat ve eski CIA direktör yardımcısı David Cohen, kürsüye çıktı. Cohen daha önce Hazine Bakanlığı'nda çalıştı; ondan önce de Terör ve Mali İstihbarat Müsteşarı olarak görev yaptı. Cohen, Terör ve Mali İstihbarat Müsteşarı olarak görev yaptığı dönemde Halkbank'la ilgili bilgi edindiğini söyledi. Cohen, OFAC'ın (ABD'nin yaptırımlarını uygulayan Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi) nasıl çalıştığını ve kurumun uyguladığı düzenlemelerin yapısını anlattı. Cohen, Halkbank yetkilileriyle 2014’te Ankara'da ve İstanbul'da bir araya geldiğini söyledi. Cohen bu konuya ilişkin “Türkiye ile İran arasındaki ticarette asıl olarak kullanılan banka Halkbank'tı” dedi.

Sekizinci Gün: Jürili duruşmanın 8'inci gününde, kürsüye CIA'cı tanık David Cohen çıkmıştı. Cohen, Halkbank yöneticileri ile daha önce defalarca yaptığı toplantıdan söz etmiş ve 17/25 Aralık operasyonları sırasında Türkiye’de olduğunu ifade etmişti. Cohen, eski Bakan Ali Babacan’ın da ambargonun delindiğine ilişkin ifadeler kullandığına dikkat çekmişti.

http://odatv.com/altinsatisinaizinverilmediginibiliyordu1112171200.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Cami içinde anaokulu açtılar! Müyesser Yıldız'a "neden 15 Temmuz'u yazdın" cezası! Peker'in işaret ettiği SADAT hakkında neler biliniyor? Z kuşağından iktidara Atatürk ve andımız tepkisi!