Türkiye'de Mart ayında corona virüsünün görülmesinin ardından ilk yasak 65 yaş üstüne geldi. İçişleri Bakanlığı'nın genelgesine göre 65 yaş üzeri ile 20 yaş altı vatandaşların sokağa çıkma kısıtlaması 22 Mart'ta başladı.
Ardından yasak, 48 gün sonra 10 Mayıs'ta son buldu. Bu tarihten itibaren yaşlılar her Pazar günü saat 11.0015.00 saatleri arasında sokağa çıkabildi.
Ancak bu kez de sadece evlerinden yürüme mesafesi uzaklıktaki yerlere gitmelerine izin verildi. Ardından güneş çarpma endişesi ile dışarı çıkma saatleri 17 Mayıs Pazar itibariyle 12.0018.00 olarak değiştirildi.
Son olarak İçişleri Bakanlığı'nın 31 Mayıs'ta yayınladığı genelgeye göre, 65 yaş ve üzeri vatandaşların Pazar günleri dışarı çıkma saatleri 14.0020.00 olarak düzenlendi.
SANDIKTA GÖRÜŞÜRÜZ
1 Haziran itibariyle yeni normalleşme kapsamında bir çok kısıtlama kaldırıldı, ancak 65 yaş üstü ve 18 yaş altına bu kısıtlamalar devam ediyor. Her ne kadar bilim kurulu üyeleri yakın zamanda bir düzenleme olacağını açıklasa da, 65 yaş üstü için henüz tünelin ucu görünmüyor.
65 yaş üstü, artık bankaya gidip emekli maaşlarını almak, eklem ve kas ağrıları için yürüyüş yapmak istiyor ve şöyle diyor:
* Kafamız çalışıyor. Kendimizi nasıl korumamız gerektiğini de biliyoruz. Bize bu yaşatılan resmen ev hapsine döndü artık. Bu ülkede 65 yaş üstünün oy oranı fazla. Sandıkta görüşürüz. Esaret bu yeter.
Öte yandan yurt dışında özellikle virüsün yoğun görüldüğü Avrupa ülkelerindeki yasaklar yaş ayrımı olmaksızın herkesi kapsıyor.
PAZAR GÜNÜ HER YER KAPALI OLUYOR
Yalnız yaşayan 82 yaşındaki Mukadder Sönmezocak yasağı şöyle eleştirdi:
* Deterjanım bitti, dışarı çıkıp alamıyorum. Pazar günü her yer kapalı. Bakkal bile kapalı. Kaç aydır pazara çıkamıyorum. İhtiyaçlarımı kızım getiriyor. Bankada işim oluyor. Hafta içi izin yok nasıl çıkacağım?
* Evde mahkum olduk. En azından dışarı çıkma izni haftada 23 kere olsun. Bu ne kadar sürecek? Pazar günü parkın etrafında biraz yürüyorum, 1 saat çıkıyorum. Zaten 6 saat sokağa çıkamam. Bu karar çok yanlış. Dört duvar arasında hareket etmeye çalışıyorum. Bazen dikiş dikiyorum.
KELEPÇE TAKILMIŞ GİBİ BÖYLE OLMAZ
Eşiyle birlikte yaşayan 73 yaşındaki Serhan Özmen, banka ve sağlık ocağı gibi yerlere gidemediklerini ve 65 yaş ve üstü için kısıtlamanın çok uzatıldığını belirterek şöyle konuştu:
* Böyle bir ayrım olamaz. Beni evde tutma hakları yok. Bu resmen ev hapsi gibi, elektronik kelepçe takılmış gibi. Demokratik değil. Ben kendimi koruyabilirim.
* İşimi görüp gelirim ve çok da dikkat ederim. Evde dizim ağrımaya başladı. Çünkü dışarı çıkamıyorum, yürüyemiyorum. Evin içinde 15 dakika gidip geliyorum. Vaka sayısını yükselten biz değiliz. Gençlerin çoğu dışarda maske takmıyor.
DARLANDIK, BUNALDIK BİR ÇARE BULUN ARTIK
Nezaket Çavuşoğlu 71 yaşında ve emekli. Çavuşoğlu, “Yaşlılara yasak gelince sokağa hiç çıkmadık. 2.5 ayın ardından ilk izin verildiğinde kızımla mezarlık ziyaretine çıktım. Dizime yürürken ağrı girdi. Çünkü uzun süredir hareket etmemiştim. 65 yaşın dışarı çıkma yasağına bir çare bulunsun. Daraldık bunaldık. Markete, bankaya gidemiyoruz” dedi.
ALIŞVERİŞLERİMİ KOMŞULAR YAPIYOR
73 yaşındaki emekli öğretmen Çayhan Orhon Dervişoğlu “Eşim de 85 yaşında. Banka da işlerim var. Alışverişe gitmem gerek. Komşularımdan rica ediyorum ‘Bana şunu getirebilir misin' diye. Bunu yapmak istemiyorum. El eline bakar olduk. Bu işi atlatmaya çalışıyoruz. Ama 65 yaş kısıtlaması yüzünden insanların psikolojisi gerçekten çok bozuldu” dedi.
KURALLARIN NE OLDUĞUNU BİLİYORUZ
Antalya'da eşiyle yaşayan 70 yaşındaki Necmi Mola da sıkıntısını şu sözlerle anlattı: “Biraz daha esnek olunmalı. Bu insanlar bu yaşa gelene kadar öğretmendi, yargıçtı, subaydı, esnaftı. Kuralların ne olduğunu herkes kadar biliyorlar. Toplum içinde kuralların uygulanması konusunda fahri misyonları vardı. Yaşlılara biraz daha güvenilebilir” dedi.
BİZE ‘SİZ EVDE OTURUN ÖLÜMÜ BEKLEYİN’ DİYORLAR
Prof. Orhan Kural da 65 yaş ve üstüne getirilen kısıtlamanın ayrımcılık olduğunu belirterek şunları söyledi:
* Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kısıtlama olmadı. Üzerimizde ‘Siz işe yaramazsınız, evinizde oturun ölümünüzü bekleyin' gibi bir psikolojik baskı oluyor. Baştan beri buna karşıyım. Bizi koruma adına yaptıklarını söylüyorlar ama bizi eve kapatarak daha da hasta yapıyorlar.
* Yürüyemeyen, nefes alamayan hayata bağlanmayan insanlar… Hastalıktan kurtulmanın birinci şartı moraldir. Virüsten daha tehlikeli bu yaptıkları sistem.
65+ Yaşlı Hakları Derneği kararın temel insan hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini açıkladı. Derneğin Başkanı Bilişsel nörolog Dr. Gülüstü Salur da süreç uzadıkça yaşlıların yalnızlık, kaygı, umut eksikliği ile baş başa bırakıldığına dikkat çekti. Salur şunları söyledi:
* Yasağın hukuken haklı gerekçesi yok. Bu hak ihlalilidir. Eve kapanan yaşlılarda sağlık sorunlarının arttığını görüyoruz. Psikolojik olarak öfkeliler, içlerine kapandılar.
* Adalet duygusunun zedelendiğini görüyoruz. Kendilerini unutulmuş hissediyorlar. Bizim çağrımız 65 yaş üstüne yaşa bağlı kısıtlamaların kaldırılması. Yoksa çok incinmiş bir nüfus kesimiyle karantinadan nasıl sağlıklı çıkacağız bilmiyoruz.
SOKAĞA ÇIKAMAMAK DEPRESYONU TETİKLER
Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu sokağa çıkma yasağının 65 yaş üstünde psikolojik etkileri olabileceğini söyledi.
Dokuzlu, “Yaş ilerledikçe ölüm korkusunun da yarattığı çaresizlik, umutsuzluk ve yalnız kalma korkusu fazlaca artar. Evde uzun süre kalmak bu duyguları artırabilir. Yaşlandıkça daha alıngan, kırılgan daha duygusal bir yapıda olabiliyorlar. Sosyal ilişkilerde zayıflık ve sosyal izolasyon yaşlılıkta çeşitli psikolojik sorunlara yatkınlık oluşturabilir. Uzun süreli moral bozukluğu, çaresizlik, ümitsizlik, karamsarlık, uyku, depresyon ve iştah problemleri artabilir” dedi.
HAREKETSİZLİK KAS VE KEMİK ERİMESİ YAPAR
Kayropraktıst Prof. Semih Akı, 65 yaş ve üzeri kişilerde hareketsizliğe bağlı olarak kas kuvvet kitlesinde azalma, kemik erimesi, dolaşım ve solunum sisteminde sorunlar meydana gelebileceğine dikkat çekti.
Akı, “Uzun süre oturmak ayrıca kalp damar bağışıklık ve obezite gibi pek çok sorunun yanı sıra omurga, sırt, bel, kalça ve iskelet sistemi için de bir risk unsuru olabilir. Kemiklerin sertliklerinin devamı ve kemik erimesinin önlenmesi için hareket olmazsa olmazdır” dedi.