Doğduğu günden son nefesini verdiği ana kadar yaşadıkları, Türkiye’ye yaşattıkları onlarca kitaba, çokça belgesele konu oldu. Halkçı Ecevit‘i namı diğer Karaoğlan‘ı 95’inci doğum gününde genel geçer detaylara boğulmadan anmak ve hatırlamak da mümkün.
MUSTAFA: 25 Mayıs 1925, İstanbul… Mehmet Fahri‘den olma, Fatma Nazlı‘dan doğma Mustafa Bülent, dünyaya gözleri açtığında Cumhuriyet kurulalı henüz 19 ay olmuştu. Annesi ve babası gibi onun da şimdilik bir soyadı olmayacaktı. Çünkü Soyadı Kanunu’nun çıkmasına dokuz yıl vardı. Mustafa, baba tarafından dedesinin isminden geliyordu; Meclisi Tetkikatı Şer’iyye (Osmanlı dönemi istinaf ve temyiz mahkemesi) üyesi Mustafa Şükrü Efendi’den… Bülent ise annebabasının tercihiydi, belki de umuduydu; zira koydukları isim yüksek, yüce, ulu anlamına geliyordu.
ECEVİT: Adli tabip olan babası, 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, Kurtuluş Savaşı yıllarında görev yaptığı Kastamonu’nun çok sevdiği yörelerinden Ecevit’i soyadı olarak seçti.
MADAME LÜSİ: İlkokulu babasının tayini çıktığı için yerleştikleri Başkent’te okudu. Ankara Erkek Lisesi’nin orta bölümündeki bir yılın ardından ailesi tarafından İstanbul’a gönderildi, eğitimine Robert Kolej’de devam etmesi için… Bir süre paralı yatılı okudu, tuzlu gelince kiraya çıktı. Okul arkadaşları Altemur Kılıç, Tunç Yalman, Ahmet İsvan‘la beraber Madam Lüsi‘nin Rumelihisarı’ndaki pansiyonuna aylık 50 lira veriyordu. Daha sonra edebiyat öğretmeni Feridun Nigar‘ın üç katlı ahşap yalısının bir odasına yerleşti, madama verdiğinin yarı bedeli karşılığında…
PADİŞAHIN ESKİ DAMADININ HEDİYESİ DAKTİLO: Son Osmanlı sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa’nın oğlu olan İsmail Hakkı Okday, son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in eski damadıdır. İsmail Hakkı Bey, Fatma Ulviye Sultan’dan boşandıktan sonra Bülent Ecevit'in annesi Fatma Nazlı Ecevit'in teyzesi Ferhande Hanım'la evlendi. İsmail Hakkı Okday’ın, kardeşi Ali Nuri’nin Beyoğlu’nda bir daktilo dükkanı vardı. Ecevit ömrü boyunca hiç yanından ayırmayacağı Erica marka daktilosuyla, İsmail Hakkı Bey’in hediye etmesiyle tanıştı.
TAGORE: Kolej yılları demli şekersiz çay ve şiir ekseninde geçti. 16 yaşındayken Tagore‘un Gitanjali (İlahiler) adlı şiir kitabını İngilizceden Türkçeye çevirdi. Tagore’un yanı sıra T.S. Elliot‘dan da çeviriler yaptı. Robert Kolej’in edebiyat dergisi İzlerimiz‘in başyazarlığını üstlendi. Kendi şiirleri ise Hep Bu Topraktan, Yücel, Varlık, Akis, Dost, Forum gibi dergilerde yayımlandı.
İNSANLAR NE İÇİN YAŞARLAR: Altemur Kılıç’ın yazdığı İnsanlar Niçin Yaşarlar adlı piyes Robert Kolej’de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında sergilendi. Bülent Ecevit, Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri şiirini okuyordu, Rahşan Aral da dekorları yapmıştı. Bu piyes sayesinde tanışan ve flört etmeye başlayan ikili, mezun olduktan iki yıl sonra (1946) evlendi. Rahşan Aral, Bülent Ecevit’in annesi ressam Fatma Nazlı Hanım’ın Ankara Kız Lisesi’nden öğrencisiydi.
KIZARAN ÇAYIRLAR: Robert Kolej’den mezun olduktan sonra önce Ankara Hukuk Fakültesi’ne sonra Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi’ne kayıt yaptırdı. Ancak hiçbirini bitirmedi, bitiremedi. Basın Yayın Genel Müdürlüğü’ne çevirmen olarak girdi. Birleşmiş Milletler’in geçici binasının bulunduğu Flushing Meadows‘u ‘kızaran çayırlar’ olarak çevirdiği için okkalı bir fırça yedi.
CİDDİYET: Londra Büyükelçiliği’nin Basın Ataşeliği’nde kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında CHP’nin yayın organı Ulus gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı zamanda Pazar Postası’nın Ciddiyet adlı mizah ekinde yazıyordu. Bir gün babasından bir mektup aldı: Hicivde örnek olarak asla Falih Rıfkı’yı alma… Güzel olsa da yılan gibi tiksindirecek bir güzellik ve ustalıktadır. Örnek olarak sana Bedii Faik’i tavsiye ederim. Taklit et demiyorum, şahsiyetine o kalıbı hatırlatacak şekiller vermeye çalış hiciv sahasında.. “Bu adam yazılarını veya fıkralarını Bedii Faik kadar güzel yazıyor” desinler. Yılanlar vakıa güzeldir ama nadir olsalar daha iyi değil mi? Baban Dr. F. Ecevit.
ROCKEFELLER BURSU: 1953 yılında CHP’ye kaydoldu, ilk olarak Gençlik Kolları Merkez Yönetim Kurulu’nda görev aldı. Rockefeller Vakfı'nın gazete yazarlarına özel bursundan yararlanarak Harvard Üniversitesi’nde sosyal psikoloji, Ortadoğu ve Osmanlı tarihi alanındaki eğitim programlarına katıldı. Milli Şef İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in aday olmak istememesi ve tavsiyesi üzerine 1957 seçimlerine girerek milletvekili seçildi.
ORTANIN SOLU: 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası CHP kontenjanından Kurucu Meclis’e girdi. 1961 genel seçimlerinde Zonguldak milletvekili oldu. 196165 yılları arasında Çalışma Bakanı olarak görev yaptı. 1965 seçimlerini Süleyman Demirel‘in Adalet Partisi kazandı. Bülent Ecevit bu tarihten sonra muhalefete dönen CHP’nin içinde Ortanın Solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladı.
TURAN FEYZİOĞLU: 1966 yılında CHP Genel Sekreterliğine seçildi. Hitabet gücüyle parti içinde sivrildi, Ortanın Solu politikasına karşı çıkan Turhan Feyzioğlu’ya anlaşmazlık yaşamaya başladı. İsmet İnönü, Bülent Ecevit’e, partinin meclis grubu ise Turan Feyzioğlu’na destek çıkıyordu. Feyzioğlu ve 47 milletvekili CHP’den ayrılarak Güven Partisi’ni kurdu.
İNÖNÜ: 12 Mart 1971 muhtırasından sonra İsmet İnönü’nün pasif tutumuna ve CHP’nin askeri yönetimce oluşturulan hükümete katkıda bulunmasına karşı çıkarak genel sekreterlikten istifa etti. İnönü, 1972’de toplanan 5. Olağanüstü Kurultay’da, “Ya Ben, Ya Bülent” dedi. Ecevit’e 709, İnön’ye 507 oy çıktı. Partililerin güvenoyu vermesi üzerine istifa eden Milli Şef’in yerine genel başkan seçildi.
BAŞBAKAN ECEVİT: CHP, Bülent Ecevit’in genel başkanlığında girdiği ilk seçimde (14 Ekim 1973) yüzde 33.3 oy aldı, 185 milletvekili çıkardı ancak çoğunluğu kazanamadı. 26 Ocak 1974 tarihinde Milli Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükümetinde ilk defa başbakanlık görevini aldı.
* BÜLENT ECEVİT KİTAPLIĞI *
* Kuzum Bülent, Faruk Bildirici, Doğan Kitap, 2000
* Phoenix / Ecevit’in Yeniden Doğuşu, Fikret Bila, Doğan Kitap, 2001
* Kim Bu Ecevit?, Orhan Koloğlu, Boyut, 2001
* Ecevit Olayı: Bir Başbakanın Doğuşu, Kayhan Sağlamer, Belge Yayınları, 1974