AKP tarafından farklı dönemlerde bütçeyi kurtarma formülü olarak kullanılan bütçe dışı fonların en büyüklerinden olan işsizlik fonu ciddi bir kaynak olarak kullanılıyor. İşsizlik fonuna dair açıklanan son veriler yağmanın ne denli derin olduğunu gösteriyor.
2002 yılının Mart ayında kurulan İşsizlik Sigortası Fonu işçilerin kazançları üzerinden oluşturuluyor. İşsiz kalanların belirli bir dönem işsizlik maaşı almasını sağlayan fonun hesabında bugüne değin 125 milyar TL birikirken, 16 yılda bu fondan yararlanabilen 6 milyon 182 bin kişiye 20 milyar TL’den fazla ödeme gerçekleştirildi. Ancak geriye kalan paranın çoğunluğu devlet tahvillerine yatırılırken, bir kısmı ise farklı dönemlerde bütçe açıklarını kapatmak için kullanıldı.
2018 yılı verilerine göre işsizlik fonundan milyarlarca lira fonun kuruluş amacı dışında kullanıldı. Fon kurulurken belirtilen “kuruluş amacı dışında kullanılamaz” maddesine rağmen 2008 yılında koyulan geçici madde ile fonun farklı amaçlarla iktidar tarafından kullanılmasının önü açılmıştı. 2012 yılında GAP için “daha sonra ödenmek şartıyla kullanılan” 12 milyar liralık harcama en büyük fonun kuruluş amacı dışında yapılan harcamaydı.
Fondan son yıllarda farklı amaçlarla harcama yapılması “olağan” hale gelirken, bunun istihdam politikaları için kullanılan kaynak olarak yansıtılması ise tam bir ikiyüzlülük örneği. İşbaşı eğitimi ve aktif işgücü programlarına 8 milyar TL’den fazla kaynak aktarılırken, patronlara istihdam artışı için kullandırılan teşvikin miktarı 2018 yılı için 4 milyar TL’yi aşmış durumda. Son üç yılda istihdam teşviki için “sigorta priminde devlet teşviki” olarak yansıtılan kaynak aktarımının miktarı 8,5 milyar TL’ye yaklaşmış durumda.
Fonun kamuoyunda tartışma haline gelindiği bilinirken, son olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tek hesap sistemi ile yeni bir gelir sistemine geçişi “fonun yağması kolaylaşıyor mu?” sorusunu akıllara getirildi. 17 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi olarak bilinen ve 9 Temmuz tarihinde yasalaşan hükme göre devletin tüm gelir kaynakları harcamaları kısmak ve bütçe açıklarını azaltmak için merkezileştirildi. Öte yandan tek hesap sisteminin kuruluş kararnamesinin dördüncü maddesine göre işsizlik fonu şimdilik bu hesapların dışında tutuldu.
Ancak bu durum fonun elindeki büyüklükle alakalı. Fonun tek parçada bütçeye aktarılmasının imkânı bulunmadığı gibi, nakit olarak fonun yüzde 12’si sadece kullanımda. Ancak gene de işsizlik fonunun büyük oranda sermaye aktarılan bir kaynak olarak kullanıldığı bilinmekte. Aynı yöntemle tek hesap sisteminde fondaki birikimin bir kısmının aktarılmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor. Bu nedenle önümüzdeki dönem fonun sermayeye kaynak olarak aktarılmasının hızlandırılması ve bütçe açıkları üzerinde düzeltici bir faaliyet göstermesi beklenebilir.
İşsizlik fonu, sınırlı bir işsizlik koşullarında sosyal olarak işçiler için olumlu etki yaratsa da, bugünkü sistem içinde işçiden patrona kaynak aktarımı olarak kullanılan bir mekanizmaya dönüşmüş durumda. Hem bu yolla yüksek işsizlik sayıları normalleştirilirken, hem de acil durumda kullanılmak üzere ciddi bir kaynak elde barındırılıyor.
İşçiler açısından değerlendirildiğinde fonun varlığı yarardan çok zarar getirirken, esas üzerinde düşünülmesi gereken konu işsizliğin nasıl ortadan kaldırılacağı. İşsizlik fonunun farklı amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmesi gerekirken, diğer yandan da işsizliği ortadan kaldıracak temel yaklaşımın merkezi bir kamu ekonomisinin kurulmasından geçiyor.
İşsizlik maaşı olarak bilinen ödemeler İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Bu fon işçi, patron ve devlet tarafından sağlanan farklı katkı paylarıyla oluşturulurken, kullanımı da belli şartlara bağlanmış durumda.
İşsizlik maaşını alabilmek için işçinin işten kendi rızası dışında çıkartılmış olması gerekiyor. İşin batması halinde de Ücret Garanti Fonu üzerinden işsizlik maaşı alınabiliyor. Bununla birlikte, işsizlik maaşı alabilmek için son 6 ay boyunca işçinin sigorta priminin yatmış olması ve son üç yıl içinde 600 iş günü boyunca işsizlik sigortası priminin yatırılmış olması şartı aranıyor.
İşsizlik maaşı işçinin brüt ücretinin yüzde 40’ına denk düşerken, işsizlik maaşı asgari ücretin yüzde 80’nini geçemiyor. İşsizlik maaşının bağlanma süresi son üç yıl içinde yatırılan prim üzerinden hesaplanırken, en fazla 10 ay boyunca bu maaş ödemesi gerçekleştiriliyor.
Bu şartlar göz önünde bulundurulduğunda işsizlik maaşının kullanımında sınırın kaldırılması ve fonun katkısının tamamının sermayeden gelir vergisi yoluyla elde edilmesi gerekiyor. Bir günlük primi yatmış olan işçinin dahi işsizlik fonunu kullanması gerekirken, işsizlik maaşı için tek şartın işe yeniden yerleştirme üzerinden gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bununla beraber işten çıkartılmanın yasaklanması ve herkese yeteneğine göre iş sağlanması işsizlik maaşına duyulan ihtiyacı da ortadan kaldıracaktır.
http://gazetemanifesto.com/2018/adivarkendiyokissizlikfonununyagmasikolaylastimi202326/