Çakıcı cezaevinden 2014 yılında yazdığı ve “Kamu oyuna saygılarımlan” diye başladığı ilk mektubunda isim vermeden ‘Rizeli, yezit kişilikli, onursuz, dinimizi kullanan, hırsı için ülkemizin fidanlarını telef ettiren, ruhunu şeytana teslim etmiş. Dedeleri kafkas musevisi olan vampirin torunu’ gibi ağır hakaretlerde bulunmuştu.
Çakıcı, son olarak annesini görme isteği reddedildiği için, ‘Sorumsuz Sultan’ diye seslenerek başladığı mektubunda “Senin anan çok özel de benim ve her Türk’ün anası sokak kadını mı?” diye sormuştu.
Çakıcı, bu mektubuyla Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
Dava açılmasının ardından Çakıcı avukatı aracılığıyla çok ağır ifadeler kullandığı ikinci bir mektup gönderdi. Çakıcı, bu kez Erdoğan’ın ismini vererek, ‘Sözlerimin arkasındayım ‘ dedi.
Ardından Erdoğan, avukatları aracılığıyla Alaattin Çakıcı hakkında dava açtı.
Çakıcı, bu mektubuyla Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından siyasi iklimde oluşan ılımlı hava gereği Çakıcı hakkındaki diğer hakaret davalarını geri çekti.
Bunun üzerine Çakıcı, Bolu Cezaevi’nden, Tayyip Erdoğan’la ilgili, “Davalarını geri almak ‘Adam gibi sözünün arkasında durmak’ demektir. Bundan sonra kendisine kırıcı bir söz söylemeyeceğim. Vatan hainlerinin ekmeğine yağ sürmeyeceğim” açıklamasını yaptı.
Ancak bu sözlerin üzerinden bir süre geçtikten sonra Alaattin Çakıcı, 2017 yılının Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek yeni Başbakan Binali Yıldırım’a “Kendine ve çocuklarına dikkat etsin” mesajı yolladı.
.
Çakıcı, mektubunda oğluna Binali Yıldırım tarafından “yanlış” yapıldığını iddia ederek bu konuda Yıldırım’ın MHP’li milletvekilleri aracılığıyla “Alaattin’le aramı bulun” ricasında bulunduğunu öne sürdü.
Alaattin Çakıcı, avukatı Can Sevinç aracılığıyla Erdoğan’a gönderdiği mektubunda yeni Başbakan Binali Yıldırım’ın Erzincan’da yaşanan ve içeriği açıklanmayan bir konu nedeniyle oğluna “yanlış” yaptığını ifade etti.
Bu konunun kendisine MHP Milletvekili Durmuş Ali Torlak tarafından aktarıldığını belirten Çakıcı, Yıldırım’ın başbakan yapılmaması gerektiğini savundu.
Mektubuna “Sayın Cumhurbaşkanım” diyerek başlayan Çakıcı, “Sizin AKP milletvekillerinin, MKYK üyeleri il ve ilçe teşkilatlarınca bu sözlerimin dikkate alınmasının AKP’li seçmenin ve AKP’li olmayan seçmenin Aziz Türk Milleti’nin hakkıdır” dedi.
Çakıcı, kendisini sürekli ziyaret eden MHP İstanbul milletvekili Durmuş Ali Torlak’ın Binali Yıldırım ile ilgili bir mesaj ilettiğini söyledi. Konuyu açıklamayıp sadece “Oğluma yapmış olduğu bir yanlışlık ile ilgili, Erzincan kaynaklı” diyen Çakıcı, Binali Yıldırım’a “Kendine ve çocuklarına dikkat etsin” mesajını Durmuş Ali Torlak’ın Meclis’te aktardığını vurguladı.
Binali Yıldırım’ın ürktüğünü ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan’a “Lütfen Alaattin ile aramı bulun” dediğini söyleyen Çakıcı şöyle devam etti:
“Durmuş Ali Torlak şerefli bir ailenin evladı olduğu için bunu TV’ye çıkar anlatır. 40 yıllık dostum Celal Adan’a söylenmişse doğrudur. Çünkü ülkücüdür. Bir ülkücü için en önemli kavramlar vatan, bayrak, millet ve namustur. Politikada bile olsa namus kavramı işin içine girince doğru söylemek elzemdir. Bazen politikacılar koltuk için dingili bozuk kağnı arabası gibi ses çıkarabilirler. Konunun içeriğini Binali Yıldırım’dan ve Erzincan’da araştırarak öğrenebilirsiniz.”
“Adı kabadayıya çıkmış Alaattin Çakıcı’dan korkan, iki mebustan yardım dilenen biri, ateş çemberinden geçen ülkemize ne gibi bir hizmet edebilir” diyen Çakıcı mektubunu şöyle sonlandırdı:
“Ama dersen ki sen ve Aziz Türk Milleti merak etmeyin, o benim sadece bürokratım, işin başında ben varım. Ben bu millete söz verdim ülkemde kimse bypass yapamaz. Aziz Türk Milleti; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek dil diye namus sözü verdim. Zannediyorum bu sözünüz, İnşallah ömrünüzün sonuna kadar da vazgeçmezsiniz. Size ve Aziz Türk Milleti’ne saygılarımla arz ederim.
Çakıcı, Kırıkkale Keskin T Tipi Cezaevi’nde kalırken rahatsızlığı nedeniyle Yüksek İhtisas Hastanesi’ne götürülünce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kendisini ziyarete gitmişti.
24 Haziran 2018 seçimi öncesi Mayıs ayı sonunda yapılan bu ziyaret sonrası, Bahçeli, ‘genel af’ önerisini savunmuştu. MHP lideri, “Ülkü ve ülke sevdalısı olan, davalarının gözü kara yiğitleri olarak bilinen mesela Alaattin Çakıcı, mesela Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?” demişti.
Bu ziyaretin ardından Çakıcı, basın danışmanı Ferhat Aydoğan aracılığıyla açıklama yaptı.
Açıklamasına, hastanede kendisini ziyaret eden MHP lideri Bahçeli’ye teşekkür ederek başlayan Çakıcı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şöyle seslenmişti:
“Sayın Cumhurbaşkanım beni sevmiyorsunuz, ben de sizi sevmiyorum ama devletin başında kaldığınız sürece makamınızı ve devletimizi sevmek onur ve benim için bir şereftir. Bakınız Sayın Cumhurbaşkanım, şahsım adına ve Türkiye’nin değişik yerlerinde almış olduğum kurul raporları gereği hiçbir af talebim yoktur. Ömrümde kimseye yalakalık yapmadım, sizden kendi adıma hiçbir şey istemiyorum.
“Ben öpülecek eli öperim, öpülmeyecek ele de tüküren bir adamım, kimseden rica dilemedim ömrümde, şu an kendi adıma hiçbir türlü AF istemiyorum, çıkardığınız afta ‘Alaattin Çakıcı muaftır’ ibaresini yasal olarak ekleyiniz. Ama bu konuyla ilgili sizden rica ediyorum milletin önünde. Bürokraside rica, astın üste emridir, lütfen bu rica kelimesini yanlış anlamayın teşekkür mahiyetinde size rica ediyorum.”
Erdoğan, AKP ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın adayı olarak girdiği 24 Haziran 2018’deki seçimleri kazanmasının ardından yaptığı balkon konuşmasında Bahçeli’nin adından hiç söz etmemişti. Organize suç örgütü liderliğinden tutuklu Alaattin Çakıcı, bunun üzerine bir açıklama yaptı. Bu açıklamada MHP’nin kanalı BengiTürk’de geniş şekilde yayınlandı.
Çakıcı açıklamasında şöyle dedi:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda yeni oluşumun başkanı seçilmesinde en büyük etken sayın Bahçeli ve yol arkadaşlarıdır… Devletimizin sigortası olan ülkücüler ile ilgili bir kelime dahi etmedi… Devletin sahibi sen değilsin!.. Unutma! Sen yolcusun, Ülkücüler ve Türk Milliyetçileri, her etnik mozaiğe mensup vatan sevdalıları da hancılardır! Annene, babana dua ettiğin gibi sayın Bahçeli’ye ve onun yol arkadaşlarına da dua et. Elinden ne gelirse de bana istediğini yapabilirsin…Sokak çocuğu, sokak çetesi olmadığımı da o beyninin derinliklerine sok.”
“Kasımpaşa’da doğan Rize Potamya asıllı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bu aziz milletimiz ülkeyi yönetme iradesini kendisine teslim etmiştir.
Halka konuşmasında ülkeyi terörden temizlediğinden bahsetti, herhalde daha yolun başında olduğumuzu unuttu. Devletimizin sigortası olan ülkücüler ile ilgili bir kelime dahi etmedi. Bir de ülkeyi sokak çetelerinden temizledik diyor. Bu sokak çeteleriyle ilgili söylemi KCK’nın Türkiye genelinde sokak yapılanması olan çeteleri mi anlatmak istiyordu.
Cumhur İttifakı’na oy verenler sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine değil, devletin bekası için sevse de sevmese de beka sorunu yaşayan devletimiz için sayın Tayyip Erdoğan’a oy vermiştir.
Buradan kendilerine şunu hatırlatmak isterim. Çevrendeki FETÖ’cüleri temizle. Devletin değişik kurumlarındaki AB ve ABD’ye hizmet eden hainleri temizlediğin sürece ‘sözde değil pratikte’ adalet kavramından elini çekmezsen, devlet aynı sıkıntıları gelecekte yaşayacaktır, lütfen unutma. Devletin sahibi sen değilsin! Devletin mihenk taşı ülkücüler ve devletine gönülden bağlı her etnik mozaikten olanlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı; İnsanlar kriminal suçlu olabilir, çetelerin arkasında olan hani senin var ya, Trabzon’lu, çirkin ve kel, sana gündüz imam gece papaz diyen Süleyman efendi mi hedef gösterdi. Sokak çeteleri hap satar, eroin satar, karı satar. Ekonomik koşullardan sosyal devlet olamadığımız için gasp yapar. Kapalı olarak kimi kastediyorsun?”