Tarımda yaşanan sorunlar çiftçileri adeta canından bezdirirken, kentteki 100 fabrikanın 97 tanesi kapanmış durumda. MHP’nin güçlü olduğu kente dair izlenimimiz MHP oylarının CHP ve İYİ Parti’ye kayabileceği yönünde. HDP ise kitlesini koruyor
Buraların AKP döneminde yok olması, başta Çukobirlik bünyesinde olmak üzere istihdam sağlayan fabrikaların yine bu hükümet döneminde teker teker kapatılması, kentin merkezi idareden hak ettiği yatırımları ve payı alamaması, işsizliğin ve yoksulluğun en yoğun yaşandığı kentlerden biri haline gelmesi, özellikle Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu mahallelerde salgın haline gelen uyuşturucu sorunu ile kentte sayıları 300 bini bulan Suriyeli göçmenler meselesi, iktidara olan tepki oylarının önde gelen nedenleri.
Adana’nın milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimini belirleyecek seçmen nüfusunun kabaca üçte birini Türkmen nüfus, üçte birini Arap Alevi nüfus, üçte birini de Kürtler oluşturuyor. Kentte Türkmen nüfusun oyu geçmişte MHP ağırlıklı iken, bu kez İyi Parti ile CHP’ye eğilimli. Adana’da MHP’ye oy vermeye devam edecek olan seçmenin motivasyonu gün geçtikçe düşüyor.
İbre CHP’den yana…
Kentte ArapAlevi nüfusun yaşadığı mahalleler, her zamanki gibi CHP’yi gösteren, sosyal demokrat oylarıyla öne çıkıyor. Bu nedenle milletvekili seçimlerinde CHP’ye, Cumhurbaşkanı seçimlerinde de, bu mahallelerden yüzde 90 civarında Muharrem İnce’ye oy çıkacağı konusunda görüş birliği var.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde (solda) AKP’nin önde olduğu Adana’da 2017 Referandumu’nda ise Hayır oyları önde çıkmıştı.
Kentin Hürriyet Mahallesi başta olmak üzere, Kürt yurttaşların yoğunlukta bulunduğu mahallelerde ise HDP oyları öne çıkıyor. Üstelik HDP’ye bir “asılma” durumu olacağı da yüksek ihtimal, zira bu oyların partinin baraj altında kalacağı ihtimaline karşı verildiği fikri öne çıkıyor. Yurttaşlar AKP’ye de bir hayli tepkililer. Bunun sebepleri açık, göçün yarattığı travma, iktidarın barış sürecinden geri adım atması, gençlerin işsizliği, Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu mahallelerde uyuşturucunun yaygınlığı... Burada yurttaşlar, 15 yıldır yaşam standartlarında hiçbir ilerleme olmadığını, tersine mevcut kazanımlarını da kaybettiklerini iktidara bir mesaj olarak verme niyetindeler.
Benzer şekilde, 2 milyon 200 bin nüfusuyla Türkiye’nin altıncı büyük ili olan Adana, büyük miktarda tepki oylarını da bünyesinde barındırıyor. Zamanında bereketli toprakların beşiği olan toprakların AKP döneminde yapılan yanlışlar nedeniyle hızla verimsizleşmesi, kentin sanayi kuruluşlarının teker teker kapanması nedeniyle yoksulluk ve işsizlikte en üst sıralarda yer alması, salgın haline gelmiş uyuşturucu sorunu, sayıları 300 bini geçerek Adana nüfusunun hatırı sayılır bir kısmı haline gelen Suriyeli göçmenler, hükümete duyulan tepkinin belli başlı nedenleri arasında yer alıyor.
Fabrikada taşeron işçi olarak çalışan Kamber Yalçın’ın SGK’si var, asgari ücret alıyor. 2 çocuğu var kendisine ait evde babası ile altlı üstlü oturuyorlar. Annesi ise yatalak hasta. Aldığı maaşla çok zor geçindiğini söyleyen Yalçın, “Neredeyse 4 yıldır et yemiyoruz, birçok şeyden mahrumuz. 2006’da 1 günlük yevmiye ile 4 tüp alabilirken şimdi ise günlüğüm 1 tüpe dâhi yetmiyor” ifadelerini kullanıyor.
Geçinemiyoruz…
2 çocuk annesi Arzu Yücel (48) bakkal sahibi. Tüm gün eşi ile birlikte bakkal dükkânında çalışıyor. Yücel, işlerinin iyi olmadığını, satışların çok düştüğünü söylüyor. Sebep olarak da açılan marketleri gösteriyor. Türkiye’nim içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmadığını dile getiren Yücel’in kendisi bir AKP seçmeni ve tüm bu olumsuzlukların, kötü yönetimin, ekonomik uçurumun farkında. İlk kez AKP dışında bir partiye oy vermeyi düşündüğünü söyleyen Yücel, tercihini çocuklarının geleceği için değiştirdiğini söylüyor.
Verimli Çukurova havzasının Adana Mersin karayolunun üzerinde kısa bir süre öncesine kadar çeşitli büyüklükte 100 kadar fabrika vardı. Kâğıttan peçeteye, yumurtadan pilice kadar çeşitli alanlarda üretim yapan bu işletmelerde 10 binlerce işçi istihdam ediliyordu. Son on yılda bu işletmeler birer birer kapanmaya başladı. Bugün 100 fabrikanın 97’si kapanmış durumda. 10 binlerce işçi işsiz kalırken aileleriyle birlikte yoksulluğa mahkûm edilmiş durumda. Bugün Adana sanayisinin içinde bulunduğu karanlık tabloyu anlamak için yalnızca Çukobirlik’e bakmak bile yeterli olacaktır.
Çukurova bölgesinde pamuk üreticilerinin ürünlerini değerlendirmek ve üreticiye destek sağlamak amacıyla Adana, Ceyhan ve Tarsus Tarım Satış Kooperatifleri’nin bir araya gelerek, 275 ortakla oluşturdukları bir Kooperatifler Birliği olan Çukobirlik’te, Osmaniye, Hatay, Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, Mersin, Adıyaman, Mardin illerini de kapsayan pamuk alım ve çırçır tesisleri bulunuyordu. Pamuk, hammadde olarak geldiği işletmelerde ipliğe dönüşüyor, yağ çıkarılıyordu. Çırçır, dokuma, boyama tesisleri ile iş, aş kapısı olan Çukobirlik, 12 Eylül sürecinde sendikanın kapatılması ile kötü yönetilmeye başlandı. AKP döneminde ise AdanaMersin yolu üzerindeki tüm tesisler amacı dışında içi boşaltılıp, makinalar satılıp birer harabe yapılarak, binalara, depoya dönüştürüldü. On binlerce işçi işsiz kaldı. Değeri trilyonları bulan onlarca makine ya satıldı ya da atıl vaziyette bekliyor.
Uyuşturucu sorunu
Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) 2014 Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre Adana, ekstazi, eroin, esrar maddelerinin kullanımında ilk sırada yer alıyor. Polisinin uyuşturucu ticaretine karşın son dönemlerde artırdığı operasyonlar kapsamında bakıldığında, Adana’da uyuşturucu ticareti nedeniyle haftada ortalama 8 kişi tutuklanıyor. Merkezi idareden hak ettiği yatırımları ve payı alamayan, işsizliğin en yoğun yaşandığı kentlerden biri olan Adana’da, ağırlıklı olarak Kiremithane, Hürriyet mahalleleri gibi Kürt nüfusun ağırlıklı olduğu mahallelerde uyuşturucu kullanımı can yakıyor.
Yine kentteki tepki oylarına neden olan unsurlardan biri de Suriyeli göçmenler. Adana’da sayı 300 bini aştı. Yalnızca Seyhan ilçesinde 75 bin civarında Suriyeli sığınmacı olduğu tahmin ediliyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı rapora göre, geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin yoğun olduğu ilk 10 il arasında. Suriye sınırına olan yakınlığıyla Adana da yoğun göç alan iller arasında. Adana’daki Suriyeli göçmenlerin, tıpkı diğer kentlerde olduğu gibi, ucuz iş gücü olarak değerlendirilmesi, özellikle mevsimlik işlerde yerli nüfus ile göçmen nüfus arasında kargaşaya neden oluyor. Bu tablo da, hükümete tepki oyları olarak sandığa dönüyor.
***
Bereketli topraklarda tarımı bitirdiler
Adana’nın en temel sorunlarının başında tarım alanında yaşananlar geliyor. Zira Çukurova toprakları bereketini kaybetmek üzere. Dahası, buradaki tarlalardan Türkiye’nin dört bir yanındaki sofralara uzanan meyve sebze, “zehir” alarmı veriyor. Meyve sebzelerdeki böceklerin mutasyona uğrayarak mevcut ilaçlara karşı direnç kazanması nedeniyle kimi çiftçiler, bu böcekleri yok etmek için aşırı doz kullanımına başvururken, kimi çiftçiler de Bakanlık tarafından “izin verilmeyen” zirai ilaçları kullanıyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz bir çiftçi, Bakanlık’ın 2 yıl önce “narenciye için yasaklı” listesine aldığı bir ilacı kullanmaktan başka çarelerinin olmadığını, aksi takdirde üründeki böceklenmenin önüne geçemediğini söylüyor. Peki bu zehir kalıntıları, denetimlerde çıkmıyor mu? Hayır, çünkü en yetkili ağızlarca söylenene göre, sofralarımızdaki meyve sebzeye yönelik iç pazarda herhangi bir denetim yok, yalnızca ihraç ürünler kontrol ediliyor.
Tarım alanında hemen her yıl yaşanan bir başka sorun da, Tarım Bakanlığı’nın çitfçilere yol gösterecek bir pazar araştırması ve ekim programı hazırlamaması nedeniyle, çiftçinin yurtdışında gördüğü narenciye çeşidini Çukurova’ya bilinçsizce uyarlaması… Bu nedenle ürünlerin iç ve dış pazarda talep görmemesi sonucunda çiftçi milyonlarca dolar zarar ediyor. Son yıllarda hızla ekilerek sonradan sökülmek zorunda kalınan Minola, Clementine, Frement, Redbush mandalina ve greyfurt; bu yanlış seçimlerden bazıları. Dahası, tıpkı Türkiye’nin geri kalanında olduğu gibi, Çukurova Bölgesi’nin tarımsal açıdan en önemli riski de, üreticilerin artan girdiler karşısında ürünlerini maliyetlerin altında satması ve bu nedenle üretim yapamaz hale gelmesi. Buna bağlı olarak üreticilerin yetiştiriciliği bırakması sonucunda tarım topraklarının amaç dışı kullanıldığı gerçeği de gün yüzüne çıkıyor. Bu tablo, bir zamanların bereketli topraklarının tamamen yok olma riski demek. Yurttaş da çiftçi de, tarımdaki olumsuz gidişatın nedeninin AKP’nin tarım politikaları olduğunun bilincinde. Bu gerçek, Adana’daki oyların rengini belirleyen faktörlerin başında geliyor.
https://www.birgun.net/haberdetay/akdenizbolgesininkilitsehrimhpninoylarichpileiyipartiyegidebilir219204.html