AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "öğrenci andını yazan Reşit Galip'i bugünkü basın toplantısında ırkçılıkla suçladı. Yazarımız Terkoğlu da Galip'i bugünkü yazısında anlatmıştı...
AKP Sözcüsü Ömer Çelik , Danıştay'ın 'öğrenci andı' kararıyla ilgili bugünkü basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Danıştay'ın kendini hükümet yerine koyduğunu savunan Çelik, karar tepki gösterirken, 'Andımız'ın yazarı Reşit Galip'i de ırçılıkla suçladı.
Milli kimliğin etnik kimliğe indigenemeyeceğini söyleyen Çelik, dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip için şu ifadeleri kullandı:
Kendi kızları için yazdığı bir metni cebinden çıkarır ve bütün millet için ant haline getirir. Bu şahıs Türk siyasi tarihinin en şaibeli kafatasçı figürlerinden bir tanesidir. İstiklal Mahkemesi yargıcıdır. Türk Ocaklarını kapatan şahıs da budur.
BARIŞ TERKOĞLU 'NUN KALEMİNDEN REŞİT GALİP
Yazarımız Barış Terkoğlu da bugünkü köşe yazısında Reşit Galip'i anlatmıştı. İşte Terkoğlu'nun kaleminden Reşit Galip:
Reşit Galip devrimciliği
“Nerelisin?”
Cevabı en zor sorudur.
Diyarbakır’da dünyaya gelmiş bir anne ile Urfa’da gözünü açmış babadan İstanbul’da doğunca verdiğim yanıt kimseyi tatmin etmez. Hele önceki kuşaklar konuşulunca işler daha da karışır.
Öyleyse soralım: Memleketinizi ya da ulusunuzu seçebilir misiniz?
“İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar, ama kendi keyiflerine göre değil, kendi seçtikleri koşullar içinde değil, doğrudan karşı karşıya kaldıkları, belirlenmiş olan ve geçmişten gelen koşullar içinde yaparlar” diyor Marx.
Cumhuriyet’in ilk kuşağı için de “yazdıkları tarih” böyleydi.
Memleketleri, hem zorunluluk hem de seçimleriyle yarattıkları vatandı.
Balkanlar’dan sürülen, Orta Asya’dan atılan, Arap çöllerinde vurulan bir kuşağın elinde son toprak Anadolu, önlerindeki gerçekçi çözüm ise ulusçuluktu.
Yandaşlardan okursanız (ki “ruhi yapısı şüpheli” dediler) onun bir akıl hastası olduğunu sanabilirsiniz. Aksine “öğrenci andı”nı yazan Reşit Galip , tutarlı, inatçı ve inançlı Cumhuriyet devrimcisiydi.
Sorsanız “elit” diyorlar. 41 yaşında zatürreeden demir bir karyolada öldüğünde, cebinde 5 lira vardı. Atatürk destek olmasa, ailesi ortada kalmıştı.
Sorsanız “tepeden inmeci” diyorlar. Oysa lakabı “Köycü Reşit”di. Birbirlerinden habersiz, Mustafa Kemal Samsun’a çıkarken,
o ise Kütahya’nın köylerine gidiyordu. 14 doktorla kurduğu “Köycüler Cemiyeti” tedavi ettiği köylülerle işgale karşı direnişi örgütlüyordu.
Sorsanız “ırkçı” diyorlar. Nazilerden kaçan Yahudi bilim adamlarına üniversiteleri açan, bu yüzden tutucu bürokrasiyle kavgayı göze alan kişiydi.
Sorsanız, “baskıcı” diyorlar. Atatürk’le “bu milletin sofrası, beni kaldıramazsınız” diye tartıştıkları biliniyor da nedeni pek bilinmiyor. Zira, kendinden önceki Eğitim Bakanı’nın kızlar için hazırladığı kıyafet genelgesine “bu bir geriliktir, inkılaplardan en mühimi kadınlara verilen haklardır” yanıtını verecek kadar özgürlükçüydü.
Sorsanız, “tutucu” diyorlar. Atatürk’e “devrimleri korumak için sizden müsaade istemiyorum” diyecek kadar devrimci, kadınları tiyatro sahnesine çıkarmayan yöneticilere karşı “bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez” diyecek kadar eşitlikçi, Darülfünun’dan üniversiteyi yaratan ilerlemeciydi.
Reşit Galip’i anlayın
İlk kez, sabah okula giden kızının eline vererek okuttuğu “öğrenci andı” neydi?
Doğduğu Rodos’tan kayıkla Anadolu’ya kaçmak zorunda kalmış Reşit Galip’in kuşağının son yurdunu “özünden çok sevmek” için verdiği sözdü.
Kafkasya’dan Şam’a, genç yaşında sayısız cephede bulunmuş Doktor Reşit’in “ileri gitme ülküsü”ydü.
Sultanlara kulluk etmek yerine, varlığını milletin varlığına armağan etme iradesiydi.
Okursunuz ya da okumazsınız.
Andımız bahanesiyle Cumhuriyet devrimlerine karşı yan yana gelen dincileri, liberalleri, etnikçileri görün!
Reşit Galip aleyhinde “üniversiteyi Yahudi hocalarla doldurdu”, “Yahudi okulunda okudu” gibi her türlü çamuru piyasaya süren Mustafa Armağan’ın FETÖ yayınlarının kalemi olduğunu unutmayın!
Yugoslavya ya da Suriye boğazlaşması örnek olsun; sınırsız ve imtiyazsız bir dünyanın tohumlarının, ortaçağ kalıntılarında değil, Cumhuriyet devrimciliğinde olduğunu hatırlayın!
Cephelerde solan ciğeri, biri 17 yaşında intihar eden üç kızının büyüdüğünü görmeye yetmeyen Reşit Galip’e ant yazdıran tarihi anlayın!