Gerçek Gündem’in çevirdiği habere göre, Geçen ay Burcu Ferman ’ın elektrik faturaları tanımadığı biri tarafından ödendiğinde neredeyse yoksulluğun eşiğine gelmişti. Bu ilk defa karşılaştığı bir durum değildi. 34 yaşında üç çocuk annesi olan Ferman, ailesi tarafından eşinden ayrıldığı için 10 yıl önce evinden atılmıştı. İki yıl boyunca İstanbul’da bir kadın sığınma evinde kaldı ve sonrasında bir kreşte bakıcı olarak iş buldu. Aylık asgari ücret olarak 2300 lira kazanıyordu.
16 Mart’ta Türkiye’deki okullar kapatıldı ve Burcu Ferman gelirinin tamamını kaybetti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan işten çıkarılanlara yardımcı olmak için 12 milyar sterlin değerinde bir yardım paketi açıkladı ancak paranın ulaşması oldukça yavaş oldu.
Bu, sadece cüzdanlara değil, bir zamanlar Erdoğan’ın ölümüne destekçisi olan Ferman gibi seçmenlerin sadakatlerine de darbe vurdu ve bu eksiklik muhalefet tarafından hızla kapatıldı.
Türklerin çoğu hükümetin salgının sağlık yönlerini doğru ele aldığını kabul etse de ekonomik sarsıntı insanları bir zamanlar sarsılmaz olan Erdoğan’a karşı çevirebilir.
Burcu Ferman Times’a yaptığı açıklamada, “Maaşlarımızı şirketten alamadık. Sıfır. Bir parça bile olsaydı, devam etmeyi başarabilirdik, ama hiçbir şey alamadık. Üç ay boyunca sıfır gelir” dedi ve ekledi: “Tabi ki devletin parası olmayabilir. Ancak tutamayacaklarsa, büyük sözler vermemeliler. Binlerce insan öldü ve yoksullar göz ardı edildi.” dedi.
Devletin vaat ettiği yardımın gelmesini beklerken, Ferman’ın kız kardeşi, faturalarını İstanbul’un CHP tarafından yönetilen Belediyesi (IBB) tarafından başlatılan bir sisteme eklemesini önerdi. Burcu Ferman’ın faturaları ‘Askıda Fatura’ sistemi sayesinde ödendi.
CHP’li belediyelerin yönettiği diğer şehirler de bu planı benimsedi ve ‘Askıda Fatura’, Ferman gibi on binlerce Türkiye vatandaşı için küçük bir güvenlik ağı haline geldi.
Ferman sözlerini noktalarken, “‘Erdoğan, AKP’lilere yardım etti’ diyorlar. Ben de AKP seçmeniyim. Belki de kendi akrabalarına ve yakınlarına yardım ettiler ancak gerçekten ihtiyacı olanları unuttular. ‘Eğer seçim olsa yine Erdoğan’a oy veririm’ diyordum ancak bunu artık söyleyemiyorum” dedi.
Özel bir araştırma şirketi olan İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yapılan son bir ankete göre, insanların üçte biri, karantina sürecinde ev faturalarını ödemekte zorlandıklarını ve yüzde 60’ı ise harcamalarını kısıtlamak zorunda kaldıklarını söylüyor.
Yine de Erdoğan’a göre, bu tür programlar siyasi bir hakaret ve 17 yıldır şahsen sürdürdüğü Türk siyasetindeki hakimiyeti için ise bir tehdit oluşturuyor. Geçen yılki yerel seçimlerde İstanbul, Ankara ve bir dizi diğer büyük şehri CHP’ye kaybettiği için, partisine oy verilmesinin en önemli yollarından biri olan kentsel yoksullara sosyal yardım yolu kapandı.
Merkezi hükümet, işsizlik ve emeklilik maaşı ödemelerinden sorumlu iken, belediyeler ise yoksul bölgelerde hedeflenen sosyal yardım ve kalkınma programlarına destek sağlıyor.
Erdoğan, ilk olarak 1994 yılında kazandığı İstanbul Belediye Başkanlığı ile ulusal anlamda önem kazandı. Anadolu’dan gelen göçmenlerin yaşadığı gecekondu bölgelerine ulaşım bağlantıları ve hizmetler getirdi. Bir çoğu daha önce ana şebeke su kaynaklarına bile bağlı değildi. Bu bölgelerdeki insanların kahramanı oldu ve bu kesim, 2002’den beri onu ve AKP’yi ulusal seviyede de iktidarda tutmaya yardımcı oldu.
Ankara Bilkent Üniversitesi’nde siyaset bilimci olan Berk Esen, “Erdoğan’ın lideri olduğu İslamcı hareketin hakim olduğu model; belediyeler ve vakıflar aracılığıyla hedeflenen partizan sosyal refahın bir kombinasyonu,” olduğunu söyledi ve ekledi:
“Türk sosyal devleti Batı’nınki kadar cömert değil, bu yüzden bu model bu boşlukları dolduruyor. Eğer bir mahallenin oyları [AKP için] düşerse, kaynaklar da aynı oranda düşüyor. Ancak Covid19’dan önce bile dağıtmak için yeterli para yoktu. Geçen yıl yapılan seçimlerde belediyelerin kaybı bu mekanizmaya gerçekten zarar verdi.”
66 yaşındaki Erdoğan, karantinayı boğaz kıyısındaki Huber Köşkü’nde geçirirken CHP’ye defalarca saldırdı ve muhalefet partisini “devlet içinde devlet” olarak hareket etmekle ve ona karşı bir darbe planlamakla suçladı.
Muhalefetin Covid19’la mücadeleye yönelik projelerinin birçoğu, Sağlık Bakanlığı tarafından amacına uygun olmadığı iddia edildikten sonra kapatılan Adana’daki 1,000 yataklı hastane gibi merkezi hükümet tarafından engellendi.
Türk basını tarafından da çoğunlukla engellenen CHP’nin cevap verebilmek için az fırsatı vardı ancak CHP’ye göre yaptıkları hamlelerin karşılıklarını almayı başardılar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, The Times’a yaptığı açıklamada “Geçen seneki seçimlerde Erdoğan seçmenlere, ‘CHP’ye oy verirseniz ve kazanırlarsa, CHP’li belediyeler sosyal yardımları kesecek, onlara oy vermeyin’ dedi. Covid19 salgını, bunun doğru olmadığını gösterdi. Belediyelerimiz, ihtiyacı olan vatandaşlar için sosyal yardımlar ve desteklerde bulundu. Seçmen, Erdoğan’ın bu konuda yalan söylediğini fark etti ve bu Erdoğan’ı rahatsız ediyor” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, tabanını konsolide etmek adına kutuplaştırma politikası sürdürüyor ve CHP’yi önündeki en büyük engel olarak görüyor” dedi.