Gündoğdu'nun bugünkü yazısı şöyle oldu:
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu 2014 yılının Ağustos ayından bugüne tam 84 ay geçti. Metropoll Araştırma da bu süre içinde tam 84 kez halka şu soruyu sordu; “Genel olarak düşündüğünüzde Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz?” Metropoll Araştırma önceki gün, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde 84’üncü kez sorulan bu sorunun sonuçlarını yayımladı; Onaylıyorum diyenler yüzde 38…
7 Haziran Genel Seçimleri’nin yapıldığı 2015 Haziran sonuçlarını* saymazsak, Erdoğan için ölçüm tarihinin en kötü sonucu bu. Temmuz ayında görev onayı yüzde 47 olan Erdoğan’ın sadece bir ayda tam 9 puan birden gerilemesi iktidar tabanındaki çözülmenin hızına ilişkin fikir veriyor. O halde büyük soruyu soralım; gidiyor mu?
Sorunun öznesi gizli ancak uzunca bir süredir kamuoyu Erdoğan’dan gizli özneli bahsetmeye alıştı. Az değil, 2020’de koronavirüs salgını gündemin temel belirleyicisi konumuna yükselmişken, tam 9 bin 773 kişi cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargı önüne çıkarıldı. Günde 26 kişinin cumhurbaşkanına hakaretten yargılandığı ülkede, halkın cumhurbaşkanını bir zamirle veya cümle içine iliştirilmiş bir gizli özneyle anması anormal sayılmaz.
“Gidiyor mu” sorusu da eğer genel bir bağlamın içinde sorulmuşsa gizli öznenin Erdoğan olduğu açıktır. Gündelik hayatın en çok konuşulan konuları arasına mülteciler, elektrik faturaları ve kiralarla birlikte “Erdoğan gidiyor mu” sorusu da eklenmiş durumda. Yer yer bir kahvede yüksek sesle ve açık özneli, yer yer bir kamu ihalesinin koridorunda kısık sesle ve gizli özneli… Ancak herkesin bu sorunun cevabını aradığı açık. Zira o cevap pek çok bilinmeyene de kapı aralayacak bir yol ayrımına sokacak soranları. Bu iktidarın özellikle son birkaç yılında simgeleşmiş bakanlarını bürokratlarını düşününce herkesin sorduğu bu soruya bu kimselerin de cevap aradığı muhtemeldir. Belki de kimi endişeyle soruyordur bu soruyu, kimi ise kurnazca, yeni fırsatları kollayarak. Ama Ankara’nın Çankaya’sından memleketin en ücra köşesindeki kahvehaneye kadar bu sorunun tartışıldığı muhakkak.
140 Journos’un son videohaberi Das Kapital bize bu sorunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından da tartışıldığını gösterdi. Şöyle diyor İmamoğlu;
“Ne kadar acı… İşsizliğin tavan olduğu bir ortamda, milletin gerçekten geleceğiyle ilgili büyük tereddüt yaşadığı bir ortamda, bunun tartışılması bile (Kanal İstanbul’dan bahsediyor Y.N.) siyasi ömrünün (Erdoğan’dan bahsediyor Y.N.) bittiği anlamına gelir. Keşke böyle olmasa. Neticede ülkenin 25 yılında siyasi mührünü basmış bir insandan bahsediyoruz. İyi yaptığı şeyler de oldu. Ama bu duruma gelmesi, bu şekilde ‘final yapması’ inanın yani bir rakip siyasi görüşte olmama rağmen ülkem adına üzücü”.
Görünen o ki, İmamoğlu da “Erdoğan gidiyor mu” diye sormuş ve final yaptığını düşünüyor olacak ki bu soruya “gidiyor” diye cevap vermiş. Kamuoyu araştırmalarına göre de Erdoğan’ın önümüzdeki seçimleri kazanamayacağını düşünen insanların sayısı kazanacağını düşünenlerin üzerine çıkmış durumda.
Gider mi gitmez mi? Buna verilere dayanarak cevap vermenin onlarca yolu var. Bunlar içinde, içlerinde AKP’li yetkililerin de olduğu pek az insan tarafından politik bir anlam yüklenen tüketici güven endeksi verileri de var. Evet! AKP’nin seçim işleriyle uğraşan yetkililerin, Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) tüketici güven endeksine (TGE) ilişkin raporları istediğini ve bu raporların uzmanlara inceletildiğini duyuyoruz. Aslında TGE için bizzat TÜİK’in hazırlamış olduğu kamuoyu araştırması denebilir. Zira bu çalışma için kurum 4 bin 884 haneden oluşan bir Türkiye örneklemine her ay sorduğu sorular üzerinden hesaplıyor tüketici güvenini. Sorular değişmiyor ve büyük ölçüde ekonomik beklentileri ölçüyor.
Ancak sonuçlar AKP’nin oy oranlarıyla paralellik arz ediyor. Endeksin maksimum değeri 200. Buna karşılık TGE’nin son 2011’in başından bu yana geçen son 128 ayındaki ortalaması 88,6. Geride kalan 128 ayda 2019 Haziran ayında yapılan İstanbul Seçimi’de dahil edilirse ülke halkı 7 kez genel veya yerel seçimler için, 1 kez de referandum için toplamda 8 kez sandık sonuçlarına kilitlendi. Bu süre içinde sadece 2019 Mart Yerel Seçimleri ve 2019 Haziran İstanbul Seçimi’nde TGE, son 10 yıllık ortalama olan 88,6 değerinin altında kaldı.** Geri kalan tüm seçimlerde, sandığın halkın önüne konulduğu ay TGE değeri 90’ın üzerindeydi. Endeks, sadece 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde 90’ın altında ama ortalamanın üzerinde bir değer olan 89,3 çıkmıştı. Onda da sonuçlar AKP için pek parlak sayılmazdı…
Erdoğan’ın yetkilerini Başkanlık Sistemi’yle pekiştirdiği 2018’in Haziran ayından bugüne geçen 38 ayda ise TGE’nin ortalaması 81,1. Çalışmanın TÜİK tarafından en son açıklanan verisine göre ise ağustos ayında TGE değeri 78,2. Bu aynı zamanda endeksin açıklanmaya başladığı 2004’ten bu yana ölçülen en düşük ağustos değeri. Bu haliyle Erdoğan’ın “bu Pazar bir seçim olsa” iktidarını koruyamayacağı ve koltuğunu hala kim olduğu bilinmeyen muhalefet adayına bırakacağı haklı olarak düşünülebilir. Zira TGE yanılmaz.
Destekleyin ya da desteklemeyin, 20 yıla yaklaşan bir iktidarın ya önümüzdeki seçimlerde ya da ileri bir tarihte biteceği açık. Geride kalan koca 20 yıl düşünüldüğünde iktidarın önünde uzun yıllar olmadığı da… Ancak artık daha önemli hale gelen soru herhalde tarihin koyduğu sandıktan Erdoğan’ın çıkıp çıkamayacağıdır. 2050’de 2100’de bugünler nasıl anılacaktır? Bizler bir istibdat rejiminden mi geçiyoruz yoksa bir şahlanış dönemi mi yaşıyoruz? Torunlarımız bizleri anarken nasıl bir tarihe tanıklık ettiğimizi düşünecekler? Bunun kararını tarih verecek.
*2015 Haziran’ında Metropoll’ün anketindeki “Erdoğan’ın görev yapış tarzını onaylıyor musunuz” sorusunu “Evet, onaylıyorum” cevabını verenlerin oranı yüzde37,5’ti.
**2019 Mart ayında TGE değeri 81,3, 2019 Haziran ayında TGE değeri 79,8’di.