Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla Samsun’a çıktı... Bir süre sonra kentin postanesine gitti. Telgraf memuru, Mustafa Kemal Paşa’yla yaşadığı o günü şöyle anlattı:
Hava yağmurlu ve elektrikliydi. O zamanlar paratoner sistemi olmadığı için telleri toprağa vermiştim. Saat gece yarısına yaklaştığı bir anda kapıdaki nöbetçi koşa koşa geldi, bir haber verdi: “Mustafa Kemal Paşa geliyor.”
O sırada, Mustafa Kemal Paşa tek odadan ibaret telgrafhaneye girdi.
Ayağa kalktım.
“Buyurun Paşam” dedim.
“Derhal Havza ve Amasya ile görüşmem gerekiyor” dedi.
“Hava elektrikli, telleri toprağa verdik, sizi görüştüremem!” cevabını verdim.
Paşa bana, “Bu, vatanın kurtuluşu ile ilgilidir. Muhakkak görüşeceğim... Ya ölürüz, ya vatan kurtulur” dedi.
Ceketinin cebinden ipek mendilini çıkarıp maniplenin üzerine koydu. Telleri devreye sokmaktan başka yapacak bir şey kalmamıştı.
Paşa, sıkı sıkıya elimi tuttu ve “Sen ölürsen ben de ölürüm” dedi.
Elimi bırakması için söylediğim ısrarlı sözlere aldırmadı, elimi uzun süre bırakmadı.
Önce Havza’yı aradım. Derhal cevap geldi. Nöbetçi memur, Mustafa Kemal Paşa’nın adamlarının emir beklediklerini söyledi. Paşa şifreli bir not verdi, yazdım. Gelen şifreli cevaba elimi bırakmadan baktı. Bir kağıda çabucak şifreli bir şeyler yazdı. Havza’ya iletmemi söyledi. Amasya ile de istediği konuşmayı yaptı, sonra;
“Oh çok şükür, şimdi vatan kurtuldu” dedi ve gitti.
Birden aptallaşmıştım. Oturduğum yerden kalkamadım. Mustafa Kemal Paşa hayatını ortaya koyan bir kişiydi. Mevki elde etmeye gelmiş biri olamazdı. O gerçek bir vatanseverdi.
Sözcü