Atatürk bir eylem adamıydı!
Lider vasfı, çok küçük yaşlarda başlamıştı.
Sırtından atlattırmayan arkadaşlarına , “Ben eğilmem!” demesiyle başlayan o ruhunu, ömrünün sonuna değin sürdürdü…
İlkokul yıllarında, Kuran öğrenmeye çalıştığı sırada kendisini döven Çopur Hafız hocaya başkaldırışı, gençlik yıllarında da emperyalizme karşı sürecekti…
Lise yıllarında okuldan kaçıp, öğretmenine yakalandığında “Cepheye, savaşmaya gidiyorum” diyerek, gönüllü askere yazılmak istmesi, vatanına, milletine ve halkının bağımsızlığına düşkünlüğündendi...
Harp Akademisi yıllarında padişahın yasakladığı kitapları okuyarak bağımsızlığın formüllerini araştırdı; gizlice gazete çıkardı. Ülkesi için canına verecek yemini zihninde sabır taşı gibi sakladı.
Gizli toplantılar yaparak, kendi gibi olan arkadaşlarıyla örgütsel faaliyetlere girişti.
Yaşadığı ülke her ne kadar yüzyıllarca Dünya’ya nam salmış olsa da, artık çöküyordu. Ve Atatürk bunun farkındaydı…
Eylemci yanından asla vazgeçmedi; boyun eğmeyen yapısını hep muhafaza etti.
Yüreği alev alev, vatanının özgürlüğü için çarpıyordu.
O deli yüreği, Afrika’da, Balkanlar’da, Çanakkale’de daha da körüklenerek yanıp tutuştu…
19 Mayıs 1919 günü Samsun’da yaktığı bağımsızlık meşalesi, Dünya tarihine altın harflerle kazındı…
Ülkesinin çocuğunu, gencini, erkeği, kadını, köylüsü, işçisini bağrına basmak istiyordu. Tek hedefi halkının demokrasi kuralları ölçüsünde, bireysel haklarından mahrum bırakılmadan yaşayıp, uygarlaşmasıydı…
Tarih: 27 Nisan 1921
Türkiye işgal altındaydı…
Atatürk TBMM’sini kurmuş, Samsun’dan başlattığı Milli Mücadele için, cepheden cepheye koşuyordu…
İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington, komutanlığına bağlı İstanbul Zabıta Komisyonu Başkanı Miralay Ballar’a kesin talimatını verdi:
"1 Mayıs’ta amele miting yapmayacak!"
Avrupa o yıllarda işçi hareketlerinden korkuyordu. O hareketlerin kitlesel isyana yol açacağı düşünülüyordu. Miralay Ballar, aldığı emir üzerine hemen bir talimat yayınladı:
"Her türlü siyasi veya diğer mitingler, gösteriler askeri kumandanın emriyle yasaklanmıştır. Bu emri ciddiye almayarak eyleme kalkışanların yakalanarak cezalandırılacağı ahaliye beyan edilir…"
‘İştirakçi Hilmi’ lakaplı Hüseyin Hilmi Bey, ‘Türkiye Sosyalist Fırkası’ lideriydi. Şirketi Hayriye, Tramvay Kumpanyası, Haliç İdaresi gibi yerlerde işçilerin haklarını savunuyordu. Partinin binlerce üyesi vardı. Hepsi 1 Mayıs’ı kutlamak istiyordu. El altından bildiriler dağıtıldı.
İşgal güçleri olup bitenlerden haberdar olunca tehditlerini artırdı. Karşı çıkanların hapse atılacaklarını duyurdu
Tarih: 1 Mayıs 1921
İstanbul
İşçiler sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. İşgalciler korkularından tedbirlerini iki katına çıkardı. Tramvaylar susmuştu, trenler ve Şirketi Hayriye vapurları seferlerini iptal etti. Fabrikalarda üretim durdu. Sadece elektrik şirketindeki işçiler kentin aydınlık tutulması için görevdeydi.
Tedirginlik hat safhadaydı. Binlerce mavi gömlekli işçi Kâğıthane’ye giderek çimenler üzerinde vakit geçirmek zorunda kaldı.Sadece Türkiye Sosyalist Fırkası, Babıáli Caddesi’nde bir tören yaptı, zira mitingten vazgeçilmişti.
Törende sadece kızıl bayrak asıldı, Enternasyonal Marşı çalındı.
Binlerce işçi, çaresiz birbirleriyle bayramlaşarak vedalaştı…
Aynı gün, Ankara…
Atatürk’ün önderliğindeki Ankara’da ise, insanların yürekleri umut ışığıyla yüklüydü. Sovyet Elçiliği binasının önüne “Kahrolsun emperyalizm ve kapitalizm” pankartları asıldı.
Ankara Hükümeti de, 1 Mayıs şerefine işçilere adeta bir armağan sundu. Hükümet bütün işçiler için yeni bir yasa hazırlandığını da açıkladı:
Ereğli maden işçilerinin haklarını koruyan yasa tasarısının, Meclis’te birinci görüşmesi tamamlandı.
18 yaşından küçük çocuklar, ocaklarda çalıştırılamayacaktı.
İşçileri zorla çalıştırmak yasaklanıyordu.
Patron, İşçi Yardım Sandığı’na yardım yapmak, işçileri parasız tedavi ettirmek, sakatlananlara tazminat ödemek zorundaydı.
Çalışma süresi sekiz saatten fazla olmayacaktı.
Ocak yakınlarında işçi hamamları ve işçi koğuşları yapılacaktı.
Bir yıl sonra…
1 Mayıs 1922
İstanbul hala işgal altındaydı. Tedbirler geçen yılkinden daha fazlaydı. Fakat işçiler daha örgütlüydü. Çünkü Ankara’da, İşgal Kuvvetleri’ne kafa tutan ve cephelerde silah arkadaşlarıyla elde ettiği başarılarla dikkat çeken Atatürk’leri vardı...
17 Şubat 1923
Henüz Cumhuriyet ilan edilmemişti. Atatürk ve arkadaşları kalkınmanın işçiyle, köylüyle gerçekleşeceğine inanıyordu.
Atatürk'ün liderliğinde,1. İzmir İktisat Kongresi toplandı. açılış konuşmasını Atatürk yaptı. Çiftçi, tüccar, sanayi ve işçileri temsil eden 1135 kişi katıldı. Ele alınan kararlardan bir bölümü, 248 No'lu İşçi Grubu'nun durumuydu.
Artık işçilere amele denmeyecekti…
1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanacaktı.
İşçilerle ilgili 34 maddede karar alındı:
O maddeler şunlardı:
Madde 1 – Amele namiyle hitap edilmekte olan kadın ve erkek erbab‐ı sây ve ameleye bundan böyle işçi denilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 2 – Sari hastalıklar ve bilhassa verem son zamanlarda işçiler ve umum muhtacın ve ailelerinde pek ziyade tahribat yaparak ırkın özünü mahvetmekte olduğundan hasılatı tesis edilecek verem tecridhaneleri, sanatoryum, emzikhaneleri ve hastanelerin masraflarına karşılık tutulmak üzere (sıhhat vergisi) namiyle bir verginin temettzu vergisine bir miktar zammı.
(İşçiler, çiftçiler, müttefikan kabul, sanayi ekseriyetle kabul, ticaret red)
Madde 3 – Meb'us ve belediye intihâblarında temsil‐i meslekî usulünün kabulü.
(Üç grup ekseriyetle kabul, ticaret red)
Madde 4 – Dernekler yani sendikalar hakkının tanınması. Tatil‐i Eşgâl Kanununun yeniden işçilerin hakkını tanımak üzere tetkik ve tanzimi.
oybirliğiyle kabul).
Madde 5 – Ziraattan maada sanayi işçileri ile bilûmum işçiler için (bir saat) istirahat müddeti hariç olmak üzere çalışma müddetinin sekiz saat olarak kabulü.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 6 – Sekiz saat çalışan bir işçinin gece dahi çalıştırılmasına mecburiyet hasıl olduğu takdirde yalnız dört saat çalıştırılacak ve tam gündelik alacak. Yalnız gece çalıştırılan işçiler gündüz işçisi gibi sekiz saat çalışır, fakat iki kat gündelik alır.
(birinci fıkra oybirliğiyle kabul, ikinci fıkra üç grup red, işçiler ısrar)
Madde 7 – Maden ocaklarında çalışan işçilerin altı saatlik mesaisinin bir gündelik itibar olunması. Ve maden ocaklarında onsekiz yaştan dûn olanlarla kadınların çalıştırılmaması.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 8 – Alelumum sanat müesseselerinde ve gümrüklerde on iki yaşını ikmal etmeyen çocukların çalıştırılmaması için leyli ve meccani müesseseler açılması veya azami dört saat çalışma işe hafif işlerde çalıştırılmalarına müsaade edilmesi.
(Üç grup oybirliğiyle kabul. İşçiler on iki yaşını bitirmemiş çocukların alelıtlak çalıştırılmamasında ısrar)
Madde 9– Sanat müesselerinde, matbaalarda ve gümrüklerde üç ay çalışan bir işçiye(sabit işçi) denilmesi.
(oybirliğiyle kabul., ticaret red)
Madde 10 – Bilûmum müesseselerde sabit işçi olarak istihdam edilen kadınlara doğurmazdan evvel ve sonraya ait olmak üzere sekiz hafta ve her ay üç gün izin verilmesi. Ve bu gündelikleriyle aylıklarının tamam verilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 11 – Bilûmum işçi gündeliklerinin memleket maişetiyle mütenasib olarak hadd‐i asgari miktarının her üç ayda bir defa dernekler teşekkül edinceye kadar işçi mümessilleri hazır olduğu halde belediye meclislerince tayiniyle müesseseler tarafından vacîb‐ül‐ittibâ olmak üzere neşir ve ilanı.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 12 – İşçi gündelik ve aylıklarının umum müesseselerde nakden ve muntazaman verilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 13 – Haftada bir gün işçilere istirahat müddetinin verilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 14 – (1 Mayıs) gününün Türkiye İşçileri bayramı olarak kanunen kabulü.
(sanayi ve işçi oybirliğiyle, çiftçi ve tüccar ekseriyetle kabul).
Madde 15 – Sabit işçilerin hafta tatilleriyle resmi günlerde ve işçi bayramı gününde gündeliklerinin tam verilmesi. Umumi tatil günlerinde işçileri çalıştırmak mecburiyeti hasıl olduğu takdirde, iki kat gündelik verilmesi.
(birinci fıkra üç grup tarafından red, işçiler tarafından ısrar, diğerleri oybirliğiyle kabul)
Madde 16 – Umum sanat müesseselerinde ve gümrüklerde ve matbaalarda ve şirketlerde müstahdem işçilerin hastalandıkları takdirde üç aya kadar gündeliklerinin tam verilmesi. Ve üç ay hastalanan ve hastalığı şifa bulmayan bir illetle malûl olduğu tahakkuk eden işçilerin işten çıkarıldıkları takdirde müesseselerin iktidar‐ı malîyesi ile mütenasib ikramiyeler vermeleri.
(birinci fıkra üç grup tarafından red, işçiler ısrar. Diğer fıkra oybirliğiyle kabul)
Madde 17 – Evlenecek işçilere gündelikleri verilmek şartiyle bir hafta izin verilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 18 – Bir sene iş başında bulunan işçilere senede bir ay izin verilmesi ve gündeliklerinin tam îtası.
(üç grup red, işçiler ısrar)
Madde 19 – Daimî büyük sanat müesseselerinde, gümrüklerde, şömendöfer, elektrik ve tramvay gibi şirketlerde, maden ocaklarında çalıştırılan işçilerin kaza ve ihtiyarlık dahil olduğu halde hayat sigortasına rabıtları ve sigorta ücretinin müessese sahibleriyle işçiler tarafından yarıyarıya verilmesi. Ve derneklerin koyacağı tekaüdiye hakkının müesseselerce tanınması.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 20 – İş başında sakatlanan umum işçilerin sermayedarlar ve müesseseler tarafından hayatlarının emniyet altına alınması.
(üç grup red, işçiler ısrar)
Madde 21 – İki yüzeli işçi kullanan fabrikalar, şirketler müesseseleri içinde veya yakında bir dispanser, maden ocaklarıyla büyük kıt'ada ormanları işleten ve ormanlarda fabrika yapan sermaye sahiplerinin veya şirketlerin ve tuzlaların civarında birer hastane ve maden ocaklarında işçiler için behemehâl birer parasız hamam yapmalarına mecbur tutulmaları.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 22 – Sanayi ve Mesai Müdüriyeti Umumiyesinde bir mesai heyeti tefişiyesinin ihdası ve bu heyete Birlikler İttihadından müşavir kabulü
(Ekseriyetle kabul)
Madde 23 – Sanat müesseseleri ve işçi çalıştıran diğer müesseselerin mevcut sıhhî nizamlara tevfikan daimî surette sıhhiye memurları tarafından teftiş ettirilmesi ve bu hastanelerin yapılması.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 24 – Büyük sanat müesseseleriyle, şirketler, madenler, tuzlalar ve büyük kıt'ada orman işletenler ve bu ormanlar civarında fabrika yapanların müesseseleri yakınında işçileri için sıhhî evler yapmalarına mecbur tutulması, veya ev kirası zammı vermeleri.
(üç grup oybirliğiyle, tüccar grubu azınlıkta kabul).
Madde 25 – İşçi çocuklarının şehit çocuklarından sora tercihan leylî sanat mekteblerine meccanen kabulü. (oybirliğiyle kabul).
Madde 26 – Memlekette açılacak bütün işlerin Türk erbab‐i sây ve ameline tahsisi.
oybirliğiyle kabul).
Madde 27 – Mernleket dahilinde ticaretin tamamen serbest bulunmasi ve inhisar şeklinde imtiyaz verilmemesi.
(oybirliğiyle kabul).
Madde 28 İnhisar suretiyle memleketimizde icrai ticaret etmekte olan Tütün Rejisi inhisarının hemen ilgası( Ve imtiyazlı ecnebi müesseselerinin devletleştirilmesi.
(Birinci fıkrası oybirliğiyle kabul, sonuncu fıkrası yalnız işçiler tarafından kabul ve diğer gruplar red.)
Madde 29 – Ham eşya ve memleketirnizde mebzulen yetişen ve birinci derecede ihracat mevaddı meyanında bulunan tütün, pamuk, palamut, üzüm, incir ve ikinci derecedeki yün, tiftik, deri gibi mevaddın işlenmedikçe ihracaatının kat’iyyen men’i. İhracı halinde de ağır ihracat resmine tabi tutulması.
Sanayi ve işçi oybirliğiyle kabul, tüccar ve çiftçi grupları; buna müteallik mukarreatı nakzetmemek üzere tab’ını müttefikan talep)
Madde 30 – Temettu Kanununun servet ve kazanç itibariyle her ferde gelir üzerinde tarhını temin eden bir kanunun tanzimi( Ve bu meyanda işçilerin temettu vergisinden kat’iyyen affı, ve onbin lirayı mütecaviz sermaye üzerine “müterakki sermaye” ve miras ve vergisinin ihdası)
(Birinci fıkra oybirliğiyle kabul, diğer iki fıkra üç grup tarafından red, işçiler ısrar)
Madde 31 – Hiçbir asrî zihniyete uymayan esnaf talimatnâmesinin ilgasıyla cemiyet teşkili hakkının her sınıf halka kanun mucibince bahşedilmesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 32 – Gediklerin, kabzımallığın, sırık hamallığının kat'iyen ilgası. Limanlarda, gümrüklerde kâhya vesair namlarla işçinin hukukunu kaybettiren ve memlekette işçiyi istibdatla kullanan kimselerin faaliyetlerine meydan verilmemesi.
(oybirliğiyle kabul)
Madde 33 – Müesseseler tarafından her sene işçilere verilecek ikramiyenin müsavatla tevzii.
(üç grup oybirliğiyle kabul, tüccar azınlıkta kabul)
Madde 34 – Ziraat işlerinde kullanılan işçiler yukarıdaki maddelerin ahkâmından müstesnâdı (oybirliğiyle kabul)
Atatürk, sosyalizm mücadelesini, Milli Mücadele’nin bağımsızlık ateşiyle buluşturmuştu. Türk Kurtuluş Savaşı mücadelesi sadece cephede değil, fabrikalarda, tarlalarda, denizde çalışan işçilerin de gayretleriyle hayat bulmuştu. Çünkü Atatürk, “Servet ve onun doğal sonucu olan rahat yaşamak ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışanların” diye düşünen bir önderdi…
Kaynak:
Prof. Afet İnan, İzmir İktisat Kongresi, Türk Tarih Kurumu BasımeviAnkara1989
Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 3 Mayıs 1922
Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, TTK
Yeniçağ