Home
22 Ekim 2018 ( 431 izlenme )
Reklamlar

Atatürk için "Yahudi dönmesi" hikayesini nasıl uydurdular?

Yılmaz Özdil, yeni kitabı “Mustafa Kemal”de Cumhuriyet Devrimi’ne karşı açılan psikolojik savaşın önemli dayanaklarından biri olan Cemal Granda’nın anılarını mercek altına alıyor. Özdil, kitabında Mustafa Kemal Atatürk’ün aslen Yahudi Dönmesi olduğu iddialarına temel oluşturan “kaynaklar”dan biri olan Granda’nın anılarının yayımlanmasında dönemin Demokrat Parti çevrelerinin rolüne dikkat çekiyor.

KOMPLO TEORİLERİ VE İNGİLİZ BÜYÜKELÇİLİĞİ

Türkiye’de Selanik Dönmeleriyle ilgili komplo teorileri ilk kez İkinci Meşrutiyet’ten hemen sonra ortaya atılmıştı. 1908’de II. Abdülhamid’i tahttan indiren Jön Türkler hakkında ortaya atılan bu iddiaların kaynağı İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği’ydi. Büyükelçilikte baştercüman olarak çalışan Gerald Fitzmaurice koyu bir Katolikti. Fitzmaurice, Yahudilerin dünya çapında bir komplo peşinde oldukları tezinin bir hayli revaçta olduğu bir dönemde yetişmişti. Aldığı dini eğitimden dolayı antisemitik komplo teorilerine körü körüne inanıyordu. Onun yetiştiği ideolojik iklimi daha iyi anlamak için Fransa’daki ünlü Dreyfus Vakası’nın da aynı dönemde yaşandığını hatırlamak da fayda var.

Fitzmaurice, yıldızının barışmadığı ihtilalci Jön Türklere karşı faaliyetlerine hiç ara vermedi. İsmi sürekli suikastlerle ve kumpaslarla birlikte anıldı. Sonunda İngiltere şikâyetlere ve ortaya çıkan rezaletlere dayanamayarak onu kızağa aldı. Fitzmaurice bu durumu hiç hazmedemedi. Hazımsızlığı ve kızgınlığı bu tarihten sonra İstanbul’dan Londra’ya gönderilen raporlara sindi. Fitzmaurice sayesinde komplo teorileri ve Jön Türklerin Yahudi dönmesi olduğu iddiaları İngiliz hariciyesinin raporlarına girdi. İlk başlarda bu iddiaları ciddiye almayan Londra, bir süre sonra Jön Türklerin başta Mısır ve Hindistan olmak üzere İslam Dünyasında topladığı sempatiyi ortadan kaldırmak için, söz konusu komplo teorilerini kullanmaya başladı.

Türkiye’de gericiliğin komplo teorilerine ilgisi, İngiliz Büyükelçiği’nin kapısında hazırolda beklediği günlerde başladı ve hep sürdü. Cumhuriyet Devrimi’nden sonra benzer iddialar bu kez başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, cumhuriyeti kuran kadrolar hakkında yayılmaya çalışıldı. Kemalist kadroların Yahudi Dönmesi (Sabataycı) olduğu iddiaları, Cumhuriyete yönelik psikolojik savaşta en sık kullanılan hurafeler haline geldi.

ATATÜRK’ÜN SOFRASI NASIL GİZLİ ANILAR HALİNE GELDİ

Cumhuriyet sonrası gericiliğin Mustafa Kemal’in Selanik Dönmesi ve dolayısıyla Yahudi olduğu iddiasının temelleri ABD'ye göç eden bir Ermeninin 1923 yılında söylediği var sayılan laflar, Itamar Ben Zwi’nin hatıraları gibi son derece çürük temellere dayanmaktadır. Mustafa Kemal’in Dönme olduğu iddialarının dayandığı görece en “önemli” kaynak aslında Cemal Granda’nın anılarıdır. Bir dönem Atatürk’ün yanında çalışan Granda’nın anıları defalarca yayımlanmıştır. Granda anılarında, Çankaya Köşkü’nün çalışanlarıyla yaptığı bir tartışma esnasında Selanik ve Yahudilik üzerine kızgınlıkla ettiği lafları duyan Mustafa Kemal’in "Benim için de bazı kimseler, Selanikli olduğumdan Yahudi olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lazımdır ki Napolyon da Korsikalı bir İtalyan'dı. Ama Fransız olarak öldü ve tarihe Fransız olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyete çalışmaları lazımdır" dediğini aktarır. Granda’nın anılarındaki bu muğlak ifade Atatürk’e ve cumhuriyete saldıran komplo teorisyenlerinin ve gericilerin yıllardır en önemli dayanaklarından biridir. Granda’nın ilk olarak “Atatürk’ün Sofrası” başlığıyla yayımlanan anılarının zamanla “Atatürk’ün Uşağının Gizli Anıları” ismini alması bile aslında manidardır.

CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR

Bir dönem Atatürk’ün yanında çalışması, Granda’ya ve anılarına bir tür dokunulmazlık sağlamaktadır. Bu tuhaf dokunulmazlık yüzünden Granda’nın anılarına gericiliğe karşı çıkan kesimlerden de esaslı bir eleştiri gelmemiştir. Yılmaz Özdil, yeni kitabı “Mustafa Kemal”de meseleye çok farklı bir açıdan yaklaşarak tartışmaya yeni bir boyut getiriyor.

Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal’in ölümünün ardından Granda’nın hiçbir işte dikiş tutturamadığını, yaşantısı ve karakteri nedeniyle sürekli para ihtiyacı içerisinde bulunduğunu, bir zamanlar Mustafa Kemal’in yanında çalışmasını kullanarak etrafına tehditler savurduğunu aktarıyor. Granda’nın anılarının “değerini” keşfeden, asparagas haberleriyle ve Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen Kemal Onan oluyor. Şehir gazetesi yayın yönetmeni Onan, para isteyen Granda’yı ikna ediyor ve Mustafa Kemal’in vefatından 21 yıl sonra o ana kadar kimsenin duymadığı, görmediği ve şahit olmadığı “anılar” ortaya çıkıyor. Tarih 1959’dur. En saldırgan olduğu dönemde Demokrat Parti’nin Mustafa Kemal’in Yahudi kökenli ilan edilmesinden ve “Şişli sosyetesinden 10’dan fazla kadını Beylerbeyi Sarayı’na getirip, havuzda çırılçıplak yüzdürdü” türü laflardan memnun kalması, eşyanın tabiatına uygundur. 

Yılmaz Özdil, yeni kitabı “Mustafa Kemal”de Cemal Granda’nın anılarının özel tarihini aktararak çok önemli bir iş yapıyor.  Özdil’in kitabında sorduğu “Cemal Granda’nın hatıraları, paraya sıkışan Cemal Granda tarafından mı uyduruldu, CHP’yle mücadele eden Demokrat Parti tarafından mı manipüle edildi, parayı verenin düdüğünü çalan sahtekâr gazeteciler tarafından mı çarpıtıldı?” sorusunun cevabı, komplo teorilerinin Türkiye’deki yayılma sürecini anlamak açısından mühimdir. Granda’nın anıları hakkında yapılacak araştırmalar cumhuriyete yönelik psikolojik savaşın tarihi hakkında bilgilenmemizi sağlayacak, Atatürk’e yönelik Selanik Dönmesi iddialarının altındaki dayanaklardan belki de en önemlisini ortadan kaldıracaktır. 

Haluk Hepkon

https://odatv.com/ataturkicinyahudidonmesihikayesininasiluydurdular17101858.html

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Zeytinyağı fiyatlarında görülmemiş artış: Bir ayda yüzde 75 zam! Tasarruf yurttaş için zorunlu! Hilal Kaplan'dan İstanbul Sözleşmesi'nin feshine tepki gösteren Şevval Sam'a hakaret! İddia: Ünsal Ban THK uçaklarıyla yemek yemeye gitmiş!