Serpil Güvenç'in yeni kitabı "Kapitali Topraktan Çıkaranlar" okurla buluştu.
"Kapital'in Öyküsü: Almanya, Rusya, Fransa, ABD, İngiltere, Türkiye" alt başlığını taşıyan çalışmasında Güvenç, yayımlanmasından 151 yıl sonra Kapital'in öyküsünü anlatıyor.
Kitap, Karl Marx'ın başyapıtının nasıl yazıldığını ve yayımlandığını, farklı ülkelere nasıl ulaştığını ve diğer dillere hangi zorluklarla tercüme edildiğini tanıklıklar ışığında okurla buluşturuyor.
Bu yolculuğun Türkiye ayağında Kapital'in ilk kez Ekonomi ve Adalet Bakanlığı da yapan Mahmut Esat Bozkurt tarafından Türkçeye çevrilme girişimi ve Mustafa Kemal'in Kapital ile tanışması da anlatılıyor.
İşte Güvenç'in çalışmasındaki "Mahmut Esad Bozkurt ve Kapital" başlıklı o bölüm:
"Cumhuriyet döneminde Ekonomi ve Adalet Bakanlığı yapmış, Atatürk’ün emriyle kurulan Resmi Türkiye Komünist Fırkası’nın da içinde yer alan Mahmut Esat Bozkurt’un Kapital’in Türkçeye çevirisi konusundaki girişimini, yukarıda Kerim Sadi’den alıntılanan yazının yanı sıra, akademisyen Hakkı Uyar’ın araştırmasından da ayrıntılı olarak öğrenmekteyiz. Uyar’a göre, Mahmut Esad “sol milliyetçi” diye tanımlanabilecek bir isimdir.
Hasan İzzettin Dinamo, anılarında, 192021 yıllarında, Mahmud Esad’ın Ziraat Mektebi’nde koltuğunun altında Kapital’i taşıdığını ve öğrendiklerini Mustafa Kemal’e anlattığını söylemektedir. Dinamo’ya göre, Mustafa Kemal, çevresinin solcularla çevrili olduğunu ve dünyada da bir sola gidiş olduğunu düşündüğünden “ne olur ne olmaz” diye Marx konusunda bilgilenmeye çalışmış, bunun için Mahmud Esad’dan yararlanmıştır.
Bozkurt Marksist değildir. 1920’de Yenigün gazetesindeki bir yazısında komünizmin Türkler için bir ideal değil ama bir araç olduğunu, Türklerin idealinin altın elma yani Türklerin birliği olduğunu yazar. Ne var ki, 1935 yılında yayınlanan “Karl Marx ve Türkler” adlı yazısında, “Marx’ın büyük eseri Kapital”in bütün dillere çevrildiğini” söyler, “Onu bizim dilimizde ne zaman okuyacağız? Ne zaman göreceğiz?” diye sorar ve ekler:
Marx edebiyatının dilimize çevrilmesini istiyorum. Marx’ın eserlerinin dilimize çevrilmesi sağa ve sola doğru bulanık sularda balık avlamak isteyenlerin takkesini düşürecektir (…) Ancak, Marx’tan söz açılınca akla hemen “Komünistlik” gelir.
Halbuki o kadar telâşa da gerek yoktur. Marx’ın filozofluğu iktisatçı yanından çok üstündür; O’nun bilinmemesi kültür bakımından bir eksikliktir. Büyük bir eksik. Özellikle de “devletçi” bir rejimde bunun eksikliği daha da belirgindir.
Bozkurt, Max Beer’in Zühtü Uray tarafından Türkçeye çevrilen ve Maarif Vekâleti tarafından yayınlanan Sosyalizmin ve Sosyal Mücadelelerin Umumi Tarihi adli kitabına yazdığı Önsöz’de de Kapital’in çevirisi konusuna değinmektedir:
Hemen her memlekette, hatta Yunanistan ve Bulgaristan gibi komşu memleketlerde bile müteaddit tercümeleri ve şerhleri mevcut olan Karl Marx’ın Kapital’inin bizde anlaşılmaz bir iki broşüründen başka bir şey yoktur. Nerede kaldı ki biz, Ana Kanunumuzda devletçiliği kendimize mal etmiş bulunmaktayız. Bunun anlamı devlet sosyalistliğini kendimize mal etmiş olmaklığımızdır. Şu halde kısmen olsun sosyalizmin ve sosyal mücadelelerin umumi tarihi yeni Türk Devleti Prensiplerinin sebeplerini ve edebiyatını teşkil eder."
https://odatv.com/ataturkmarxinkapitalinikimdenogrendi07111832.html