Home
20 Ekim 2018 ( 171 izlenme )
Reklamlar

Atatürkçü kurucu nesIi sağ iktidarlar yok saydı

Yılmaz Özdil, son kitabı ‘Mustafa Kemal’i SÖZCÜ’ye anlattı. “Bir sihirli el bu toplum Atatürk’ü tanımasın diye özel çaba harcamış” diyen Yılmaz Özdil, DP ile başlayan sağ iktidarlar sürecinde varılan noktanın “Atatürk’ü bile tanımayan nesiller” olduğunu kaydetti. Özdil, “Atatürk’e yönelik karalamalar içerisine girenlerin, mutlaka emperyalist odağın uzantısı olduğunu, tarikatcemaat bağlantısı olduğunu görüyoruz” dedi.


“Ne Mutlu Türküm Diyene” diyoruz ya… “Ne mutlu bugünün çocuklarına” da demeliyiz. Çünkü onlar Mustafa Kemal Atatürk'ü gerçekten en sahici haliyle tanıyacaklar. Özdil'in deyimiyle; Mustafa Kemal'le arkadaş olacak bizim çocuklarımız. Hatta belki de ilk arkadaşları Mustafa Kemal olacak onların. Çünkü yılbaşı gibi 37 yaş grubu çocuklar için 32'şer sayfalık fotoğraflı ve renkli resimlerle bezenmiş 10 ciltlik Mustafa Kemal kitapları raflardaki yerini alacak. Mustafa Kemal'i okul bahçesindeki bir büst ya da sınıftaki bir poster ya da askerlik hayatı ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” dedi filan gibi değil sadece, insan olarak da tanıyacaklar…
Müthiş bir proje!

 Atatürk'e yönelik en fütursuz iftiralardan biri O'nu dinsizmiş gibi gösterme çabaları…  Doğru mu?

Tabii özellikle din odaklı karalama ve özel hayatına dair yalanlarla yapılan bir algı operasyonu bunlar. Mustafa Kemal'le ilgili en somut yalanlardan biri onun ayyaş olduğudur. Mustafa Kemal'in elinde rakı kadehi ile çekilmiş tek bir kare fotoğrafı yok. Bir sosyal içici. Herkes gibi. Zaten o günkü imkanlarla aksi de olamaz. Çok temel ahlaksızlıklar söz konusu. Kahveyi bol şekerli içmesi de buna dahil. Yahu kardeşim çocukluğundan beri Balkan Savaşı'ndan Trablus Savaşı'na, Çanakkale Savaşı'ndan Milli Mücadele'ye geçen bir ömürde sen hangi şekerden bahsediyorsun? Kim bulmuş şekeri?

‘BÜTÜN YALANLARI ORTAYA KOYDUM'

 Uşağı Cemal Granda'nın sözde anılarındaki yalanlar ve iftiraları çok çarpıcı bir biçimde yalanlıyor Mustafa Kemal kitabı…

Bana göre Cemal Granda'nın anıları, Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik algı operasyonunun, bugünkü karşı devrimciler tarafından en çok kullanılan argümanlarından biri. Ben gazeteci olarak görevimi yerine getirdim. Bu kitaptaki bütün yalanları somut olarak ortaya koydum. Ama lütfen tarihçiler de bu konuda biraz çaba harcasınlar. Yani ben bu kitap hakkındaki yalanları yazarak, aslında tarihçileri de göreve davet ediyorum.

 Yalanların yanında bir de hiç bilinmeyenler var ama…

Bu kitabı yazarken ben gördüm ki; bir sihirli el bu toplum Atatürk'ü tanımasın diye özel çaba harcamış. Maalesef Demokrat Parti ile başlayan sağ iktidarlar sürecinde Atatürkçü kurucu nesil yok sayılmış. Toplum bunların hiçbirini tanıyamamış. Hatta öyle bir hale gelmiş ki Atatürk'ü bile tanımayan nesiller yetişmiş. Bu kitapla ilgili imza günleri kapsamında Anadolu'yu dolaşırken görüyoruz, insanlar bilgiye aç. “İsmet İnönü'yü de yaz”, “Kurtuluş Savaşı'nı da yaz”, “İzmir'in işgalini de yaz” diyorlar. Ben şunu da görüyorum; bu kitap mütedeyyin yurttaşlar arasında da büyük ilgi görüyor. Aslında bu da son derece normal. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan her yurttaşın ortak değeri ve herkes bu ortak değere aynı şekilde yaklaşıyor.

‘MUSTAFA KEMAL' ANKARA'DA OKUYUCULARIYLA BULUŞACAK Yılmaz Özdil, 3 Ekim'de piyasaya çıkan kitabı ‘Mustafa Kemal'i yarın Ankara'daki okuyucuları için imzalayacak. Tunalı D&R'daki imza günü saat 13.00'te başlayacak. Özdil, satış rekorları kıran ‘Mustafa Kemal' kitabı için İstanbul, Edirne ve Eskişehir'de de imza günü düzenlemiş, binlerce okuyucusu saatlerce kuyruk bekleyip kitaplarını imzalatmıştı.

‘MUSTAFA KEMAL' ANKARA'DA OKUYUCULARIYLA BULUŞACAK
Yılmaz Özdil, 3 Ekim'de piyasaya çıkan kitabı ‘Mustafa Kemal'i yarın Ankara'daki okuyucuları için imzalayacak. Tunalı D&R'daki imza günü saat 13.00'te başlayacak. Özdil, satış rekorları kıran ‘Mustafa Kemal' kitabı için İstanbul, Edirne ve Eskişehir'de de imza günü düzenlemiş, binlerce okuyucusu saatlerce kuyruk bekleyip kitaplarını imzalatmıştı.

“TARİHTEN SİLİNMEYE ÇALIŞILIYOR!”

 İsmet İnönü'yü de yazmalısınız gerçekten…

(Gülüyor) Gerçekten kurucu nesille ilgili çok kaba ve yuvarlak bilgilere sahibiz. İçinde çok çarpıtma, hata ve kasıtlı yönlendirmeler olan bilgiler bunlar. İsmet İnönü de bunun gibi bir şey. Toplum Mustafa Kemal Atatürk'ü bile henüz net olarak tanımıyor. İsmet İnönü'yü hiç tanımıyor. Yani sorsanız mesela Kazım Karabekir'i de kimse tanımıyor. Fevzi Çakmak kim, kimse bilmiyor!

 Mesela Mustafa Kemal'in Fatih Sultan Mehmet hakkındaki düşüncelerini bilmememiz tuhaf değil mi?

İşte bir sihirli el istememiş Mustafa Kemal'i tanımamızı. Fatih Sultan Mehmet hakkındaki düşüncelerini öğrenmemizi istememişler. Yıldırım Bayezid hakkındaki düşüncelerini öğrenmemizi istememişler. Bu Osmanlı ile ilgili düşüncelerini de kapsıyor. Osmanlı hanedanının Mustafa Kemal hakkındaki görüşleri de adeta bir sihirli el tarafından sanki bir silgi ile silinir gibi tarihten silinmeye çalışılıyor. İsteniyor ki; Osmanlı ile Mustafa Kemal arasında bir husumet yaratılsın. Bu aynı Mustafa Kemal'in din düşmanı gibi gösterilmesinin, Mustafa Kemal'in alkolik biri gibi gösterilmesinin bir uzantısı. Mustafa Kemal'in sanki Osmanlı'nın bütün değerlerine karşıymış gibi gösterilmesi de, Osmanlı'nın Mustafa Kemal hakkındaki düşüncelerinin duyulmaması da aynı algı operasyonunun bir parçası. Ve tek tek isimlerine baktığımızda bu tür karalamalar içerisine girenlerin hepsinin mutlaka başta İngiltere olmak üzere bir emperyalist odağın uzantısı olduğunu, mutlaka bir tarikat cemaat bağlantısı olduğunu görüyoruz. Mutlaka! Halbuki bunlar birbiriyle çelişen insanlar ya da kavramlar değiller. Mesela Osmanlı hanedanının reisi, yani Osmanlı İmparatorluğu devam etseydi padişah olacak olan kişi Osman Ertuğrul Efendi'yi bizzat ben canlı yayına çıkarmıştım ATV'de yönetici olduğum dönemde. Mustafa Kemal Atatürk'e dua ediyordu. Çünkü kendisini Türk hisseden, bu memleketin, bu toprağın çocuğu hisseden, “Ne Mutlu Türküm Diyene” şemsiyesi altındaki hangi etnik kökene ait olursak olalım, bu toprakların çocuğu olarak hisseden her hangi bir insanın Mustafa Kemal Atatürk aleyhinde konuşması mümkün değil zaten. Osmanlı hanedanı mensupları da aynı gerekçe ile Mustafa Kemal Atatürk'e son derece saygılılar aslında.

‘ATATÜRK SONUÇTUR, MUSTAFA KEMAL SEBEP…'

 Acaba Atatürkçüler Mustafa Kemal'i ne kadar tanıyor? Kitap okura bunu da sorgulatıyor bence…


Atatürk sonuç, Mustafa Kemal sebep. Atatürk bizim ona atfettiğimiz bir kavram. Yani Atatürkçülük başka bir şey. Ama Mustafa Kemal bu insanın kendisi. Ben de kendisini yazdım. Çünkü Mustafa olarak doğuyor. Sonra Kemal, Mustafa'nın önüne geçiyor. Öğretmeninin ona kemale ermekten yola çıkarak Namık Kemal'e atfen verdiği isim onun hayatının anlamı oluyor. O kadar içselleşmiş ki bu, eşi Latife de, hayattaki en iyi arkadaşı Nuri Conker de ona hep Kemal diye hitap etmişler. Mustafa diye seslenmemişler. Atatürk dememişler, Kemal demişler. Yakın arkadaşları için, eşi için o Kemal'miş. Dolayısıyla ben onun kişisel özelliklerinin omurgasını yazdığım için kitabın adına da Mustafa Kemal dedim zaten.

MUSTAFA KEMAL'DEN…

‘MECBUR İNSAN'DI…

Başka türlü yaşama fırsatı vardı ama tercih etmedi. Toplumsal sorumluluk duygusu O'nu daima “mecbur” hissettiriyordu.
Yol arkadaşı İsmet İnönü, çok yakından tanıdığı Mustafa Kemal'in bu özelliğini şöyle tarif ediyordu:
“Tarihte uğradığımız en zalim ve en haksız suçlamalar karşısında meydana atıldı, Türk Milleti'nin suçsuz ve haklı olduğunu iddia ve ilan etti, en büyük zaferi kazandıktan sonra da ömrünü yalnızca Türk Milleti'nin haklarını kanıtlamakla geçirdi.”

NASIL DiKTATÖR?

Amerikalı gazeteci Clarence Streit, aslında Amerikan ordusunun istihbarat elemanıydı.
Mustafa Kemal'le röportaj yaptı. Gazetesinde haberleştirdi. Ayrıca, gözlemlerini detaylı rapor haline getirdi. İstihbarat raporundan çok, “hayranlık” ifadeleriydi.
“Diğer devlet başkanlarında gördüğümüz şaşaa ve merasimin hiçbiri Mustafa Kemal Paşa'da yoktu.
Çok az insan beni bu kadar etkilemiştir.
İnsanların uğrunda ölmek isteyeceği tipte bir adam.
Her yönüyle tam bir centilmen.
Nazik, kültürlü ve çok şık giyimliydi.
Profesyonel asker ve samimi demokrat, anında karar alan eylem adamı, organizatör, pratik ve idealist.
Mustafa Kemal Paşa'yı nitelendiren bu özellikler elbette nadiren bir araya gelir. Batı ona diktatör gözüyle baktı. Bu adamla karşılaşmak ve onu Ankara'da gündelik hayatın içinde görmek, diktatör iddiasının ne kadar büyük bir saçmalık olduğunu fark etmek için yeterlidir.
Meclis'in yasalarına bağlı.
ABD Başkanı'nın veto hakkına bile sahip değil.
Bütün gücünü demokratik temeller için kullanıyor.
Nasıl diktatör?
Ankara sokaklarında yalnız şekilde yürüyebiliyor.
Halkın arasında rastlaştığıyla konuşuyor, şakalaşıyor.
Sakin bir özgüvene sahip.
Gücünün farkında ama kibirli değil.
Onunla görüştükten sonra yurttaşlarının ona neden bu kadar inandığını,  sözlerinin neden bu kadar itibar gördüğünü anladım…”

1927… NUTUK'U YAZDI…

Kurtuluş Savaşı'nın başından itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgeselini bizzat kaleme aldı.
Tamamlaması üç ay sürdü.
19 Mayıs 1919'la 20 Ekim 1927 arasını kapsıyordu.
Yazı bölümü 534 sayfa tutuyordu.
Ayrıca 308 sayfa mektuptelgraf gibi belge bulunuyordu.
Hem yazarı, hem hatibiydi…
TBMM kürsüsünden bizzat okudu.
Günde altışar saatten altı gün sürdü.
Toplam 36 saat 31 dakikada bitti.
Dünyada eşi benzeri görülmemiş hadiseydi.
Literatüre “maraton nutuk” deyimiyle girdi.
1927'de Osmanlıca basılmıştı.
1934'ten itibaren Türkçe yayınlandı.
Her yıl ortalama 100 ila 150 bin civarında satıldı.
2018 itibarıyla yine Türkiye'nin en çok satan kitapları listesindeydi.
(Nutuk, Milli Mücadele'ye dair sonradan türetilen pek çok tevatürün doğru olup olmadığını teyit etmenin en pratik yoludur.
Zihinlerde soru işareti yaratan yalanların, bizzat Mustafa Kemal'in ağzından, bizzat Mustafa Kemal tarafından çürütüldüğü resmi turnusol kağıdıdır.
Milli Mücadele tarihine dair tüm gerçekler yok sayılsa bile, alternatif tarih yazma çabalarıyla somut gerçekler bulandırılsa bile, daima en sağlıklı bilgiyi alacağımız kaynak Nutuk'tur.)

EN BEĞENDİĞİ PADİŞAH

… Fatih Sultan Mehmet için “büyük adam” sıfatını kullanıyordu.
“Çok kereler Fatih'in karşısında kaldığı meseleleri düşündüğüm zaman, ben de aynı hal çarelerine varmışımdır.  Lakin Fatih benim karşısında kaldığım hadiseleri nasıl hallederdi bunu hep merak ederim” diyordu.
… Padişahlar arasında en çok Yıldırım Bayezid'i beğenirdi.
“Bir gün ressamlar kahramanlık simasını kaybederlerse, Yıldırım'ı alsınlar, onun simasını yapıversinler” diyordu.
Sadrazamlar arasında ise en çok 2'nci Mahmud'u tahta çıkaran Alemdar Mustafa Paşa'yı önemsiyordu. Türk tarihindeki ilk anayasal belge kabul edilen “senedi ittifak”ı hayata geçirdiğine dikkat çekiyordu. “Biraz kültürü olsaydı, cumhuriyet ilan ederdi” diyordu. 

https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/ataturkcukurucunesiisagiktidarlaryoksaydi2691381/?fbclid=IwAR1WaPJEAjnl2y5XphLlGFnSbxSYsL6ZQgN96iUmcxjQ0InWjc8XQAwh6p8

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir soruşturma da Mansur Yavaş'a açıldı! İşsizlik rakamları açıklandı! Bir yılda 1 milyon 116 bin kişi daha işsiz kaldı 'Hesap vereceksiniz' diyen AKP'li Mücahit Birinci'ye Gökçek fotoğrafıyla yanıt! Spor Bakanlığı mülakatında şoke eden sorular! "Sporcu mu alıyorsunuz, Diyanete imam mı?"