Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen yayın
organı Doğru Haber gazetesi yazarı Özkan Yaman, bugünkü köşesinde bir
kadının şikayetine yer verdi. Kadın, eşinin başka bir cemaat mensubu
olduğu için kendisinin bağlı olduğu cemaate saygı göstermediğini
söylüyor. Ve bundan dolayı kadın eşiyle ve eşinin ailesi ile yaşadığı
sorunları anlatıyor. AKP’nin sürekli “eski Türkiye” diyerek hedef aldığı kendi dönemlerinden önceki Türkiye’de eşler arasındaki sorunları çok daha farklıydı. “Güzin abla”
eşler arasındaki geçim sıkıntısı ya da hayata dair görüş
farklılıklarından doğan sorunları köşesine taşıyarak önerilerde
bulunmaya devam ediyor. Ancak "yeni Türkiye"de ise artık, "yeni Güzin ablalar" Cemaat farklılıklarından dolayı eşler arasındaki geçimsizliği çözmeye çalışıyor. Özkan Yaman’ın yazısının ilgili bölümü şöyle: “Kocasıyla aynı İslami düşünceye sahip olmadıkları için aralarında
bir takım problemler olduğunu söyleyen okuyucumuz şöyle diyor: “Dört yıldır evliyiz. Bir çocuğumuz var. Eşim de ben de farklı
üniversitelerden mezunuz ve uzak şehirlerde otururken bir vesile ile
evlendik yani akraba ve aynı köylü filan değiliz. Ben lise ve
üniversitede Risalei Nur okuyordum ve çevrem de öyle idi. Evlendikten
sonra da bu şekilde devam edeyim istedim. Ancak eşimin kendisi de
beraber hareket ettiği arkadaşları da, bizim bu eserleri okumamıza çok
karşı çıkıyorlar ve çok ağır sözlerle kötülüyorlar. Bu konuda sürekli
tartışıyoruz, benim sohbetlere gitmeme de izin vermiyor. Kendi
gruplarının da bayan sohbetleri var, ama onların da fikirleri benim
düşünceme çok ters, o yüzden ben de oraya gitmiyorum. Eşimin,
kardeşleri, bacıları da onun gibi düşünüyorlar, çoğu defa benim yanımda
okuduğum esere ve müellifine hakaret ediyorlar. Bazen kendimi
tutamıyorum, sinirleniyorum ve öfkemden onların fikirlerini
eleştiriyorum. Bu sefer de, kocamla kavga ediyoruz. Bu şekilde nereye
kadar gider, ne olur bilemiyorum. Halimiz çok iyi değil.” Evlenmeden önce bu örnekteki gibi bazı konuların muğlak bırakılması
veya, bu konuda, iki tarafın da diğerini kendi düşüncesine yaklaştırma
niyeti ile çok üzerinde durmamaları, ilerde bu türden sorunlara yol
açabilir. Bir alime ve eserine hakaretin mazur
görülecek tarafı yoktur. Okuyucumuzun tepkisi de bu bakımdan normaldir.
Hakkaniyet ise sadece sizin takip ettiğiniz alim ve eserine değil, tüm
alimlere ve İslami kaynaklara sahip çıkmanızdır. Eskiden bu sorun, eşler arasındaki mezhep farklılığı ile ilgiliydi.
Kadın, Hanefi mezhebinden, kocası Şafii mezhebinden ve az da olsa
değişen hükümlerde mezhebinden taviz vermek istemeyen kadının
şikayetleri ile ilgili yığınla izah var. Kadının kocasına tabi oluşu, kocasının mezhep, meşrep, cemaat,
tarikat, grup, düşünce, mürşid ve çevre gibi sosyal aidiyetine de tabi
olması anlamına gelmez mi sorusuna hemen evet diye cevap vermek çok
isabetli değildir. Çünkü kocasının bağlı bulunduğu kişiler bozuk, sapık
ve hastalıklı bir fikre müntesip olabilirler. Bu durumda kadının,
kocasına itaatini, meşru sınırları aşmayan çerçevede konuşmak
gerekecektir. Kadının, kocasıyla arasında ihtilafa neden olan böylesi fikri
konularda diretmesi, gerginliği artırıyorsa faydasızdır, gereksizdir. Burada bir parantez açıp ihtilaf mefhumuna değinmekte fayda var. İmam
Beyhakî'nin İbni Abbas(ra)'tan naklettiği Hadisi Şerifte
Resulullah(sav) şöyle buyurmaktadır: “Ashabın ihtilâfı sizin için
rahmettir.” (ElAclûnî, Keşfü'lHafâ 1/64; ElMünâvî, Feyzü'lKadîr
1/210212) Hadis âlimleri, hadiste zikredilen ihtilaftan maksadın tafsilat/detay
konular olduğu ve buna da ictihad denileceğinde ittifak etmişlerdir.
Nitekim Ömer bin Abdülaziz(rh) şöyle der: “Ashabı Kiram ihtilâfa
düşmedi.' sözü hiç hoşuma gitmiyor. Zira onlar ihtilâf etmeseydi hiçbir
meselede ruhsat çıkmazdı.” Her insan ayrı bir alem olup müstakil bir akla, kalbe, ruha, nefse ve
bedene sahip olduğundan İslam'ın temel hükümleri dışında ayrıntıların
farklı yorumlanması fıtridir, normaldir, yaratılışın gereğidir. “Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin
farklılığı da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için
ibretler vardır.” (Rum 22) Bu ayeti kerimede de farklılık için ‘ihtilaf'
kelimesi kullanılmıştır. O halde ihtilaflarımız; hayatın renklenmesi, kolaylaşması,
lezzetlenmesi ve kalitesinin artması içindir. Yoksa herkesin kendisi
gibi düşünmeyen diğer Müslümanları reddetmesi, öteki görüp terketmesi
hatta hakaret etmesi vebaldir, haksızlıktır, dünya ve ahirette azaptır. Şimdi okuyucumuz, evvela kocasının fikrindeki bayanların sohbetine
iştirak etmeli ve ortak noktalarda kendisi de azimle çaba göstermelidir.
Kocasının Risalei Nur'la ilgili yaklaşımını tahrik edici tutumdan uzak
durmalıdır. Kocasının gerek kardeşlerine, gerekse çevresine kendi okuduğu eser ve
alimle gitmek, hoş karşılanmıyorsa, onlara Allah'ın Kitabı ve
Peygamberinin Sünnetiyle gitmelidir.” https://odatv.com/bennurcuyumkocambaskatarikattenanlasamiyoruz1501181200.html