Beyoğlu Belediyesi’ne tahsis edilen Terra Santa Manastırı Sanat Merkezi için tahliye kararı verildi. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, sanat merkezi önünde yaptığı açıklamayla tepki gösterdi.
Güney yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Geçen cuma da Beyoğlu büyük bir haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kaldı. Ve bu cuma günü de yarın sabah 08.30’da arkamızda bulunan Terra Santa Manastarı’nın polis zoruyla tahliye edileceği tarafımıza tebliğ edildi. Ancak nedeni yazmıyordu. Şimdi biz kadın el emeği pazarı kurduk biliyorsunuz. 340 tane evini geçindirme derdinde olan, evinde el emeği ürün yapan kadınları için evine gelir kapısı olsun, ekonomik koşulların zor olduğu bugünlerde ekonomik olarak evlerine destek olsunlar dediğimiz 340 kadının el emeği göz nurunu satacağı ürünler maalesef gece yarısı sabah saat 04.00’e karşı o ürünler kırılarak kaldırılmıştı. Biz 42 tane devlet okulunu baştan aşağı boyadık lavabolarını yaptık, görevimiz olmamasına rağmen okulun açıldığı sabah, teşekkür pankartlarımız okullardan söküldü. Yine geçen hafta belediye ek hizmet binamız, kaymakamlıkla birlikte kullandığımız ek hizmet binası. Gerekçe ise şu Temmuz ayında Beyoğlu Belediyesi’nin biten binası. Beyoğlu’nun nüfusu 218 bin, 218 bin kişinin hiçbiri bu belediye binasının nerede olduğunu bilmiyor. Ben buradan Sayın Kaymakama da sormuş olayım. Temmuz ayında biten belediye hizmet binamız neresi? Gösterirse biz de oraya birlikte taşınmak isteriz tabii ki.
“GEÇMİŞ SEKİZ AYDA SORUN OLMAZKEN BUGÜN NEDEN SORUN ETTİNİZ?”
Bugün arkamızda bulunan Terra Santa Manastırı’ndayız. Terasanta Manastırı şurada Vakıflar Genel Müdürlüğü tahsis protokolüyle kültürel sanat ve Gençlik Merkezi hizmetlerinde kullanılmak üzere 22.10.2022 tarihinde on yıl süreyle şurada yazıyor 2022 tarihinde bu da vakıflar meclisinin oy birliğiyle aldığı karar. 10 yıl süreyle Beyoğlu Belediyesi’ne tahsisi uygun bulunmuştur. Tarih 12.12.2022. Dolayısıyla 10 yıllığına tahsis edilen Terra Santa Manastırı maalesef bugün haksızca, hukuksuzca daha protokole sekiz yıl varken, ikinci yılın sonunda tahliye ediliyor. Şimdi bize bir ay önce yedinci ayda gelen Vakıflardan tebligat buydu. Niye iptal ediyorsunuz dediğimizde şunu yazmışlardı. Bir demişler içine mescit açmışsınız. Bunu özellikle basın mensuplarına altını çizerek yazıyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yolladığı yazı burada ve içerisine ikinci katını ise mescit olarak kullandığımız. İptal nedenlerinden birisi mescit açılmış olması. İptal nedenlerinden ikincisi kütüphane açılmış olması. İptal nedenlerinden üçüncüsü de burada bulunan kafenin açılmış olması. Tabii ilginç olan bunların hepsi bir göreve gelmeden sekiz ay önce açılmış yerler. Dolayısıyla geçmiş sekiz ayda sorun olmazken bugün neden sorun ettiniz?
Geçmiş sekiz ayda bunlar sözleşmeye aykırı diye herhangi bir tebligatta bulunmazken bugün niye bir anda yetkiniz olmamasına rağmen bu sözleşmeyi iptal ettiniz. Şu karton. Şimdi sözleşmede şöyle yazıyor; herhangi bir sözleşmede aykırılık varsa bir aylık bir süre verilecek diyor size. O sürenin sonunda düzeltmezseniz sözleşme iptal edilecek diyor. Yine burada Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün protokolü bize herhangi bir süre verilmeden bu üç gerekçe öne sürülüp sözleşmeniz bitirildi. Anahtarları teslim edin dendi.
Şimdi geçen cuma bunu yaşadık. Bu cuma yaşıyoruz. Önümüzdeki cumaya ne olacak? Bilmiyoruz. Ancak peygamber efendimizin bir lafı var, biliyorsunuz ‘zalime karşı durmak cihadın en büyüğü diyor, cihadın en büyüğü zalime karşı hakkı savunmaktır’ diyor. Dolayısıyla biz burada hakkı hukuku savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz haklıyız. Biz dünden daha da güçlüyüz. Niye? Bizim yanımızda bizim arkamızda Beyoğlu’nun 45 mahallesi var. Bizim arkamızda Kasımpaşa var, Hacıahmet var, Cihangir var, Örnektepe var, Piyalepaşa var. Bizim arkamızda Beyoğlu’nda yaşayan bütün hemşehri gruplarımız var. Bizim arkamızda emekli evinde bir liraya çay içen Mehmet amca var. Bizim arkamızda 2096 tane her gün beslenme çantası evine giden Eymen evladımız var. Bizim arkamızda her gün engelsiz taksiyle bacakları hasta olduğu için yürüyemeyen Mehmet amcanın kullandığı engelsiz taksiyi kullanan Mehmet amca var. Bizim arkamızda Beyoğlu halkı var.
“BİZ BURAYA GÖREVLENDİRMEYLE DEĞİL HALKIN İRADESİYLE GELDİK”
Ancak bu hukuksuz kararlara imza atanlar kendine kurdukları fildişi saraylarda maalesef fildişi kulelerde halktan uzak bir şekilde yaşamaya görev yapmaya devam ediyorlar. Ben Beyoğlu’nda doğdum. Çocukluğum bu sokaklarda geçti. 45 mahalle İnan Güney’in çocukluğunu da bilir. Bugününü de bilir. Yarın da bu sokaklarda hayata veda edeceğini bilir. Dolayısıyla biz buraya görevlendirmeyle değil, biz buraya halkın oyuyla, halkın iradesiyle gelmiş bulunuyoruz. Burada savunduğumuz bizim kendi hakkımız, hukukumuz değil, 218 bin Beyoğlu seçmeninin hakkı ve hukuk burası biz geldiğimizde tek bir kültürel etkinliğe ev sahibi yapmamışken bizim dönemimiz bize şu kısacık yaz döneminde yedi tane konsere onlarca açık hava sinema gösterimine yine defalarca başkonsolosluklarla yaptığımız etkinliklere ev sahip yaptı ve Beyoğlu’nun kültür sanatına yön verecek 30 yakın sanat üreticisiyle buralarda defalarca toplantılar yapıp Beyoğlu’nun kültür sanatına yön verme gayreti içerisindeydik. Tüm bu çabaların sonucunda buradaki kafeyi de her gün bin 500 yüze yakın genç kardeşimiz kullanıyordu.
Dolayısıyla burası aslında Beyoğlu Belediyesi’ne değil burası az önce saydığım kültür sanat tüketicilerine, genç kardeşlerimize kütüphaneyi kullanan kardeşlerimize kapatılmış durumda. Bunun altını özellikle çizmek istiyoruz. Ama bizim arkamızda Cumhuriyet’in 100 yıllık mirası var. Bizim arkamızda ‘kimsesizlerin kimsesi olacaksın’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikriyatı var. Biz doğru bildiğimizden bir adım geri atmayacağız. Söylememiz gereken cümlelerden bir tekini bile eksik söylemeyeceğiz kıymet dostlarım. Bugün bürokrasiyle, bugün yargıyla, siyaset dizayn edilmeye çalışıyor. Beyoğlu Belediyesi’ne bürokrasiyle engel olunmaya çalışılırken maalesef Büyükşehir Belediye Başkanımız da bugün yargıyla siyaset yasağıyla karşı karşıya. Bunların konuşuluyor olması bile bir demokrasi ayıbıdır. Bunların konuşuluyor olması bile ülkede demokrasiyi içine sindirememenin bir uzantısıdır. Dolayısıyla kimin siyaset yapacağına, kimin Türk halkının önünde sandık iradesiyle seçilip seçilmeyeceğine bürokrasi yargı değil, Türk halkı karar verecektir diyorum ben.”
Kaynak: ANKA
Tele1